gone - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
gone gitmiş adj.
  • Most of them have gone already, because they do not want to waste their time here on Thursday afternoon.
  • Çoğu çoktan gitmiş, çünkü Perşembe öğleden sonra burada vakit kaybetmek istemiyorlar.
  • Nevertheless, it really is regrettable that things should have gone this far.
  • Bununla birlikte işlerin bu kadar ileri gitmiş olması gerçekten üzücü.
  • It looks like things have gone really well for you since.
  • O zamandan beri işler senin için gerçekten iyi gitmiş gibi görünüyor.
Show More (131)
gone bitmiş adj.
  • The brandy is all gone.
  • Konyak bitmiş.
  • All of the cake is gone.
  • Kekin hepsi bitti.
  • All the food was gone.
  • Bütün yiyecekler bitmişti.
Show More (20)
gone geçmiş adj.
  • The stomach ache has gone away.
  • Karın ağrım geçti.
  • It has gone a quarter.
  • 15 dakika geçti.
  • My headache is completely gone.
  • Baş ağrım tamamen geçti.
Show More (17)
gone yok olmuş adj.
  • When species become extinct, they are gone for ever, and this is why now is the time for action.
  • Türlerin nesli tükendiğinde, sonsuza kadar yok olurlar ve bu nedenle şimdi harekete geçme zamanıdır.
  • Today, several months later, much of that hope seems to be gone.
  • Bugün, birkaç ay sonra, bu umudun büyük bir kısmı yok olmuş gibi görünüyor.
  • Everything on this earth will pass away and will be gone.
  • Bu dünyadaki her şey geçip gidecek ve yok olacak.
Show More (7)
gone ölmüş adj.
  • I wonder if Tom misses me when I'm gone.
  • Öldüğüm zaman Tom'un beni gerçekten özleyip özlemeyeceğini merak ediyorum.
  • They would've been killed if the car had gone over the cliff.
  • Araba uçuruma yuvarlansaydı ölmüş olacaklardı.
  • And when I've gone, don't tell him I'm dead.
  • Ve ben öldüğümde, ona öldüğümü söylemeyin.
Show More (7)
gone kayıp adj.
  • Tom has been gone for three days.
  • Tom üç gündür kayıp.
  • Tom has been gone almost a week.
  • Tom neredeyse bir haftadır kayıp.
  • Tom has been gone since yesterday.
  • Tom dünden beri kayıp.
Show More (2)
gone tükenmiş adj.
  • All my hope is gone.
  • Tüm umudum tükendi.
  • All hope is gone.
  • Tüm umutlar tükendi.
  • All hope was gone.
  • Tüm umutlar tükenmişti.
Show More (0)
gone geçmiş prep.
  • When the bus arrived at its destination, it was gone afternoon.
  • Otobüs varacağı noktaya ulaştığında vakit öğleni geçmişti.
Show More (-2)
gone yaratıcı adj.
  • When your Lord said to the maintainers, Indeed, I am going to create a human being from clay.
  • Bir zamanlar Rabbiniz bir zaman evrendeki güçlere, Şüphesiz Ben çamurdan bir beşer yaratıcıyım.
Show More (-2)
gone bitkin adj.
  • He's going to be very weak and peaky for the next couple of days.
  • Önümüzdeki birkaç gün çok zayıf ve bitkin olacak.
Show More (-2)
gone bozulmuş adj.
  • I think the nuts have gone rancid.
  • Sanırım fındıklar bozulmuş.
Show More (-2)