Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | size n. | büyüklük | ||
We cannot just keep increasing the size of an agency. Bir kurumun büyüklüğünü sürekli arttıramayız. More Sentences |
||||
Common Usage | size n. | ölçü | ||
If the size of the debt is not radically reduced, these countries will be condemned to repaying it forever and ever. Borcun boyutu önemli ölçüde azaltılmazsa, bu ülkeler sonsuza kadar bu borcu geri ödemeye mahkum olacaklardır. More Sentences |
||||
Common Usage | size n. | boyut | ||
The new size reductions required are yet another political blunder and are therefore unacceptable. Gereken yeni boyut küçültmeleri bir başka siyasi gaftır ve bu nedenle kabul edilemez. More Sentences |
||||
General | ||||
General | size n. | beden (elbise için) | ||
Firstly, there is the ‘one size fits all’ approach. İlk olarak, 'tek beden herkese uyar' yaklaşımı vardır. More Sentences |
||||
General | size n. | numara (ayakkabı için) | ||
My shoes are the same size as his. Benim ayakkabılarım onunkilerle aynı numara. More Sentences |
||||
General | size n. | boy | ||
She does have awe-inspiring strength for a girl her size. O boyda bir kıza göre hayranlık uyandıran bir gücü var. More Sentences |
||||
General | size n. | hacim | ||
The grey economy is also very large, but there are no reliable evaluations of its size. Gri ekonomi de çok büyüktür, fakat hacmi konusunda güvenilir değerlendirmeler yoktur. More Sentences |
||||
General | size v. | değerlendirmek | ||
He sized up the situation and acted immediately. Durumu değerlendirdi ve derhal harekete geçti. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | size n. | boy | ||
These hats are the same size. Bu şapkalar aynı boyda. More Sentences |
||||
Technical | size n. | boyut | ||
Intelligence does not come automatically purely by virtue of size. Zeka, sadece boyut nedeniyle otomatik olarak ortaya çıkmaz. More Sentences |
||||
Technical | size n. | büyüklük | ||
We cannot just keep increasing the size of an agency. Bir ajansın büyüklüğünü arttırmaya devam edemeyiz. More Sentences |
||||
Technical | size | ölçü | ||
Italiatour, Eurofly and the IT services company Sigma Travel will be drastically reduced in size, if not abolished. Italiatour, Eurofly ve bilişim hizmetleri şirketi Sigma Travel, lağvedilmese bile büyük ölçüde küçültülecektir. More Sentences |
||||
Technical | size | ebat | ||
Tom couldn't assemble the bed because he didn't have the right sized Allen key. Tom, doğru ebatta alyan anahtarı olmadığı için karyolanın montajını yapamadı. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Automotive | size | ebat | ||
They are manufactured in various sizes. Onlar değişik ebatlarda üretilmektedir. More Sentences |
||||
Medical | ||||
Medical | size n. | cüsse | ||
Tom is nearly twice your size. Tom neredeyse senin cüssenin iki katı. More Sentences |
||||
Food Engineering | ||||
Food Engineering | size n. | boyut | ||
Despite its relatively small size, Macao has an extraordinary bridging function. Nispeten küçük boyutuna rağmen Macao olağanüstü bir köprü işlevine sahiptir. More Sentences |
||||
Food Engineering | size | ölçü | ||
What's your size? Ölçünüz nedir? More Sentences |
||||
Statistics | ||||
Statistics | size n. | büyüklük | ||
That is quite something when you look at the size of these countries' economies. Bu ülkelerin ekonomilerinin büyüklüğüne baktığınızda bu oldukça önemli bir şeydir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | size n. | tutkal | ||
General | size n. | önemli miktar | ||
General | size n. | durum | ||
General | size n. | çap | ||
General | size n. | çiriş | ||
General | size n. | boy (şişe/kutu için) | ||
General | size n. | ahar | ||
General | size n. | uzam | ||
General | size n. | apre | ||
General | size n. | beden | ||
General | size n. | oylum | ||
General | size n. | numara | ||
General | size n. | kıdemli olma | ||
General | size n. | yetkinlik | ||
General | size n. | güvenilirlik | ||
General | size n. | nüfuzlu olma | ||
General | size n. | gerçek durum | ||
General | size n. | mevcut vaziyet | ||
General | size n. | gerçek karakter | ||
General | size n. | esas kimlik | ||
General | size n. | gerçek önem | ||
General | size v. | çirişlemek | ||
General | size v. | büyüklüğüne göre ayırmak | ||
General | size v. | tutkallamak | ||
General | size v. | boyutlandırmak | ||
General | size v. | (askerleri) hizaya dizmek | ||
General | size v. | (insanları) konuşlandırmak | ||
General | size v. | ölçüp biçmek | ||
General | size v. | eşit olmak | ||
General | size v. | denk olmak | ||
General | size v. | kıyas götürmek | ||
General | size v. | artmak | ||
General | size v. | çoğalmak | ||
General | size v. | büyümek | ||
General | size v. | (kağıdı) suya dayanıklı hale getiren maddeyle işlemek | ||
General | size v. | (kumaşı) haşıllamak | ||
General | size v. | aprelemek | ||
General | size v. | apre uygulamak | ||
General | size v. | (keçeyi) sertleştirmek | ||
General | size v. | (keçeyi) kompakt hale getirmek | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | size n. | genel gidişat | ||
Colloquial | size n. | genel durum | ||
Colloquial | size n. | durum özeti | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | size n. | cesamet | ||
Trade/Economic | size | hacim | ||
Technical | ||||
Technical | size n. | beden | ||
Technical | size n. | iplik numarası | ||
Technical | size n. | iplik numaralandırma sistemi | ||
Technical | size n. | grafik boyutu | ||
Technical | size n. | grafikte kenarlık sayısı | ||
Technical | size n. | bir tür inci ölçüm cihazı | ||
Technical | size v. | (metali) basınç uygulayarak kalıpla şekillendirmek | ||
Technical | size | numara | ||
Technical | size | sığa | ||
Technical | size | haşıl | ||
Computer | ||||
Computer | size expr. | boyutlandır | ||
Textile | ||||
Textile | size n. | beden | ||
Textile | size v. | (kıyafeti) defolara karşı kontrol etmek | ||
Food Engineering | ||||
Food Engineering | size | irilik | ||
Cinema | ||||
Cinema | size | format | ||
Printery | ||||
Printery | size n. | mürekkep yerine kullanılan yapışkan dokulu bir madde | ||
Ottoman Turkish | ||||
Ottoman Turkish | size v. | aharlamak | ||
Archaic | ||||
Archaic | size n. | (özellikle üniversitede) yemekhane porsiyonu | ||
Archaic | size v. | sabitlemek | ||
Archaic | size v. | standart hale getirmek | ||
Archaic | size v. | belirli hale getirmek | ||
Archaic | size v. | (öğrenci) yemek bursu talep etmek |