fortify

Bedeutungen von dem Begriff "fortify" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 28 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	fortify v.	sağlamlaştırmak
This will allow the European Union to fortify its security and strengthen its foreign policy. Bu, Avrupa Birliği'nin güvenliğini sağlamlaştırmasına ve dış politikasını güçlendirmesine olanak sağlayacaktır. More Sentences
2	General	fortify v.	güçlendirmek
I hope we have all been able to fortify ourselves with the delicious Dutch herrings that have been provided for us. Umarım hepimiz bizim için sağlanan lezzetli Hollanda ringa balıklarıyla kendimizi güçlendirebilmişizdir. More Sentences
3	General	fortify v.	berkitmek
4	General	fortify v.	takviye etmek
5	General	fortify v.	alkolle kuvvetlendirmek
6	General	fortify v.	desteklemek
7	General	fortify v.	kuvvetlendirmek
8	General	fortify v.	canlandırmak
9	General	fortify v.	moral vermek
10	General	fortify v.	güçlendirme yapmak
11	General	fortify v.	-de tahkimat yapmak
12	General	fortify v.	tahkim etmek
13	General	fortify v.	malzeme ekleyerek sağlamlaştırmak
14	General	fortify v.	teşvik etmek
15	General	fortify v.	yüreklendirmek
16	General	fortify v.	cesaretlendirmek
17	General	fortify v.	doğrulamak
18	General	fortify v.	tasdik etmek
19	General	fortify v.	onaylamak
20	General	fortify v.	kabul etmek
21	General	fortify v.	(içeceklere) alkol eklemek
22	General	fortify v.	temel inşa etmek
23	General	fortify v.	destek inşa etmek
Law
24	Law	fortify v.	tahkim etmek
Gastronomy
25	Gastronomy	fortify v.	(yiyecek) zenginleştirmek
26	Gastronomy	fortify v.	(yiyecek) faydalı hale getirmek
27	Gastronomy	fortify v.	besin değerini artırmak
Military
28	Military	fortify v.	tahkim etmek

Bedeutungen, die der Begriff "fortify" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 23 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	fortify [obsolete] v.	güçlenmek
Fadil and Dania were ready to do anything to fortify their relationship. Fadıl ve Dania ilişkilerini güçlendirmek için her şeyi yapmaya hazırdı. More Sentences
2	General	fortify [obsolete] v.	(garnizon) sağlamak
3	General	fortify [obsolete] v.	(garnizon) ile donatmak
4	General	fortify [obsolete] v.	yolu açmak
5	General	fortify [obsolete] v.	(yol) temizlemek
6	General	fortify [obsolete] v.	(yol) geçilir hale getirmek
7	General	fortify [obsolete] v.	(şaraba) etil alkol eklemek
8	General	fortify [obsolete] v.	(yiyecek veya beslenme düzeni) takviyelerle zenginleştirmek
9	General	fortify [obsolete] v.	(kıvamsız çözeltiyi) kıvamlı hale getirmek
10	General	fortify [obsolete] v.	(kıvamsız çözeltiyi) yoğunlaştırmak
11	General	fortify [obsolete] v.	büyümek
12	General	fortify [obsolete] v.	gelişmek
Phrasals
13	Phrasals	fortify (someone or something) with (something) v.	(bir şeyi/birini bir şeyle) güçlendirmek/kuvvetlendirmek
14	Phrasals	fortify (someone or something) with (something) v.	(bir şeyi/birini bir şeyle) desteklemek
15	Phrasals	fortify (someone or something) with (something) v.	(bir şeye/birine bir şey) takviyesi yapmak
16	Phrasals	fortify (someone or something) with (something) v.	(bir şeyi/birini bir şeyle) takviye etmek
17	Phrasals	fortify (someone or something) against (something) v.	(bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini) güçlendirmek
18	Phrasals	fortify (someone or something) against (something) v.	(bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini) sağlamlaştırmak
19	Phrasals	fortify (someone or something) against (something) with (something) v.	(bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini bir şey) ile güçlendirmek
20	Phrasals	fortify (someone or something) against (something) with (something) v.	(bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini bir şey) ile sağlamlaştırmak
21	Phrasals	fortify (someone or an animal) (against something) (with something) v.	(birini/bir hayvanı bir şey karşısında bir şeyle) güçlendirmek/sağlamlaştırmak
22	Phrasals	fortify (someone or an animal) (against something) (with something) v.	(birini/bir hayvanı bir şey karşısında bir şeyle) takviye etmek
Law
23	Law	fortify a position v.	tahkimat yapmak