aleyhinde - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

aleyhinde



Bedeutungen von dem Begriff "aleyhinde" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 12 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
aleyhinde opposite adj.
aleyhinde damning adj.
aleyhinde against prep.
aleyhinde gainst prep.
aleyhinde versus prep.
aleyhinde versus (vs) prep.
aleyhinde ferninst [dialect] prep.
aleyhinde vs. (versus) abrev.
Idioms
aleyhinde against someone or something adv.
aleyhinde out of countenance expr.
Law
aleyhinde against prep.
Archaic
aleyhinde anent prep.

Bedeutungen, die der Begriff "aleyhinde" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 168 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
aleyhinde konuşma disparagement n.
aleyhinde konuşma belittlement n.
lehinde olanlar ve aleyhinde olanlar the fors and against n.
aleyhinde konuşma misprise n.
aleyhinde konuşma misprize n.
birinin aleyhinde bilgi verme information n.
bir şeyin aleyhinde olmak be opposed to something v.
şiddetle aleyhinde bulunmak denounce v.
aleyhinde va'zetmek preach against v.
aleyhinde oy kullanmak vote against v.
aleyhinde olmak be against v.
aleyhinde olmak impugn v.
bir şey birinin aleyhinde olmak tell against v.
aleyhinde konuşmak say things against v.
aleyhinde oy kullanarak bir şeye engel olmak vote something down v.
aleyhinde olmak go against someone v.
aleyhinde oy vermek vote against v.
aleyhinde konuşmak speak out against v.
aleyhinde olmak (sonuç) go against v.
aleyhinde konuşmak argue against v.
aleyhinde olmak argue against v.
aleyhinde dava açmak file charges against v.
bir şeyin aleyhinde karar vermek decide against something v.
aleyhinde olmak denounce v.
aleyhinde dava açmak sue against v.
aleyhinde bulunmak talk against v.
aleyhinde bulunmak run down v.
aleyhinde asılsız şeyler yazmak libel v.
aleyhinde konuşmak disparage v.
aleyhinde oy kullanmak blackball v.
aleyhinde karar vermek make a decision against v.
aleyhinde karar vermek make a judgment against someone v.
aleyhinde kullanmak hold against v.
aleyhinde olmak be opposed to v.
biri aleyhinde yasal takibat başlatmak start legal proceedings against somebody v.
biri aleyhinde yasal takibat başlatmak initiate legal proceedings against somebody v.
aleyhinde konuşmak withsay v.
aleyhinde beyan vermek represent v.
aleyhinde bilgi vermek denounce v.
aleyhinde karar vermek overrule v.
aleyhinde hüküm vermek overrule v.
aleyhinde bilgi vermek impeach v.
aleyhinde kanıt sunmak impeach v.
aleyhinde dava açmak plead [obsolete] v.
(birine) belirli bir eylemin aleyhinde tavsiye vermek discounsel [obsolete] v.
aleyhinde bilgi vermek spot v.
aleyhinde söylenecek bir şey olmayan irreproachable adj.
aleyhinde bir şey denilemez unobjectionable adj.
aleyhinde söylenecek bir şey olmayan unreproachable adj.
aleyhinde söylenecek bir şey olmayan faultless adj.
lehinde ve aleyhinde for and against adv.
Phrasals
aleyhinde kışkırtmak set against v.
aleyhinde konuşmak inform against v.
aleyhinde olmak cry out on v.
birinin ya da bir şeyin aleyhinde eylem yapmak clamor against someone or something v.
birinin aleyhinde şikayette bulunmak take out (something) against (one) v.
birinin aleyhinde şikâyette bulunmak take (something) out against (one) v.
aleyhinde karar vermek decide against someone v.
birinin/bir şeyin aleyhinde kullanmak hold something against someone or something v.
(birinin/bir şeyin) aleyhinde güçlenmek mount against (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) aleyhinde gelişmek mount against (someone or something) v.
bir şeyi birinin/bir şeyin aleyhinde yönlendirmek weight something against someone or something v.
bir şeyi birinin/bir şeyin aleyhinde olacak şekilde işlemek weight something against someone or something v.
bir şeyi birinin/bir şeyin aleyhinde olacak şekilde yapmak weight something against someone or something v.
bir şeyin birinin/bir şeyin aleyhinde olacak tarafına ağırlık vermek weight something against someone or something v.
bir şeye birinin/bir şeyin aleyhinde olacak açısından bakmak weight something against someone or something v.
bir şeyi birinin/bir şeyin aleyhinde değerlendirmek/tartmak weight something against someone or something v.
aleyhinde olmasını sağlamak weight against v.
(birinin/bir şeyin) aleyhinde konuşmak blow upon (someone or something) [obsolete] v.
(birinin/bir şeyin) aleyhinde konuşmak blow on (someone or something) [obsolete] v.
birinin/bir şeyin aleyhinde konuşmak argue against someone or something v.
bir şeyi birinin aleyhinde düşünmek count something against someone v.
birinin aleyhinde düşünülmek count against someone v.
(birinin/bir şeyin) aleyhinde karar vermek decide against (someone or something) v.
(birinin) aleyhinde resmi bir karar vermek ring up v.
(birinin/bir şeyin) aleyhinde karar vermek find against (someone or something) v.
(biri) aleyhinde bir kanıt bulmak get on (one) v.
(biri) aleyhinde bir bilgi elde etmek get on (one) v.
(birinin/bir şeyin) aleyhinde olmak go against (someone or something) v.
(birinin) aleyhinde konuşmak inform against (one) v.
'-in aleyhinde güçlenmek mount against v.
'-in aleyhinde gelişmek mount against v.
(bir şey) aleyhinde vazetmek preach against (something) v.
(birinin/bir şeyin) aleyhinde dava açmak proceed against (someone or something) v.
aleyhine/aleyhinde karar vermek rule against v.
(birinin/bir şeyin) aleyhine/aleyhinde karar vermek rule against (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) aleyhinde olmak run against (someone or something) v.
(biri/bir şey) aleyhinde (bir şey) söylemek say (something) against (someone or something) v.
aleyhinde konuşmak say against v.
aleyhinde (bir şey) söylemek say against v.
(birinin/bir şeyin) aleyhinde konuşmak speak against (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) aleyhinde bir tablo çizmek speak against (someone or something) v.
(biri) aleyhinde yeminli ifade vermek swear out (something) against (one) v.
(biri) aleyhinde yeminli olarak yazılı bildirim vermek swear out (something) against (one) v.
aleyhinde yeminli ifade vermek swear out against v.
aleyhinde yeminli olarak yazılı bildirim vermek swear out against v.
(birinin/bir şeyin) aleyhinde olmak tell against (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) aleyhinde tanıklık etmek testify against (someone or something) v.
(bir aday/teklif) aleyhinde oy kullanmak vote against (someone or something) v.
Colloquial
aleyhinde delil göstermek make out a case against v.
(birinin) aleyhinde kanıt olmak have (something) on (one) v.
birinin aleyhinde bilgiye sahip olmak have on v.
birinin aleyhinde bir bilgi sahibi olmak have something on somebody v.
(birinin/bir şeyin) aleyhine/aleyhinde against (someone or something) prep.
(birinin/bir şeyin) aleyhine/aleyhinde against (someone or something) prep.
Idioms
aleyhinde dava açmak file charges against someone v.
aleyhinde dava açmak press charges against someone v.
(birinin) aleyhinde oy kullanmak blackball (one) v.
(birinin) aleyhinde dava açmak file charges against (one) v.
aleyhinde delilleri toplamak get the goods on v.
(birinin) aleyhinde (bir şey) vermek give (something) against (one) v.
elinde birine karşı/birinin aleyhinde hiçbir şey olmamak have nothing on somebody v.
birinin aleyhinde kanıt olmak have on one v.
aleyhinde dava açmak için nedenler bulmak/dosya oluşturmak make out a case v.
aleyhinde delil toplamak/dosya oluşturmak make out a case v.
her şey aleyhinde olma cards are stacked against expr.
her şey (birinin) karşısında/aleyhinde cards are stacked against (one) expr.
Speaking
sessiz kalma hakkına sahipsin, söyleyeceğin her şey mahkemede aleyhinde delil olarak kullanılabilir you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr.
Trade/Economic
aleyhinde dava açmak sue v.
lehinde ve aleyhinde pro and con expr.
Law
iş sözleşmelerinde işçinin işveren ve iş aleyhinde konuşmasını yasaklaklayan maddeler gagging clause n.
bir suçlunun aleyhinde dava açan kişiye verilen sertifika tyburn ticket n.
adliye aleyhinde işlenen cürümler offenses against the administration of justice n.
adliye aleyhinde cürümler crimes against judiciary n.
aleyhinde temyize başvurulan taraf appellee n.
ammenin selameti aleyhinde suç felony against public welfare n.
devlet kuvvetleri aleyhinde cürümler felonies against the authority of state n.
devlet idaresi aleyhinde cürüm felony against administration of government n.
devlet idaresi aleyhinde işlenen cürümler offenses against to the administration of the state n.
devlet kuvvetleri aleyhinde cürümler felonies against the authority of the state n.
din hürriyeti aleyhinde cürümler felonies against freedom of religion n.
din hürriyeti aleyhinde cürümler crimes against freedom of religion n.
ecnebi devletlerin reis ve elçileri aleyhinde cürüm crime against presidents and ambassadors of foreign states n.
ecnebi devletlerin reis ve elçileri aleyhinde cürümler felonies against the heads or ambassadors of foreign states n.
genel ahlak ve aile düzeni aleyhinde cürümler offenses against public morality and family order n.
genel ahlak ve aile düzeni aleyhinde cürümler offenses against to the general moral principles and the family order n.
hürriyet aleyhinde işlenen cürümler offenses against civil liberty n.
imamlar vaizler ve ruhani reisler aleyhinde cürümler crimes against imams preachers and spiritual leaders n.
iş ve çalışma hürriyeti aleyhinde cürümler crimes against freedom of conducting business and freedom of labour n.
iş ve çalışma hürriyeti aleyhinde cürümler felonies violating freedom to engage in business and freedom of labour n.
kamu düzeni aleyhinde işlenen cürümler offenses against public order n.
kamu güveni aleyhinde işlenen cürümler offenses against public trust n.
kamu güvenliği aleyhinde işlenen cürümler offenses against public safety n.
kendi aleyhinde tanıklık self incrimination n.
mal aleyhinde cürümler offenses against goods n.
mesken masuniyeti aleyhinde cürümler violation of dwelling immunity n.
nakliye ve muhabere vasıtaları aleyhinde cürümler felonies against means of transportation and communication n.
resmi sıfatı haiz olanlar aleyhinde cürümler offenses against officials n.
resmi sıfatı haiz olan aleyhinde cürüm crime against officials n.
resmi sıfatı haiz olanlar aleyhinde cürümler crimes against officials n.
siyasi hürriyet aleyhinde cürüm crime against political freedom n.
sırrın masuniyeti aleyhinde cürümler offenses against privacy n.
sırrın masuniyeti aleyhinde cürüm offense against privacy n.
siyasi hürriyet aleyhinde cürümler felonies against political freedom n.
şahıs hürriyeti aleyhinde cürümler felonies against personal liberty n.
şahıs hürriyeti aleyhinde cürüm crimes against personal liberty n.
şahıs hürriyeti aleyhinde cürümler crimes against personal liberty n.
zilyed aleyhinde dava action against the person in possession n.
aleyhinde hakaret davası açılan kimse libelee n.
aleyhinde hakaret davası açılan kimse libellee n.
aleyhinde dava açmak implead v.
aleyhinde dava açmak proceed against v.
aleyhinde ifade vermek give evidence against v.
aleyhinde tanıklık etmek give evidence against v.
mahkeme itirazı aleyhinde karar vermek overrule v.
Politics
türkiye aleyhinde faaliyetler anti-turkish activities n.
kendi partisinin aleyhinde oy vermek cross-vote v.
Slang
mahkemede kendi aleyhinde tanıklıkta bulunmayı reddetmek five it v.