ayıran - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

ayıran



Bedeutungen von dem Begriff "ayıran" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 17 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
ayıran selective adj.
ayıran disjunctive adj.
ayıran parting adj.
ayıran dividing adj.
ayıran discriminating adj.
ayıran separating adj.
ayıran dispersive adj.
ayıran distinctive adj.
ayıran dainty [obsolete] adj.
ayıran diacritical adj.
ayıran cutaway adj.
ayıran discriminate adj.
ayıran discriminating adj.
Computer
ayıran diacritic adj.
Physics
ayıran dispersive adj.
Botanic
ayıran distractile adj.
Archaic
ayıran divellent adj.

Bedeutungen, die der Begriff "ayıran" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 255 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
çatı frizini tabandan ayıran pervaz taeniae n.
dünyanın ana havayolu rotalarını üç bölgeye ayıran iata'nın resmi sınıflaması traffic conference area n.
koçanından ayıran shucker n.
sınıflara ayıran graduator n.
kısımlara ayıran segmenter n.
bölümlere ayıran segmenter n.
tarihi isa'dan önce ve isa'dan sonra olmak üzere ayıran takvim metodu current era n.
tarihi isa'dan önce ve isa'dan sonra olmak üzere ayıran takvim metodu christian era n.
tarihi isa'dan önce ve isa'dan sonra olmak üzere ayıran takvim metodu common era n.
çatı frizini tabandan ayıran pervaz taenias n.
parçalara ayıran/bölen segmentalist n.
paçavra ve eski kıyafetleri yeniden kullanım amacıyla ayıran kimse ragsorter n.
kategorilere ayıran kimse categorist n.
değirmencinin payını otomatik olarak müşterinin tahılından ayıran cihaz toll collector n.
(farklı gelir seviyesindeki yerleri ayıran) mahalle sınırı tracks n.
eserin bir baskısını diğerinden ayıran numara, harf, tarih veya sembol edition designation n.
tavla tahtasında oyuncunun kendi bölgesiyle rakibinkinden ayıran kısım bar n.
bir yüzeyi iki eşit parçaya ayıran çember equator n.
bölgelere ayıran kimse zoner n.
kuşaklara ayıran kimse zoner n.
yukarı ve aşağı michigan'ı ayıran kanalın üzerinde yer alan asma köprü mackinac bridge n.
gazetenin iç sayfalarındaki uzun bir gazete yazısını ayıran geniş çizgi binder n.
gazetenin iç sayfalarındaki uzun bir gazete yazısını ayıran geniş çizgi binder line n.
insanı hayvanlardan ayıran unsur manas n.
amerikan iç savaşı öncesinde kuzey ve güney'i ayıran maryland ve pennsylvania arasındaki sembolik sınır mason and dixon line n.
amerikan iç savaşı öncesinde kuzey ve güney'i ayıran maryland ve pennsylvania arasındaki sembolik sınır mason and dixon's line n.
amerikan iç savaşı öncesinde kuzey ve güney'i ayıran maryland ve pennsylvania arasındaki sembolik sınır mason-dixon line n.
kirli çamaşırları ayıran çamaşırhane çalışanı lister n.
parsellere ayıran kimse lotter n.
bir şeyi mitolojik unsurlarından ayıran kimse demythologiser [uk] n.
bir şeyi mitolojik unsurlarından ayıran kimse demythologized [us] n.
formdaki sayfaları birbirinden ayıran ahşap parçası gutter n.
zamanlı iki durumu ayıran zamansız nokta instant n.
(tavlada) oyuncuların pullarını topladıkları bölümü ayıran çıkıntılı alan bar n.
(ontario'da) kasabada parselleri ayıran yol concession n.
(ontario'da) kasabada parselleri ayıran yol concession road [canada] n.
ikiye ayıran kimse dichotomist n.
ikiye ayıran şey dichotomist n.
yeteneklilerle beceriksizleri ayıran temel yetenek testi pons asinorum n.
ıskartaya ayıran kimse culler n.
fırınlarda hatalı kurabiye veya pastaları seçip ayıran kimse culler n.
saçı iki yandan ayıran stil curtains n.
orta beyni arka beyinden ayıran embriyonik kanal isthmus n.
bağlı parçaları birbirinden ayıran kimse decoupler n.
bağlı parçaları ayıran alet decoupler n.
gazete manşetindeki katları veya hikayeleri ayıran yatay çizgiler dash n.
ayıran kimse divisionor n.
ayıran şey divisionor n.
ön sayfa gibi başlıca sayfalarda birincil önemdeki hikayeleri diğerlerinden ayıran pratik çizgi fold n.
kağıtları ayıran işçi parter n.
parçalara ayıran şey parter n.
şapeli kilise ana binasından ayıran paravan veya korkuluk perclose n.
yünleri deriden ayıran cihaz puller n.
karı buzdan ayıran alet scraper n.
puroları renklerine göre ayıran kimse shader n.
şilin ile peniyi ayıran virgül shilling n.
şilin ile peniyi ayıran virgül shilling mark n.
ayıran şey solvent n.
bacaklarını ayıran kimse sprawler n.
radyo anten tellerini ayıran çubuk spreader n.
(roma mimarisinde) korniş silmelerini ayıran şerit supercilium n.
attik kaide silmelerini ayıran yatay şerit supercilium n.
(zıt yönleri ayıran) otoyol refüjü divider n.
kısımlara ayıran partitive adj.
ayıran fasıla disjunctive adj.
iki parçaya ayıran dichotomous adj.
insanları konum veya mevkisine göre ayıran rankist adj.
büyük parçaları daha yönetilebilir bileşenlere ayıran top-down adj.
ücret almadan vakit ayıran uncompensated adj.
ücret almadan vakit ayıran unremunerated adj.
bir şeyi başka şeylerden ayıran precisive adj.
birisini başkalarından ayıran precisive adj.
(hanedan armaları) üst ve alt bölümü ayıran çiçeklerle süslü counterfleury adj.
(hanedan armaları) üst ve alt bölümü ayıran çiçeklerle süslü counterflory adj.
parçalara ayıran intersecant adj.
parçalara ayıran discerptive adj.
bileşenlerine ayıran discriminating adj.
parçalara ayıran divulsive adj.
(bacaklarını, kollarını) sakarlıkla ayıran sprawling adj.
ayıran anlamına gelen son ek -clastic suf.
Colloquial
eğitiminin büyük kısmını ziraate ayıran üniversite cow college n.
eğitiminin büyük kısmını ziraate ayıran üniversite cow college n.
Idioms
eğitiminin büyük kısmını tarıma ayıran üniversite cow college n.
Trade/Economic
prestij için personel fazlası bir bilim insanını kadrosunda tutan veya bütçesinin bir bölümünü doğrudan kar getirmeyen işlere ayıran şirket gold plating company n.
ürün veya hizmeti rakibininkinden ayıran özellik discriminator n.
(nominal hesap) geliri sermaye işlemlerinden ayıran yatay çizginin altında olan below-the-line adj.
(meslek) emekliye ayıran superannuable [uk] adj.
Law
iki araziyi birbirinden ayıran duvar veya çit partition fence n.
(eskiden) avukatlar derneğinde okuyucuları öğrencilerden ayıran bölme bar [uk] n.
Politics
soğuk savaş döneminde, doğu asya'daki komünist ülkeler ile kapitalist ve komünist olmayan ülkeleri ayıran politik sınırlar bamboo curtain n.
ingiliz avam kamarası'nda ön sıraları arka sıralardan ayıran dar koridor gangway [uk] n.
ingiliz avam kamarası ve diğer ingiliz parlamento binalarında iktidar partisi üyelerini muhalefetten ayıran geniş koridor gangway [uk] n.
Industry
yünü farklı derecelere veya sınıflara ayıran kimse wool stapler n.
tütün yapraklarını saptan ayıran kimse booker n.
demiryolu garaj sahasındaki lokomotifleri birleştirip ayıran işçi herder n.
kaba malzemeyi küçük parçalara ayıran döner kesicileri olan makine hogger n.
malzemeyi ikiye ayıran cihaz riffler n.
düzenekle hareket edip işlenmemiş demiri cürufundan ayıran ağır çekiç shingling hammer n.
derileri türüne ve kalitesine göre ayıran kimse sorter n.
gıda ürünlerini büyüklük ve genel durumlarına göre ayıran kimse sorter n.
Technical
çabuk ayıran kavrama quick-release coupling n.
ışığı renklere ayıran cihaz echelon n.
iki iletkeni ayıran yalıtkan maddenin elektrikli direnci insulation resistance n.
kağıt fabrikalarında selülöz elyaflarını cinsine göre ayıran ekipman fractinator n.
sütten kremayı ayıran cihaz creamer n.
suyun içindeki kireci ayıran süzgeç permutite n.
suyun içindeki kireci ayıran filtre permutite n.
şeker ayıran sucroclastic n.
yükünlere ayıran ioniser n.
yükünlere ayıran ionizer n.
dökme demiri cürufundan ayıran ocakta biriken cüruf mill cinder n.
pencere camını ayıran şerit munting n.
maden çıkarırken veya hasat kaldırırken elde tutulmak istenen malzemeyi atıklardan ayıran parça concave n.
fırınlama kabındaki yer karolarını kumdan ayıran makinenin operatörü sandboy n.
biçme makinesinin kesici çubuğunun dış ucunda bulunup kesilecek ürünü ayıran çıkıntı divider n.
yansımalı fırının ocağı ile bacalarını ayıran alçak duvar flue bridge n.
cürufu ayıran şey scorifier n.
bileşik kirişin bölümlerini ayıran döküm separator n.
ortadan ikiye ayıran median adj.
karışım bileşenlerini yoğunluk farklarına göre ayıran (teknik) isopycnal adj.
Computer
web sayfasını bölümlere ayıran bir etiket div n.
kesirli kısmı ayıran noktanın her zaman sabit bir yere koyulduğu gösterim yöntemi fixed-point representation n.
Informatics
(yazılım testinde) yapılan testleri ayıran farazi çizgi cutline n.
Electric
ses sinyalindeki frekans aralığını birden fazla parçaya ayıran devre crossover network n.
Textile
keten lifini daha az paralel ipliklere ayıran çelik dişli tarak gill n.
yünü daha az paralel ipliklere ayıran tarak gill n.
(pamuk toplayıcıda) ham pamuğu ayıran cihaz beater n.
iplikleri birbirinden ayıran düşey tellerden her birini gücü gözünden geçirmek heddle v.
Architecture
(antik yunan ve roma mimarisinde) dor düzeninde frizi baştabandan ayıran şerit tenia n.
evleri surlardan ayıran açık alan esplanade n.
penceredeki cam panelleri ayıran tiriz veya direk monial n.
(doğu kiliselerinde) bema bölümünü ana neften ayıran ikonlar ile dolu bölme duvarı iconostas n.
(doğu kiliselerinde) bema bölümünü ana neften ayıran ikonlar ile dolu bölme duvarı iconostasis n.
(kilisede) bir alanı diğerinden ayıran paravan paraclose n.
kilisede koro ile cemaati birbirinden ayıran bölme screen n.
Construction
kaldırımı yoldan ayıran yükseltilmiş kenarı kerbing n.
(sütunda) yivleri birbirinden ayıran yatay şerit stria n.
Woodworking
kütükleri iri parçalara ayıran kereste makinesi timber mill n.
Furniture
odayı farklı bölümlere ayıran paravan divider n.
odayı farklı bölümlere ayıran paravan room divider n.
Automotive
debriyaj dişlilerini ayıran mekanizma throw-out n.
sürücü kabini ile motoru ayıran metal bölme firewall n.
Traffic
karayolunda farklı yönlere giden şeritleri ayıran çizgi centerline n.
otobanı gidiş yönlerine göre ayıran şerit terrace n.
iki taşıt yolunu ayıran uzun arazi parçası mall n.
Aeronautic
motorla kabini ayıran bölme firewall forward n.
Marine
akışı ikiye ayıran nehir seddesi high-water separation levee n.
süngerleri kanca ile ayıran sünger avcısı hooker n.
(gemide) gaz veya yağ sızıntısına karşı iki bölme veya zemini birbirinden ayıran kompartman coffer dam n.
(gemide) gaz veya yağ sızıntısına karşı iki bölme veya zemini birbirinden ayıran kompartman cofferdam n.
(gemide) gaz veya yağ sızıntısına karşı iki bölme veya zemini birbirinden ayıran kompartman coffer n.
Petrol
petrolü daha küçük moleküllere ayıran alet hydrocracker n.
Medical
ayıran zar dissepiment n.
gövdeyi üst ve alt iki yarıma ayıran transvers düzlem horizontal plane n.
oksipital lobun içyan yüzü üzerindeki, cuneus'u gyrus lingualis'den ayıran y biçimindeki oluk calcarine fissure n.
oksipital lobun içyan yüzü üzerindeki, cuneus'u gyrus lingualis'den ayıran y biçimindeki oluk calcarine sulcus n.
ölçülebilen parametrelerin iki noktasını ayıran aralık interval n.
farklı dokuları ayıran tabaka veya bölge bed n.
gözü sararak retinadan ayıran şeffaf membran hyaloid n.
kangrenli bölgeyi sağlıklı bölgeden ayıran çizgi line of demarcation n.
arka beyni beyincikten ayıran özel bir dura mater parçasının üst kısmında bulunan supratentorial adj.
(yara) cildi ayıran penetrating adj.
Anatomy
beynin loblarını birbirinden ayıran orta girintilerin iki tarafında yer alan kıvrımların her biri central gyrus n.
beyinde pariyetal lobu frontal lobdan ayıran sınır central sulcus n.
beyin üzerindeki kıvrımları birbirinden ayıran oluklar cerebral fissures n.
iç kulaktaki kemikli ve zarlı yapıları birbirinden ayıran sıvı labyrinthine fluid n.
beynin sağ ve sol hemisferinde ön lob ve paryetal lobu aşağıda bulunan temporal lobdan ayıran, korteksteki en derin ve belirgin fissür lateral cerebral sulcus n.
beynin sağ ve sol hemisferinde ön lob ve paryetal lobu aşağıda bulunan temporal lobdan ayıran, korteksteki en derin ve belirgin fissür fissure of sylvius n.
beynin sağ ve sol hemisferinde ön lob ve paryetal lobu aşağıda bulunan temporal lobdan ayıran, korteksteki en derin ve belirgin fissür sulcus lateralis cerebri n.
beynin sağ ve sol hemisferinde ön lob ve paryetal lobu aşağıda bulunan temporal lobdan ayıran, korteksteki en derin ve belirgin fissür sylvian fissure n.
beynin sağ ve sol hemisferinde ön lob ve paryetal lobu aşağıda bulunan temporal lobdan ayıran, korteksteki en derin ve belirgin fissür lateral sulcus n.
mideyi onikiparmak bağırsağından ayıran pilorun büzücü kası musculus sphincter pylori n.
(beyin) iki yarım küreyi ayıran yarık fissure n.
paryetal lob ile oksipital lobu birbirinden ayıran fissür parieto-occipital fissure n.
paryetal lob ile oksipital lobu birbirinden ayıran fissür parieto-occipital sulcus n.
memelilerde göğüs ve karın boşluklarını ayıran bölme phren n.
Pathology
dört kalp odacığını ayıran duvarlardan birinde anormal bir deliğin olduğu bir kalp kusuru hole in the heart n.
nazal açıklıkları ayıran duvarların kaymış olması deviated septum n.
Food Engineering
unları tanelerin inceliğine göre ayıran makine flour dresser n.
Gastronomy
peynir yapımında loru parçalara ayıran alet breaker n.
Statistics
bir frekans grubu yirmi eşit gruba bölündüğünde grupları ayıran değerlerden her biri ventile n.
sıralı bir örnek popülasyonu sekiz eşit alt kümeye ayıran niceliklerden biri octile n.
Physics
enerji harcamaksızın sıcak molekülleri soğuk moleküllerden ayıran ve entropide genel bir azalmaya yol açarak termodinamiğin ikinci yasasını ihlal eden hayali bir yaratık maxwell's demon n.
Chemistry
gaz soğutma aparatının su buharını amonyak buharından ayıran parçası rectificator n.
damıtıkları kükürtten ayıran işlem autofining n.
substrattan suyu ayıran enzim hydratase n.
Biology
canlı organizmanın yüzeyini örten veya bölümlerini, yapılarını ve organlarını birbirinden ayıran veya birbirine bağlayan ince ve esnek tabaka membrane n.
farklılaşmış hücreleri ayıran çizgi band n.
bir türü aynı cinsteki diğer türlerden ayıran özellik differentia n.
sıvı içerisindeki mikroskobik cisimleri ayıran cam tüp fishing tube n.
Biochemistry
vücuttaki fruktozu trioz şekerine ayıran bir enzim aldolase n.
iyot radikalini ayıran bir enzim de-iodinase n.
mikroorganizma veya enzimlerin neden olduğu, kompleks organik bileşikleri daha basit maddelere ayıran kimyasal tepkime fermentation n.
Astronomy
dünyanın karanlık ve aydınlık taraflarını birbirinden ayıran çizgi terminator n.
dünyanın karanlık ve aydınlık taraflarını birbirinden ayıran çizgi twilight zone n.
dünyanın karanlık ve aydınlık taraflarını birbirinden ayıran çizgi grey line n.
Zoology
bazı medüzlerin iç kavitelerini birbirinden ayıran dairesel bölümler taeniola n.
atın iç dizini çevreleyen ve bir boşlukla kemikten ayıran büyük bir kas kirişi master sinew n.
miyotomları ayıran kemik, kıkırdak veya zarsı bölüm sclerotome n.
kafadanbacaklıların kabuklarını veya kök ayaklıları kısımlara ayıran yatay bölmelere verilen ad septum n.
Agriculture
taze bezelyeleri kabuklarından ve dallarından ayıran makine viner n.
arpanın kılçıklarını ayıran kimse hummeler n.
arpanın kılçıklarını ayıran makine hummeler n.
arpanın kılçıklarını ayıran kimse hummeller n.
arpanın kılçıklarını ayıran makine hummeller n.
kenevir veya darının tohumunu sapından ayıran özel tarak ripple n.
Breeding
ahırdaki bölmeleri ayıran duvar travis [dialect] n.
damızlık hayvanı diğerlerinden ayıran ufak ağıl jack pen n.
Forestry
kesilen ağaçları küçük parçalara ayıran işçi bucker n.
kesilen ağaçları küçük parçalara ayıran işçi crosscutter n.
Social Sciences
hayvanları türlerine göre ayıran kişi speciesist n.
Literature
metni okuyuculardan ayıran hayali duvar fourth wall n.
Linguistics
ayıran geçerlik discriminant validity n.
germen dillerini diğer hint avrupa dillerinden ayıran ünsüz artikülasyonundaki düzenli değişiklikler dizisi grimm's law n.
germen dillerini diğer hint avrupa dillerinden ayıran ünsüz artikülasyonundaki düzenli değişiklikler dizisi grimm's law n.
bir türü aynı cinsteki diğer türlerden ayıran özellik differentia n.
ayıran (vurgu vb) diacritic adj.
Archaeology
insanları primat atalarından ayıran özelliklerin evrimsel gelişimi hominization n.
insanları primat atalarından ayıran özelliklerin evrimsel gelişimi hominisation n.
arkeolojik alanları birbirinden ayıran özellikler topluluğu culture n.
Religious
sunağı kilisenin geri kalanından ayıran tırabzan altar rail n.
Geography
kuzeybatı iskoçya'yı dış hebridler'den ayıran kanal north minch n.
prens edward adası'nı kanada'daki new brunswick ve nova scotia'dan ayıran st. lawrence körfezi'nin bir kolu northumberland strait n.
suudi arabistan'ı sina yarımadası'ndan ayıran boğaz strait of tīrān n.
iki vadiyi birbirinden ayıran yayvan sırt ridge n.
büyük britanya'yı fransa'dan ayıran, atlas okyanusu ile arktik okyanusu'nu birleştiren deniz la manche n.
sarı deniz ile japon denizi'ni ayıran bir yarımada korean peninsula n.
sarı deniz ile japon denizi'ni ayıran bir yarımada dae-han-min-gook n.
sarı deniz ile japon denizi'ni ayıran bir yarımada han-gook n.
güney amerika'nın güney ucu ile tierra del fuego arasında yer alıp güney atlas okyanusu ile büyük okyanusu birbirinden ayıran boğaz magellan n.
güney amerika'nın güney ucu ile tierra del fuego arasında yer alıp güney atlas okyanusu ile büyük okyanusu birbirinden ayıran boğaz strait of magellan n.
kuzeybatı iskoçya'yı dış hebridler'den ayıran bir kanal minch n.
yan yana iki su kaynağını birbirinden ayıran tepe bölge ridgeline n.
iki vadiyi ayıran yükselti cill n.
iki havzayı ayıran yükselti cill n.
kıtanın farklı taraflarına dökülen akarsuları ayıran bölünme continental divide n.
kuzey amerika'nın batıya dökülen akarsuları kuzey veya doğuya doğru akanlardan ve güney-güneydoğuya doğru uzananlardan ayıran hat continental divide n.
iki vadiyi birbirinden ayıran yükselti sill n.
iki su havzasını ayıran su altında kalmış yükselti sill n.
irlanda denizi'nin kuzeybatı ingiltere'yi güneybatı iskoçya'dan ayıran kolu solway firth n.
Geology
bir su kütlesinde taze üst katmanı yüksek yoğunluklu çözünmüş katı ve sıvılardan oluşan alt katmandan ayıran sınır chemocline n.
kaya kütlesindeki kayaları parçalara ayıran çatlakların her biri joint n.
karbonifer dönemi katmanlarını alt karbonifer dönemi katmanlarından ayıran sert, kaba ve çakıllı bir kumtaşı millstone girt n.
birbiriyle sürekli olmayan kayaçları ayıran yüzey discontinuity n.
kayaç yapısındaki büyük unsurları ayıran dar tabaka septum n.
ikiden fazla buzyalağını ayıran sırtların kesiştiği yerde oluşan keskin tepe pyramidal peak n.
Military
istihbarat mesajında ya da belgesinde bilgi kategorilerini fiziksel olarak ayıran çizgi tear line n.
Art
(bale) ayakları birbirinden ayıran hareket ouvert n.
(bale) ayakları birbirinden ayıran hareket ouverte n.
Music
iki dört aralıklı diyatonik seriyi ayıran (ses) diazeuctic adj.
Bookbindery
formdaki sayfaları birbirinden ayıran ahşap parçası gutter stick n.
Archaic
ayıran şey discrimination n.
genelden ayıran özellik difference n.
Slang
diğerlerinden ayıran özellik shtik [yiddish] n.
British Slang
(genellikle oral seks amacıyla) bitişik iki odayı ayıran duvarın delinerek oluşturulduğu delik glory hole n.