benefitted - Türkisch Englisch Wörterbuch

benefitted

Bedeutungen von dem Begriff "benefitted" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 66 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
benefit n. menfaat
I say that for the benefit of the Greens.
Bunu Yeşiller'in menfaati için söylüyorum.

More Sentences
benefit n. çıkar
Unfortunately, some MEPs speak in favour of such a statute in order to validate and enhance their benefits.
Maalesef bazı AP üyeleri, kendi çıkarlarını geçerli kılmak ve arttırmak için böyle bir tüzük lehinde konuşuyorlar.

More Sentences
benefit n. fayda
The benefits of walking regularly are underestimated.
Düzenli yürüyüş yapmanın faydaları göz ardı ediliyor.

More Sentences
benefit n. yarar
Likewise, economic and social reform must continue, for the benefit of the people of Palestine.
Aynı şekilde, Filistin halkının yararı için ekonomik ve sosyal reformlar devam etmelidir.

More Sentences
benefit v. yararlanmak
Ireland has benefited greatly from EU funding to develop its rail and road infrastructure.
İrlanda, demir yolu ve kara yolu altyapısını geliştirmek için AB fonlarından büyük ölçüde yararlanmıştır.

More Sentences
General
benefit n. leh
Let's give Tom the benefit of the doubt.
Gelin Tom'un lehine düşünelim.

More Sentences
benefit n. avantaj
In this connection, however, we have to view new benefits for Members with some reservations.
Ancak bu bağlamda Üyelere yönelik yeni avantajlara bazı çekincelerle bakmamız gerekiyor.

More Sentences
benefit n. hak
Last but not least, the pay and benefits package must be reviewed.
Son olarak, ücret ve yan haklar paketi gözden geçirilmelidir.

More Sentences
benefit n. fayda
The benefits of walking regularly are underestimated.
Düzenli yürüyüş yapmanın faydaları göz ardı ediliyor.

More Sentences
benefit n. yarar
Likewise, economic and social reform must continue, for the benefit of the people of Palestine.
Aynı şekilde, Filistin halkının yararı için ekonomik ve sosyal reformlar devam etmelidir.

More Sentences
benefit n. çıkar
Unfortunately, some MEPs speak in favour of such a statute in order to validate and enhance their benefits.
Maalesef bazı AP üyeleri, kendi çıkarlarını geçerli kılmak ve arttırmak için böyle bir tüzük lehinde konuşuyorlar.

More Sentences
benefit n. işsizlik parası
She applied for unemployment benefit after getting laid off.
İşten çıkarıldıktan sonra işsizlik parası için başvurdu.

More Sentences
benefit v. faydası olmak
I think that this does not benefit public involvement.
Bunun kamu katılımına bir faydası olmadığını düşünüyorum.

More Sentences
benefit v. yararlı olmak
I think that this material is of benefit to everyone.
Bu malzemenin herkes için yararlı olduğunu düşünüyorum.

More Sentences
benefit v. yarar sağlamak
You will derive great benefits from learning English.
İngilizce öğrenmekten büyük yararlar sağlayacaksın.

More Sentences
benefit v. istifade etmek
Members of illegal organisations who provide information to the State benefit from a witness protection programme.
Devlete bilgi sağlayan yasa-dışı örgüt üyeleri bir tanık koruma programından istifade etmektedirler.

More Sentences
benefit v. yararına olmak
The important thing is that the SIS moves ahead, to the benefit of the citizens of Europe.
Önemli olan Schengen Bilgi Sistemi'nin Avrupa vatandaşlarının yararına olacak şekilde ilerlemesidir.

More Sentences
benefit v. yararı dokunmak
You should read books that will benefit you.
Sana yararı dokunacak kitapları okumalısın.

More Sentences
benefit v. fayda görmek
We would have benefited from some clarification on all of these points.
Bütün bu noktaların biraz daha açıklığa kavuşturulmasında fayda görüyoruz.

More Sentences
benefit v. fayda sağlamak
We recognise that standing alone is of little benefit when international cooperation is increasing.
Uluslararası işbirliği artarken tek başına ayakta kalmanın çok az fayda sağlayacağının farkındayız.

More Sentences
benefit v. yararlı olmak
I think that this material is of benefit to everyone.
Bu malzemenin herkes için yararlı olduğunu düşünüyorum.

More Sentences
benefit v. faydalı olmak
In the long term, this will also be of benefit to their own personnel policy.
Uzun vadede bu durum kendi personel politikaları için de faydalı olacaktır.

More Sentences
benefit v. faydalanmak
The whole neighborhood will benefit from the new community center.
Yeni toplumsal merkezlerden tüm mahalle faydalanacak.

More Sentences
Trade/Economic
benefit n. çıkar
Unfortunately, some MEPs speak in favour of such a statute in order to validate and enhance their benefits.
Maalesef bazı AP üyeleri, kendi çıkarlarını geçerli kılmak ve arttırmak için böyle bir tüzük lehinde konuşuyorlar.

More Sentences
benefit n. fayda
The benefits of walking regularly are underestimated.
Düzenli yürüyüş yapmanın faydaları göz ardı ediliyor.

More Sentences
benefit n. menfaat
I say that for the benefit of the Greens.
Bunu Yeşiller'in menfaati için söylüyorum.

More Sentences
benefit n. yarar
Likewise, economic and social reform must continue, for the benefit of the people of Palestine.
Aynı şekilde, Filistin halkının yararı için ekonomik ve sosyal reformlar devam etmelidir.

More Sentences
Politics
benefit n. fayda
The benefits of walking regularly are underestimated.
Düzenli yürüyüş yapmanın faydaları göz ardı ediliyor.

More Sentences
benefit n. menfaat
I say that for the benefit of the Greens.
Bunu Yeşiller'in menfaati için söylüyorum.

More Sentences
benefit n. yarar
Likewise, economic and social reform must continue, for the benefit of the people of Palestine.
Aynı şekilde, Filistin halkının yararı için ekonomik ve sosyal reformlar devam etmelidir.

More Sentences
General
benefit n. istifade
benefit n. iyilik
benefit n. kazanç
benefit n. ayrıcalık
benefit n. yardım parası
benefit n. yetki
benefit n. kar
benefit n. atiyye
benefit n. intifa
benefit n. imtiyaz
benefit n. yardım (parası)
benefit n. yardım toplama faaliyeti
benefit v. yaramak
benefit v. iyi gelmek
benefit v. yararı olmak
benefit v. nasiplenmek
benefit v. yarar görmek
benefit v. -e yararlı olmak
benefit v. -e yararı dokunmak
benefit v. fayda göstermek
benefit v. fayda getirmek
benefit v. fayda vermek
Trade/Economic
benefit n. çıkar hak
benefit n. ek ödemeler
benefit n. imtiyaz yetki
benefit n. kar
benefit n. personel sosyal yardımları
benefit n. yan ödeme
benefit n. işsizlik yardımı
benefit n. (işsizlik) tazminat
Law
benefit n. nefi
Politics
benefit n. istifade
benefit n. kar
Insurance
benefit n. sosyal sigorta ödeneği
Archaic
benefit n. kibarlık
benefit n. nezaket

Bedeutungen, die der Begriff "benefitted" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 464 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
benefit from v. yararlanmak
Am I correct in thinking that from the date the decision is made citizens are entitled to benefit from it?
Kararın alındığı tarihten itibaren vatandaşların bundan yararlanma hakkına sahip olduğunu düşünmekte haklı mıyım?

More Sentences
General
unemployment benefit n. işsizlik parası
An additional EUR 2.5 billion will be required for unemployment benefit and for the Federal Institute for Employment.
İşsizlik parası ve Federal İstihdam Enstitüsü için 2,5 milyar Avro daha gerekecektir.

More Sentences
benefit from v. yararlanmak
Am I correct in thinking that from the date the decision is made citizens are entitled to benefit from it?
Kararın alındığı tarihten itibaren vatandaşların bundan yararlanma hakkına sahip olduğunu düşünmekte haklı mıyım?

More Sentences
benefit from v. faydalanmak
I am sure the Commission would have benefited from that.
Eminim ki Komisyon da bundan faydalanacaktır.

More Sentences
benefit from v. yaramak
Who benefited from what we did?
Yaptıklarımızdan kim yarar sağladı?

More Sentences
stand to benefit v. faydalanmak
We all stand to benefit from that.
Bundan hepimiz faydalanacağız.

More Sentences
Colloquial
of benefit (to someone) expr. yararına
I believe we have found a compromise of benefit to all parties.
Tüm tarafların yararına olacak bir uzlaşma bulduğumuza inanıyorum.

More Sentences
Trade/Economic
cost-benefit analysis n. fayda-maliyet analizi
As far as this is concerned, we would have also preferred a cost-benefit analysis by the Commission.
Bu konuda da Komisyon tarafından bir fayda-maliyet analizi yapılmasını tercih ederdik.

More Sentences
unemployment benefit n. işsizlik yardımı
The third important amendment proposed by the Commission concerns unemployment benefits for cross-frontier workers.
Komisyon tarafından önerilen üçüncü önemli değişiklik, sınır ötesi çalışanlara yönelik işsizlik yardımlarıyla ilgilidir.

More Sentences
unemployment benefit n. işsizlik ödeneği
They also ignore externalised costs such as public aid and unemployment benefit.
Ayrıca, kamu yardımları ve işsizlik ödeneği gibi dışsallaştırılmış maliyetleri de göz ardı etmektedirler.

More Sentences
Politics
unemployment benefit n. işsizlik yardımı
The third important amendment proposed by the Commission concerns unemployment benefits for cross-frontier workers.
Komisyon tarafından önerilen üçüncü önemli değişiklik, sınır ötesi çalışanlara yönelik işsizlik yardımlarıyla ilgilidir.

More Sentences
Informatics
fringe benefit n. yan fayda
The job comes with a lot of fringe benefits.
Bu işin bir sürü yan faydası var.

More Sentences
Telecom
cost-benefit analysis n. fayda-maliyet analizi
As far as this is concerned, we would have also preferred a cost-benefit analysis by the Commission.
Bu konuda da Komisyon tarafından bir fayda-maliyet analizi yapılmasını tercih ederdik.

More Sentences
General
fringe benefit n. emeklilik sigortası gibi işçiye ücreti dışında sağlanan herhangi bir şey
maternity benefit n. doğum yardımı
training benefit n. eğitim zammı
legal benefit n. hukuki fayda
public benefit n. amme menfaati
benefit of clergy n. kilisenin resmi onayı
equalisation benefit n. denkleştirme ödemesi
child benefit n. çocuk parası
sickness benefit n. hastalık yardımı
sick benefit n. hastalık yardımı
assignments for benefit of creditors n. alacağın temliki
benefit concert n. yardım amacıyla düzenlenen konser
cost benefit analysis n. fayda maliyet analizi
personal benefit n. şahsi menfaat
gross economic benefit n. brüt ekonomik fayda
benefit-sharing n. fayda paylaşımı
lump-sum-payment-benefit n. kesenek iadesi
jobless check-help-benefit n. işsizlik yardımı
legal benefit n. hukuki menfaat
benefit of society n. toplumun çıkarı
benefit of society n. toplum çıkarı
benefit of society n. toplum yararı
benefit of society n. toplumun yararı
benefit concert n. yardım konseri
side benefit n. yan fayda
personal benefit n. kişisel çıkar
benefit ball n. para toplamak amacıyla düzenlenen balo
benefit ball n. yardım balosu
accident benefit n. kaza tazminatı
public benefit society n. kamu yararına dernek
sole benefit n. yegane fayda/yarar
side benefit n. yan hak
benefit concert n. hayır işi konser
benefit concert n. hayır amacıyla düzenlenen konser
benefit performance n. hayır amacıyla yapılan tiyatro veya müzik gösterisi
cafeteria benefit n. kafeterya çalışanlarına sunulan barınma, tatil, sigorta gibi ek faydalar
standard housing benefit n. standart konut yardımı
standard housing benefit n. standart kira yardımı
standard housing benefit n. kiranın belirli bir bölümünde indirim sağlayan devlet desteği
benefit from v. avantajdan faydalanmak
benefit from an opportunity v. değerlendirmek (bir fırsatı vb)
provide benefit v. yarar sağlamak
be for the benefit of v. yararına olmak
inure to the benefit v. faydası dokunmak
benefit from v. hayrını görmek
enure to the benefit of somebody v. biri lehine yürürlüğe girmek
inure to the benefit v. yürürlüğe girmek
somebody else to get the benefit v. parsayı başkası toplamak
look after one's benefit v. çıkar gözetmek
benefit from one's experience v. tecrübesinden yararlanmak
benefit from one's experience v. deneyiminden yararlanmak
benefit from one's experience v. tecrübesinden faydalanmak
benefit from one's experience v. deneyiminden faydalanmak
be to one's benefit to v. çıkarına olmak
benefit from the advantages provided by v. sunduğu avantajlardan yararlanmak
benefit from the advantages provided by v. sunduğu avantajlardan istifade etmek
benefit from the advantages being offered by v. sunduğu avantajlardan yararlanmak
benefit from the advantages of v. sunduğu avantajlardan yararlanmak
benefit from the advantages of v. sunduğu avantajlardan istifade etmek
benefit from the advantages being offered by v. sunduğu avantajlardan istifade etmek
get benefit v. fayda elde etmek
reap benefit v. fayda elde etmek
derive benefit v. fayda elde etmek
receive benefit v. fayda elde etmek
gain benefit v. fayda elde etmek
obtain benefit v. fayda elde etmek
benefit from the service v. hizmetten yararlanmak
benefit from a service v. hizmetten yararlanmak
fail to benefit from v. hakkını kaybetmek
bring benefit v. yarar getirmek
benefit from the services v. hizmetlerden faydalanmak
benefit from v. -den faydalanmak
make benefit of v. -den yararlanmak
get no benefit out of (a situation) for oneself v. çıkarı olmamak
have no benefit out of (a situation) for oneself v. çıkarı olmamak
benefit from the opportunities of something v. imkanlarından istifade etmek
benefit from the opportunities of something v. imkanlarından yararlanmak
benefit from the law v. yasadan yararlanmak
inure to the benefit of v. lehine hüküm ifade etmek
reap the benefit of v. sunduğu avantajdan faydalanmak
reap the benefit of v. istifade etmek
reap the benefit of v. yararını görmek
reap the benefit of v. birşeyin yararını görmek
reap the benefit of v. birşeyin faydasını görmek
reap the benefit of v. faydasını görmek
benefit from someone's experience v. tecrübesinden yararlanmak
benefit from someone's experience v. tecrübesinden faydalanmak
benefit from someone's experience v. tecrübesinden istifade etmek
benefit from equally v. eşit derecede faydalanmak
benefit from the services v. hizmetlerden istifade etmek
benefit from the services v. hizmetlerden yararlanmak
benefit from the advantage of v. avantajından yararlanmak
benefit from the opportunity of v. imkanından faydalanmak
benefit from the opportunity of v. avantajından yararlanmak
benefit from the advantage of v. imkanından faydalanmak
benefit from the right of v. hakkından yararlanmak
benefit from the right of v. hakkından faydalanmak
benefit from a windfall v. başına talih kuşu konmak
offer something for the benefit of someone v. yararına sunmak
see the benefit (of something) v. yararını görmek
derive an improper personal benefit v. haksız kazanç sağlamak
benefit outweigh the costs v. yapılan yatırımın karşılığını almak
benefit outweigh the costs v. yatırım yapmaya değecek fayda elde etmek
bring benefit to v. fayda getirmek
get unemployment benefit v. işsizlik ödeneği almak
enjoy the benefit v. yararını görmek
enjoy the benefit v. faydalanmak
for the benefit of prep. menfaatine
for the benefit of prep. yararına
for the benefit of prep. çıkarına
for the benefit of prep. lehine
Phrasals
benefit by something v. bir şeyden faydalanmak
benefit from something v. bir şeyden nemalanmak
benefit by something v. bir şeyden nemalanmak
benefit by something v. bir şeyden istifade etmek
benefit from something v. bir şeyden faydalanmak
benefit by something v. bir şeyden yararlanmak
benefit from something v. bir şeyden yararlanmak
benefit from something v. bir şeyden istifade etmek
benefit by v. -den nemalanmak
benefit by v. '-den istifade etmek
benefit by v. '-den yararlanmak
benefit by v. '-den faydalanmak
Phrases
for his own benefit expr. babasının hayrına değil
with the benefit of hindsight expr. geçmiş tecrübelerden edinilmiş bilgilerle
with the benefit of hindsight expr. edinilmiş bilgi ve tecrübenin verdiği avantajla
for his own benefit expr. kendi yararına
for the benefit of expr. -nın yararına
with the benefit of hindsight expr. tecrübeyle sabit ki
with the benefit of hindsight expr. tecrübeyle sabittir ki
Colloquial
for her own benefit expr. kendi yararına
of benefit expr. yararına
of benefit expr. çıkarına
of benefit expr. lehine
of benefit expr. menfaatine
Idioms
confer a benefit v. avantaj sağlayacak şekilde davranmak
give someone the benefit of the doubt v. birine inanmaya karar vermek
give the benefit of the doubt v. doğru kabul etmek
give the benefit of the doubt v. doğru olduğunu varsaymak
give someone the benefit of the doubt v. hüsnüzanla yaklaşmak
give the benefit of the doubt v. haklı kabul etmek
give someone the benefit of the doubt v. olumlu düşünmek
give someone the benefit of the doubt v. kötü düşünmemek
give the benefit of the doubt v. suçsuz kabul etmek
give someone the benefit of the doubt v. sözüne inanmak
reap the benefit v. semeresini görmek
confer a benefit v. yararlı biçimde davranmak
give (one) the benefit of (something) v. (birine anlatmaması gereken bir şeyi) detaylıca anlatmak
give (one) the benefit of (something) v. (birine bilememesi gereken bir şeyin) bütün detaylarını vermek
give (one) the benefit of (something) v. (birine bir şeyi) açık etmek
give (one) the benefit of (something) v. (biriyle bir şeyin) tüm detaylarını paylaşmak
give someone the benefit of v. birinin yararlanması için her şeyi anlatmak
give someone the benefit of v. birine uzun uzun anlatmak
give someone the benefit of v. birine her şeyi sayıp dökmek
give someone the benefit of v. birine tüm hikayeyi anlatmak
give someone the benefit of v. biriyle tüm hikayeyi paylaşmak
have the benefit of the doubt v. (önce yargılanmak/eleştirilmektense) şüphe lehinde yorumlanmak
have the benefit of the doubt v. (önce yargılanmak/eleştirilmektense) haklı kabul edilmek
have the benefit of the doubt v. (önce yargılanmak/eleştirilmektense) hakkında olumlu düşünülmek
have the benefit of the doubt v. (önce yargılanmak/eleştirilmektense) suçsuz kabul edilmek
have the benefit of the doubt v. (önce yargılanmak/eleştirilmektense) sözüne inanılmak
give/have the benefit of the doubt v. (aksi bir kanıt olmadığı sürece) şüpheyi lehinde yorumlamak
give/have the benefit of the doubt v. (aksi bir kanıt olmadığı sürece) haklı kabul etmek
give/have the benefit of the doubt v. (aksi bir kanıt olmadığı sürece) hakkında olumlu düşünmek
give/have the benefit of the doubt v. (aksi bir kanıt olmadığı sürece) suçsuz kabul etmek
give/have the benefit of the doubt v. (aksi bir kanıt olmadığı sürece) sözüne inanılmak
get the benefit of the doubt v. (yeterli bilgi/kanıt yokken) haklı kabul edilmek
get the benefit of the doubt v. (yeterli bilgi/kanıt yokken) suçsuz kabul edilmek
get the benefit of the doubt v. tarafsız yaklaşılmak
give (someone or something) the benefit of the doubt v. (birine/bir şeye) inanmaya karar vermek
give (someone or something) the benefit of the doubt v. (birine/bir şeye) hüsnü zanla yaklaşmak
give (someone or something) the benefit of the doubt v. (biri/bir şey hakkında) olumlu düşünmek
give (someone or something) the benefit of the doubt v. (biri/bir şey hakkında) kötü düşünmemek
give (someone or something) the benefit of the doubt v. (birinin/bir şeyin) sözüne inanmak
give (someone or something) the benefit of the doubt v. (birinden/bir şeyden) yana düşünmek
give (someone or something) the benefit of the doubt v. (biri/bir şey) hakkında nötr olmak
give somebody the benefit of the doubt v. hüsnü zanla yaklaşmak
give somebody the benefit of the doubt v. birini masum/suçsuz kabul etmek
of benefit (to someone) expr. (birinin) yararına/çıkarına
for someone's benefit expr. (birinin) iyiliği için
for somebody's benefit expr. birinin yararına
for somebody's benefit expr. birinin hatırına
for somebody's benefit expr. biri için
for (one's) benefit expr. (birinin) iyiliği için
for (one's) benefit expr. (biri) için
for (one's) benefit expr. (birinin) yararına
Speaking
may you get no benefit from it expr. haram olsun
Trade/Economic
advance death benefit n. önceden ödenen ölüm yardımı
defined-benefit plan n. belirli yararlar planı
defined benefit obligation based on present value n. belirlenmiş tazminat yükümlülüğünün bugünkü değeri
defined benefit plans n. belirlenmiş fayda esaslı planlar
defined benefit liability n. belirlenmiş tazminat borcu
council tax benefit n. belediye vergisi yardımı
defined benefit pension plan n. belirlenmiş emeklilik planı
defined benefit obligation n. belirlenmiş tazminat yükümlülüğü
defined benefit model n. belirlenmiş fayda modeli
present value of defined benefit obligation n. belirlenmiş tazminat yükümlülüğünün bugünkü değeri
benefit principle n. bu hizmetlerden yararlandıkları ölçüde vergi ödemeleri ilkesi
prevention of benefit-oriented criminal organizations law n. çıkar amaçlı suç örgütleriyle mücadele kanunu
multi-employer benefit plans n. çok sayıda işverenin dahil olduğu sosyal yardım planları
multi-employer benefit plans n. çok sayılı işverenli sosyal yardım planları
pecuniary benefit n. çıkar
cost-benefit analysis n. değer ve kar analizi
external marginal benefit n. dışsal marjinal fayda
widow’s or widower’s benefit n. dul kalma yardımı
maternity benefit n. doğum yardımı
maternity benefit n. doğum yardımı
retirement benefit n. emeklilik maaşı
post-employment benefit plans n. emeklilikteki sosyal yardım planları
industrial benefit n. endüstriyel fayda
benefit principle n. ekonomide reel ücretler yükseldikçe arz edilen işgücünün önce artıp sonra azalacağını gösteren eğri
benefit primary n. emekli aylığı
benefit supplementary n. emekli olan kimsenin eşine emeklilik maaşı haricinde her ay ödenen ücret
fringe benefit n. ek ücret
nursing benefit n. emzirme ödeneği
retirement benefit plans n. emeklilik sosyal yardım planları
plan assets of an employee benefit plan n. emeklilik fon yatırımları
extra benefit n. ek tazminat
benefit primary n. emekli maaşı
pension benefit n. emeklilik geliri
income-tested benefit n. gelir hesaplı yardım
benefit cost ratio n. fayda maliyet oranı
benefit analysis n. fayda analizi
accounting and reporting by retirement benefit plans n. fayda esaslı emeklilik planlarının muhasebesi ve raporlaması
benefit-cost analysis n. fayda maliyet analizi
future economic benefit n. gelecekteki ekonomik yarar
benefit and cost analysis n. fayda ve maliyet analizi
cost-benefit analysis n. fayda maliyet analizi
benefit segmentation n. fayda bölümlendirmesi
benefit segmentation n. firmanın piyasayı tüketicilerin maldan sağlayacakları faydaya göre bölümlere ayırması
benefit theory n. fayda teorisi
cost benefit analysis n. fiyat kazanç analizi
benefit for temporary incapacity n. geçici iş göremezlik ödeneği
benefit tracking n. getiri takibi
unjustified benefit n. haksız kazanç
mutual benefit association n. hayır kurumu
hospital benefit insurance n. hastalık masrafları sigortası
mutual benefit association n. hayır cemiyeti
sickness benefit fund n. hastalık yardımı fonu
mutual benefit association n. hayır derneği
unemployment benefit n. işsizlik ödentisi
industrial injuries disablement benefit n. iş kazası maluliyet yardımı
industrial death benefit n. iş kazası ölüm yardımı
extra benefit n. ilave fayda
fringe benefit n. işçi tazminatı
benefit close n. istifade klozu
post-employment benefit plans n. işten ayrılma sonrasında fayda sağlayan planlar
unemployment benefit n. işsizlik tazminatı
benefit severance n. işten ayrılan veya tekaüt edilen bir kimsenin işin bitiminde elde ettiği bir miktar para
incapacity benefit n. iş göremezlik yardımı
defined benefit plans n. işverence prim ödenerek oluşturulan tazminat planları
mutual benefit n. karşılıklı çıkar
benefit principle n. kamu hizmetlerinden yararlanan kimselerin
benefit cost ratio n. karlılık endeksi
benefit obligation n. kıdem tazminatı yükümlülüğü
present value of defined benefit obligation n. kesinleşmiş tazminat yükümlülüğü bugünkü değeri
defined benefit liability n. kesinleşmiş tazminat borcu
benefit severance n. kıdem tazminatı
defined benefit liability n. kesinleşmiş tazminat kesintisi
defined benefit obligation n. kesinleşmiş tazminat yükümlülüğü
benefit to users n. kullanıcılara sağlanan yarar
housing benefit n. konut kira yardımı
housing benefit n. konut yardımı
benefit to users n. kullanıcılara sağlanan faydalar
disability benefit law n. maluliyet tazminatı kanunu
cost-benefit analysis n. maliyet fayda analizi
cost benefit analysis n. maliyet-fayda analizi
cost-benefit analysis n. maliyet-fayda analizi
cost benefit n. maliyet kazanç
cost/benefit analysis n. maliyet/fayda analizi
marginal benefit n. marjinal fayda
disability benefit n. malüliyet tazminatı
disability benefit n. maluliyet maaşı
cost-benefit analysis n. maliyet-fayda
cost benefit analysis n. maliyet fayda analizi
marginal social benefit n. marjinal sosyal fayda
disability benefit n. maluliyet tazminatı
cost-benefit-analysis n. maliyet-fayda analizi
cost-benefit analysis n. maliyet-yarar çözümlemesi
defined benefit pension plan n. maaş esaslı emeklilik planı
pecuniary benefit n. nakdi çıkar
projected accumulation benefit n. muhtemel birikim
common benefit n. ortak çıkar
net benefit n. net kar
private marginal benefit n. özel marjinal yararı
death benefit n. ölüm yardımı
employee benefit plan n. personel sosyal yardım planı
potential benefit n. potansiyel yarar
pecuniary benefit n. parasal çıkar
disability benefit n. sakatlık maaşı
pecuniary benefit n. parasal menfaat
potential benefit n. potansiyel fayda
pecuniary benefit n. para veya para cinsinden ölçülebilen menfaat
employee benefit plans n. personel sosyal yardım planları
group administration employee benefit plans n. personel sosyal yardımlaşma grup yönetim planları
interest cost for an employee benefit plan n. personel sosyal yardım planı faiz maliyeti
pecuniary benefit n. parasal fayda
pecuniary benefit n. para menfaati
war disablement benefit n. savaş maluliyet yardımı
disability benefit n. sakatlık tazminatı
accrued-benefit cost method n. sağlanan yarar maliyeti yöntemi
benefit obligation n. sağlanan faydalara ilişkin yükümlülükler
settlement of employee benefit obligations n. sosyal güvenlik yükümlülüklerini ödeme
social benefit n. sosyal fayda
social marginal benefit n. sosyal marjinal yarar
return on plan assets of an employee benefit plan n. sosyal güvenlik planı yatırım getirisi
benefit primary n. sosyal güvence
electronic benefit transfer n. sosyal güvenlik ödemelerinin elektronik olarak dağıtılması
total benefit n. toplam fayda
basic benefit n. temel yarar
present value of a defined benefit obligation n. tanımlanmış sosyal yardım yükümlülüğünün bugünkü değeri
assets held by a long- term employee benefit fund n. uzun vadeli emeklilik fonlarının sahip olduğu varlıklar
tax benefit n. vergi karı
goods and values held by third parties in their name but at risk to and for the benefit of the enterprise n. üçüncü şahıslar tarafından elinde bulunan ancak risk ve menfaatleri şirkete ait olan mallar ve kıymetler
creditors in respect of goods and values held on behalf of, or at risk to and for the benefit of third parties n. üçüncü şahısların adına ve menfaatine elde tutulan mallar ve kıymetlere ilişkin alacaklılar
eligibility, participation, vesting or benefit accrual n. uygunluk, katılım, imtiyaz ya da haklar
assets held by a long-term employee benefit fund n. uzun vadeli emeklilik fonlarının sahip olduğu varlıklar
assets held by a long-term employee benefit fund n. uzun vadeli emeklilik fonları tarafından edinilen varlıklar
goods and values held on behalf of, or at risk to and for the benefit of third parties n. üçüncü şahısların adına ve menfaatine elde tutulan mallar ve kıymetler
tax benefit n. vergi dışı gelir miktarı
benefit theory n. vergide yarar teorisi
tax benefit n. vergi indirimi
benefit plans n. yardım planları
benefit receipt n. yardım makbuzu
benefit theory n. yarar esası teorisi
retirement benefit n. yaşlılık maaşı
benefit-loss rate n. yarar kayıp oranı
benefit principle n. yarar ilkesi (vergide)
benefit receipt n. yardım dekontu
tax benefit rule n. zararların karlarla mahsubu kuralı
tax benefit rule n. zararların karlarla mahsubuna imkan veren kural
benefit claim n. (sağlık/sosyal) yardim talebi
child benefit n. çocuk yardımı
cost-of-living benefit n. fiyatlar arttıkça para gelirleri otomatik artanların elde ettiği fayda
multi-employer benefit plan n. çok sayıda işverenin dahil olduğu sosyal yardım planı
supplementary benefit n. sosyal yardım
supplementary benefit n. devlet yardımı
gain benefit v. çıkar sağlamak
gain benefit v. çıkar temin etmek
achieve economic benefit v. ekonomik fayda temin etmek
yield benefit v. kazanç getirmek
yield a benefit v. kazanç getirmek
bring a benefit v. kazanç getirmek
have benefit from v. kar etmek
enure to the benefit of v. yararına hüküm ifade etmek
cost-benefit adj. işlem, prosedür veya programın maliyet etkinliğine sayısal değer atayan (ekonomik analiz)
Law
advance death benefit n. önceden veraset geliri
advance death benefit n. önden ödenen vefat tazminatı
advance death benefit n. önceden ödenen cenaze yardımı
advance death benefit n. önden ödenen ölüm yardımı
benefit of amnesty n. aftan istifade
public benefit n. amme menfaati
benefit certificate n. bazı koşulların oluşması sonrası belli bir meblağın ödenmesine dair yazılı taahhüt
contract for benefit of third person n. başkası lehine şart
contract for benefit of third person n. başkası lehine sözleşme
benefit of cession n. borçlunun mallarını vererek hapis cezasından kurtulması
benefit of discussion n. bir borcun ödenmesinde ilk olarak asli borçlunun malına tedbir konulmasını talep hakkı
death benefit n. cenaze yardımı
securing benefit by claiming intimacy with government officials n. devlet memurlarına intisap iddiasıyla menfaat temin eyleyenler
irrevocable benefit n. değişmez kar
irrevocable benefit n. dönülmez kar
benefit of fail n. düşme yararı
irrevocable benefit n. gayrikabili rücu kar
unjustified benefit n. haksız mal iktisabı
unjustified benefit n. haksız mal edinme
public benefit association n. kamu yararına dernek
benefit clause n. kar klozu
material benefit n. maddi menfaat
benefit of counsel n. mahkemeden avukat tayin edilmesini isteme hakkı
benefit of division n. müşterek kefillerin sadece kendi payına düşen miktarda ödeme yapma hakkı
benefit of fall n. navlun düşmesinden istifade
death benefit n. ölüm yardımı
death benefit certificate n. ölüm yardımı sözleşmesi
benefit of clergy n. papazlık dokunulmazlığı
benefit of counsel n. sanığın bir müdafi tayin edilmesini mahkemeden talep hakkı
unjustified benefit n. sebepsiz mal edinme
benefit of the doubt n. şüphenin ilgili lehine yorumlanması
compensation benefit limit n. tazminat yararlanma sınırı
death benefit n. vefat tazminatı
contract for benefit of third person n. üçüncü şahıs yararına akit
death benefit n. veraset geliri
power to benefit n. yararlanma yetkisi
survivor's benefit n. yetim/dul yardımı
benefit of inventory n. varisin miras bırakana ait borçlardan sadece iktisap ettiği şeylerin değeri oranında sorumlu olma hakkı
reasonable benefit n. makul yarar
reasonable benefit n. makul menfaat
benefit of the doubt n. şüpheden sanık yararlanır prensibi
for the benefit of another immovable expr. başka gayrimenkulün lehine
Politics
family tax benefit n. aile vergi yardımı
council tax benefit n. belediye vergisi yardımı
means-tested benefit n. bütçe hesaplı yardım
child care benefit n. çocuk bakım yardımı
state's benefit n. devletin çıkarı
state benefit n. devlet yardımı
benefit society n. hayır kurumu
benefit society n. hayır derneği
discretionary housing benefit n. ihtiyari kira yardımı
right to benefit n. istifade etme hakkı
public benefit n. kamu çıkarı
public benefit n. kamu yararı
housing benefit n. kira yardımı
benefit of clergy n. papaz dokunulmazlığı
health benefit plans n. sağlık yardım planları
social benefit n. toplumsal fayda
long-term benefit insurance n. uzun vadeli menfaat sigortası
benefit period n. yardım süresi
benefit society n. yardımlaşma derneği
benefit period n. yardım dönemi
right to benefit n. yararlanma hakkı
benefit society n. yardım cemiyeti
benefit period n. yardım alma süresi
benefit society n. yardım kurumu
benefit society n. yardım derneği
receive a benefit in kind v. ayni yardım almak
welfare benefit yoksul/düşük gelirli insanlara ve hasta olanlara verilen yardım
welfare benefit yoksullara yardım
Insurance
defined benefit model n. belirlenmiş fayda modeli
pension benefit n. emeklilik geliri
accidental death benefit n. kaza sonucu vefat tazminatı
invalidity benefit n. maluliyet tazminatı
income benefit n. sağlık sigortası tahtında sigortalıya sakatlık devresinde ödenen tazminat
insurance benefit n. sigortadan sağlanan menfaat
defined benefit pension plan n. tanımlanmış fayda planı
long service death benefit n. vefat tazminatı
benefit fraud n. (ingiltere'de) sosyal yardım yolsuzluğu
benefit in kind n. ayni yardım
widow's benefit n. dul kalma yardımı
widow's benefit n. (eskiden) dul bir kadına yapılan haftalık ödeme
disablement benefit [uk] n. iş kazası veya hastalığı nedeniyle engellilere ödenen primsiz yardım ödemesi
without benefit of salvage expr. sovtaj'dan yararlanılmaksızın
wbs (without benefit of salvage) abrev. sovtajdan yararlanılmaksızın
Technical
flood control benefit n. feyezan korunma faydası
indirect benefit n. indirek fayda
indirect benefit n. indirekt fayda
annual benefit n. senelik fayda
annual benefit n. senelik gelir
annual benefit n. yıllık gelir
annual benefit n. yıllık yarar
Informatics
fringe benefit n. ikincil fayda
Medical
employee health benefit plans n. işçi sağlık yardım planları
health benefit fund (hbf) n. sağlık yardımı fonu
health benefit n. sağlık yardımı
high benefit-risk ratio n. yüksek yarar-risk oranı
Environment
cost-benefit analysis n. maliyet-fayda analizi
risk-benefit analysis n. risk-yarar analizi
Geology
cost-benefit analysis n. maliyet-fayda analizi
Sport
benefit of the doubt n. (hakem) takdir hakkı
Wagering
benefit [obsolete] n. lotoda ödül kazanan bilet
Music
benefit album n. bir sanatçının çalışmalarını derleyen albüm
Abbreviation
ebt (electronic benefit transfer) n. elektronik yardım transferi
Ottoman Turkish
benefit of the doubt n. hüsn-ü zan