| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Common Usage | compare v. | mukayese etmek | ||
|
How does Himalayan salt compare with regular table salt? Himalaya tuzu normal sofra tuzuyla nasıl mukayese edilir? More Sentences |
||||
| Common Usage | compare v. | kıyaslamak | ||
|
I hate it when my mom compares me with my cousin. Annemin beni kuzenimle kıyaslamasına gıcık oluyorum. More Sentences |
||||
| Common Usage | compare v. | karşılaştırmak | ||
|
We shall ask the services to compare the versions and to take account of your comments. Servislerden sürümleri karşılaştırmalarını ve yorumlarınızı dikkate almalarını isteyeceğiz. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | compare n. | kıyas | ||
|
My grandmother was beautiful without compare. Büyükannem kıyas kabul etmeyecek kadar güzel biriydi. More Sentences |
||||
| General | compare v. | benzetmek | ||
|
Many have compared our wish list to some sort of Christmas tree with an overabundance of decorations. Pek çok kişi dilek listemizi aşırı süslenmiş bir tür Noel ağacına benzetti. More Sentences |
||||
| General | compare v. | kıyaslamak | ||
|
I would like to add that this complaint is insignificant compared to the original complaint submitted to the Commission. Bu şikayetin Komisyon'a sunulan asıl şikayetle kıyaslandığında önemsiz olduğunu da eklemek isterim. More Sentences |
||||
| General | compare v. | karşılaştırmak | ||
|
The Commission can help the Member States to share experience and compare performance. Komisyon, Üye Devletlerin deneyimlerini paylaşmalarına ve performanslarını karşılaştırmalarına yardımcı olabilir. More Sentences |
||||
| General | compare v. | karşılaştırma yapmak | ||
|
You can compare one another and then you can choose which one is the most suitable for you. Aralarında karşılaştırma yaparak kendiniz için en uygun olanını seçebilirsiniz. More Sentences |
||||
| Law | ||||
| Law | compare v. | karşılaştırmak | ||
|
The best way of illustrating the extent of the reform is to compare current policy with future policy. Reformun kapsamını göstermenin en iyi yolu, mevcut politika ile gelecekteki politikayı karşılaştırmaktır. More Sentences |
||||
| Law | compare v. | mukayese etmek | ||
|
Don't compare yourself to them. Kendini onunla mukayese etme. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | compare n. | mukayese | ||
| General | compare n. | üstün | ||
| General | compare n. | karşılaştırma | ||
| General | compare n. | karşılaştırılabilir özellikler | ||
| General | compare n. | rütbe, yaş veya beceri olarak denk olan kimse | ||
| General | compare n. | akran | ||
| General | compare n. | yaşıt | ||
| General | compare n. | eş | ||
| General | compare v. | karşılaştırılmak | ||
| General | compare v. | oranlamak | ||
| General | compare v. | kıyas etmek | ||
| General | compare v. | benzemek | ||
| General | compare v. | teşbih etmek | ||
| General | compare v. | üstünlük derecesini göstermek | ||
| General | compare v. | karşılaştırılmaya değer olmak | ||
| General | compare v. | mukayese götürmek | ||
| General | compare v. | karşılaştırmaya değmek | ||
| General | compare v. | kalite, gelişim gibi açılardan belirtildiği gibi görünmek | ||
| General | compare v. | başkasına kıyasla daha iyi veya kötü görünmek | ||
| Law | ||||
| Law | compare v. | kıyas etmek | ||
| Computer | ||||
| Computer | compare n. | bilgisayarın iki data setini kıyaslama özelliği | ||
| Computer | compare expr. | karşılaştır | ||
| Linguistics | ||||
| Linguistics | compare v. | (sıfat veya zarfı) üstünlük derecesine göre oluşturmak | ||
| Archaic | ||||
| Archaic | compare v. | rekabet etmek | ||
| Archaic | compare v. | yarışmak | ||
| Archaic | compare v. | aşık atmak | ||