crunch - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

crunch

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "crunch" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 55 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
crunch v. çıtırdamak
General
crunch n. çiğneme sesi
crunch n. ses
crunch n. çıkmaz
crunch n. hışırtı
crunch n. kütürtü
crunch n. zor durum
crunch n. çıtırtı
crunch n. çatırtı
crunch n. çatırdı
crunch n. çuturdu
crunch n. ezilerek ayrılan parça
crunch n. sıkıştırılarak oluşturulan parça
crunch n. zıt elementler arasında biriken kritik basınç noktası
crunch n. kıtırtılı olma
crunch n. kıtırtı yaratma
crunch n. kritik durum
crunch n. önemli durum
crunch n. tehlikeli durum
crunch v. çatır çutur yemek
crunch v. kütürdetmek
crunch v. çatır çatır etmek
crunch v. çiğnemek
crunch v. çatırtı ile ezmek
crunch v. hışırdamak
crunch v. hart hurt yemek
crunch v. katır kutur yemek
crunch v. hatır hatır yemek
crunch v. ezmek
crunch v. kıtır kıtır yemek
crunch v. çıtırdamak
crunch v. kar vb gıcırdamak
crunch v. gürültüyle yemek
crunch v. çıtır çıtır yemek
crunch v. çatırdamak
crunch v. öğütmek
Colloquial
crunch n. sıkıştırma
crunch adj. kritik
crunch adj. önemli
crunch adj. kararlı
crunch adj. kesin
crunch adj. belirleyici
Trade/Economic
crunch n. krizin dönüm noktası
crunch n. darlık
crunch n. iktisadi tazyik
crunch n. sıkıntı
crunch v. kemer sıkmak
crunch v. küçülmeye gitmek
Math
crunch v. hesaplama yapmak
crunch v. işlem yapmak
Sport
crunch n. yere sırt üstü yatılarak yapılan mekik benzeri hareket
Music
crunch n. çıtırdak
Slang
crunch n. hesaplaşma
crunch n. karşılaşma
crunch n. rest çekme

Bedeutungen, die der Begriff "crunch" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 76 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
crunch time n. karar anı
crunch time n. dönüm noktası
crunch time n. kritik zaman
tummy crunch n. karın ezme hareketi/egzersizi
tummy crunch n. karın egzersizi
Phrasals
crunch down v. ezmek
crunch down v. üzerine basarak ezmek
crunch up v. bir şeyi kırmak
crunch up v. (kol, bacak) kırmak
crunch someone or something up v. birini/bir şeyi kırmak
crunch someone or something up v. birini/bir şeyi parçalamak
crunch someone or something up v. birini/bir şeyi parçalara ayırmak
crunch something down v. bir şeyi ezmek
crunch something down v. bir şeyi çatır çatır ezmek
crunch (the) numbers v. karmakarışık hesaplar yapmak
crunch (the) numbers v. zor hesaplar yapmak
crunch (the) numbers v. finansal hesaplarla uğraşmak
Phrases
with a crunch expr. hart hurt
Colloquial
it's crunch time expr. karar anı
it's crunch time expr. kritik zaman/an
it's crunch time expr. dönüm noktası
Idioms
budget crunch n. bütçe sıkışıklığı/darlığı
budget crunch n. bütçede sıkışıklık/darlık
budget crunch n. bütçe kısıtlaması
budget crunch n. bütçe yetersizliği
budget crunch n. bütçe darlığı
be caught in the crunch v. eli darda yakalanmak
be caught in the crunch v. (paraca) sıkışık durumda yakalanmak
crunch numbers v. karmakarışık hesaplar yapmak
come to the crunch v. paçası sıkışmak
crunch numbers v. zor hesaplar yapmak
be caught in the crunch v. mali sıkıntılar yaşamak
be caught in the crunch v. darboğaza girmek
feel the crunch v. maddi olarak çatırdamak
feel the crunch v. maddi açıdan zorlanmak
feel the crunch v. maddi olarak gerilmek
feel the crunch v. maddi çıkmaza girmek
feel the crunch v. finansal olarak sıkışmak
feel the crunch v. maddi darlığa düşmek
feel the crunch v. maddi sıkıntıya girmek
feel the crunch v. maddi krize girmek
caught in the crunch adj. eli darda
caught in the crunch adj. (paraca) sıkışık durumda
caught in the crunch adj. mali sıkıntıda
caught in the crunch adj. darboğazda
when it comes to the crunch expr. en zor aşamaya gelinirse
when it comes to the crunch expr. en zor aşamaya gelindiğinde
if it comes to the crunch expr. en zor aşamaya gelindiğinde
if it comes to the crunch expr. en zor aşamaya gelinirse
the crunch comes expr. işin zor yanı ortaya çıkıyor
when it comes to the crunch expr. iş ciddiye bindiğinde
when the crunch comes expr. iş ciddiye bindiğinde
when crunch time comes expr. işler sarpa sardığında
in the crunch expr. paçası sıkışınca
the crunch comes expr. zorluklar başlıyor
when the crunch comes expr. zor zamanlar başladığında
Trade/Economic
credit crunch n. bankaların kredi verme faaliyetlerini azaltmaları durumu
credit crunch n. faizlerin arttığı ancak yeteri kadar yükselmediği dolayısıyla krediye aşırı talebin bulunduğu bir ortamda bazı insanların cari faiz oranından ödünç alacak fon bulamamaları dolayısıyla bir tür kredi dağıtımı durumunun ortaya çıkması
credit crunch n. kredi sıkışması
credit crunch n. kredi arzı daralması
credit crunch n. kredi daralması
credit crunch n. kredi sıkışıklığı
credit crunch n. kredi krizi
liquidity crunch n. likidite sıkışması
liquidity crunch n. likidite darlığı
cash crunch n. nakit sıkışıklığı
Politics
credit crunch n. kredi darlığı
Technical
crunch finish n. hışırtılık apresi
Textile
crunch finish n. hışırtılılık apresi
Medical
hamman’s crunch n. hamman sendromu
Astronomy
big crunch n. büyük çöküş
Sport
abdominal crunch n. yarım mekik
abdominal crunch n. karın egzersizi
abdominal crunch n. mekik
crunch machine n. bir tür mekik aleti
Basketball
crunch time n. dördüncü çeyrekte oynanan son birkaç dakika