deri - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

deri



Bedeutungen von dem Begriff "deri" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 29 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
deri leather n.
deri skin n.
General
deri fell n.
deri tegument n.
deri integument n.
deri derm n.
deri peel n.
deri rind n.
deri skin n.
deri hide n.
deri leather n.
deri pelt n.
deri bark n.
deri hame [obsolete] n.
deri coriaceous adj.
deri leather adj.
deri corious adj.
Technical
deri leather n.
deri skin n.
Textile
deri leather n.
Automotive
deri skin n.
Medical
deri cutaneous n.
deri dermis n.
deri dermat n.
deri derma n.
deri cutis n.
deri derm- pref.
Zoology
deri integument n.
Botanic
deri skin n.

Bedeutungen, die der Begriff "deri" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
deri çanta leather bag n.
bir deri bir kemik angular adj.
General
tüyleri dikleşmiş deri goose pimples n.
soyulan deri slough n.
ince ve renkli deri cordovan n.
tırnak çevresindeki ölü deri cuticle n.
deri kaplama skin plate n.
çok ince deri parçası blype n.
taklit deri imitation leather n.
deri veremi lupus n.
deri kalitesinde leatheriness n.
deri yağı dubbin n.
numunelik deri parçası swatch n.
maden parlatmaya mahsus bir yuvarlağa sarılı deri buff n.
dış deri değişmesi ecdysis n.
deri hastalığı skin disease n.
delikli deri breathable leather n.
tabaklanarak boyanmış deri saffian n.
ölü deri slough n.
rugan deri patent leather n.
süslemeler (deri vb) tooling n.
deri dökme ecdyses n.
ağır deri heavy leather n.
diken diken olmuş deri goose flesh n.
deri kiri grime n.
kabartma deri embossed leather n.
nefes alabilir deri breathable leather n.
hafif deri light leather n.
deri soyma işlemi (kozmetik) peeling n.
deri soyucu krem peeling n.
üst deri cuticle n.
deri değiştirme ecdyses n.
deri ayakkabı leather shoes n.
bir deri bir kemik skin and bones n.
gerçek deri real leather n.
deri hastalıkları uzmanı dermatologist n.
şerit deri leather strip n.
deri bavul gladstone n.
deri gibi leatheriness n.
deri asker ceketi buff n.
hayvanın ısırmasına veya zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri gibi kaf mouthpiece n.
deri eşya leather good n.
değiştirilen deri slough n.
deri endüstrisi ve ticareti leather industry and trade n.
deri ya da tüy dökme exuviating n.
diken diken olmuş deri goose pimples n.
suni deri leatherette n.
avuç içi ve ayak tabanlarındaki deri çizgilerinin kıvrımlar yaparak oluşturdukları özel şekil dermatoglyphic n.
deri işi leatherwork n.
deri tabaklayan tanner n.
ham deri rawhide n.
tüyleri ürpermiş deri goosebump n.
diken diken olmuş deri cutis anserina n.
deri değiştirme moulting n.
diken diken olmuş deri goosebump n.
deri sırtlı deniz kaplumbağası leatherback n.
tuz veya şapla işlenmiş esnek deri whitleather n.
esnek deri flexible leather n.
deri sıyırıcı skinner n.
deri yüzücü skinnerian n.
deri yüzücü skinner n.
tüyleri dikleşmiş deri gooseflesh n.
tüyleri dikleşmiş deri goosepimples n.
tüyleri diken diken olmuş deri goosepimples n.
tüyleri dikleşmiş deri goosebumps n.
tüyleri diken diken olmuş deri gooseflesh n.
tüyleri diken diken olmuş deri goosebumps n.
hayvan postlarından deri hazırlayan gerber n.
deri giysiler leather garments n.
bir deri altı alerjik rahatsızlığı angioedema n.
gerçek deri genuine leather n.
deri tabaklama alutation n.
deri ürünleri leather products n.
yapay deri artificial leather n.
suni deri artificial leather n.
deri cüzdan leather wallet n.
tırnakların çevresindeki ölü deri cuticle n.
doğal deri natural leather n.
(deri) tüysüz yüz grain side n.
deri-kürk ürünleri leather-fur goods n.
ölü deri scurf n.
deri kuruluğu skin dryness n.
deri yangısı dermatitis n.
deri eşyalar leather goods n.
işlenmemiş deri pelt n.
deri kırpıntısı skin waste n.
tabaklanmış deri leather n.
suni deri imitation leather n.
ham deri raw hide n.
tabaklanmış deri tanned hide n.
tabaklanmamış deri raw hide n.
deri el çantası leather handbag n.
deri ceket leather jacket n.
beyaz deri pale skin n.
solgun deri pale skin n.
soluk deri pale skin n.
deri ciltli kitap leather bound book n.
deri mont leather jacket n.
deri bileklik leather cuff bracelet n.
deri kayık bidarka n.
deri eşya leather goods n.
deri dilimi dermatome n.
deri oluşumu skin formation n.
deri ökçe leather hell n.
deri kasnak leather pulley n.
deri kemer leather belt n.
deri sırt çantası leather backpack n.
deri yüzme flaying n.
deri tabaklama tannery n.
bir deri bir kemik all skin and bones n.
deri veya saç bakım cihazları appliances for skin or hair care n.
bir deri bir kemik kimse bag of bones n.
alt deri cutis n.
alt deri derm n.
esas deri dermis n.
deri değiştirme molting n.
napa deri napa n.
koyun veya keçiden yapılan bir tür yumuşak deri napa n.
napa deri nappa n.
koyun veya keçiden yapılan bir tür yumuşak deri nappa n.
yüksek topuklu deri çizmeler high-heeled leather boots n.
deri parlatıcı leather polisher n.
deri mağazası leather shop n.
saraciye (eyer, deri eşyalar) saddlery n.
saraç işleri (eyerler ve deri eşyalar) saddlery n.
deri ve kürk skin and fur n.
parlak deri shiny leather n.
parlak deri bright leather n.
parlak deri glossy leather n.
gerçek deri kemer genuine leather belt n.
deri kılıf leather case n.
kahverengi deri ceket brown leather jacket n.
kauçuk ve sandarac ile birlikte kimyasal olarak işlenmiş kağıttan oluşan suni deri leatheroid n.
bank veya benzeri oturma yerleri için yapılan halı veya deri şeklinde süslü örtü bancal n.
deri tabakalama işlemine kullanılan bir çözelti tan pickle n.
üzengi üzerini kaplayan deri tapadera n.
eskiden çocukları cezalandırmak için kullanılan püsküllü deri kırbaç tawse [scottish] n.
eskiden çocukları cezalandırmak için kullanılan püsküllü deri kırbaç taws [scottish] n.
deri şaplayıcı kimse tawer n.
eskiden çocukları cezalandırmak için kullanılan püsküllü deri kırbaç tawse [scottish] n.
eskiden çocukları cezalandırmak için kullanılan püsküllü deri kırbaç taws [scottish] n.
eskiden çocukları cezalandırmak için kullanılan püsküllü deri kırbaç tawse [scottish] n.
eskiden çocukları cezalandırmak için kullanılan püsküllü deri kırbaç taws [scottish] n.
atın sırtından arabaya bağlanan deri kayış backband n.
deri bırakma casting n.
eyer halkasının ata sürtünmesini önlemek için takılan deri kaplama chafe n.
ayakkabının ayak parmağındaki ayrı deri parçası tip n.
ayakkabının çelik gövdesine sarılan kumaş veya deri kaplama tuck n.
(davul derisi gibi) gergin deri tympan n.
deri matara water bag n.
deri suluk water bag n.
(soyulmuş/dökülmüş) deri exuviation n.
(deri/tüy) dökme exuviation n.
(deri) değiştirme exuviation n.
ortaçağda savunma amacıyla giyilen deri-metal giysi jack n.
deri kayışlı ayakkabı sabot n.
ayakkabı yüzünü oluşturan deri upper leather n.
ayakkabı yüzü olmaya uygun deri upper leather n.
deri eşya leather n.
deri eşyalar leathergoods n.
deri ürünler leathergoods n.
deri ürünler leather goods n.
deri eşyalar leatherware n.
deri ürünler leatherware n.
deri eşyalar leatherwork n.
deri malzemeler leatherwork n.
özellikle bavyera’da giyilen deri pantolon lederhosen n.
derileri tuzlayıp yataklar halinde katlayan deri işçisi bedder n.
oğlak derisinden elde edilen yumuşak deri cheveril [obsolete] n.
eskiden ayakkabı ustalarının üzerinde deri dövmek için kucaklarına koydukları bir taş lapstone n.
güney afrika'ya özgü deri yürüyüş ayakkabıları velskoen n.
şahinin bacağına zil takmak için kullanılan deri parçası bewet n.
şahinin bacağına zil takmak için kullanılan deri parçası bewit n.
genellikle beyaz renkli olup tarak kısmında zıt renkten deri bir şerit bulunan gündelik bir ayakkabı saddle shoe n.
suni deri leather board n.
suni deri leatheret n.
ayakkabıların deri kısımlarında yapıştırma yapılacak, ilik açılacak veya dikiş yapılacak yerleri işaretleyen işçi marker n.
keçi postundan yapılan deri maroquin n.
hamutun koşum kayışına bağlı eğri çubuklara takılan deri kayış hame strap n.
deri veya kapitone bir giysinin üzerine takılmış baklava şeklindeki küçük metal parçalardan oluşan bir zırh mascled armor n.
(kumaş, deri) doku handle [nz] n.
deri sürahi bombard [obsolete] n.
deri şişe bombard [obsolete] n.
on sekizinci yüzyılda ingiltere'de kullanılan deri bir maşrapa bombard n.
özellikle erkek izcilerin taktığı örgülü deri kordon boondoggle n.
at arabalarında kullanılan deri kayış brace n.
kalınlaşmış deri brawn [obsolete] n.
nasırlı deri brawn [obsolete] n.
dize kadar uzanan bir tür deri ayakkabı brogan shoe n.
eskiden irlanda ve iskoçya'da giyilen deri bir ayakkabı brogue shoe n.
eyer kayışını sabit tutmaya yarayan deri kayışlar hip strap n.
atların yürüyüşünü kontrol etmek için kullanılan deri koşum takımı hopple n.
deri sertliği horniness n.
boynuz ve arka kısmında açıklıkları olan kare şekilli bir deri eyer kaplaması mochila n.
boynuz ve arka kısmında açıklıkları olan kare şekilli bir deri eyer kaplaması mochilla n.
deri ayakkabılara yama ve saya oyan kimse modeller n.
deri değiştiren canlı molter n.
deri değiştiren hayvan moulter n.
(deri imalatında) kireçleme lime n.
genellikle ördek derisinden yapılan yumuşak deri tabanlı ve birkaç çift çorap üzerine giyilen mukluk benzeri bir bot muckluck n.
genellikle ördek derisinden yapılan yumuşak deri tabanlı ve birkaç çift çorap üzerine giyilen mukluk benzeri bir bot mucluc n.
boğanın boyun postundan yapılan deri bull neck n.
boğanın boyun postundan yapılan deri bullneck n.
bir deri bir kemik kimse rickle [scotland] n.
şövalyenin kalkanını omzu veya boynuna astığı deri kayış gige n.
kalkana deri şerit bağlama giggyng n.
deri işçisi malzeme ve araçlarının satıldığı dükkan grindery warehouse n.
şövalyenin kalkanının asılı olduğu ilave deri kayış guige n.
üst kısmı deri şeritlerle örülmüş topuksuz sandalet guaracha n.
üst kısmı deri şeritlerle örülmüş topuksuz sandalet guarache n.
üst kısmı deri şeritlerle örülmüş topuksuz sandalet guarachi n.
ayakkabıların arka kısmını oluşturan deri parçası heel counter n.
topuk yapımında kullanılan deri, tahta heelpiece n.
deri sepileme sıvısı ooze n.
kumaş, deri, kağıt gibi materyalleri el veya makine ile atılan dikişlerle süsleme sanatı opus n.
ayakkabı yüzünü oluşturan deri overleather [obsolete] n.
cilasız tabaklı deri giyen kimse russeting [obsolete] n.
deri tabaklama sıvısı owse n.
tüyleri diken diken olmuş deri gooseskin n.
deri, seramik veya tahtadan yapılan çift saplı bardak costrel [dialect] [uk] n.
ham deri veya örgülü deriden yapılmış kaba kamçı cowhide n.
deri önlük dick [dialect] [uk] n.
(post, deri için) 10 adet dicker n.
(koyun, keçi derisi) köpek derisine benzeyen deri dogskin n.
hindistan'da içine yağ, sıvı konulan büyük, yuvarlak bir deri şişe dubber n.
hindistan'da içine yağ, sıvı konulan büyük, yuvarlak bir deri şişe dupper n.
(üflemeli çalgılarda) deri başparmak dayanağı pad n.
üflemeli çalgıların valflerini çevreleyen küçük deri aparat pad n.
deri parçası piece of leather n.
deri ağartma işçisi clearer n.
yüksek kaliteli bir tür deri croupon n.
(yakında ölüp kargalara leş olacak) bir deri bir kemik at crow-bait n.
deri yağlama ve yumuşatma curriery n.
deri yağlama ve yumuşatma işleminin yapıldığı yer curriery n.
deri tabaklayan kimse fellmonger n.
(birbirine yapıştırılmış deri kırpıntılarından oluşturulan) fabrika üretimi deri pancake n.
pürtüklü deri pebble n.
pürtüklenmiş deri pebble n.
pütürlü deri pebble n.
(deri) yüzme pelt [rare] n.
deri tüccarı peltmonger n.
(17. yüzyılda kullanılan) koruyucu deri başlık pot n.
(pösteki, deri) on adet daker n.
sıcak suda deri veya post yumuşatan kimse dampener n.
(deri hariç) ayakkabı yapımında kullanılan küçük malzemeler findings n.
deri yüzen kimse flayer n.
(dericilikte) deri sıyırma aleti flesher n.
(dericilikte) deri sıyıran kimse flesher n.
ilkel deri sıyırma aleti flesher n.
deri sıyırma bıçağı flesher n.
deri asma direği perch n.
deri yumuşatma işçisi percher n.
deri, saç ve gözlerin aniden kararması phaeism n.
tevrat'tan parça taşıyan küçük deri kutu phylactery n.
kafadaki kel kısma nakledilecek olan saçlı deri parçası plug n.
atın arka ayağına takılan hafif deri veya kauçuk parça scalper n.
atın arka ayağına takılan hafif deri veya kauçuk parça scalping boot n.
nakışta kullanılan yaldızlı bir deri schecklaton n.
bir deri bir kemik olma scraggedness n.
alt uzuvlarda gelişen iltihaplı bir deri hastalığı scratch n.
küçük deri sıyrıkları scratch n.
sepicinin kestiği deri parçaları scrow [obsolete] n.
deri kesitleri scrow [obsolete] n.
sepicinin kestiği deri parçaları scrowl n.
deri kesitleri scrowl n.
sepicinin kestiği deri parçaları scrowle n.
deri kesitleri scrowle n.
ince deri scruff [dialect] n.
derilerden et ve kılları sıyıran deri işçisi scudder n.
(deri ile çevrili) balya seron n.
(deri ile çevrili) balya seroon n.
(deri ile çevrili) balya ceroon n.
deri, yelken bezi, at kılı kumaş veya hasırdan yapılmış eyer kolanı sinch n.
tüyleri diken diken olmuş deri chicken skin n.
ağır deri hastalığı crud n.
süs amaçlı ayakkabının dış üst bölümüne dikilen deri parçası cuff n.
sentetik deri kırbaç sjambok n.
bir deri bir kemik tip skeleton n.
bir deri bir kemik kimse skelf n.
(çanta görevi üstlenen) deri tulum skin n.
deri tulumun içindeki eşyalar skinful n.
deri şişede bulunan sıvı skinful n.
deri altı uyuşturucu enjeksiyonu skin-pop n.
ucunda birbirine dikili iki deri parçası olan bir çeşit sopa slapstick n.
deri kenar düzeltici kullanan deri işçisi slicker n.
deri kenar parlatma aracı kullanan deri işçisi slicker n.
deri tabaklama atığı poak n.
yama olarak kullanılan parça (deri) spetch [dialect] [uk] n.
(şerit görünüme sahip) deri topuk stacked heel n.
deri yumuşatma makinesi stocks n.
bilekte biten deri bir ayakkabı modeli stoga n.
bilekte biten deri bir ayakkabı modeli stogie n.
bilekte biten deri bir ayakkabı modeli stogy n.
ağır deri ayakkabı (erkek) brogue n.
deri değiştirmek molt v.
deri ile donatmak leather v.
değiştirmek (deri) shed v.
deri ya da tüy dökmek exuviate v.
dökmek (deri/tırnak/kabuk/tüy) cast v.
deri ile teçhiz etmek leather v.
deri ile kaplamak leather v.
deri dökmek (yılan) slough v.
deri değiştirmek slough v.
deri ile parlatmak buff v.
delmek (deri vb) pierce v.
bir deri bir kemik yapmak emaciate v.
deri yüzmek flay v.
deri yüzmek skin v.
deri yüzmek strip the skin from (a body or carcass) v.
bir deri bir kemik olmak be all skin and bones v.
deri altına uyuşturucu enjekte etmek skin-pop v.
deri değiştirmek moult v.
deri dokusuyla kaplanmak epithelialize v.
deri dokusuyla kaplamak epithelialize v.
deri dokusuyla kaplanmak epithelialise v.
deri dokusuyla kaplamak epithelialise v.
pöstekiden beyaz deri yapmak taw v.
bırakmak (deri/kuyruk) cast v.
bir deri bir kemik kalmak emacerate [obsolete] v.
ağır deri ayakkabıyla yürümek brogue v.
deri kırbaçla dövmek hide v.
kuruması için at üzerine deri sermek horse v.
farklı deri rengine sahip ırkla çiftleştirmek miscegenate v.
(deri) yağa veya yağlı maddeye sokmak liquor v.
deri değiştirmek mue [obsolete] v.
etini yüzerek deri yüzeyini hazırlamak ground v.
(ayakkabı, bot) topuğuna bir parça deri eklemek heeltap v.
(deri) yüzmek round v.
(deri) belirli bir şekilde kesmek round v.
(deri olarak işlenecek posta) kanatlı çarklı boya teknesinde işlem uygulamak paddle v.
bir deri bir kemik kalmak cling [uk] v.
(ayakkabıya) deri topuk parçası eklemek counter v.
(deri kitap kapağını) aralara deri ekleyerek süslemek inlay v.
(deri veya kağıt) pürtüklemek pebble v.
(deri veya kağıt) pürüzlü hale getirmek pebble v.
deri yüzmek pelt v.
deri çıkarmak pelt v.
deri yüzmek pelter v.
(deri) sepilemek scud v.
(deri) tabaklamak scud v.
(deri altına) ilaç enjekte etmek skin pop v.
(deri) değiştirmek cast v.
bir deri bir kemik as thin as a rake adj.
bir deri bir kemik kalmış rawboned adj.
deri değiştirme ecdysial adj.
bir deri bir kemik mere skin and bone adj.
bir deri bir kemik as thin as a lath adj.
bir deri bir kemik rawboned adj.
bir deri bir kemik bony adj.
bir deri bir kemik scrawny adj.
işlenmemiş (deri) undressed adj.
bir deri bir kemik nothing but skin and bones adj.
bir deri bir kemik emaciated adj.
bir deri bir kemik skinny adj.
bir deri bir kemik kalmış emaciated adj.
deri dökme ecdysial adj.
deri ya da tüy dökmüş exuviated adj.
bir deri bir kemik starveling adj.
bir deri bir kemik scraggy adj.
deri değiştirmiş sloughed adj.
bir deri bir kemik skin and bone adj.
kabarmış (deri) waled adj.
bir deri bir kemik rawbone adj.
deri (ile ilgili) cutaneous adj.
bir deri bir kemik gaunt adj.
bir deri bir kemik haggard adj.
bir deri bir kemik cadaverous adj.
bir deri bir kemik pinched adj.
bir deri bir kemik skeletal adj.
kepekli (deri) scurfy adj.
deri gibi leathered adj.
deri gibi leathery adj.
deri gibi coriaceous adj.
deri gibi leatherlike adj.
deri ceketli leather jacketed adj.
deri lamineli skin-laminated adj.
bir deri parçası ile süslenmiş thonged adj.
bir deri parçası ile bağlanmış thonged adj.
bir deri bir kemik bareboned adj.
bir deri bir kemik boney adj.
etki bakımından deri altı enjeksiyonuna benzeyen hypodermic adj.
bir deri bir kemik kalmış hunger-bit adj.
(kağıt, kumaş ve deri) yumuşak ve parlak glossy adj.
kırmızı deri renginde hazırlanmış roan adj.
bir deri bir kemik kalmış clung [dialect] [uk] adj.
dış deri oluşturmuş corticate adj.
deri ile ilgili cutaneal adj.
aşırı deri kalınlaşmasına özgü pachydermous adj.
(tümörlü deri) domuz derisi gibi gamzeli çöküntüleri olan pigskin adj.
dokusu iğne başlarını andıran (deri) pin adj.
(bir deri hastalığı olan) porrigo ile ilgili porriginous [obsolete] adj.
(bir deri hastalığı olan) porrigoya özgü porriginous [obsolete] adj.
deri gibi corious adj.
en iyi durumdaki (kürk deri) prime adj.
deri gibi skinny adj.
deri özellikli skinny adj.
deri yoluyla cutaneously adv.
deri altından subcutaneously adv.
orta deri anlamı veren ön ek mes- pref.
orta deri ile birlikte anlamı veren bir ön ek mes- pref.
orta deri anlamı veren ön ek meso- pref.
orta deri ile birlikte anlamı veren bir ön ek meso- pref.
Phrasals
(ıslak post veya deri) düzeltmek set out v.
(ıslak post veya deri) düzleştirmek set out v.
(ıslak post veya deri) pürüzlerini gidermek set out v.
Colloquial
deri altı enjeksiyonu needle n.
bir deri bir kemik bones n.
bir deri bir kemik rickle o' banes [scottish] n.
suni deri vegan leather n.
bir deri bir kemik bone-thin adj.
Idioms
bir deri bir kemik skin and bone n.
bir deri bir kemik bag of bones n.
bir deri bir kemik a bag of bones n.
bir deri bir kemik kalmak be all skin and bone v.
bir deri bir kemik olmak be as thin as a rail (us) v.
bir deri bir kemik kalmak be as thin as a rake v.
bir deri bir kemik kalmak be as thin as a lath v.
bir deri bir kemik olmak be all skin and bones v.
bir deri bir kemik olmak be as thin as a rake (brit/aus) v.
bir deri bir kemik olmak/kalmak be skin and bones v.
bir deri bir kemik olmak/kalmak be skin and bone v.
bir deri bir kemik kalmak be as thin as a stick v.
bir deri bir kemik olmak be all skin and bone v.
bir deri bir kemik olmak be all skin and bones v.
bir deri bir kemik olmak be just skin and bone v.
bir deri bir kemik olmak be just skin and bones v.
bir deri bir kemik olmak be nothing but skin and bone v.
bir deri bir kemik olmak be nothing but skin and bones v.
bir deri bir kemik olmak be all skin and bone v.
bir deri bir kemik kalmak be all skin and bone v.
bir deri bir kemik olmak be just skin and bone v.
bir deri bir kemik kalmak be just skin and bone v.
bir deri bir kemik olmak be nothing but skin and bone v.
bir deri bir kemik kalmak be nothing but skin and bone v.
bir deri bir kemik olmak be all skin and bones v.
bir deri bir kemik kalmak be all skin and bones v.
bir deri bir kemik olmak be just skin and bones v.
bir deri bir kemik kalmak be just skin and bones v.
bir deri bir kemik olmak be nothing but skin and bones v.
bir deri bir kemik kalmak be nothing but skin and bones v.
bir deri bir kemik (all) skin and bones adj.
bir deri bir kemik kalmış (all) skin and bones adj.
bir deri bir kemik as lean as an alley cat expr.
bir deri bir kemik as skinny as a beanpole expr.
bir deri bir kemik nothing but skin and bones expr.
bir deri bir kemik skinny as a beanpole expr.
Trade/Economic
deri mamulleri leather products n.
deri mamulleri leather goods n.
deri endüstrisi leather industry n.
Institutes
i̇stanbul deri ve deri mamulleri i̇hracatçıları birliği (idmib) istanbul leather and leather products exporters' association n.
Industry
deri sıkma işlemi sammying n.
deri düzleştiren ve sertleştiren işçi jacker n.
oğlak veya keçi derisinden elde edilen deri cheverel n.
oğlak derisinden elde edilen deri chevrette n.
tabaklanmış deriye siyahlatıcı süren deri işçisi blackener n.
tabaklanmış deriye siyahlatıcı süren deri işçisi blacker n.
sayaları kesip deri şeritler halinde örerek ayakkabı üzerinde hasır desenleri yapan kimse weaver n.
deri ölçümü yapan makineyi kullanan kimse measurer n.
deri tamburunda kullanılan delikli çıkıntılardan biri breaker n.
deri tabaklama makinesi operatörü breaker n.
deri ayakkabılara yama ve saya oyan kimse modeler n.
deri yumuşatma işçisi grainer n.
deri tanenlemede kullanılan alet grainer n.
deri yüzme bıçağı grainer n.
deri tabakçılarının deriye esneklik vermek için kullandıkları güvercin gübresi infüzyonu grainer n.
deri veya kağıt zeminini hazırlayan işçi grounder n.
deri veya kumaş parçalarını zikzak dikişle diken işçi beader n.
midilli postundan elde edilen deri ponyskin n.
deri kesme işçisi cropper n.
kumaş, metal veya deri kesen işçi cropper n.
kumaş, metal veya deri kesme makinesi cropper n.
hayvanın kanadı veya karnından elde edilen deri flank n.
deri yumuşatan kimse scourer n.
deri sıyıran kimse scourer n.
(çeşitli şekillere girebilen) sertleştirilmiş deri cuir bouilli n.
(14. yüzyıl öncesi zırhlarda kullanılan) balmumu ile sertleştirilmiş deri cuir-bouilli n.
deri pürüzsüzleştirme işçisi skiver n.
yumuşak ve ince dokulu deri spanish leather n.
at derisinin iç tarafından tabaklanan deri spanish leather n.
deri veya postların yan ürün olarak kullanılan kırpıntı ve atıkları spetches n.
(deri) elle yumuşatmak brey [africa] v.
(deri) işlenmemiş green adj.
Technical
cüzdan gibi eşyalar için kullanılacak olan deri parçalarını birleştirip yapıştıran kimse casemaker n.
ayakkabı derisi ve yapay deri eşya imalatı makinesi footwear leather and imitation leather goods manufacturing machine n.
beyaz deri white leather n.
çakma deri embossed leather n.
deri yastık leather cushion n.
dağlamacılık (deri) pyrography n.
deri sıkma makinesi sammying machine n.
deri tokmağı leather hammer n.
deri conta leather gasket n.
deri eşyalar leather goods n.
deri tabaklama makinesi tannery machine n.
deri kaplı çubuk (temizlik için kullanılır) bulf n.
deri kaplama skin plate n.
deri tozluk leather cuff n.
deri olayı skin effect n.
deri kemer leather belt n.
deri zımbası leather punch n.
deri veya saç bakım cihazları appliances for skin or hair care n.