Verlauf

eggs

Bedeutungen von dem Begriff "eggs" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	eggs n.	yumurtalar

Bedeutungen, die der Begriff "eggs" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 201 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	fish eggs n.	balık yumurtası
2	General	fried eggs n.	sahanda yumurta
3	General	dessert made with eggs n.	kaygana
4	General	scrambled eggs n.	omlet
5	General	easter eggs n.	paskalya yumurtaları
6	General	hail of eggs n.	yumurta yağmuru
7	General	paper tray for eggs n.	yumurta kartonu
8	General	5 eggs n.	5 yumurta
9	General	five eggs n.	5 yumurta
10	General	lay eggs v.	yumurtlamak
11	General	teach one's grandmother to suck eggs v.	tereciye tere satmak
12	General	kill the goose that lays the golden eggs v.	işini kendi eliyle bozmak
13	General	kill the goose that lays the golden eggs v.	altın yumurtlayan kazı kesmek
14	General	gather eggs v.	yumurta toplamak
15	General	walk on eggs v.	ayağını denk almak
16	General	make eggs v.	yumurta yapmak
17	General	throw eggs at v.	yumurta atmak
18	General	collect the eggs v.	yumurtaları toplamak
19	General	with eggs adj.	yumurtalı
20	General	as sure as eggs is eggs adj.	yüzde yüz
21	General	beat the eggs	yumurta çırpmak
22	General	beat the eggs	yumurtaları çırpmak
Phrases
23	Phrases	you've got to crack a few eggs to make an omelet expr.	yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
24	Phrases	you've got to crack a few eggs to make an omelet expr.	omlet yapmak için birkaç yumurta kırman gerekir
25	Phrases	you've got to crack a few eggs to make an omelet expr.	bir şeyleri başarmak için birilerini incitmekten başka şansın yok
Proverb
26	Proverb	you cannot make an omelet without breaking eggs	(figüratif) bir şeyleri başarmak için birilerini incitmek/kırmak zorunda kalabilirsin
27	Proverb	you cannot make an omelet without breaking eggs	yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
28	Proverb	he that would have eggs must endure the cackling of hens	gülü seven dikenine katlanır
29	Proverb	he that would have eggs must endure the cackling of hens	hamama giren terler
30	Proverb	you can't make an omelette without breaking eggs	(figüratif) bir şeyleri başarmak için birilerini incitmek/kırmak zorunda kalabilirsin
31	Proverb	you can't make an omelette without breaking eggs	yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
32	Proverb	you can't make an omelet without breaking (a few) eggs	(figüratif) bir şeyleri başarmak için birilerini incitmek/kırmak zorunda kalabilirsin
33	Proverb	you can't make an omelet without breaking (a few) eggs	yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
34	Proverb	you can't make an omelet without breaking (a few) eggs	bir şeyi başarmak için bir şeylerden vazgeçmen gerek
35	Proverb	you can't make an omelet without breaking eggs	(figüratif) bir şeyleri başarmak için birilerini incitmek/kırmak zorunda kalabilirsin
36	Proverb	you can't make an omelet without breaking eggs	yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
37	Proverb	you can't make an omelet without breaking eggs	bir şeyi başarmak için bir şeylerden vazgeçmen gerek
38	Proverb	you can't make an omelet without breaking some eggs	(figüratif) bir şeyleri başarmak için birilerini incitmek/kırmak zorunda kalabilirsin
39	Proverb	you can't make an omelet without breaking some eggs	yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
40	Proverb	you can't make an omelet without breaking some eggs	bir şeyi başarmak için bir şeylerden vazgeçmen gerek
41	Proverb	you have to break eggs to make an omelet	bir şeyi başarmak için bir şeylerden vazgeçmen gerek
42	Proverb	you have to break eggs to make an omelet	(figüratif) bir şeyleri başarmak için birilerini incitmek/kırmak zorunda kalabilirsin
43	Proverb	you have to break eggs to make an omelet	yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
Colloquial
44	Colloquial	eggs in moonlight n.	saçma
45	Colloquial	eggs in moonlight n.	saçmalık
46	Colloquial	eggs in moonlight n.	saçma sapan şey
47	Colloquial	eggs in moonlight n.	anlamsız/yersiz şey
48	Colloquial	eggs in moonlight n.	dam üstünde saksağan vur beline kazmayı
49	Colloquial	eggs in moonlight n.	deli saçması
50	Colloquial	place all your eggs in one basket v.	her şeyini riske atmak
51	Colloquial	what's that got to do with the price of eggs? [us] expr.	ne alaka?
52	Colloquial	what's that got to do with the price of eggs? [us] expr.	ne alakası var?
53	Colloquial	what's that got to do with the price of eggs? [us] expr.	alakaya çay demle?
54	Colloquial	what's that got to do with the price of eggs? [us] expr.	ne ilgisi var?
55	Colloquial	what's that got to do with the price of eggs? [us] expr.	kel alaka?
Idioms
56	Idioms	a few eggs short of a dozen n.	tahtası eksik/noksan
57	Idioms	a few eggs short of a dozen n.	aklı noksan
58	Idioms	a few eggs short of a dozen n.	kafadan kontak
59	Idioms	a few eggs short of a dozen n.	üşütük
60	Idioms	a few eggs short of a dozen n.	deli
61	Idioms	a few eggs short of a dozen n.	akılsız
62	Idioms	a few eggs short of a dozen n.	kaçık
63	Idioms	walking on eggs n.	ayağını denk alma
64	Idioms	walking on eggs n.	dikkatli olma
65	Idioms	walking on eggs n.	dikkat etme
66	Idioms	walking on eggs n.	temkinli davranma
67	Idioms	put all your eggs in one basket v.	tek bir şeye bel bağlamak
68	Idioms	kill the goose that lays the golden eggs v.	altın yumurtlayan tavuğu kesmek
69	Idioms	walk on eggs v.	dikkat etmek zorunda olmak
70	Idioms	walk on eggs v.	dikkatli olmak
71	Idioms	walk on eggs v.	dikkat etmek
72	Idioms	walk on eggs v.	ince buz üzerinde yürümek
73	Idioms	teach one's grandmother to suck eggs v.	müslüman mahallesinde salyangoz satmak
74	Idioms	put all one's eggs in one basket v.	sermayeyi kediye yüklemek
75	Idioms	teach one's grandmother to suck eggs v.	tereciye tere satmak
76	Idioms	walk on eggs v.	temkinli davranmak
77	Idioms	put all one's eggs in one basket v.	varını yoğunu riske atmak
78	Idioms	put all one's eggs in one basket v.	varını yoğunu tehlikeye atmak
79	Idioms	take eggs for money v.	kendini kazıklatmak
80	Idioms	take eggs for money v.	birinin kendini kazıklamasına izin vermek
81	Idioms	take eggs for money v.	kendini suistimal ettirmek
82	Idioms	take eggs for money v.	birinin kendini suistimal etmesine/kandırmasına izin vermek
83	Idioms	take eggs for money v.	havasını almak
84	Idioms	take eggs for money v.	eli boş çıkmak
85	Idioms	have all (one's) eggs in one basket v.	sermayeyi kediye yüklemek
86	Idioms	have all (one's) eggs in one basket v.	varını yoğunu riske atmak
87	Idioms	have all (one's) eggs in one basket v.	varını yoğunu tehlikeye atmak
88	Idioms	have all (one's) eggs in one basket v.	tüm enerjisini/kaynaklarını kaybetmek pahasına tek bir yere harcamak/yatırmak
89	Idioms	put all your eggs into one basket v.	tek bir şeye bel bağlamak
90	Idioms	put all your eggs into one basket v.	tüm kaynaklarını aynı işe yatırmak
91	Idioms	put all your eggs into one basket v.	tüm yumurtalarını aynı sepete koymak
92	Idioms	put all your eggs into one basket v.	tüm parasını/emeğini tek bir şeye yatırmak
93	Idioms	teach (one's) grandmother (how) to suck eggs v.	tereciye tere satmak
94	Idioms	teach (one's) grandmother (how) to suck eggs v.	müslüman mahallesinde salyangoz satmak
95	Idioms	teach grandmother to suck eggs v.	tereciye tere satmak
96	Idioms	teach grandmother to suck eggs v.	müslüman mahallesinde salyangoz satmak
97	Idioms	he who will steal the eggs, will steal the hen. expr.	azı çalan çoğu da çalar
98	Idioms	you've got to crack a few eggs to make an omelette expr.	bir şeyi başarmak için bir şeylerden vazgeçmen gerek
99	Idioms	sure as eggs is eggs expr.	iki artı ikinin dört ettiği kadar
100	Idioms	sure as eggs is eggs expr.	iki artı ikinin dört etmesi kadar kesin
101	Idioms	sure as eggs is eggs expr.	kesin
102	Idioms	sure as eggs is eggs expr.	şüphe götürmez
103	Idioms	don't teach your grandmother to suck eggs expr.	tereciye tere satılmaz
104	Idioms	teach one's grandmother to suck eggs expr.	tereciye tere satma
105	Idioms	there is reason in the roasting of eggs expr.	her şeyin bir nedeni/sebebi var
106	Idioms	there is reason in the roasting of eggs expr.	sebepsiz kuş bile uçmaz
107	Idioms	(as) sure as eggs (is eggs) expr.	kesin olarak
108	Idioms	(as) sure as eggs (is eggs) expr.	kesinlikle
109	Idioms	(as) sure as eggs (is eggs) expr.	şüphesiz
110	Idioms	eggs is eggs expr.	yüzde yüz
111	Idioms	eggs is eggs expr.	kesin
112	Idioms	eggs is eggs expr.	şüphe götürmez
113	Idioms	eggs is eggs expr.	iki artı ikinin dört etmesi kadar kesin
Speaking
114	Speaking	how many eggs does a chicken lay per day? expr.	bir tavuk bir günde kaç defa yumurtlar?
115	Speaking	don't teach your grandmother how to suck eggs expr.	bana ne yapacağımı söyleme
116	Speaking	don't teach your grandmother how to suck eggs expr.	bilene ne yapacağını söyleme
117	Speaking	don't put all your eggs in one basket expr.	tüm kaynaklarını aynı işe yatırma
118	Speaking	don't teach your grandmother how to suck eggs expr.	tereciye tere satma
119	Speaking	don't put all your eggs in one basket expr.	tüm yumurtalarını aynı sepete koyma
Medical
120	Medical	fertilized chicken eggs n.	döllenmiş tavuk yumurtaları
Gastronomy
121	Gastronomy	quail eggs n.	bıldırcın yumurtası
122	Gastronomy	double yolked eggs n.	çift sarılı yumurta
123	Gastronomy	soup made with flour, eggs milk and lemon n.	çene çarpan çorbası
124	Gastronomy	a dish made of poached eggs and yogurt n.	çılbır
125	Gastronomy	poached eggs with yoghurt n.	çılbır
126	Gastronomy	benedict eggs n.	çılbır
127	Gastronomy	scrambled eggs n.	çırpılıp yağda pişirilmiş yumurta
128	Gastronomy	poached eggs d’orsay with yoghurt and melted butter n.	çılbır
129	Gastronomy	scrambled eggs with tomatoes n.	domatesli omlet
130	Gastronomy	scrambled eggs with truffle n.	domalanlı omlet
131	Gastronomy	stuffed eggs n.	doldurulmuş yumurta
132	Gastronomy	fried eggs with bacon n.	domuz pastırmalı yağda yumurta
133	Gastronomy	wheat soup with eggs and yogurt n.	dövme çorbası
134	Gastronomy	hard-boiled eggs n.	haşlanmış katı yumurta
135	Gastronomy	eggs mimosa n.	içli yumurta
136	Gastronomy	ham and eggs n.	jambonlu omlet
137	Gastronomy	ham and eggs n.	jambonlu yumurta
138	Gastronomy	deviled eggs n.	içli yumurta
139	Gastronomy	fried scrambled eggs n.	karıştırılmış yağda yumurta
140	Gastronomy	scrambled eggs n.	karıştırılmış yumurta
141	Gastronomy	minced meat stuffed with eggs n.	kıyma sarması
142	Gastronomy	medium-boiled eggs n.	kayısı yumurta
143	Gastronomy	russian eggs n.	mayonezli yumurta
144	Gastronomy	cold eggs with mayonnaise n.	mayonezli katı yumurta
145	Gastronomy	a dish made with vegetable and eggs n.	menemen
146	Gastronomy	eggs scrambled with tomatoes and green pepper n.	menemen
147	Gastronomy	turkish style scrambled eggs with chopped onions, tomatoes and sliced green peppers n.	menemen
148	Gastronomy	poached eggs n.	poşe yumurta
149	Gastronomy	potatoes with scrarnbled eggs n.	patatesli yumurta
150	Gastronomy	soft-boiled eggs n.	rafadan yumurta
151	Gastronomy	fried eggs n.	sahanda yumurta
152	Gastronomy	russian eggs n.	rus salatasının üzerine koyulan yumurtalar
153	Gastronomy	poached eggs n.	sirkeli sıcak suda pişirilmiş yumurta
154	Gastronomy	scrambled eggs with garlic sausages n.	sucuklu yumurta
155	Gastronomy	scrambled eggs n.	yağda yumurta
156	Gastronomy	fried eggs n.	yağda yumurta
157	Gastronomy	eggs and soldiers n.	yumurtanın sarısına batırılıp pişirilmiş kızarmış ekmek
158	Gastronomy	stuffed eggs n.	yumurta dolması
159	Gastronomy	deviled eggs n.	yumurta dolması
160	Gastronomy	poached eggs with yoghourt n.	yoğurtlu çılbır
161	Gastronomy	eggs mimosa n.	yumurta dolması
162	Gastronomy	eggs benedict n.	benedict usulü yumurta
163	Gastronomy	bacon and eggs n.	domuz pastırmalı yumurta
164	Gastronomy	cock's eggs n.	sarısı olmayan küçük yumurta
165	Gastronomy	scrabbed eggs n.	haşlanmış yumurtaya tereyağı, tuz ve biberin eklenmesi ile hazırlanan bir büyük perhiz yemeği
Chemistry
166	Chemistry	pharaoh's serpents' eggs n.	cıva(ii) tiyosiyanat tepkimesi ile çalışan bir havai fişek
167	Chemistry	pharaoh's serpents' eggs n.	firavun'un yılanı
Marine Biology
168	Marine Biology	number of eggs n.	döl verimi
169	Marine Biology	green eggs n.	yeşil yumurta
170	Marine Biology	number of eggs n.	yumurta sayısı
Zoology
171	Zoology	insect eggs n.	böcek yumurtaları
172	Zoology	deposit eggs v.	yumurta bırakmak
173	Zoology	lay eggs v.	yumurtalarını bırakmak
Botanic
174	Botanic	bacon and eggs n.	gazal boynuzu
175	Botanic	butter-and-eggs n.	keten otu
176	Botanic	butter-and-eggs n.	nevruz otu
177	Botanic	butter-and-eggs n.	nevruzotu
178	Botanic	bacon and eggs n.	serpik
179	Botanic	bacon and eggs n.	gazalotu
180	Botanic	bacon-and-eggs n.	gazalotu
181	Botanic	butter and eggs n.	nevruz otu
182	Botanic	butter-and-eggs n.	abd'nin güneybatısına özgü mor çiçekli bir bitki
183	Botanic	cock's eggs n.	arjantin'e özgü, meyveleri yumurta şeklinde olan yabani otlu bir asma
184	Botanic	cock's-eggs n.	arjantin'e özgü, meyveleri yumurta şeklinde olan yabani otlu bir asma
185	Botanic	cock's eggs n.	arjantin'e özgü, meyveleri yumurta şeklinde olan yabani otlu bir asma
186	Botanic	cock's-eggs n.	salpichroa rhomboidea bitkisinin yumurta şeklinde meyvesi
187	Botanic	butter and eggs n.	açıklı koyulu sarı çiçekleri olan çeşitli bitkilere verilen ad
188	Botanic	cock's eggs n.	arjantin'e özgü beyaz çiçekli ve yumurta şeklinde meyve veren yabani bir asma
189	Botanic	golden eggs n.	abd'nin pasifik kıyısı boyunca görülen sarı çiçekli bir çuha çiçeği
Breeding
190	Breeding	eggs feed n.	yumurta yemi
Slang
191	Slang	pigeon eggs n.	fındık kadar meme
192	Slang	pigeon eggs n.	memeleri çok küçük olan kadın
193	Slang	scrambled eggs n.	askerlerin şapkalarında bulunan yaprak şeklinde altın işleme
194	Slang	scrambled eggs n.	asker üniformasında rütbe belirten işaret
Modern Slang
195	Modern Slang	all eggs in one basket adj.	her şeyini riske atmış
196	Modern Slang	all eggs in one basket adj.	tek bir şeye bel bağlamış
197	Modern Slang	all eggs in one basket adj.	sermayeyi kediye yüklemiş
198	Modern Slang	all of your eggs in one basket expr.	tek bir şeye bağlı kalma
199	Modern Slang	all of your eggs in one basket expr.	tüm kaynaklarını tek bir şeye yatırma
200	Modern Slang	all of your eggs in one basket expr.	tek bir şeye bel bağlama
201	Modern Slang	all of your eggs in one basket expr.	tüm yumurtalarını aynı sepete koyma