fossil - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

fossil

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "fossil" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 54 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
fossil n. taşıl
fossil n. fosil
fossil n. kalıntı
fossil n. sabit parça
fossil n. bir yere sabitlenen şey
fossil n. ayrılmaz parça
fossil v. taşlaşmak
fossil v. köhneleşmek
fossil v. fosilleşmek
fossil adj. fosilleşmiş
fossil adj. eski kafalı
fossil adj. taşlaşmış
fossil adj. köhne
fossil adj. eski
fossil adj. antika
fossil adj. fosile benzer
fossil adj. fosil gibi
fossil adj. geçmişe ait
fossil adj. tarihi
fossil adj. demode
Colloquial
fossil n. köhne fikir
fossil n. gerici düşünce
fossil n. modası geçmiş fikir
fossil n. fikirleri eskimiş kimse
fossil n. sabit fikirli kimse
fossil n. basmakalıp düşünce
Technical
fossil n. fosil
fossil n. taşıboşalt kamyonu
Linguistics
fossil n. güncelliğini yitirmiş sözcük
fossil n. artık kullanımda olmayan biçimbirim
fossil n. eski sözdizim kuralı
fossil n. eski dil bilgisi kuralı
Environment
fossil adj. topraktan alınan
fossil adj. topraktan çıkarılan
fossil adj. farklı jeolojik dönemlere dayanan
fossil adj. fosil yapılı
fossil adj. mineralleşmiş
fossil adj. taşlaşmış
fossil adj. fosil yakıta ait
fossil adj. fosil yakıt ile ilgili
Geology
fossil n. fosil
fossil n. taşıl
Slang
fossil n. fosilleşmiş kişi
fossil n. fikirleri, görüşleri eskide kalmış kişi
fossil n. eski kafalı kişi
fossil n. fikirleri, görüşleri köhneleşmiş kişi
fossil n. fikirleri, görüşleri çağ dışı kalmış kişi
fossil n. fikirleri, görüşleri günümüze uymayan kişi
fossil n. geri kafalı kişi
fossil n. örümcek kafalı kişi
fossil n. geri düşünceli kişi
fossil n. moruk
fossil n. birinin ebeveynleri
fossil n. birinin annesi babası

Bedeutungen, die der Begriff "fossil" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 77 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
fossil record n. fosil kalıntı
fossil fuel plant n. termik santral
key fossil n. kılavuz fosil
zonal fossil n. kılavuz fosil
zonal fossil n. kılavuz taşıl
fossil fuel n. fosil yakıt
fossil fuel energy n. fosil yakıtı enerjisi
fossil record n. fosil kaydı
Trade/Economic
fossil economy n. fosil ekonomisi
Politics
fossil fuel subsidy n. fosil yakıt teşviği
Technical
fossil power plant n. fosil yakıtlı santral
fossil-fired power plant n. fosil yakıtlı santral
fossil fuel n. fosil yakıt
fossil fuels n. fosil yakıtlar
fossil oil n. ham petrol
solid fossil fuels n. katı fosil yakıtlar
fossil fuel power plant n. kömür santrali
fossil fuels n. taşıl yakıtlar
fossil-fuel-based adj. fosil yakıt tabanlı
Computer
fish fossil n. balık fosili
Automotive
fossil fuel n. fosil yakıt
Mining
fossil resin n. fosil reçine
Medical
fossil unicorn n. tek boynuzlu at kemiği veya boynuzu olduğu düşünülen tıbbi bir madde
Biology
fossil elephant n. fosil fil
Marine Biology
living fossil n. yaşayan fosil
Astronomy
fossil galaxy n. fosil galaksi
fossil galaxy n. yıldız oluşumunu durdurmuş galaksi
Zoology
fossil insects n. fosil böcekler
Archaeology
trace fossil n. pist, patika, ayak izi gibi fosilleşmiş kalıntılar
transitional fossil n. hem ata hem de gelişmiş canlı formunun özelliklerini taşıyan fosil
fossil coral n. mercan fosili
Environment
fossil water n. fosil su
fossil resources n. fosil kaynakları
fossil fuel n. fosil yakıtı
fossil fuel plant n. fosil yakıt kullanan elektrik santrali
fossil energy n. fosil enerji
fossil energy n. fosil yakıt ile salınan ısı enerjisi
Geography
fossil facies n. fosil fasiyesi
fossil ice n. fosil buz
fossil ice n. taşıl buz
Geology
key fossil n. anahtar fosil
fossil ore n. fosil cevher
fossil community n. fosil grubu
fossil recorder n. fosil kalıntı
facies fossil n. fasiyes fosili
fossil fuel plant n. fosil yakıt santralı
fossil ranids n. fosil ranidler
fossil-based n. fosil esaslı
key fossil n. kılavuz fosil
zonal fossil n. kılavuz taşıl
key fossil n. kılavuz taşıl
zonal fossil n. kılavuz fosil
fossil community n. taşı! kümesi
fossil recorder n. taşıl kalıntı
fossil community n. taşıl kümesi
reworked fossil n. taşınmış fosil
cork fossil n. mantara benzer oldukça hafif bir amyant türü
fossil buttonmolds n. enkrinit kayaç eklemleri
fossil copal n. fosil kopal
fossil copal n. kısmen mineral yapıda bir kopal çeşidi
fossil cork n. bir asbest çeşidi
fossil cork n. bir amyant çeşidi
fossil farina n. yumuşak bir kalsiyum oksit türü
fossil farina n. yumuşak bir kireç taşı türü
fossil ore n. fosilli kırmızı hematit taşı
Military
fossil ice n. fosil buzu
Paleontology
derived fossil n. taşınmış fosil
guide fossil n. indeks fosil
guide fossil n. hangi jeolojik dönemde yaşadığı bilindiğinden içinde bulunduğu kayaç katmanının tarihlenmesinde kullanılabilen fosil
index fossil n. anahtar fosil
guide fossil n. anahtar fosil
zone fossil n. anahtar fosil
index fossil n. indeks fosil
index fossil n. gösterge fosil
index fossil n. tarihleme fosili
fossil specimen n. fosil örneği
fossil specimen n. fosil numunesi