gelenek - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

gelenek



Bedeutungen von dem Begriff "gelenek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 28 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
gelenek custom n.
gelenek tradition n.
General
gelenek folkway n.
gelenek way n.
gelenek custom n.
gelenek groove n.
gelenek precedent n.
gelenek convention n.
gelenek observance n.
gelenek customs n.
gelenek usage n.
gelenek form n.
gelenek tradition n.
gelenek accustomance n.
gelenek acustumaunce n.
gelenek traduction [obsolete] n.
gelenek tread [scottish] n.
gelenek hant [dialect] [uk] n.
gelenek heredity n.
gelenek heritage n.
gelenek rite n.
gelenek pad [dialect] [uk] n.
gelenek school n.
Abbreviation
gelenek trad n.
Archaic
gelenek thew n.
gelenek trade n.
gelenek usance n.
gelenek wone n.

Bedeutungen, die der Begriff "gelenek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 90 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
yerleşmiş gelenek institution n.
gelenek veya kurumlara saldırma iconoclasm n.
gelenek veya kurumlara saldıran kimse iconoclast n.
gelenek veya kurumlara karşı çıkan kimse iconoclast n.
gelenek görenek traditions n.
gelenek görenek customs n.
gelenek veya kurumlara karşı çıkma iconoclasm n.
dini gelenek ritual n.
sözlü gelenek oral tradition n.
özetçi gelenek synoptic tradition n.
sinoptik gelenek synoptic tradition n.
ilk üç incili (matta/markos ve luka) takip eden gelenek synoptic tradition n.
gelenek karşıtlığı unorthodoxy n.
gelenek dışı yöntemler unconventional techniques n.
gelenek ve görenekler customs and traditions n.
öteden beri süregelen gelenek long-established tradition n.
kökleri eskiye dayanan gelenek deep rooted tradition n.
öteden beri süregelen gelenek a centuries-old tradition n.
öteden beri süregelen gelenek deep-rooted tradition n.
sosyal gelenek social tradition n.
sosyal gelenek social custom n.
gelenek ve kurallara uygun davranış conformity n.
yeni evli çiftin süpürge üzerinden atlamasını içeren gelenek jumping the broom n.
yaygın gelenek common custom n.
yanlış gelenek mistradition n.
gelenek görenek decorum n.
gelenek dışılık descant [obsolete] n.
yerleşik gelenek, yerleşik biçim rubric n.
törensel gelenek ceremonial tradition n.
bir grubun gelenek ve göreneklerini açıklayan kitapçık consuetudinal n.
mevcut gelenek fashion n.
gelenek ve görenekler convenances n.
uzun süredir sürdürülen otoriter gelenek prescription n.
kabul görmüş gelenek ve kurallarca kısıtlanmama freedom n.
fransa'ya özgü gelenek frenchism n.
(gelenek, kültür) nesillere aktaran bearer n.
ölmeyen gelenek survival n.
nesilden nesle aktarılan gelenek survival n.
gelenek ve göreneklere uygun bir hale getirmek conventionalise v.
gelenek ve göreneklere uygun bir hale getirmek conventionalize v.
gelenek halini almak become a tradition v.
gelenek halini almak be traditionalised v.
gelenek halini almak be traditionalized v.
gelenek haline gelmek become a tradition v.
gelenek haline gelmek be traditionalised v.
gelenek haline gelmek be traditionalized v.
(eskiden new england ve galler'de nişanlı çiftlere özgü bir gelenek) tamamen giyinik olarak aynı yatakta uyumak bundle v.
gelenek uyarınca gerekli olmak must v.
gelenek veya kurumlara karşı çıkan iconoclastic adj.
gelenek veya kurumlara saldıran iconoclastic adj.
gelenek dışı untraditional adj.
gelenek halini almış oldline adj.
gelenek halini almış old-line adj.
anonim gelenek özelliğine sahip folklike adj.
yapısı gelenek yerine içsel faktörlerden oluşan organic adj.
gelenek dışı bir şekilde untraditionally adv.
Phrases
gelenek olarak by tradition expr.
kanun ve gelenek gereği by law and custom expr.
Formal
(yasa, gelenek) uymama unobservance n.
(yasa, gelenek) gözetmeme unobservance n.
(yasa, gelenek) çiğneme unobservance n.
Trade/Economic
örf ve gelenek custom n.
ticari gelenek commercial tradition n.
ticari gelenek usage of trade n.
ticari gelenek customs of trade n.
Law
gelenek hukuku customary law n.
gelenek hukuku common law n.
özel bir gelenek veya bir vasiyetin şartları uyarınca miras kalan menkul mal heirloom n.
Psychology
gelenek yönelimli tradition-directed adj.
Social Sciences
belli bir coğrafyada baskın olan kültür veya gelenek regionalism n.
abd'nin gelenek, çıkar veya ideallerine bağlılık americanism n.
amerika'ya özgü gelenek americanism n.
gelenek göreneklerin yerine getirildiği/uygulandığı düğün/evlilik traditional marriage n.
yunanlara özgü deyim veya gelenek hellenism n.
kadınların düşük sosyal statülü erkekle evlenmelerini yasaklayan gelenek hypergamy n.
ingiltere kırsalına özgü olan, anneler pazarı'nda ebeveynlerin ziyaret edilip hediye verildiği gelenek mothering n.
bazı kültürlerde yeni doğan bebeğin babasının bebeği kendi doğurmuş gibi yatağına götürüp ilgilendiği ve oruç tutma gibi çeşitli ritüeller yaptığı gelenek couvade n.
(özellikle abd'de) güneye özgü gelenek southernism n.
roma katolik kilisesi'nin gelenek ve inançlarının takip edilmesini sağlamak latinize v.
roma katolik kilisesi'nin gelenek ve inançlarının takip edilmesini sağlamak latinise v.
gelenek aktarıcısı olarak anonim veya sıradan insanı temel alan folk adj.
Education
üniversite eğitiminin yerleşik gelenek ve uygulamalarına karşı çıkan grup veya kurum antiuniversity n.
(kolej ve liselerde) futbol maçı, geçit töreni ve mezuniyet kraliçesinin taç giyme töreninden oluşan bir gelenek homecoming [us] n.
eton college akademisyenlerinin üç yılda bir bath yolu yakınlarındaki bir tepeye giderek buradan geçenlerden okul için bağış topladıkları eski bir gelenek montem n.
üniversite eğitiminin yerleşik gelenek ve uygulamalarına karşı çıkan antiuniversity adj.
Religious
inancın gelenek ve kitabı mukaddes'e dayalı olduğunu savunan görüş extrascripturalism n.
manastıra ait gelenek monkery n.
Archaic
gelenek olmaktan çıkarmak disaccustom v.
Slang
doğuya özgü gelenek orientalism n.
Anthropology
kadının dul kalınca ölen kocasının erkek kardeşiyle evlendirilmesini şart koyan gelenek concubitancy n.