Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Synonyme
Über uns
Werkzeuge
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Über uns
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch
Französisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Verlauf
iki şey
Bedeutungen von dem Begriff
"iki şey"
im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
Common Usage
1
Common Usage
iki şey
twosome
n.
Slang
2
Slang
iki şey
gruesome-twosome
n.
Bedeutungen, die der Begriff
"iki şey"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 235 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
birbirine zıt iki şey
antipodes
n.
2
General
iki parçadan oluşan şey
pair
n.
3
General
bağlantı (iki şey arasındaki)
connecting link
n.
4
General
birbirine tıpatıp benzeyen iki şey
tweedledum and tweedlelee
n.
5
General
günde iki kez yapılan şey
two-a-day
n.
6
General
aynı anda iki kriteri sağlayan şey
twofer
n.
7
General
iki ihtiyacı birden karşılayan şey
twofer
n.
8
General
iki şey arasındaki keskin veya önemli ayrım noktası
great divide
n.
9
General
iki rakamıyla tanımlanan şey
deuce
n.
10
General
ayda iki kez gerçekleşen şey
semimonthly
n.
11
General
ayda iki kez meydana gelen şey
semimonthly
n.
12
General
iki şey arasında gidip gelmek
hover
v.
13
General
bağ kurmak (iki şey arasında)
connect with
v.
14
General
iki şey birbirini tutmak
check out with
v.
15
General
boy ölçüşmek (iki şey)
pit one against another
v.
16
General
birbiriyle yarışmak (iki şey)
pit one against another
v.
17
General
arasında ilişki kurmak (iki şey/sonuç/rakam)
correlate
v.
18
General
iki şey arasındaki farkı belirtmek
draw a distinction
v.
19
General
(bir şeyler hakkında) bir iki şey bilmek
know a thing or two (about something)
v.
20
General
(iki şey arasına) tampon koymak
buffer
v.
21
General
(iki şey arasına) paralel çizmek
parallelize
v.
22
General
(iki şey arasında) benzerlik noktası yaratmak
parallelize
v.
23
General
(iki şey arasına) paralel çizmek
parallelise
v.
24
General
(iki şey arasında) benzerlik noktası yaratmak
parallelise
v.
25
General
iki aynı şey arasına yerleşmiş
intermediate
adj.
26
General
iki şey arasında olan
intermedial
adj.
27
General
iki şey arasında sıkışmış halde
bodkin [uk]
adv.
28
General
benzer iki şey
two peas in a pod
expr.
Phrasals
29
Phrasals
(bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek
fall between (two things)
v.
30
Phrasals
(bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek
fall between (something and something else)
v.
31
Phrasals
(bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak
get between
v.
32
Phrasals
(bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak
get between (someone or something and someone or something else)
v.
33
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında havada/asılı kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
34
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız olmak
hover between (something) and (something else)
v.
35
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) kararsız kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
36
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) bocalamak
hover between (something) and (something else)
v.
37
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddüt etmek
hover between (something) and (something else)
v.
38
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddütte kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
39
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) duraksamak
hover between (something) and (something else)
v.
40
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikte kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
41
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikli olmak
hover between (something) and (something else)
v.
42
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikilemde kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
43
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) gidip gelmek
hover between (something) and (something else)
v.
44
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) karar verememek
hover between (something) and (something else)
v.
45
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki kararı havada/askıda bırakmak
hover between (something) and (something else)
v.
46
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki karar havada/askıda kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
47
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında havada/asılı kalmak
hover between something (and something else)
v.
48
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız olmak
hover between something (and something else)
v.
49
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) kararsız kalmak
hover between something (and something else)
v.
50
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) bocalamak
hover between something (and something else)
v.
51
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddüt etmek
hover between something (and something else)
v.
52
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddütte kalmak
hover between something (and something else)
v.
53
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) duraksamak
hover between something (and something else)
v.
54
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikte kalmak
hover between something (and something else)
v.
55
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikli olmak
hover between something (and something else)
v.
56
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikilemde kalmak
hover between something (and something else)
v.
57
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) gidip gelmek
hover between something (and something else)
v.
58
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) karar verememek
hover between something (and something else)
v.
59
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki kararı havada/askıda bırakmak
hover between something (and something else)
v.
60
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki karar havada/askıda kalmak
hover between something (and something else)
v.
61
Phrasals
iki zıt kişi veya şey arasında karar vermek
judge between (someone or something and someone or something else)
v.
62
Phrasals
iki zıt kişi veya şey arasında seçim yapmak
judge between (someone or something and someone or something else)
v.
63
Phrasals
(iki veya daha çok kişi veya şey) arasında yavaş yavaş yürümek
step between (someone or something)
v.
64
Phrasals
(iki veya daha çok kişi veya şey) usulca yürümek
step between (someone or something)
v.
65
Phrasals
(iki veya daha çok kişi veya şey) dikkatlice yürümek
step between (someone or something)
v.
66
Phrasals
(iki veya daha çok kişi veya şey) adımlarını dikkatle atmak
step between (someone or something)
v.
67
Phrasals
(iki veya daha çok kişi veya şey) parmaklarının ucuna basmak
step between (someone or something)
v.
68
Phrasals
(iki kişi veya şey) arasına girmek/adım atmak
step between (someone or something)
v.
69
Phrasals
(iki kişi veya şey) arasına girmek/adım atmak
step between (someone or something and someone or something else)
v.
70
Phrasals
iki şey arasında kalmak (karar verememek)
oscillate between someone and someone
v.
71
Phrasals
iki şey arasındaki farkı (söyleye)bilmek
know something from something
v.
72
Phrasals
iki şey yerine geçmek
double up
v.
73
Phrasals
iki yer/şey arasında araçla seyahat etmek
drive between
v.
74
Phrasals
iki yer/şey arasında araçla ulaşım sağlamak
drive between
v.
75
Phrasals
iki yer/şey arasında araçla gidip gelmek
drive between
v.
76
Phrasals
iki yer/şey arasında araçla gitmek
drive between
v.
77
Phrasals
iki yer/şey arasında araçla ulaşım sağlamak
drive between
v.
78
Phrasals
iki yer/şey arasında araçla seyahat etmek
drive between
v.
79
Phrasals
iki yer/şey arasında araçla gidip gelmek
drive between
v.
80
Phrasals
iki şey arasında asılı kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
81
Phrasals
(iki şey arasında) gidip gelmek
hover between (something) and (something else)
v.
82
Phrasals
(iki şey arasında) kararsız kalmak/karar verememek
hover between (something) and (something else)
v.
83
Phrasals
iki şey arasında asılı kalmak
hover between something (and something else)
v.
84
Phrasals
(iki şey arasında) gidip gelmek
hover between something (and something else)
v.
85
Phrasals
(iki şey arasında) kararsız kalmak/karar verememek
hover between something (and something else)
v.
86
Phrasals
(iki veya bir kaç şey/kişi) arasında seçim yapmak
judge between (someone or something) (and someone or something else)
v.
87
Phrasals
(iki veya bir kaç şey/kişi) arasında seçim yapmak
judge between (someone or something and someone or something else)
v.
88
Phrasals
(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölünmek
split between (two or more people or things)
v.
89
Phrasals
(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında kararsız kalmak
split between (two or more people or things)
v.
90
Phrasals
(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında kalmak
split between (two or more people or things)
v.
91
Phrasals
(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölüştürmek
split between (two or more people or things)
v.
92
Phrasals
bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölüştürmek/paylaştırmak
split between (two or more people or things)
v.
93
Phrasals
bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında pay etmek
split between (two or more people or things)
v.
94
Phrasals
(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında yer işgal etmek
split between (two or more people or things)
v.
95
Phrasals
(iki kişi/iki şey) arasında kararsız kalmak
vacillate between (one person or thing) and (another)
v.
96
Phrasals
(iki kişi/iki şey) arasında karar verememek
vacillate between (one person or thing) and (another)
v.
97
Phrasals
(iki kişi/iki şey) arasında kalmak
vacillate between (one person or thing) and (another)
v.
98
Phrasals
iki büklüm edip (bir şey) haline sokmak
twist into (something)
v.
99
Phrasals
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi birleştirmek
splice together
v.
100
Phrasals
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi birbirine eklemek
splice together
v.
101
Phrasals
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi bir araya getirmek
splice together
v.
102
Phrasals
iki şeyi bir araya getirerek daha iyi bir şey yaratmak/üretmek
marry up
v.
103
Phrasals
(iki kişi veya şey) arasından seçmek
choose between (two people or things)
v.
104
Phrasals
(iki kişi veya şey) arasından seçim yapmak
choose between (two people or things)
v.
105
Phrasals
(iki kişi/şey) arasında bir seçim yapmak
decide between (someone or something)
v.
106
Phrasals
(iki kişi/şey) arasında bir karar vermek
decide between (someone or something)
v.
107
Phrasals
(birine bir şey hakkında) iki çift laf etmek
exchange words (with somebody) (about something) [uk]
v.
108
Phrasals
(birine bir şey hakkında) iki çift laf etmek
have words (with somebody) (about something) [uk]
v.
109
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında duraksamak
hover between (something) and (something else)
v.
110
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında ikircikte kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
111
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında ikilemde kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
112
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
113
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında tereddütte kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
114
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında tereddüt etmek
hover between (something) and (something else)
v.
115
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında bocalamak
hover between (something) and (something else)
v.
116
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında gidip gelmek
hover between (something) and (something else)
v.
117
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında karar verememek
hover between (something) and (something else)
v.
118
Phrasals
(iki yer/iki şey) arasında sürekli göç etmek
migrate between (some place or something) and (some place or something else)
v.
119
Phrasals
(iki kişi veya şey) arasında kalmak (karar verememek)
oscillate between (two people or things)
v.
120
Phrasals
(iki kişi veya şey) arasında kararsız kalmak
oscillate between (two people or things)
v.
121
Phrasals
(iki kişi veya şey) arasında gidip gelmek
oscillate between (two people or things)
v.
122
Phrasals
(iki veya daha fazla şey) arasında gidip gelmek
vary between (something)
v.
123
Phrasals
(iki kişi/şey) arasına sıkışmak
wedge between (someone or something)
v.
124
Phrasals
(iki kişi/şey) arasında sıkışıp kalmak
wedge between (someone or something)
v.
125
Phrasals
(iki kişi/şey) arasına sıkıştırmak
wedge between (someone or something)
v.
126
Phrasals
iki kişi/şey arasına sıkışmak
wedge between people or things
v.
127
Phrasals
iki kişi/şey arasında sıkışıp kalmak
wedge between people or things
v.
128
Phrasals
iki kişi/şey arasına sıkıştırmak
wedge between people or things
v.
Proverb
129
Proverb
iki kişi bir şey için kavga ederken/çekişirken üçüncü kişi o şeyi alır gider
while two dogs are fighting for bone, a third one runs away with it
130
Proverb
iki şey aynı anda yapılamaz
you can't dance at two weddings at the same time
131
Proverb
iki şey aynı anda yapılamaz
you can't sit in two chairs at the same time
132
Proverb
iki şey aynı anda yapılamaz
you can't sit in two chairs with one butt
Colloquial
133
Colloquial
bilindik iki kategori veya tür arasında sayılan kişi veya şey
tweener
n.
134
Colloquial
tek başına iki tane avantaja sahip olan şey
twofer
n.
135
Colloquial
birbirinden faklı gibi görünen ama bağlantılı iki şey olmak
be opposite sides of the same coin
v.
136
Colloquial
bir iki (kişi/şey)
a couple of (people or things)
adj.
137
Colloquial
(bir şey yaparsam) iki olsun
I'll be damned if I (do something)
expr.
Idioms
138
Idioms
bir iki şey
a thing or two
n.
139
Idioms
birbirine tıpatıp benzeyen iki şey
tweedledum and tweedledee
n.
140
Idioms
taban tabana zıt iki şey
apples and oranges
n.
141
Idioms
iki şey arasındaki ince çizgi
a fine line between something
n.
142
Idioms
iki tarafın da yapabileceği bir şey
a game at which two can play
n.
143
Idioms
iki tarafın da yapabileceği bir şey
a game that two can play
n.
144
Idioms
(biri/bir şey) hakkında bir iki şey
thing or two (about someone or something)
n.
145
Idioms
birbirine tıpatıp benzeyen iki şey
tweedledee and tweedledum
n.
146
Idioms
birbirinin aynı iki şey
tweedledee and tweedledum
n.
147
Idioms
(iki şey) arasında çok ince bir çizgide olmak/yürümek
tread a fine line between (something)
v.
148
Idioms
(iki şey) arasında denge kurmak
tread a fine line between (something)
v.
149
Idioms
(iki şey) arasında denge oluşturmak
tread a fine line between (something)
v.
150
Idioms
(iki şey) arasında denge sağlamak
tread a fine line between (something)
v.
151
Idioms
(iki şey) arasında çok ince bir çizgide olmak/yürümek
tread a thin line between (something)
v.
152
Idioms
(iki şey) arasında denge kurmak
tread a thin line between (something)
v.
153
Idioms
(iki şey) arasında denge oluşturmak
tread a thin line between (something)
v.
154
Idioms
(iki şey) arasında denge sağlamak
tread a thin line between (something)
v.
155
Idioms
(isterse) bir iki şey öğretebilmek
could teach (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
156
Idioms
bir iki şey öğretmek (gerek)
could teach (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
157
Idioms
(isterse) bir iki şey söyleyebilmek
could tell (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
158
Idioms
bir iki şey öğretmek (gerek)
could tell (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
159
Idioms
bir iki şey söyleyebilmek
tell (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
160
Idioms
bir iki şey söylemek
tell (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
161
Idioms
bir iki şey öğretmek
tell (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
162
Idioms
bir iki şey öğretebilmek
can/could teach/tell somebody a thing or two (about somebody/something)
v.
163
Idioms
bir iki şey söyleyebilmek
can/could teach/tell somebody a thing or two (about somebody/something)
v.
164
Idioms
bir iki şey öğretmek
could teach (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
165
Idioms
bir iki şey öğretmek
can teach somebody a thing or two (about somebody/something)
v.
166
Idioms
bir iki şey öğretmek
can tell somebody a thing or two (about somebody/something)
v.
167
Idioms
bir iki şey öğretmek
could tell somebody a thing or two (about somebody/something)
v.
168
Idioms
(biri veya bir şey hakkında) bir iki şey öğrenmek
find out a thing or two (about someone or something)
v.
169
Idioms
(bir şey veya biri hakkında birine) bir iki şey anlatmak
tell (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
170
Idioms
(birine) bir iki şey anlatmak
tell someone a thing or two
v.
171
Idioms
(birine) bir iki şey anlatmak
teach someone a thing or two
v.
172
Idioms
iki şey arasına çizgi çizmek
draw a line between
v.
173
Idioms
(birisi veya bir şey hakkında birisine) bir iki şey öğretmek
could teach (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
174
Idioms
(birisi veya bir şey hakkında birisine) bir iki şey öğretmek
could tell (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
175
Idioms
(birisi veya bir şey hakkında birisine) bir iki şey öğretmek
tell (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
176
Idioms
(iki veya daha fazla kişi/şey arasında) bağlantı kurmak
join (up) the dots
v.
177
Idioms
bir iki şey öğrenmek
find out a thing or two
v.
178
Idioms
(iki şey) arasında ince bir çizgide gidip gelmek
tread a fine line between (something)
v.
179
Idioms
(iki şey) arasında denge kurmak
tread a fine line between (something)
v.
180
Idioms
iki zıt şey arasında gidip gelmek
sway to and fro
v.
181
Idioms
iki şey arasında kararsız kalmak
sway to and fro
v.
182
Idioms
birbirine çok yakın iki şey olmak
be different sides of the same coin
v.
183
Idioms
farklı görünen fakat aslında birbiriyle ilişkili iki şey olmak
be different sides of the same coin
v.
184
Idioms
farklı gibi görünen ama aslında birbirine çok yakın iki şey olmak
be two sides of the same coin
v.
185
Idioms
birine bir iki şey öğretebilmek
can/could teach/tell somebody a thing or two
v.
186
Idioms
birine bir iki şey söyleyebilmek
can/could teach/tell somebody a thing or two
v.
187
Idioms
birine bir iki şey öğretmek
could tell someone a thing or two
v.
188
Idioms
birine bir iki şey söyleyebilmek
could tell someone a thing or two
v.
189
Idioms
birine bir iki şey öğretmek
could teach someone a thing or two
v.
190
Idioms
birine bir iki şey söyleyebilmek
could teach someone a thing or two
v.
191
Idioms
(bir şey) olarak iki işi/görevi aynı anda yapmak
do double duty as (something)
v.
192
Idioms
(bir şey) olarak iki işi/görevi eş zamanlı olarak yürütmek
do double duty as (something)
v.
193
Idioms
(bir şey) olarak iki işi/görevi birden yapmak
do double duty as (something)
v.
194
Idioms
(bir şey) olarak iki şekilde hizmet vermek
do double duty as (something)
v.
195
Idioms
(iki şey) arasına çizgi çizmek
draw a line between (two things)
v.
196
Idioms
(iki şey) arasına sınır koymak/çizmek
draw a line between (two things)
v.
197
Idioms
iki kişi/şey arasında ayrım yapmak
make fish of one and fowl of another
v.
198
Idioms
iki kişi/şey arasında ayrım yapmak
make fish of one and fowl of the other
v.
199
Idioms
(birine bir şey hakkında) iki çift laf etmek
have a word (with somebody) (about something)
v.
200
Idioms
(birine bir şey hakkında) iki çift laf etmek
have/exchange words (with somebody) (about something) [uk]
v.
201
Idioms
bir iki şey öğrenmek
learn a thing or two
v.
202
Idioms
bir iki şey söylemek
tell a thing or two
v.
203
Idioms
birine bir iki şey anlatmak
tell (or teach) someone a thing or two
v.
204
Idioms
birine bir iki şey söylemek
tell (or teach) someone a thing or two
v.
205
Idioms
bir şeyi/bir şey yapmayı iki kez düşünmek
think twice about something/about doing something
v.
206
Idioms
(iki kişi/şey) arasında kalmış
torn between (people or things)
adj.
207
Idioms
(iki kişi/şey) arasında kararsız kalmış
torn between (people or things)
adj.
208
Idioms
(iki kişi/şey) arasında ikilemde kalmış
torn between (people or things)
adj.
209
Idioms
iki zıt şey arasında
between hawk and buzzard
adv.
210
Idioms
(iki şey) arasında hiçbir fark yok
there is no daylight between (two things)
expr.
211
Idioms
(iki şey) aralarından ışık sızmayacak kadar birbirine yakın
there is no daylight between (two things)
expr.
212
Idioms
(iki şey) birbirine geçmiş durumda
there is no daylight between (two things)
expr.
213
Idioms
(iki şey) arasında gidip gelen
on the borderline
expr.
214
Idioms
(iki şey) arasında kalmış
on the borderline
expr.
215
Idioms
(iki şey) arasında bir yerde
on the borderline
expr.
216
Idioms
iki şey arasında
on the cusp
expr.
217
Idioms
bu iki tarafın da yapabileceği bir şey
that's a game that two can play
expr.
218
Idioms
(iki kişi/şey) arasında bir fark yok
there's nothing to choose between (two people or things)
expr.
219
Idioms
(iki kişi/şey) birbirinin aynısı
there's nothing to choose between (two people or things)
expr.
220
Idioms
(iki kişi/şey) birbirine denk
there's nothing to choose between (two people or things)
expr.
Formal
221
Formal
yüce ve sıradan iki şey gülünç bir şekilde yan yana gelerek
bathetically
adv.
Speaking
222
Speaking
bir iki şey halletmem gerekiyor
I have to take care of a few things
expr.
223
Speaking
bir şey söylemeden önce iki kez düşün
think twice before saying anything
expr.
Trade/Economic
224
Trade/Economic
iki şey arasında ilişki kurmak
associate
v.
Law
225
Law
iki şey arasında seçimlik hakkını kullanmak suretiyle diğerinden vazgeçme
waiver by election
n.
Technical
226
Technical
iki şey arasındaki mesafe
interval
n.
227
Technical
iki şey arasına bir şey sokmak
interpolate
v.
Medical
228
Medical
iki şey arasında beklenen oranın kaybolmuş olması hali
disproportion
n.
229
Medical
iki şey arasında bulunan
intermediate
adj.
Math
230
Math
iki puan kazandıran şey
twoer [dialect]
n.
231
Math
iki puan değerindeki bir şey
twoer [dialect]
n.
Logic
232
Logic
(ilişki, ifade, işlem) bir alandaki iki şey için geçerli olan
binary
adj.
Linguistics
233
Linguistics
özünde alakasız iki şey arasında (ahlaki veya didaktik amaçlı) kurulan ilişki
parabola
n.
Theatre
234
Theatre
günde iki kez sahnelenen şey
two-a-day
n.
Latin
235
Latin
belirli iki gruptan birinde sınıflandırılamayan farklı özellikteki şey
tertium quid
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of iki şey
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy