karşıtlık - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

karşıtlık



Bedeutungen von dem Begriff "karşıtlık" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 27 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
karşıtlık contrast n.
General
karşıtlık adverseness n.
karşıtlık contradiction n.
karşıtlık antilogy n.
karşıtlık contrariety n.
karşıtlık hostility n.
karşıtlık animosity n.
karşıtlık interference n.
karşıtlık antinomy n.
karşıtlık enmity n.
karşıtlık antagonism n.
karşıtlık opposition n.
karşıtlık contrast n.
karşıtlık contrariness n.
karşıtlık controversy n.
karşıtlık reciprocalness n.
karşıtlık unfriendship n.
karşıtlık impugnation [obsolete] n.
karşıtlık distinction n.
karşıtlık polemy n.
karşıtlık counter n.
Colloquial
karşıtlık face-off n.
Trade/Economic
karşıtlık antagonism n.
Technical
karşıtlık opposition n.
Computer
karşıtlık antithesis n.
Math
karşıtlık reciprocity n.
Biochemistry
karşıtlık antagonism n.

Bedeutungen, die der Begriff "karşıtlık" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 72 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
ikili karşıtlık dichotomy n.
karşıtlık yaratma amacıyla bir araya getirme juxtaposition n.
birbirlerinin yansıması olan kristal veya moleküllerin arasındaki karşıtlık ilişkisi mirror-image relation n.
etkileşimde olan iki güç veya unsur arasındaki diyalektik karşıtlık dialectic n.
geniş ölçüde antitez, karşıtlık, çelişki, oksimoron ve paradoks kullanımına dayanan yenilikçi bir edebiyat, sanat ve felsefe hareketi paradoxism n.
kesin/tam bir zıtlık/karşıtlık içinde in sharp contrast to prep.
Phrasals
karşıtlık çıkarmak face off v.
Colloquial
katı bir karşıtlık a stark contrast n.
koyu karşıtlık a stark contrast n.
uzlaşmaz karşıtlık a stark contrast n.
Trade/Economic
karşıtlık teorisi theory of opposition n.
karşıtlık şartı ile on condition of reciprocity expr.
Law
uyuşturucu i̇stismarına karşıtlık yasası anti-drug abuse act n.
Politics
sınıfsal karşıtlık class antagonism n.
Technical
karşıtlık elemanı anticoincidence element n.
karşıtlık pekiştirme contrast enhancement n.
karşıtlık ilkesi principle of contrast n.
karşıtlık öğesi anticoincidence element n.
karşıtlık işlemi anticoincidence operation n.
Computer
çağdaş karşıtlık modern contrast n.
daha az karşıtlık less contrast n.
daha düşük karşıtlık lower contrast n.
daha fazla karşıtlık more contrast n.
düşük karşıtlık low contrast n.
en düşük karşıtlık lowest contrast n.
karşıtlık öğesi anticoincidence element n.
karşıtlık oranı contrast ratio n.
karşıtlık işlemi anticoincidence operation n.
karşıtlık ayarı contrast control n.
karşıtlık pekiştirme contrast enhancement n.
orta karşıtlık med contrast n.
yüksek karşıtlık renk düzeni high contrast color scheme n.
yüksek karşıtlık high contrast n.
yüksek karşıtlık highcontrast n.
yüksek karşıtlık siyah high contrast black expr.
yüksek karşıtlık beyaz high contrast white expr.
Informatics
ikili karşıtlık binary opposition n.
karşıtlık ayarı contrast control n.
Television
karşıtlık ayarı contrast control n.
Lighting
eşdeğer karşıtlık equivalent contrast n.
karşıtlık duyarlılığı contrast sensitivity n.
karşıtlık geriverim çarpanı contrast rendering factor n.
karşıtlık eşlemeli ışıkölçer equality of contrast photometer n.
Psychology
karşıtlık tepkileri contrast reactions n.
Optics
aşırı yüksek karşıtlık filtresi ultra high-contrast filter n.
Math
karşıtlık koşulu transversality n.
Geometry
dik açılı unsurlar arasındaki karşıtlık ilişkisi orthogonal opposition n.
Logic
karşıtlık karesi square of opposition n.
mantıksal karşıtlık yaratan bir ifade içeren discrete adj.
Biology
karşıtlık kurmak create a contrast v.
Linguistics
karşıtlık bağlacı adversative conjunction n.
çok yanlı karşıtlık multilateral opposition n.
çokyanlı karşıtlık multilateral opposition n.
eş öğeli karşıtlık equipollent opposition n.
eş ağırlıklı karşıtlık equipollent opposition n.
en küçük karşıtlık minimal contrast n.
eksik öğeli karşıtlık privative opposition n.
etkisel karşıtlık affective reactions n.
ikiyanlı karşıtlık bilateral opposition n.
ikili karşıtlık binary opposition n.
iki yanlı karşıtlık bilateral opposition n.
orantılı karşıtlık proportional opposition n.
sürekli karşıtlık constant opposition n.
tekil karşıtlık isolated opposition n.
yansızlaşabilir karşıtlık neutralisible opposition n.
mantıksal karşıtlık içeren ifade discretive [obsolete] n.
mantıksal karşıtlık yaratan bağlaç discretive [obsolete] n.
zıt karşıtlık polar opposition n.
zıt karşıtlık polarity n.
bağladığı sözcüklere veya sözcük gruplarına birbirine alternatif olma, zıtlık veya karşıtlık ilişkisi kazandıran (bağlaç) disjunctive adj.
History
özellikle fransa'da fransız devrimi sırasında ilan edilen vatandaşlık doktrinlerine karşıtlık anticivism n.
Music
(operada) ritim ve ölçüleri birbirine karıştırarak karşıtlık oluşturmak üzere tasarlanmış bir müzik bölümü imbroglio n.