Verlauf

oraya

Bedeutungen von dem Begriff "oraya" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 15 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	oraya	there adv.
General
2	General	oraya	along with adv.
3	General	oraya	thither adv.
4	General	oraya	yonder adv.
5	General	oraya	thitherward adv.
6	General	oraya	along adv.
7	General	oraya	ad loc adv.
8	General	oraya	thider [obsolete] adv.
9	General	oraya	thiderward [obsolete] adv.
10	General	oraya	thitherwards adv.
Technical
11	Technical	oraya	there interj.
Archaic
12	Archaic	oraya	thereto adv.
13	Archaic	oraya	thereunto adv.
14	Archaic	oraya	therethrough adv.
15	Archaic	oraya	yond adv.

Bedeutungen, die der Begriff "oraya" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 291 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	oradan oraya göçen kişi	wanderer n.
2	General	oradan oraya göçen kişi	roamer n.
3	General	oradan oraya göçen kişi	rover n.
4	General	oraya buraya çekiştiren kimse	touser n.
5	General	oraya buraya çekiştiren kimse	towser n.
6	General	oradan oraya hareket etme	twinkle n.
7	General	oradan oraya gezen kimse	hopper n.
8	General	insanların yüksek sesli rock müzik eşliğinde kendilerini çılgınca ve şiddetli bir şekilde oradan oraya savurdukları bir dans şekli	mosh n.
9	General	oradan oraya zıplayan küçük havai fişek	grasshopper n.
10	General	oradan oraya dolaşan kimse	circulator n.
11	General	amaçsızca oradan oraya savrulan kimse	coaster n.
12	General	oradan oraya seyahat etme	itineracy n.
13	General	oradan oraya göçen kimse	flyer n.
14	General	oraya gitmek	go there v.
15	General	oraya gitmek	get there v.
16	General	oradan oraya uçmak	flit v.
17	General	oradan oraya koşuşturmak	get about v.
18	General	oraya buraya gidip gelmek	get about v.
19	General	oradan oraya gidip gelmek	get about v.
20	General	oraya buraya saçılmak/akmak	flow to and fro v.
21	General	oraya buraya rastgele koşturmak	hither–and–thither v.
22	General	oraya buraya atlamak	tittup v.
23	General	oraya buraya atlamak	titup v.
24	General	oradan oraya sürüklemek	tousel v.
25	General	oradan oraya sürüklemek	towzle v.
26	General	oradan oraya sürüklemek	towsle v.
27	General	oradan oraya uçuşmak	twinkle v.
28	General	sürekli oradan oraya gitmek	bounce v.
29	General	(arazi yasası uyarınca) arazi üzerinde hak iddia edip oraya yerleşmek	homestead v.
30	General	oradan oraya gezmek	hop v.
31	General	oradan oraya seyahat etmek	hopscotch v.
32	General	oraya buraya bulaşmak	overstraw v.
33	General	oraya buraya bulaşmak	overstrew v.
34	General	oraya buraya bulaşmak	overstrow v.
35	General	oraya buraya koşturmak	fissle [scotland] v.
36	General	oraya buraya atlayan	tittupy adj.
37	General	oradan oraya	about adv.
38	General	oraya buraya	hither and thither adv.
39	General	oraya doğru	towards that place adv.
40	General	oraya buraya	hither and yon adv.
41	General	oraya kadar	thus far adv.
42	General	oradan oraya	from pillar to post adv.
43	General	oraya buraya	about adv.
44	General	oraya kadar	thereuntil adv.
45	General	oraya buraya	at random adv.
46	General	oraya buraya	around adv.
47	General	oraya buraya	here and there adv.
48	General	oraya buraya giderek	on the road adv.
49	General	oraya buraya giden	on tour adv.
50	General	nin oraya	over adv.
51	General	oraya kim gidiyor?	qui vive [french] expr.
Phrasals
52	Phrasals	oraya buraya gitmek	go about v.
53	Phrasals	oradan oraya koşuşturup durmak	dart around v.
54	Phrasals	oraya buraya atmak	fling (someone or something) around v.
55	Phrasals	oraya buraya atmak	fling someone or something around v.
56	Phrasals	oraya oraya çekmek/sürüklemek/çekiştirmek	pull someone or something around v.
57	Phrasals	oradan oraya savurmak	whisk (one) around v.
58	Phrasals	oradan oraya götürüp getirmek	whisk (one) around v.
59	Phrasals	oradan oraya götürüp getirmek	whisk someone around v.
60	Phrasals	arabayla oradan oraya götürmek/taşımak	ferry (someone) around v.
61	Phrasals	arabayla oradan oraya götürmek/taşımak	ferry someone around v.
62	Phrasals	oraya buraya fırlatmak	fling (someone or something) around v.
63	Phrasals	oraya buraya fırlatmak	fling someone or something around v.
64	Phrasals	oradan oraya taşımakla uğraşmak	galumph around v.
65	Phrasals	oraya buraya saçmak	fling (someone or something) around v.
66	Phrasals	oraya buraya saçmak	fling someone or something around v.
67	Phrasals	oraya buraya taşımak	carry around v.
68	Phrasals	oraya buraya yaymak	fling (someone or something) around v.
69	Phrasals	oraya buraya yaymak	fling someone or something around v.
70	Phrasals	oradan oraya çekmek/sürüklemek/çekiştirmek	pull around v.
71	Phrasals	oraya buraya çarparak yürümek/dolaşmak	bumble along v.
72	Phrasals	oraya buraya çarparak yürümek/dolaşmak	bumble through v.
73	Phrasals	oradan oraya taşımak	carry (someone or something) about v.
74	Phrasals	oradan oraya taşımak	carry someone or something about v.
75	Phrasals	oradan oraya taşımak	carry someone or something around v.
76	Phrasals	oradan oraya koşturmak	run around v.
77	Phrasals	oraya buraya koşuşturmak	run around v.
78	Phrasals	oradan oraya zıplamak	jump around v.
79	Phrasals	oradan oraya koşuşturmak	bustle around v.
80	Phrasals	oraya buraya koşturmak	run around v.
81	Phrasals	oradan oraya gitmek	bat around v.
82	Phrasals	oradan oraya koşturmak	bat around v.
83	Phrasals	çekiştirip oradan oraya sürüklemek	yank around v.
84	Phrasals	çekiştirip oradan oraya götürmek	yank around v.
85	Phrasals	oradan oraya koşturup durmak	dart around v.
86	Phrasals	oradan oraya seyahat etmek	get around v.
87	Phrasals	oradan oraya seyahat etmek/taşınmak	knock about v.
88	Phrasals	oradan oraya gezmek	knock about v.
89	Phrasals	oradan oraya dolaşmak	knock about v.
90	Phrasals	oradan oraya gezmek	knock around v.
91	Phrasals	oradan oraya dolaşmak	knock around v.
92	Phrasals	oradan oraya seyahat etmek/taşınmak	knock around v.
93	Phrasals	bir durumla/meseleyle başa çıkabilmek için oraya bir kaynak yığmak	toss at (something) v.
94	Phrasals	oradan oraya çekmek/sürüklemek	pull about v.
95	Phrasals	oradan oraya taşımak	pull about v.
96	Phrasals	birini oradan oraya sürüklemek	pull someone about v.
97	Phrasals	çılgınca oradan oraya dolanmak	jump about v.
98	Phrasals	odağı oradan oraya çevirmek	jump about v.
99	Phrasals	odağı oradan oraya çevirmek	jump around v.
100	Phrasals	bir şeyi oradan oraya tekmelemek/tekmeleyip durmak	kick about v.
101	Phrasals	rüzgar nereden eserse oraya gitmek	swim with (something) v.
102	Phrasals	oradan oraya sıçramak	pitch around v.
103	Phrasals	oradan oraya çekmek/çekiştirmek	pull round v.
104	Phrasals	oradan oraya sürüklemek	pull round v.
105	Phrasals	oradan oraya taşımak	pull round v.
106	Phrasals	oradan oraya itmek	pull round v.
107	Phrasals	oradan oraya dolaşmak	bob (around) v.
108	Phrasals	oradan oraya koşuşturmak	bomb around v.
109	Phrasals	oradan oraya gidip durmak	bomb around v.
110	Phrasals	bir oraya bir buraya gitmek	bomb around v.
111	Phrasals	oradan oraya gezmek/dolaşmak	bomb around v.
112	Phrasals	oradan oraya atlamak	bounce around v.
113	Phrasals	hızla oradan oraya koşmak	dash across v.
114	Phrasals	oradan oraya sıçramak	dash across v.
115	Phrasals	oradan oraya atlamak	dash across v.
116	Phrasals	bir oraya bir buraya zıplamak	dash across v.
117	Phrasals	bir yerde hızla oradan oraya koşmak	dash across something v.
118	Phrasals	bir yerde oradan oraya sıçramak	dash across something v.
119	Phrasals	bir yerde oradan oraya atlamak	dash across something v.
120	Phrasals	bir yerde bir oraya bir buraya gidip gelmek	dash across something v.
121	Phrasals	arabayla oradan oraya götürmek/taşımak	ferry around v.
122	Phrasals	oraya buraya atmak	fling around v.
123	Phrasals	oraya buraya fırlatmak	fling around v.
124	Phrasals	oraya buraya saçmak	fling around v.
125	Phrasals	oraya buraya yaymak	fling around v.
126	Phrasals	bir yerde oradan oraya koşturmak	flutter about something v.
127	Phrasals	bir yerde oradan oraya hareket etmek	flutter about something v.
128	Phrasals	bir yerde oradan oraya koşturmak	flutter around something v.
129	Phrasals	bir yerde oradan oraya hareket etmek	flutter around something v.
130	Phrasals	oradan oraya koşturmak	flutter about v.
131	Phrasals	oradan oraya hareket etmek	flutter about v.
132	Phrasals	(bir yerde) oradan oraya koşturmak	flutter around (something) v.
133	Phrasals	(bir yerde) oradan oraya hareket etmek	flutter around (something) v.
134	Phrasals	oradan oraya koşturmak	fuss around v.
135	Phrasals	etrafında oradan oraya koşuşturmak/gidip gelmek	jockey around v.
136	Phrasals	etrafında oradan oraya koşturmak/göndermek	jockey around v.
137	Phrasals	(birini/bir şeyi bir şeyin) içinde oradan oraya götürmek/taşımak	push (someone or something) about in (something) v.
138	Phrasals	(birini/bir şeyi bir şeyin) içinde oradan oraya götürmek/taşımak/sürmek	push (someone or something) around in (something) v.
139	Phrasals	(oradan oraya) seyahat etmek	shuttle from (something or some place) to (something or some place) v.
140	Phrasals	(oradan oraya) gidip durmak	shuttle from (something or some place) to (something or some place) v.
141	Phrasals	(oradan oraya) göndermek	shuttle from (something or some place) to (something or some place) v.
142	Phrasals	(oradan oraya) gönderip durmak	shuttle from (something or some place) to (something or some place) v.
143	Phrasals	oradan oraya koşturmak	squirrel around v.
144	Phrasals	(bir şeyde/bir yerde) öfkeyle/bir hışımla oradan oraya yürümek	steam across (something or some place) v.
145	Phrasals	oradan oraya savurmak	whisk around v.
146	Phrasals	oradan oraya götürüp getirmek	whisk around v.
Phrases
147	Phrases	zaten gittim oraya (tişörtünü de/kupa da/mıknatıs da aldım)	been there, done that, bought the T-shirt expr.
148	Phrases	oradan oraya	backwards and forwards expr.
149	Phrases	söz oraya gelmişken	btw (by the way) expr.
Proverb
150	Proverb	nerede beleş oraya yerleş	why buy a cow when you can get milk for free
151	Proverb	nerede beleş oraya yerleş	why buy a cow when milk is so cheap
152	Proverb	üst üste/oradan oraya taşınmanın yangından farkı yok	three moves are as bad as a fire
153	Proverb	üst üste/oradan oraya taşınmak yangın çıkmış kadar çok şeyin kaybolmasına sebebiyet verir	three moves are as bad as a fire
Colloquial
154	Colloquial	oradan oraya göçen kişi	bird of passage n.
155	Colloquial	oradan oraya gezmek/yerleşmek	kick around v.
156	Colloquial	oradan oraya dolaşmak	go walkabout [australia] v.
157	Colloquial	(birini/bir şeyi) bir oraya bir oraya göndermek	buffet (someone or something) v.
158	Colloquial	(birini/bir şeyi) oradan oraya göndermek	buffet (someone or something) v.
159	Colloquial	oradan oraya gezmek	hop v.
160	Colloquial	oraya gidip ne olup bittiğine bak	go there and see what's going on expr.
161	Colloquial	oraya ulaşmamız birkaç gün sürer	it'll take us a couple days to get down to there expr.
162	Colloquial	oraya buraya	hither and yon expr.
163	Colloquial	oraya buraya	hither and thither expr.
164	Colloquial	oraya gitmenin daha kolay bir yolu yok mu?	isn't there an easier way to get there? expr.
165	Colloquial	o oraya yakışmaz	somebody's face doesn't fit expr.
166	Colloquial	buradan oraya gidilmez	can't get there from here expr.
167	Colloquial	oraya buraya	hither and thither/yon expr.
168	Colloquial	oradan oraya	hither and thither/yon expr.
169	Colloquial	oraya buraya	thither and yon expr.
Idioms
170	Idioms	rüzgar nereye eserse oraya giden kimse	vicar of bray n.
171	Idioms	oradan oraya göçen kişi	a bird of passage n.
172	Idioms	oradan oraya seyahat etme isteği	itchy feet [uk/australia] n.
173	Idioms	oraya gelmek	be around v.
174	Idioms	başı kesik tavuk gibi oradan oraya koşmak	run about like a headless chicken v.
175	Idioms	başı kesik tavuk gibi oradan oraya koşmak	be running about like a headless chicken v.
176	Idioms	başı kesik tavuk gibi oradan oraya koşmak	be rushing about like a headless chicken v.
177	Idioms	birini oradan oraya koşturmak	send someone from pillar to post v.
178	Idioms	bir oraya bir buraya gitmek	toing and froing on something v.
179	Idioms	heyecanla/endişeyle bir oraya bir buraya yürüyüp durmak	pace the floor v.
180	Idioms	ne yapacağını bilmez şekilde bir oraya bir buraya koşuşturmak	run (around) in circles v.
181	Idioms	oraya buraya çarparak ilerlemek	crash about v.
182	Idioms	oraya buraya saldırmak	go on a rampage v.
183	Idioms	karınca gibi oradan oraya koşturmak	rush around like a blue-arsed fly v.
184	Idioms	ne yapacağını bilmez şekilde bir oraya bir buraya koşuşturmak	run around like a chicken with its head cut off v.
185	Idioms	karınca gibi oradan oraya koşturmak	run around like a blue-arsed fly v.
186	Idioms	oradan oraya savrulmak	sway from side to side v.
187	Idioms	oradan oraya koşmak	run around like a blue arsed fly v.
188	Idioms	oradan oraya koşmak	rush around like a blue arsed fly v.
189	Idioms	oraya sonra gelmek	cross that bridge later v.
190	Idioms	oradan oraya gitmek	do the rounds v.
191	Idioms	oradan oraya yer/pozisyon değiştirmek	play musical chairs v.
192	Idioms	oradan oraya gönderilmek	be pushed from pillar to post v.
193	Idioms	oradan oraya yollanmak	be pushed from pillar to post v.
194	Idioms	oradan oraya seyahat etmek zorunda bırakılmak	be pushed from pillar to post v.
195	Idioms	oradan oraya itilmek	be pushed from pillar to post v.
196	Idioms	oradan oraya gönderilmek	be driven, pushed from pillar to post v.
197	Idioms	oradan oraya yollanmak	be driven, pushed from pillar to post v.
198	Idioms	oradan oraya seyahat etmek zorunda bırakılmak	be driven, pushed from pillar to post v.
199	Idioms	oradan oraya itilmek	be driven, pushed from pillar to post v.
200	Idioms	oradan oraya sürüklenmek	be driven, pushed, from pillar to post v.
201	Idioms	oradan oraya gönderilmek	be driven, pushed, from pillar to post v.
202	Idioms	oradan oraya yollanmak	be driven, pushed, from pillar to post v.
203	Idioms	oradan oraya itilmek	be driven, pushed, from pillar to post v.
204	Idioms	oraya buraya saldırmak	be on a rampage v.
205	Idioms	bir oraya bir buraya koşturmak	be rushed off (one's) feet v.
206	Idioms	başı kesik tavuk gibi oradan oraya koşmak	run about like a chicken with its head cut off v.
207	Idioms	ne yapacağını bilmez şekilde bir oraya bir buraya koşuşturmak	run about like a chicken with its head cut off v.
208	Idioms	oradan oraya/başıboş şekilde savrulmak	run adrift v.
209	Idioms	oradan oraya koşuşturup işleri halletmeye çalışmak	run around like a headless chicken v.
210	Idioms	panik halinde oradan oraya koşturup işleri tamamlamaya çalışmak	run around like a headless chicken v.
211	Idioms	birini oradan oraya koşturmak	run somebody/something into the ground v.
212	Idioms	oradan oraya koşturmak/göndermek	send from pillar to post v.
213	Idioms	beni oraya gitmeye hiçbir şey ikna edemez	wild horses couldn't drag me expr.
214	Idioms	bir oraya bir buraya kontrolsüz şekilde	like a man/woman possessed expr.
215	Idioms	dünyada oraya gitmem!	wild horses couldn't drag me there! expr.
216	Idioms	oraya yakışmazsın	your face doesn't fit expr.
Speaking
217	Speaking	bütün akşam burada oturacağıma oraya gitmeyi tercih ederim	I'd rather go there than sit here all evening expr.
218	Speaking	bu oraya gideceğim anlamına gelmez	that does not mean i'm going there expr.
219	Speaking	beni oraya getirmeyin	don't make me come out there expr.
220	Speaking	biz oraya uçak ile gittik	we went there by plane expr.
221	Speaking	biz oraya uçakla gittik	we went there by plane expr.
222	Speaking	bu hızda gidersek oraya asla varamayız	we'll never get there at this rate expr.
223	Speaking	beni oraya geri götüremezsiniz	you can't bring me back there expr.
224	Speaking	beni oraya götüremezsin	you can't take me back expr.
225	Speaking	buradan oraya gidemezsin	you can't get there from here expr.
226	Speaking	bunun oraya gitmekle ne ilgisi var?	what's that have to do with going there? expr.
227	Speaking	çok uzak değil ise oraya yürüyebilirim	if it isn't far I can walk there expr.
228	Speaking	hadi oraya gidelim	let's go there expr.
229	Speaking	eğer iş oraya varırsa	if it comes to that expr.
230	Speaking	getirmeyin beni oraya	don't make me come out there expr.
231	Speaking	iş oraya gelirse	if it comes to that expr.
232	Speaking	oraya girmek için birilerini tanıman gerekiyor	you have to know someone to get in expr.
233	Speaking	oraya gelmemize az kaldı	we are about to arrive there expr.
234	Speaking	oraya gitme fikri hoşuma gitmiyor	I don't like the idea of going there expr.
235	Speaking	oraya neden gittiğini hiç anlamıyorum	I don't even know why you're there expr.
236	Speaking	oraya park etmemeliydin	you shouldn't have parked there expr.
237	Speaking	oraya gitmeliydim	I should have gone there expr.
238	Speaking	oraya tekrar gideceğim	I'll go there again expr.
239	Speaking	oraya ne zaman gittin?	when did you go there? expr.
240	Speaking	oraya ne zaman gittiniz?	when did you go there? expr.
241	Speaking	oraya ne ara gittin?	when did you go there? expr.
242	Speaking	oraya nasıl gideriz?	how can we go there? expr.
243	Speaking	oraya buradan yürüyerek gidebilir miyim?	can i walk there from here? expr.
244	Speaking	kendi başına oraya gitmeni istiyorum	I want you to go over there by yourself expr.
245	Speaking	oraya gitmekten başka şansımızın olmadığını varsayalım	let's say that we have no choice but to go there expr.
246	Speaking	kendi başına oraya gitmeni istiyorum	I want you to go there by yourself expr.
247	Speaking	oraya tek gittim	I went there alone expr.
248	Speaking	oraya gitmem mümkün değil	there's no way that i'll go expr.
249	Speaking	oraya park edemezsin	you can't park there expr.
250	Speaking	oraya vardığında/ulaştığında beni ara	call me when you get there expr.
251	Speaking	oraya gelmek için sabırsızlanıyorum	I can't wait to get up there expr.
252	Speaking	oraya gidip gitmeyeceğimiz konusunda konuştuk	we talked about whether we will go there expr.
253	Speaking	oraya nasıl gidebilirim?	how can I get there? expr.
254	Speaking	oraya nasıl gidebiliriz?	how can we go there? expr.
255	Speaking	oraya oturma	don't sit there expr.
256	Speaking	oraya geri dönme	don't go back in there expr.
257	Speaking	oraya gitmek istiyorum	I wanna go there expr.
258	Speaking	oraya daha önce gittin mi?	have you ever been there before? expr.
259	Speaking	oraya nasıl giderim?	how do I get there? expr.
260	Speaking	oraya münasip bir zamanda giderim	I will go there some time expr.
261	Speaking	oraya gitmeme şu kadar kalmıştı	I came this close to go there expr.
262	Speaking	oraya varmak üzereyiz	we are about to arrive there expr.
263	Speaking	oraya gitmekten başka şansım/seçeneğim yok	I have no choice but to go there expr.
264	Speaking	oraya geri dönme	don't go back there expr.
265	Speaking	oraya varmam bir - bir buçuk saat sürer	it's gonna take about an hour and a half to get there expr.
266	Speaking	oraya girmek için birilerini tanımanız gerekiyor	you have to know someone to get in expr.
267	Speaking	muhabbet sırasında laf bir şekilde oraya geldi	it just seemed to come up in the conversation expr.
268	Speaking	oraya ulaşmak üzereyiz	we are about to arrive there expr.
269	Speaking	oraya kim gidiyor?	who goes there? expr.
270	Speaking	oraya gitmekten başka şansımızın olmadığını düşünelim	let's say that we have no choice but to go there expr.
271	Speaking	neden oraya gitmeyi bu kadar (fena halde) çok istiyorsun?	why do you want to go there so bad? expr.
272	Speaking	oraya kendim gidebilirim	I can get there myself expr.
273	Speaking	oraya ulaşmamıza az kaldı	we are about to arrive there expr.
274	Speaking	şu anda yoldayım (oraya doğru geliyorum)	I'm on my way now expr.
275	Speaking	seni oraya götürmekten zevk duyarım	it'd be my pleasure to take you there expr.
276	Speaking	temmuz'da oraya gelirim herhalde	I'll probably make it over there in july expr.
277	Speaking	oraya nasıl gidersin?	how do you go there? expr.
278	Speaking	üşenmedi oraya gitti	she/he managed to bring herself/himself to go there expr.
279	Speaking	oraya ilk varan kazanır	first person there wins expr.
Aeronautic
280	Aeronautic	eğlence arayışıyla jet uçağıyla oradan oraya uçan zengin ve sosyal açıdan önemli kişilerden oluşan grup	jet set n.
Biology
281	Biology	bir yere özgü, oraya has organizmalar	indigenous organisms n.
282	Biology	(bir yerde) doğal olarak bulunan, oraya özgü bakteri	indigenous bacteria n.
Agriculture
283	Agriculture	(eskiden) büyük bir kır evine ait olup oraya yiyecek sağlayan çiftlik	home farm [uk] n.
Archaic
284	Archaic	oraya buraya gidip gelmek	dodge v.
285	Archaic	oradan oraya gezen	circumforaneous adj.
286	Archaic	oraya buraya, her yer/yere	hither, thither, and yon expr.
Slang
287	Slang	nereye çeksen oraya giden tip	yo-yo [us/canadian] n.
288	Slang	oraya buraya işeyen	piddler n.
289	Slang	oraya buraya işeme	piddling n.
290	Slang	nerede beleş oraya yerleş?	why buy a cow when (the) milk is free? expr.
291	Slang	nerede beleş oraya yerleş	why buy the cow when you can get (the) milk for free? expr.