tiny - Türkisch Englisch Wörterbuch

tiny

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "tiny" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 15 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
tiny adj. ufacık
We made just one tiny little mistake.
Sadece ufacık bir hata yaptık.

More Sentences
tiny adj. küçücük
The State restricts the tiny space of freedom that had been gained by the working class and youth.
Devlet, işçi sınıfının ve gençliğin kazandığı küçücük özgürlük alanını kısıtlıyor.

More Sentences
tiny adj. minik
She decided to do a sponsored wheelchair push, self-propelling the wheels with her tiny hands.
Minik elleriyle tekerlekleri kendi kendine iterek sponsorlu bir tekerlekli sandalye itme hareketi yapmaya karar verdi.

More Sentences
tiny adj. mini mini
tiny adj. minicik
General
tiny adj. çok küçük
He bought a tiny house because he lives alone.
Yalnız yaşadığı için çok küçük bir ev satın aldı.

More Sentences
tiny adj. küçük
In both the unions and the employers' organisations women in leadership roles are in a tiny minority.
Hem sendikalarda hem de işveren örgütlerinde liderlik rolündeki kadınlar küçük bir azınlıktır.

More Sentences
Technical
tiny adj. ufacık
The baby held out his tiny hand.
Bebek ufacık elini uzattı.

More Sentences
General
tiny adj. ufacık tefecik
tiny adj. bacak kadar
tiny adj. bit kadar
tiny adj. ufaklık
tiny adj. minimini
tiny adj. minnacık
tiny adj. mini

Bedeutungen, die der Begriff "tiny" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 31 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
tiny [brit] n. bebek
The last time you saw her, she was just a tiny baby.
Onu son gördüğünüzde küçücük bir bebekti.

More Sentences
Colloquial
tiny house n. küçük ev
Tiny houses on wheels are classified as RVs.
Tekerlekli küçük evler karavan olarak sınıflandırılır.

More Sentences
General
tiny place n. küçük yer
tiny area n. küçük alan
tiny piece of matter n. maddenin çok küçük parçası
tiny piece n. parçacık
tiny piece n. çok küçük parça
tiny piece n. küçücük parça
tiny [brit] n. ufacık çocuk
make tiny distinctions v. titiz davranmak
make tiny distinctions v. ince eleyip sık dokumak
make tiny distinctions v. kılı kırk yarmak
bore somebody out of their (tiny) mind v. içini baymak
miss one tiny detail v. küçük bir ayrıntıyı kaçırmak
a tiny bit adj. bir nebze
tiny and round adj. mercimek kadar
teeny-tiny adj. ufacık
teeny-tiny adj. minicik
Colloquial
tiny house n. çok küçük ev
tiny house n. genellikle 37 metrekare ve altındaki evler
not even a tiny bit expr. zerre kadar (olumsuz)
teeny tiny expr. mini minnacık
Idioms
patter of tiny feet n. çocuk cıvıltısı
the patter of tiny feet n. (evdeki) çocuk gürültüsü/patırtısı
the patter of tiny feet n. (evdeki) çocuk sesleri
hear the patter of tiny feet v. bebeği olduğunu/olacağını öğrenmek
Computer
tiny integer n. çok küçük tamsayı
tiny view n. küçük görünüm
Zoology
tiny fly n. minik sinek
tiny speckled bush-cricket n. minik noktalı çalı kriketi
Botanic
tiny tim (thymophylla aurea) n. papatyagiller familyasından sarı çiçekli bir çayır bitkisi