use - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

use

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "use" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 47 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
use n. kullanım
use n. kullanma
use v. kullanmak
General
use n. tasarruf
use n. adet
use n. yoğaltım
use n. yarar
use n. kullanma hakkı
use n. amaç
use n. kulanım hakkı
use n. menfaat
use n. alışkanlık
use n. fayda
use n. alışkı
use n. hayır
use n. faydalanma
use n. istifade
use n. kullanma biçimi
use n. kullanım şekli
use n. ihtiyaç
use n. lüzum
use n. alışıklık
use v. adet edinmek
use v. muamele etmek
use v. yararlanmak
use v. sarf etmek
use v. harcamak
use v. sömürmek
use v. içmek (sigara içki vb'ni)
use v. istismar etmek
use v. tüketmek
use v. kullanmak (sigara/içki vb'ni)
use v. davranmak
use v. faydalanmak
use v. kullanmak
use v. değerlendirmek
use v. alıştırmak
use v. hizmete sunmak
use v. bir amaç için çalıştırmak
Trade/Economic
use n. intifa hakkı
Law
use n. istimal
use v. istimal etmek
Technical
use n. kullanma
use n. kullanım
use v. kullanmak
Computer
use expr. kullan
Religious
use n. belirli bir kilisede veya cemaatte yapılan dini etkinlik

Bedeutungen, die der Begriff "use" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
make use of v. faydalanmak
use up v. tüketmek
General
license to use n. kullanma ruhsatı
limited use n. sınırlı kullanım
drug use n. ilaç kullanımı
limited use n. kısıtlı kullanım
loans for use n. ariyet
lack of use n. kal olmuş
exclusive use n. münhasır kullanım
licence to use n. kullanma ruhsatı
accessory use n. ortaklaşa kullanım
rural land use n. kırsal arazi kullanımı
wise use n. akılcı kullanım
therapeutic use hot water n. tedavi edici sıcak su
recreation use areas n. rekreasyon kullanım sahası
outfit use n. malzeme kullanımı
intended use n. kullanım amacı
use tax n. kullanım vergisi
land use plan n. çevre düzenleme planı
beneficial use n. yararlı kullanım
unauthorized use n. ruhsatsız kullanım
land use survey n. arazi kullanım etüdü
place of use n. kullanım yeri
illegal use of electricity n. kaçak elektrik kullanımı
fair use n. doğru kullanım
effective use n. etkin kullanma
outdoor use n. dışarıda kullanım
instructions for use n. kullanma kılavuzu
general use n. genel kullanım
urban land use n. kent toprak kullanımı
outdoor use n. dış mekanlarda kullanım
investigation of alleged use n. isnat edilen kullanımın delil araştırması
land use n. toprak kullanımı
urban land use n. şehir toprak kullanımı
the use of quotations n. alıntılama
use age n. kullanma süresi
common use areas n. müşterek kullanım alanları
common use areas n. ortak kullanım alanları
common use areas n. ortak kullanım mekanları
conversion to one's own use n. kendi malı gibi kullanma
terms of use n. kullanım koşullar
productive use n. verimli kullanım
use of nicknames n. takma isim kullanma
land use n. arazi kullanımı
secure use n. güvenli kullanım
use of force n. güç kullanımı
use of force n. güç kullanma
safe use n. güvenli kullanım
common use n. yaygın kullanım
ease of use n. kullanım kolaylığı
use of sources n. kaynakların kullanımı
effective use n. etkin kullanım
efficient use n. etkin kullanım
practical use n. pratik kullanım
practical use n. kullanışlı kullanım
commercial use n. ticari kullanım
use of powers n. yetkilerin kullanılması
economy in use n. kullanımda tutumluluk
drug use n. uyuşturucu kullanımı
improper use n. kötü kullanım
responsible use n. sorumlu kullanım
uncontrolled use n. kontrolsüz kullanım
declaration of use n. kullanım beyanı
proper use n. doğru kullanım
conditions of use n. kullanım şartları
unrestricted use n. sınırsız kullanım
suitability for use n. kullanıma uygunluk
conditions of use n. kullanım koşulları
terms of use n. kullanım şartları
terms of use n. kullanım koşulları
monthly use charge n. aylık kullanım ücreti
monthly use charge n. aylık kullanım bedeli
tobacco use disorder n. tütün kullanım bozukluğu
flexible use n. esnek kullanım
use instructions n. kullanım talimatları
public use n. kamu kullanımı
dual-use n. ikili kullanım
non-use n. kullanılmama
non-use n. kullanmama
daily use n. günlük kullanım
need to use the loo n. tuvalet ihtiyacı
need to use the toilet n. tuvalet ihtiyacı
need to use the bathroom n. tuvalet ihtiyacı
wrong use n. yanlış kullanma
wrong use n. haksız kullanma
wrong use n. yanlış uygulama
industrial use n. endüstriyel kullanım
area of use n. kullanım alanı
single use n. tek sefer
single use n. tek kullanım
unauthorised use n. yetkisiz kullanım
unauthorised use n. izinsiz kullanım
unauthorized use n. izinsiz kullanım
unauthorized use n. yetkisiz kullanım
internal use only n. sadece kurum içi kullanım için
difficulty of use n. kullanım zorluğu
use by date n. son kullanma tarihi
comfort of use n. kullanım rahatlığı
ease of use n. kullanım rahatlığı
logic of use n. kullanım mantığı
water use right agreements n. su kullanım hakkı anlaşmaları
correct use n. doğru kullanım
trouble-free use n. sorunsuz kullanım
the place of use n. kullanıldığı yer
use of natural sources n. doğal kaynakların kullanımı
use of natural sources n. doğal kaynakların kullanılması
child use and care articles n. çocuk kullanım ve bakım eşyaları
off-duty use n. iş/görev dışında kullanma
advise to use n. kullanım tavsiyesi
advise to use n. kullanma talimatı
exclusive use n. özel kullanım
use of the wheel n. tekerleğin kullanılması
single-use camera n. tek kullanımlık fotoğraf makinesi
previous use n. önceki kullanım
prior use n. önceki kullanım
miss-use n. hatalı kullanım
miss-use n. yanlış kullanım
wrong use n. hatalı kullanım
false use n. hatalı kullanım
extended use n. uzun süreli kullanım
long term use n. uzun süreli kullanım
amount of use n. kullanım miktarı
internet use n. internet kullanımı
excessive use of alcohol n. aşırı alkol kullanımı
habit of use n. kullanım alışkanlığı
practical hints for use n. pratik kullanım ipuçları
point of use n. kullanım noktası
use of knowledge n. bilgiyi kullanma
false use n. yanlış kullanım
increasing use n. artan kullanım
growing use n. artan kullanım
use of english n. ingilizcenin kullanılışı
actual use n. fiili kullanım
urban land use n. kentsel arazi kullanımı
use reason n. kullanım nedeni
educational use n. eğitimsel kullanım
civilian use n. sivil alanda kullanımı
natural gas use n. doğalgaz kullanımı
opportunity to use n. kullanım olanağı
opportunity to use n. kullanım imkanı
chance to use n. kullanım olanağı
opportunity to use n. kullanım şansı
chance to use n. kullanım imkanı
chance to use n. kullanım şansı
product use n. ürün kullanımı
industrial and commercial use n. sanayi ve ticari kullanım
licence to use n. kullanma ruhsatı
individual use n. bireysel kullanım
individual use n. kişisel kullanım
fair use n. adil ve makul kullanım şartıyla telifli eserlerin belirli kısımlarının telif izni alınmaksızın kullanılabileceğini öngören yasal doktrin
joint use n. ortak kullanım
over-use n. aşırı kullanım
over-use n. tüketme
over-use n. sömürü
ill-use n. kötüye kullanma
ill-use n. kötü kullanım
secondary use n. gerekli hallerde amaç dışı kullanım
secondary use n. koşullara göre değişebilen kullanım biçimi
use excessively v. aşırı kullanmak
use force v. baskı yapmak
use forcible means v. kuvvet kullanmak
use bad language v. küfür etmek
use up v. yoğaltmak
use bad language v. ağzını bozmak
make use of an opportunity v. değerlendirmek (bir fırsatı vb)
use one's advantage v. avantaj kullanmak
be of no more use v. hayır kalmamak
use against v. aleyhine kullanmak
use up v. dibini bulmak
make use of v. yararlanmak
use as a shield v. siper etmek
use force v. zor kullanmak
use a pompous language v. edebiyat yapmak
be of use v. yardım etmek
use one's life v. kafayı çalıştırmak
forbid somebody the use of v. haram etmek
come into use v. kullanılmaya başlamak
use as a screen v. paravan olarak kullanmak
use electricity illegally v. kaçak elektrik kullanmak
keep for future use v. ileride kullanmak üzere tutmak
use one's influence v. ağırlığını koymak
use drugs v. uyuşturucu kullanmak
begin to use v. kullanıma başlamak
use up v. dibine darı ekmek
make use of an advantage v. avantajdan faydalanmak
get into use v. kullanıma almak
use somebody as a tool v. maşa gibi kullanmak
use force v. cebir kullanmak
use one's mind v. aklını kullanmak
use one's life v. saksıyı çalıştırmak
use epilating wax v. ağda yapmak
have no use for v. gereksememek
make use of v. kullanmak
put to good use v. değerlendirmek
use a trick v. düzen kurmak
use an advantage v. avantajdan faydalanmak
use violence v. şiddet uygulamak
use hard words v. ağır söylemek
make use of v. istifade etmek
be of use v. yaramak
be of use for something v. bir şeye yaramak
use one's life v. kafasını kullanmak
kept for future use v. ileride kullanmak üzere tutmak
make use of v. faydalanmak
use a pompous language v. lügat paralamak
put to use v. kullanmak
have no use for v. hoşlanmamak
use up v. harcamak
use violence v. şiddet kullanmak
make good use of v. iyi kullanmak
be in use v. kullanılmak
put to use v. uygulamak
make use v. istifade etmek
make use v. kullanmak
provide something for the use of somebody v. yararına sunmak
make use of the time well v. zamanı iyi değerlendirmek
make use of someone's knowledge v. tecrübesinden faydalanmak
make use of someone's experience v. deneyiminden faydalanmak
make use of someone's experience v. tecrübesinden yararlanmak
make use of someone's knowledge v. tecrübesinden yararlanmak
make use of someone's experience v. deneyiminden yararlanmak
make use of someone's knowledge v. deneyiminden yararlanmak
make use of someone's experience v. tecrübesinden faydalanmak
make use of someone's knowledge v. deneyiminden faydalanmak
use force v. güç kullanmak
put into use v. devreye almak
put (something) to good use v. değerlendirmek
be put into use v. devreye alınmak
no longer to be in use v. devre dışı kalmak
use something suitably v. doğru şekilde kullanmak
use something properly v. doğru kullanmak
use something suitably v. doğru kullanmak
use something properly v. doğru şekilde kullanmak
use the opportunities v. fırsatları değerlendirmek
not in use v. atıl durmak
make use of the advantages provided by v. sunduğu avantajlardan yararlanmak
make use of the advantages provided by v. sunduğu avantajlardan istifade etmek
let somebody use something v. kullandırmak
make somebody use something v. kullandırmak
use as a base v. baz olarak almak
use something as starting v. başlangıç olarak almak
use something as base v. temel almak
use something as base v. baz almak
use something as starting v. başlangıç almak
use something as base v. temel olarak kullanmak
use force v. güç uygulamak
use baton v. cop kullanmak
use as a means of v. araç olarak kullanmak
use something as bait v. yem olarak kullanmak
use for the wrong purposes v. amacı dışında kullanmak
use capacity v. kapasite kullanmak
use battery v. pille çalışmak
use one's influence v. nüfuzunu kullanmak
make use of someone v. birisinden faydalanmak
use the internet v. internete girmek
use physical force v. fiziksel güç kullanmak
use a trump v. koz olarak kullanmak
use the internet v. internet kullanmak
use the train v. tren sürmek
use violence v. şiddet göstermek
use a service v. hizmetten yararlanmak
use power v. yetki kullanmak
use the opportunity v. fırsatı değerlendirmek
use computer v. bilgisayar kullanmak
bring something into use v. kullanıma sunmak
bring something into use v. kullanıma açtırmak
come into use v. kullanıma sunulmak
be brought into use v. kullanıma sunulmak
go out of use v. kullanımdan kalkmak
come into use v. kullanıma girmek
use as a trump card v. koz olarak kullanmak
drop something out of use (word etc.) v. kullanımdan kaldırmak
abolish the use v. kullanımdan kaldırmak
use budget v. bütçe kullanmak
be opened for use v. kullanıma açılmak
use force v. kuvvet uygulamak
point a reed (for use as a pen) v. kalem açmak
use something as base v. dayanak almak
be opened to use v. kullanıma açılmak
use initiative v. inisiyatif kullanmak
be in use v. kullanımda olmak
come into use v. kullanılmaya başlanmak
use one's imagination v. hayal gücünü kullanmak
use brute force v. kaba kuvvet kullanmak
use one's head v. kafayı kullanmak
use shank's pony v. tabanvayla gitmek
use someone as a cat's paw v. birini maşa olarak kullanmak
use as a reference v. kaynak olarak kullanmak
use as a source v. kaynak olarak kullanmak
use as a reference v. kaynak almak
use as a source v. kaynak almak
ill-use v. hor kullanmak
have no use for v. -e ihtiyacı olmamak
ill-use v. hırpalamak
use the time v. zamanı kullanmak
make good use of something v. bir şeyi heba etmemek
make good use of something v. bir şeyi iyi kullanmak
use the money v. parayı değerlendirmek
make good use of money v. parayı değerlendirmek
put money to good use v. parayı değerlendirmek
use other people's personal information v. özele girmek
use other people's personal information v. (birinin) özeline girmek
go into use v. kullanıma girmek
make use of v. nimetlerinden faydalanmak
make use of an opportunity v. fırsatı değerlendirmek
make use of an opportunity v. fırsat değerlendirmek
use an opportunity v. fırsatı değerlendirmek
use an opportunity v. fırsat değerlendirmek
bring into use v. kullanımına izin vermek
bring into use v. halkın hizmetine açmak
bring into use v. kullanıma açmak
come into use v. hizmete girmek
be of no use v. bir şeye yaramamak
be of use v. bir şeye yaramak
make use of the situation v. durumdan faydalanmak
make use of the situation v. durumdan istifade etmek
use the right to remain in silence v. susma hakkını kullanmak
use the right to remain silent v. susma hakkını kullanmak
use the right to remain silent v. konuşmama hakkını kullanmak
use the right to remain in silence v. konuşmama hakkını kullanmak
use cash v. nakit kullanmak
make use of the law v. yasadan yararlanmak
use on something v. üstünde kullanmak
use on someone v. üstünde kullanmak
use on someone v. üzerinde kullanmak
use on something v. üzerinde kullanmak
make use of an offer v. tekliften yararlanmak
make use of examples v. örneklerden yararlanmak
make use of examples v. örneklerden faydalanmak
use cautiously v. dikkatli kullanmak
make use v. faydalanmak
use cautiously v. sakınarak kullanmak
restrict the use v. kullanımı sınırlamak
limit the use v. kullanımı sınırlamak
make use of v. değerlendirmek
use an opportunity v. fırsattan yararlanmak
use annual leave v. senelik izin kullanmak
use annual leave v. yıllık izin kullanmak
use something consciously v. bilinçli olarak kullanmak
use something consciously v. bilinçli kullanmak
use alcohol v. alkol kullanmak
use one's best endeavor v. elinden geleni çabayı göstermek
use a system v. sistem kullanmak
use every means possible v. mümkün olan her aracı kullanmak
use every means possible v. tüm yolları denemek
use every means possible v. mümkün olan her yola başvurmak
use every means possible v. mümkün olan her çareye başvurmak
be ready for use v. kullanıma amade olmak
be ready for use v. kullanıma hazır olmak
use the stairs v. merdivenleri kullanmak
use something economically v. tasarruflu kullanmak
use insulin v. insülin kullanmak
use pepper gas on protesters v. göstericilere biber gazı sıkmak
use tear gas on protesters v. göstericilere göz yaşartıcı gaz sıkmak
use public transportation v. toplu taşıma kullanmak
use public transportation v. toplu taşıt kullanmak
use illegal means v. yasal olmayan yollara başvurmak
use vulgarities v. küfürlü konuşmak
use vulgarities v. terbiyesiz kelimeler kullanmak
use condom v. prezervatif kullanmak
order the secretary of defence to use military force v. savunma bakanına askeri güç kullanma emri vermek
use heroin v. eroin kullanmak
use plastic bag v. plastik poşet kullanmak
use a glove v. eldiven kullanmak
use long sentences v. uzun cümleler kullanmak
use every means available to help someone v. birine yardım etmek için tüm imkanlarıyla seferber olmak
use something as a model v. bir şeyi model olarak kullanmak
make use of one's spare time v. boş zamanını değerlendirmek
use the phone v. telefonu kullanmak
use the telephone v. telefonu kullanmak
use disproportionate force v. orantısız güç kullanmak
use as an alternative to v. alternatif olarak kullanmak
be of no use v. fonksiyonu olmamak
be of no use v. kullanışsız olmak
be of no use v. işe yaramamak
be of no use v. amaçsız olmak
be of no use v. işlevsiz olmak
be of no use v. kullanılamamak
be of no use v. bir işe yaramamak
use a wireless headset v. kablosuz kulaklık kullanmak
find a use for something v. bir yerde kullanmak
find a use for something v. kullanma imkanı bulmak
use the bathroom v. tuvaleti kullanmak
use the toilet v. banyoyu kullanmak
use the toilet v. lavaboyu kullanmak
use the bathroom v. banyoyu kullanmak
use the toilet v. tuvaleti kullanmak
use the bathroom v. lavaboyu kullanmak
use one's time well v. zamanını iyi kullanmak
use a break v. ara vermek
use the time well v. zamanı iyi kullanmak
use a deodorant v. deodorant kullanmak
use every means available v. tüm imkanları seferber etmek
use every means available v. tüm olanakları seferber etmek
use productively v. verimli kullanmak
use efficiently v. verimli kullanmak
use its reasonable efforts v. elinden gelen çabayı göstermek
use aspirin v. aspirin kullanmak
use one's skills v. yeteneklerini kullanmak
use one's abilities v. yeteneklerini kullanmak
move into proper position for use v. kullanım için uygun konuma getirmek
use a program v. program kullanmak
use bad language v. kötü söz söylemek
use bad words v. kötü söz söylemek
use to great effect v. doğru biçimde kullanmak
use to great effect v. fayda doğuracak biçimde kullanmak
use to great effect v. yararlanmak
use separately v. ayrı ayrı kullanmak
use the computer v. bilgisayarı kullanmak
use internet v. i̇nternet kullanmak
use a credit card v. kredi kartı kullanmak
use with v. beraber kullanmak
use one's self v. davranmak
use one's self v. hareket etmek
over-use v. aşırı kullanmak
over-use v. tüketmek
over-use v. sömürmek
over-use v. fazla kullanmak
ill-use v. (birine) kötü davranmak
ill-use v. (birine) kaba davranmak
in current use adj. genel kullanımda
of no earthly use adj. hiçbir faydası olmayan
easy to use adj. kullanımı kolay
of use adj. faydalı
of no use adj. faydasız
out of use adj. geçersiz
of great use adj. çok faydalı
out of use adj. kullanım dışı
in current use adj. genellikle kullanılan
ready for immediate use adj. hemen kullanıma uygun
in use adj. geçerli
out of use adj. kullanılmayan
of no use adj. işe yaramaz
out of use adj. hizmet dışı
ready for use adj. kullanıma hazır
single use only adj. tek kullanımlık
recently opened up for use adj. kısa bir süre önce kullanıma açılan
suitable for use adj. kullanıma uygun
ready-to-use adj. kullanıma hazır
in use adj. kullanılmakta
out of use adj. işlemez
of little use adj. faydasız
of little use adj. yararsız
of little use adj. pek işe yaramayan
of little use adj. az kullanılan
of little use adj. tedavide vs. pek başvurulmayan
suitable for use in an oven adj. fırında kullanılabilen
in use adj. (oda/cihaz) meşgul
wrong use does not preclude proper use adj. kötüye kullanma hiç kullanılmamasını gerektirmez
easy-to-use adj. kullanımı basit
easy-to-use adj. kullanımı kolay
available for use adj. görüşmeye açık (telefon)
mixed-use adj. birçok farklı işlevle kullanılan
mixed-use adj. birçok farklı kullanıma uygun olan
multi-use adj. çok kullanımlı
multi-use adj. birden fazla kullanımı olan
multi-use adj. birden fazla kullanım ile ilişkili
multi-use adj. birden fazla kullanım içeren
available for use adj. kullanıma açık
available for use adj. kullanıma uygun
available for use adj. kullanıma hazır
available for use adj. kullanılabilir
in use adj. (telefon) meşgul
in use adj. (tuvalet) dolu
fit-for-use adj. kullanıma uygun
single-use adj. tek kullanımlık
for use by adv. tarafından kullanım için
for temporary use adv. ariyeten
to prevent tobacco use adv. sigara tüketimini önlemek için
for the use of prep. için
for the use of prep. -in kullanılışına özgü olarak
Phrasals
use up v. geriye hiçbir şey bırakmamak
use up v. yormak
use up v. canını çıkarmak
use something by something v. (bir şeyi belli bir tarihe) kadar kullanmak/kullanıp bitirmek
use something over (again) v. bir şeyi tekrar kullanmak
be in use v. kullanılmakta olmak
use before v. ...önce kullanmak
set something aside for future use v. ileride kullanmak üzere bir kenara koymak/kaldırmak
use (someone or something) as (something) v. (birini/bir şeyi bir şey) olarak kullanmak
use (someone or something) as (something) v. (birini/bir şeyi bir şey) yerine kullanmak
use (someone or something) for (something) v. (birini/bir şeyi bir şey) için kullanmak
use (something) before (some date) v. (bir şeyi son kullanma tarihinden) önce kullanmak/tüketmek
use (something) before (some date) v. (bir şeyi son kullanma tarihine) kadar tüketmek
use (something) before (some date) v. (bir şeyi bir tarihten) önce kullanmak
use (something) before (some date) v. (bir şeyi bir tarihe) kadar kullanmak
use (something) by (some date) v. (bir şeyi bir tarihe) kadar tüketmek/pişirmek
use (something) by (some date) v. (bir şeyi bir tarihten) önce tüketmek/pişirmek
use (something) by (some date) v. (bir şeyi bir tarihe) kadar kullanmak
use (something) by (some date) v. (bir şeyi bir tarihten) önce kullanmak
use (something) over v. (bir şeyi) tekrar kullanmak
use (something) over v. (bir şeyi) kullanmayı başka bir şeye tercih etmek
use (something) over v. bir şey yerine/varken (başka bir şey) kullanmak
use (something) with (something) v. (bir şeyi bir şeyle) bağlantılı olarak kullanmak
use (something) with (something) v. (bir şeyi bir şeyle) beraber kullanmak
use (something) with (something) v. (bir şeyi bir şekilde) kullanmak
use (something) with (something) v. (bir şeyi bir tavırla, yöntemle) kullanmak
use as v. gibi kullanmak
use as v. olarak kullanmak
use as v. olarak almak