wicket - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

wicket

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "wicket" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 24 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
wicket n. yarım kapı
wicket n. küçük kapı
wicket n. gişe kapısı
wicket n. kuzukapı
wicket n. yavrukapı
wicket n. turnike
wicket n. mazgal
Colloquial
wicket n. html'de kullanılan açılı ayraç
Technical
wicket n. delik kapağı
wicket n. kapıcık
wicket n. kanal kapağı
wicket n. küçük kapak
Architecture
wicket n. (genellikle cam veya ızgara takılı) küçük pencere veya açıklık
Mining
wicket n. sütunlar arasındaki boşluk
Sport
wicket n. (krikette) kale
wicket n. kriket kalesi
wicket n. kriket kale kazığı
wicket n. (kriket) üç oyun dışından oluşan iki setten biri
wicket n. (kriket) vurucunun vuruş sırası
wicket n. (kriket) vurucunun vuruş sırasının bitişi
wicket n. (kriket) iki vurucunun aynı anda sahada bulunduğu süre
wicket n. (kriket) saha
wicket n. (kriket) kale benzeri küçük düzenek
wicket n. (kayakta) teleferik pasosunun takıldığı metal aksesuar

Bedeutungen, die der Begriff "wicket" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 75 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Colloquial
a sticky wicket [uk/australia] n. başı belada
a sticky wicket [uk/australia] n. başı dertte
a sticky wicket n. (kriket) ıslak top
Idioms
sticky wicket n. çıban başı
a sticky wicket [uk/australia] n. garip bir durum
a sticky wicket [uk/australia] n. zor bir durum
a sticky wicket [uk/australia] n. tatsız bir durum
a sticky wicket [uk/australia] n. münasebetsiz bir durum
a sticky wicket [uk/australia] n. uygunsuz bir durum
a sticky wicket [uk/australia] n. mahcup edici bir durum
a sticky wicket [uk/australia] n. nahoş bir durum
a sticky wicket [uk/australia] n. rezil bir durum
a sticky wicket [uk/australia] n. yağmurdan vıcık vıcık olmuş zemin/saha
be (batting) on a sticky wicket v. geçmişte yapmış olduğu hatalar yüzünden zor durumda olmak
be on a sticky wicket v. yaptığının bedelini ödemek
be batting on a sticky wicket v. yaptığının bedelini ödemek
be batting on a sticky wicket v. yaptığının cezasını çekmek
be on a sticky wicket v. yaptığının cezasını çekmek
be (batting) on a losing wicket [uk] v. kazanma şansı olmayan bir durumda olmak
be (batting) on a losing wicket [uk] v. hiç şansı olmamak
be (batting) on a losing wicket [uk] v. kazanması/başarılı olması pek mümkün olmamak
be (batting) on a losing wicket [uk] v. başarısız olacağı kesin bir şey yapmak
be (batting) on a sticky wicket [uk] v. zor bir durumda olmak
be (batting) on a sticky wicket [uk] v. sıkıntılı bir durumda olmak
be (batting) on a sticky wicket [uk] v. uygunsuz bir durumda olmak
be (batting) on a sticky wicket [uk] v. başı belada olmak
be (batting) on a sticky wicket [uk] v. başı dertte olmak
be (batting) on a sticky wicket [uk] v. tatsız bir durumda olmak
be (batting) on a sticky wicket [uk] v. nahoş/rezil bir durumda olmak
be (batting) on a sticky wicket [uk] v. utanç verici bir durumda olmak
batting on a sticky wicket adj. zor durumda
batting on a sticky wicket adj. sıkıntı içerisinde
batting on a sticky wicket adj. güçlük içerisinde
batting on a sticky wicket adj. başı belada
batting on a sticky wicket adj. başı dertte
batting on a sticky wicket adj. tatsız bir durumda
batting on a sticky wicket adj. nahoş/rezil bir durumda
on a losing wicket expr. kazanması/başarılı olması pek mümkün olmayan bir durumda
on a losing wicket expr. kazanma şansı olmayan bir durumda
on a losing wicket expr. başarısız olacağı kesin
on a sticky wicket [uk/australia] expr. başı belada
on a sticky wicket [uk/australia] expr. zor durumda
on a sticky wicket [uk/australia] expr. tatsız bir durumda
on a sticky wicket [uk/australia] expr. nahoş/rezil bir durumda
on a sticky wicket [uk/australia] expr. utanç verici bir durumda
Technical
wicket gate n. ayar kanadı
ice wicket n. buz kapakçığı
wicket gate n. küçük kapı
wicket door n. kuzukapı
wicket gate n. kuzukapı
wicket gate n. yavrukapı
wicket door n. yavrukapı
wicket [us] n. ağaç dallarından yapılan barınak
Sport
wicket keeper n. kaleci (krikette)
wicket keeper n. kriket kalecisi
lbw (leg before wicket) n. wicket'a çarpmak üzere gelen topun sopaya temas etmeden vurucunun bacağına çarpması
wicket maiden n. (krikette) sopayla hiç sayı alınmayan ve atıcının en az bir kaleyi aldığı her altı atış
hit wicket n. (kriket) vurucunun koşuya başlayacağı sırada vücudunun veya sopasının herhangi bir noktasıyla wicket'ı yıkarak oyun dışı kalması
mid-wicket n. (kriket) sahanın bacak tarafındaki savunma pozisyonu
mid-wicket n. (kriket) sahanın bacak tarafındaki alan savunma oyuncusu
sticky wicket n. (kriket) kale çevresindeki yapış yapış alan
bowl over the wicket v. (kriket topunu) atış kolunun tersi yönünde kale kazıklarının üstünden atmak
bowl round the wicket v. (kriket topunu) atış koluyla aynı yönde kale kazıklarının etrafından atmak
hit wicket adj. krikette koşuya başlayacağı sırada vücudunun veya sopasının herhangi bir noktasıyla wicket'ı yıkan (oyuncu)
hit wicket adv. (kriket) vurucunun koşuya başlayacağı sırada vücudunun veya sopasının herhangi bir noktasıyla wicket'ı yıkarak oyun dışı kalmasıyla
over the wicket adv. (kriket) topu atıcının elini kaleye yaklaştırmak suretiyle atarak
Baseball
leg before wicket n. wicket'a çarpmak üzere gelen topun sopaya temas etmeden vurucunun bacağına çarpması
British Slang
not batting on a full wicket n. değişik tip
sticky wicket n. güçlük
sticky wicket n. sıkıntı
sticky wicket n. zor durum
bat on a sticky wicket v. başını belaya sokmak
bat on a sticky wicket v. kendini ateşe atmak
bat on a sticky wicket v. kendini zora sokmak
not batting on a full wicket expr. tuhaf