yakın olmak - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

yakın olmak



Bedeutungen von dem Begriff "yakın olmak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 9 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
yakın olmak overhang v.
yakın olmak be in sight v.
yakın olmak impend v.
yakın olmak depend [obsolete] v.
Phrasals
yakın olmak be in with v.
Idioms
yakın olmak be within sight v.
yakın olmak be in sight v.
yakın olmak be in the same ballpark [us] v.
yakın olmak be in the right ballpark [us] v.

Bedeutungen, die der Begriff "yakın olmak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 59 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
yarış alanının en iç kısmına yakın olmak have the inside track v.
akla yakın olmak be believable v.
akla yakın olmak add up v.
çok yakın olmak be hard by v.
ile yakın ilişki içinde olmak be hand in and glove with v.
yakın akraba olmak be closely related v.
yakın takipçisi olmak be a close follower v.
-e yakın olmak be in the same ballpark v.
-e yakın olmak be close to v.
-e yakın olmak approximate v.
ile yakın çalışmalar içinde olmak work closely with v.
her iki tarafa yakın olmak straddle v.
yakın arkadaş olmak chum v.
yakın ilişkide olmak jostle v.
olması yakın ve kesin olmak brew v.
yakın arkadaş olmak hobanob v.
Phrasals
birbirine yakın/bir arada/toplu halde olmak remain together v.
(yol) 180 dereceye yakın virajlı olmak switch back v.
daha yakın olmak run to v.
bir şeye çok yakın olmak verge upon something v.
bir şeye çok yakın olmak verge on something v.
-e yakın olmak border on v.
-e yakın olmak border upon v.
Colloquial
(sadece) yakın arkadaş olmak be (just) good friends v.
yeri rahat, elverişli, yakın olmak be well, ideally, better placed for something/to do something v.
yakın arkadaş olmak be good friends v.
(biriyle) yakın ilişki içerisinde olmak be in with (someone) v.
(güç sahibi biriyle) yakın olmak be in with (someone) v.
daha cana yakın olmak nicen up v.
ölüme yakın olmak be as good as gone v.
Idioms
yakın iletişimde olmak touch elbows v.
biriyle çok yakın ilişkiler içinde olmak live in someone's pocket v.
bir adım daha yakın olmak have a head start on v.
çok yakın olmak near one's heart v.
ölüme yakın olmak have one foot in the grave v.
kötü bir sonuca yakın olmak teeter on the edge of v.
kötü bir sonuca yakın olmak teeter on the brink of v.
ölümü yakın olmak be on one's last legs v.
rahatsız edecek kadar yakın olmak be too close for comfort v.
yaptıkların ve söylediklerin hakkında samimi yorumlarda bulunacak kişilere yakın olmak play to the cheap seats v.
(birini) yakın takipte olmak sit on (one's) tail v.
cana yakın olmak be a (good) sport v.
imkansıza yakın olmak be near to impossible v.
(bir şeyin) çizgisinde/çizgisine yakın olmak be on the lines of (something) v.
(bir şeye) yakın/benzer olmak be on the lines of (something) v.
(bir şey) tarzında/tarzına yakın olmak be on the lines of (something) v.
(bir şeye) yakın olmak be along the lines of (something) v.
(birine) çok yakın olmak be close to (one's) heart v.
birine çok yakın olmak be close to somebody's heart v.
birine çok yakın olmak be near to somebody's heart v.
birine çok yakın olmak be dear to somebody's heart v.
birbirine çok yakın iki şey olmak be different sides of the same coin v.
biriyle/bir şeyle yakın ilişkide olmak (uygunsuz şekilde) be in bed with somebody/something v.
farklı gibi görünen ama aslında birbirine çok yakın iki şey olmak be two sides of the same coin v.
biriyle çok yakın ilişkiler içinde olmak live in (one's) pocket v.
kötü bir sonuca yakın olmak teeter on the brink v.
(bir şey) yapmaya çok yakın olmak teeter on the brink of (something) v.
(bir şey) yapmaya çok yakın olmak teeter on the edge of (something) v.
Sport
oyununa engel olmak için rakibe yakın durmak man-mark [uk] v.