aside - English Turkish Sentences
English Turkish
aside bir kenara adv.
  • If you set aside a hundred dollars per month, you can buy the suit in three months.
  • Ayda yüz doları bir kenara ayırırsanız, takım elbiseyi üç ay içinde satın alabilirsiniz.
  • We are brushing all that aside today .
  • Bugün tüm bunları bir kenara bırakıyoruz.
  • I did not think at all that I had brushed it aside; I think that my last remark was extremely binding.
  • Bu konuyu bir kenara ittiğimi hiç düşünmedim; son sözümün son derece bağlayıcı olduğunu düşünüyorum.
Show More (51)
aside bir yana adv.
  • The funding problem aside, that's quite a good plan.
  • Finansman sorunu bir yana, bu oldukça iyi bir plan.
  • That aside, it looks as though we can certainly reach an agreement fairly soon.
  • Bu bir yana, çok yakında bir anlaşmaya varabileceğimiz kesin gibi görünüyor.
  • Seems to me that, aside your mission commender, this is very green crew.
  • Bana öyle görünüyor ki, görev komutanınız bir yana, bu çok acemi bir ekip.
Show More (1)
aside bir tarafa adv.
  • If you don't put aside your pride, you and your children will starve to death.
  • Gururunuzu bir tarafa bırakmazsanız, siz ve çocuklarınız açlıktan ölürsünüz.
Show More (-2)
aside oyuncunun alçak sesle söylediği söz n.
  • That line is an aside, the other actors should've pretended that they didn't hear that.
  • Bu replik alçak sesle söyleniyor, diğer oyuncular bunu duymamış gibi yapmalıydı.
Show More (-2)
aside kendi kendine söylenen sözler n.
  • I've heard your aside but I'll pretend like I didn't.
  • Kendi kendinize söylediklerinizi duydum ama duymamış gibi yapacağım.
Show More (-2)
aside ilave n.
  • I want to add this, as an aside, he is not a good player at all.
  • Şunu da ilave olarak eklemek istiyorum, hiç de iyi bir oyuncu değil.
Show More (-2)
aside kenara adv.
  • He pushed the books on his table aside and asked me to bring his computer.
  • Masasındaki kitapları kenara itti ve benden bilgisayarını getirmemi istedi.
Show More (-2)