1 |
climax |
doruk noktası |
n. |
|
- The firework display was the climax of the wedding.
- Havai fişek gösterisi düğünün doruk noktasıydı.
- That would be a fitting climax for the Year of Education through Sport.
- Bu, Spor Yoluyla Eğitim Yılı için mükemmel bir doruk noktası olacaktır.
- That would be a fitting climax for the Year of Education through Sport.
- Bu, Spor Yoluyla Eğitim Yılı için uygun bir doruk noktası olacaktır.
Show More (0)
|
2 |
climax |
orgazm |
n. |
|
- Most women can't reach climax during sexual intercourse.
- Çoğu kadın cinsel ilişki sırasında orgazma ulaşamaz.
- Mary did not climax when she and Tom had their first sexual intercourse.
- Mary, Tom ile ilk cinsel ilişkiye girdiğinde orgazm olmadı.
Show More (-1)
|
3 |
climax |
zirveye ulaşmak |
v. |
|
- Her career climaxed when she was employed by NASA.
- Kariyeri NASA tarafından işe alındığında zirveye ulaştı.
Show More (-2)
|
4 |
climax |
orgazma ulaşmak |
v. |
|
- The new machine makes people climax without any intercourse.
- Yeni makine insanları cinsel ilişkiye girmeden orgazma ulaştırıyor.
Show More (-2)
|
5 |
climax |
klimaks |
n. |
|
- Tom doesn't know the difference between climax and climacteric.
- Tom klimaks ve klimakterik arasındaki farkı bilmiyor.
Show More (-2)
|
6 |
climax |
dönüm noktası |
n. |
|
- Tom doesn't know the difference between climax and climacteric.
- Tom dönüm noktası ile yaş dönümü arasındaki farkı bilmiyor.
Show More (-2)
|