commonest - Turkish English Dictionary

commonest

Meanings of "commonest" in Turkish English Dictionary : 119 result(s)

English Turkish
Common Usage
common adj. yaygın
Roses are very common across Asia.
Güller Asya'da çok yaygındır.

More Sentences
common adj. sıradan
Tragedies turn common people into heroes.
Trajediler sıradan insanları kahramana dönüştürür.

More Sentences
common adj. ortak
We have a common interest in comic books.
Çizgi romanlara karşı ortak bir merakımız var.

More Sentences
General
common n. kamusal
Parks are landscaped, while commons are left as green fields.
Parkların çevre düzenlemesi yapılır, kamusal alanlar ise yeşil alan olarak bırakılır.

More Sentences
common adj. olağan
It is quite common for him to say so.
Böyle söylemesi oldukça olağan.

More Sentences
common adj. basit
Life is just the extreme expression of common chemistry.
Yaşam basit kimyanın en uç ifadesinden ibarettir.

More Sentences
common adj. bayağı
Common salt is also used in batteries.
Bayağı tuz pillerde de kullanılır.

More Sentences
common adj. bilinen
That is common knowledge in every village.
Bu her köyde bilinen bir şeydir.

More Sentences
common adj. ortak
The class president is chosen by common consent.
Sınıf başkanı ortak rıza ile seçilir.

More Sentences
common adj. genel
This is the custom in the House, it is common law.
Mecliste teamül böyledir, genel hukuk böyledir.

More Sentences
common adj. adi
Political opponents are simply treated as common criminals.
Siyasi muhaliflere basitçe adi suçlu muamelesi yapılmaktadır.

More Sentences
common adj. kamu
When democratic parliamentary institutions refuse to acknowledge the evidence, they cease to serve the common good.
Demokratik parlamenter kurumlar kanıtları kabul etmeyi reddettiklerinde kamu yararına hizmet etmeyi bırakırlar.

More Sentences
common adj. sık rastlanan
The most common side effect is pain on the injection site.
En sık rastlanan yan etki, aşı bölgesinde yaşanan ağrı.

More Sentences
common adj. temel
The common state of this matter is solid.
Bu maddenin temel hali katıdır.

More Sentences
common adj. sık görülen
Acrophobia, fear of heights, is common among children.
Akrofobi, yani yükseklik korkusu çocuklar arasında sık görülmektedir.

More Sentences
Politics
common adj. adi
We must not delude ourselves that the objective of this whole legal arsenal is, primarily, to stamp out common crime.
Tüm bu yasal cephaneliğin amacının öncelikle adi suçları ortadan kaldırmak olduğu konusunda kendimizi kandırmamalıyız.

More Sentences
Common Usage
common adj. alışılmış
common adj. alelade
common adj. müşterek
General
common n. meydan
common n. park
common n. halka açık alan
common n. halka açık yer
common adj. kaba
common adj. amiyane
common adj. ortalama
common adj. madara
common adj. kaba saba
common adj. beraber yapılan
common adj. pespaye
common adj. evrensel
common adj. basbayağı
common adj. umumi
common adj. alışılagelmiş
common adj. beraber
common adj. birlikte
common adj. kırtıpil
common adj. aşağı
common adj. sıkça rastlanan
common adj. müşterek
common adj. çok rastlanan
common adj. kamusal
common adj. toplumsal
common adj. sıra işi
common adj. genelgeçer
common adj. alışıldık
common adj. paylaşılan
common adj. harcıalem
common adj. alelade
common adj. kubat
common adj. düşük nitelikli
common adj. düşük vasıflı
common adj. rütbesiz
common adj. rütbesi olmayan
common adj. mevkisiz
common adj. terbiyesiz
common adj. umuma ait
common adj. her günkü
common adj. en basit
common adj. en temel
common adj. paylaşımlı
common adj. spesifik bir özelliği bulunmayan
common adj. standart
common adj. vasat
common adj. kalitesi düşük
common adj. ikinci kalite
common adj. ikinci sınıf
common adj. tapon
common adj. kabul görmüş standartlara uyan
common adj. asli
common adj. esas
common adj. ana
Trade/Economic
common n. genel arazi parçası
common n. adi hisse senedi
common n. genel hisseler
common adj. adi hisse senedine ait
common adj. genel hisselere ait
common adj. adi hisse senedi ile ilişkili
common adj. genel hisseler ile ilişkili
Law
common n. (tarımsal faaliyetlerde) bir başkasının mülkünde hak iddiası
common adj. müşterek
common adj. umumi
Politics
common n. avam kamarası
common n. halk tabakasını temsil eden meclis üyeleri
Technical
common adj. ortalamalı
common adj. müşterek
Woodworking
common n. adi tahta
common n. kereste parçası
common adj. (kerestenin) çeşitli kalite derecelerine ait
common adj. (kerestenin) çeşitli kalite dereceleri ile ilişkili
common adj. kusurlu (kereste)
common adj. budaklı (kereste)
common adj. düğümlü (kereste)
Anatomy
common adj. çok sayıda kol veya organdan oluşmuş
common adj. birden fazla işlevi bulunan
Math
common n. ortak
common adj. bayağı
Geometry
common adj. iki veya daha fazla çembere teğet olan
Biology
common adj. hayvan veya bitkinin ortak adını belirten
common adj. hayvan veya bitkinin ortak adıyla ilgili
Social Sciences
common n. toplum
common adj. alt (kesim)
common adj. avam
common adj. halk
Literature
common n. hem uzun hem kısa olabilen hece
common n. hem vurgulu hem de vurgusuz olabilen hece
common adj. hem eril hem dişil
Linguistics
common adj. başka dillerde birden fazla çekimin gördüğü işlevi tek başına karşılayan (gramatik hal)
common adj. cins (isim)
common adj. cümle başında kullanılmadığı sürece küçük harfle başlayan (isim)
common adj. ortak cinse ait olan (isim)
Religious
common n. özel seremonilerde kullanılan kilise odası
common n. özel kilise ayini
common n. kilise korosunun ilahi söylediği ayin
common adj. roma ayini'nin değişmez olan metinlerine ait
common adj. törensel açıdan temiz olmayan
common adj. törenlere uygun olmayan
common adj. dini açıdan temiz olmayan
common adj. dini açıdan uygun olmayan

Meanings of "commonest" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
common sense n. sağduyu
Political common sense tells us that it is up to the Member State in question to appoint this body.
Siyasi sağduyu bize bu organı atamanın söz konusu Üye Devlete bağlı olduğunu söyler.

More Sentences
General
common heritage n. ortak miras
The Mediterranean forests are part of the common heritage of all Europeans.
Akdeniz ormanları tüm Avrupalıların ortak mirasının bir parçasıdır.

More Sentences
common future n. ortak gelecek
You still have the chance to decide for the common future of a greater Europe without losing face.
Hâlâ, itibarınızı kaybetmeden daha büyük bir Avrupa'nın ortak geleceği için karar verme şansına sahipsiniz.

More Sentences
common ground n. ortak zemin
Unresolved issues have predominated, and the common ground has been narrow.
Çözülmemiş meseleler ağır basmış ve ortak zemin dar olmuştur.

More Sentences
common features n. ortak özellikler
Tax evasion and fraud are, unfortunately, common features of the tax systems of all European countries.
Vergi kaçakçılığı ve sahtekarlığı ne yazık ki tüm Avrupa ülkelerinin vergi sistemlerinin ortak özellikleridir.

More Sentences
common use n. yaygın kullanım
This word is not in common use.
Bu kelime yaygın kullanımda değil.

More Sentences
common usage n. yaygın kullanım
Although in common usage, this word is frequently mispronounced.
Yaygın kullanımına rağmen, bu sözcük sık sık yanlış telaffuz edilir.

More Sentences
common foreign policy n. ortak dış politika
The European Union has also demonstrated that the common foreign policy has not been common.
Avrupa Birliği, ortak dış politikanın ortak olmadığını da göstermiştir.

More Sentences
common sense n. sağduyu
Enlargement will hopefully bring with it some common sense on this score.
Genişleme umarım bu konuda biraz sağduyu getirecektir.

More Sentences
common solution n. ortak çözüm
I believe there would then in actual fact be high hopes of being able to find common solutions.
O zaman ortak çözümler bulma konusunda büyük umutlar doğacağına inanıyorum.

More Sentences
common path n. ortak yol
We must therefore start off along this common path, this walk together, at Barcelona.
Dolayısıyla bu ortak yola, bu birlikte yürüyüşe Barselona'da başlamalıyız.

More Sentences
common spaces n. ortak alanlar
The St Petersburg Declaration marked out the path to create four common spaces.
St Petersburg Deklarasyonu dört ortak alan yaratmanın yolunu çizmiştir.

More Sentences
common areas n. ortak alanlar
However, there will be no common area without common construction.
Ancak ortak yapı olmadan ortak alan olmaz.

More Sentences
common will n. ortak irade
But our common will is to achieve something along these lines by 1 May 2004.
Ancak ortak irademiz 1 Mayıs 2004'e kadar bu doğrultuda bir şeyler başarmaktır.

More Sentences
common standard n. ortak standart
By December 2003, we will adopt common standards for the asylum procedure.
Aralık 2003'e kadar, iltica prosedürüne ilişkin ortak standartları kabul edeceğiz.

More Sentences
be common v. yaygın olmak
These are common diseases of children.
Bunlar çocuklarda yaygın olan hastalıklardır.

More Sentences
most common adj. en yaygın
Insufficient and inadequate information was also the most common cause of the complaint.
Yetersiz ve eksik bilgilendirme de en yaygın şikayet nedeni olmuştur.

More Sentences
more common adj. daha yaygın
We must make it our concern to have more common leaving certificates.
Daha yaygın ayrılma sertifikalarına sahip olmayı kendimize dert edinmeliyiz.

More Sentences
in common adv. ortak
We have much in common, not only from an historical perspective but also with a view to the future.
Sadece tarihsel açıdan değil, geleceğe bakış açısından da pek çok ortak noktamız var.

More Sentences
Idioms
the common cold n. soğuk algınlığı
The common cold and flu usually produce a dry cough.
Soğuk algınlığı ve nezle genellikle kuru bir öksürüğe neden olur.

More Sentences
Trade/Economic
common agricultural policy n. ortak tarım politikası
I also strongly support information actions on the common agricultural policy.
Ortak tarım politikasına ilişkin bilgilendirme faaliyetlerini de kuvvetle destekliyorum.

More Sentences
common ownership n. ortak mülkiyet
We could have had a decent common fisheries policy without taking fish into common ownership.
Balıkları ortak mülkiyete almadan da düzgün bir ortak balıkçılık politikasına sahip olabilirdik.

More Sentences
common agricultural policy n. ortak tarım politikası
I should also mention another major development, the mid-term review of the common agricultural policy.
Bir başka önemli gelişmeden, ortak tarım politikasının orta vadeli gözden geçirilmesinden de bahsetmeliyim.

More Sentences
General
common cold n. nevazil
common carrier n. belirli bir veya birkaç kategoride insan veya eşya taşımayı üstlenen taşıyıcı
the common market n. ortak pazar
common sandpiper n. batakçulluğu
common direction n. ortak yön
common ground n. ortak bir zevk, görüş, tutku vb
a grain of common sense n. bir nebze anlayış
common good n. amme menfaati
common room n. öğretmenler odası
common noun n. cins isim
common polypody n. çıyanotu
common grey n. adi balıkçıl
common salt n. mutfak tuzu
common cold n. nezle
sharing a common fate n. kader birliği
common marriage n. birlikte yaşama
common antenna n. ortak anten
lowest common multiple n. en küçük ortakkat
common myna n. çiğdeci
common trait n. ortak özellik
common knowledge n. bilinen gerçek
common time n. adi ölçü
common touch n. sempatiklik
common spruce n. adi ladin
common man n. sıradan insan
common rights n. ortak haklar
common customs tariff nomenclature n. ortak gümrük tarife nomenklatürü
common carp n. pullu sazan
common usage n. örf
the common people n. avam
least common denominator n. ortalama seviye
common rosefinch n. çütre
the common people n. halk
common joist n. taban kirişi
common wife n. nikahsız eş
common sandpiper n. dere düdükçünü
common of estovers n. baltalık hakkı
common words n. ortak sözcükler
common scoter n. kara ördek
common multiple n. ortak kat
common people n. avam
common gull n. küçük gümüş martı
common property resource n. topluma ait kaynak
common agrimony n. kızılyaprak
common wall n. ana duvar
common divisor n. ortakbölen
common law n. örf ve adete dayanan hukuk
greatest common divisor n. en büyük ortakbölen
common salt n. tuz
common tongue n. ortak dil
common people n. ayaktakımı
common land n. umumi arazi
common tern n. adi deniz kırlangıcı
common law n. teamül hukuku
least common denominator n. asgari müşterek
common market n. avrupa ekonomik topluluğu
common tern n. sumru
common fraction n. bayağıkesir
common way n. orta yol (anlaşma vb)
common salt n. sofra tuzu
common practice n. genel uygulama
common name n. yerel ad
tenancy in common n. ortak kiracılık
common property n. ortak mal
greatest common factor n. en büyük ortakçarpan
common man n. sokaktaki adam
common law n. örf ve adet hukuku
common to all n. orta malı
common law n. müşterek hukuk
common seabream n. mercan
common vole n. tarlafaresi
common use areas n. müşterek kullanım alanları
common use areas n. ortak kullanım mekanları
common use areas n. ortak kullanım alanları
common action n. ortak işlem
common sense n. hissiselim
common sense n. akıl fikir
common problem n. ortak problem
common platform n. ortak platform
common infrastructure n. ortak altyapı
common mind n. ortak akıl
common culture n. ortak kültür
common ashlar n. adi kesmetaş
common brick n. adi tuğla
common carrier frequency n. ortak taşıyıcı sıklığı
common excavation n. adi kazı
common excavation n. toprak kazısı
common purpose n. ortak amaç
common-law marriage n. resmi nikahsız beraber yaşama
common sense n. hiss-i selim
common-public education n. yaygın eğitim
common sense n. hasse-i selime
common-public education n. halk eğitimi
common carrier n. taşıyıcı
common pleas n. medeni hukuk mahkemesi
common sense knowledge n. sağduyu bilgisi
common view n. ortak kanı
common opinion n. ortak kanı
sacrifice for common safety n. ortak çıkar için fedakarlık
common background n. ortak geçmiş
common past n. ortak geçmiş
common history n. ortak geçmiş
child in common n. müşterek çocuk
common rent n. adi kiralama
common friend n. müşterek arkadaş
common crier n. tellal
common diligence n. normal dikkat
common friend n. ortak arkadaş
common sense of humanity n. insanlığın ortak vicdanı
common ground n. ortak payda
common era n. milattan sonra
a common mistake n. genel bir yanılgı
common mistake n. genel yanılgı
common era n. miladi takvim
common era n. tarihi isa'dan önce ve isa'dan sonra olmak üzere ayıran takvim metodu
a common idea n. yaygın düşünce
common ancestor n. ortak ata
common salt n. yemek tuzu
common verbs n. yaygın filler
common verbs n. yaygın fiiler
a common goal n. ortak bir amaç/gaye
common regret n. yaygın pişmanlık
common regret n. genel pişmanlık
common terminology n. ortak terminoloji
common substance in nature n. doğada yaygın olarak bulunan
common sense n. ortak akıl
dilemma of common aversion n. ortak hoşnutsuzluk çıkmazı/ikilemi
common front n. ortak cephe
common-looking people n. sıradan görünüşlü insanlar
common courtesy n. toplumsal kurallara uygun davranış
common idea n. ortak fikir
common high school n. genel lise
common criminals n. sıradan suçlular
common problems n. sık karşılaşılan sorunlar
common cause n. dava arkadaşlığı
common grave n. kimsesizler mezarlığı
common wheat n. ekmeklik buğday
common characteristic n. ortak ozellik
common soldier n. deniz veya kara kuvvetlerinde rütbesiz asker
common custom n. yaygın gelenek
common lexicon n. ortak sözcükçe
common man n. sıradan kimse
common person n. sıradan kişi
common man n. sıradan insan/kişi
common man n. sıradan kişi
common person n. alelade insan
common person n. sıradan kimse
common man n. alelade insan
common person n. sıradan insan/kişi
common school n. (19. yy abd'sinde) devlet okulu
common language equipment identifier (clei) code n. ortak dil ekipman tanımlayıcı (clei) kodu
common basis n. ortak dayanak
common courtesy n. insanların genellikle göstermesi beklenen nezaket
the common point everyone agrees n. herkesin kabul ettiği ortak nokta
common approach n. yaygın yaklaşım
common measure n. dört dörtlük ölçü
common time n. dört dörtlük ölçü
common at large n. herhangi bir toprak mülkiyetine bağlı bulunmayıp bağımsız olan ve devredilmesi için tapu gereken arazi parçası
common in gross n. herhangi bir toprak mülkiyetine bağlı bulunmayıp bağımsız olan ve devredilmesi için tapu gereken arazi parçası
common item n. birden fazla aktivite için gerekli olan parça
common lunar year n. 12 adet kameri aydan oluşan dönem
common lunar year n. 354 günlük dönem
common name n. bir şeyin halk ağzındaki ismi
common name n. bir şeyin bilimsel olmayan ismi
common year n. artık olmayan yıl
common year n. 365 gün 6 saatten oluşan yıl
common-user item n. iki veya daha çok ülke/ordu tarafından ortak kullanılan parça
common sense n. aklıselim
common chord n. akor
common failing n. herkesin ortak /bilinen /olağan zaafı
common space n. müşterek mekan
make common cause with v. işbirliği yapmak
make common cause with v. tarafını tutmak
make common cause with v. bir uğurda birisiyle birlikte hareket etmek
own something in common v. aynı şeye sahip olmak
become common v. adileşmek
have something in common with someone v. biriyle ortak bir özellik taşımak
reach a common ground v. orta yol bulmak
have more in common with someone v. biriyle daha fazla ortak yönleri olmak
become common v. yaygınlaşmaya başlamak
become common v. sıradanlaşmak
find the lowest common denominator v. ortak paydada buluşmak
find the least common denominator v. ortak paydada buluşmak
have several characteristics in common v. benzer özellikleri taşımak
have several characteristics in common v. birçok ortak özellik taşımak
have several characteristics in common v. birçok benzer özellik taşımak
have several characteristics in common v. benzer özellikler taşımak
meet on a common ground v. asgari müşterekte birleşmek
meet on a common ground v. asgari müştereklerde birleşmek
meet on a common ground v. ortak noktada birleşmek
come to the common grounds v. asgari müşterekte birleşmek
come to the common grounds v. asgari müştereklerde birleşmek
come to the common grounds v. asgari müşterekte buluşmak
meet on a common ground v. asgari müşterekte buluşmak
have nothing in common v. hiçbir ortak yanı bulunmamak
become common v. yaygın bir hal almak
become common v. yaygın hale gelmek
have little in common v. çok az ortak yönleri olmak
be the second most common cause of death v. ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almak
have in common v. ortak bir yana sahip olmak
find a common ground v. ortak paydada buluşmak
meet on common ground v. ortak paydada buluşmak
have much in common v. çok ortak yanı bulunmak
have a lot in common v. birçok ortak özelliği olmak
have many things in common v. birçok ortak özelliği olmak
common [obsolete] v. katılmak
common [obsolete] v. pay almak
common [obsolete] v. ortak olmak
common [obsolete] v. müzakere etmek
common [obsolete] v. konuşmak
common [obsolete] v. hakkını birlikte kullanmak
have common interests v. ortak ilgi alanlarına sahip olmak
common as dirt adj. adi
largely common adj. geniş anlamda yaygın
common or garden adj. sıradan
common as dirt adj. bayağı
out of the common adj. sıradışı
common or garden adj. alelade
having common sense adj. sağduyulu
out of the common adj. olağandışı
common-sensical adj. mantıklı
common enough adj. umumiyetle yeterli
common enough adj. genellikle yeterli
common [dialect] adj. ulaşılabilir
common [dialect] adj. yanaşılabilir
common [dialect] adj. samimi
common [dialect] adj. teklifsiz
common [dialect] adj. resmi olmayan
common [dialect] adj. arkadaş canlısı
common [dialect] adj. cana yakın
common [dialect] adj. sosyal
common [dialect] adj. girişken
common [dialect] adj. yapmacıksız
common [dialect] adj. içten
common-sense adj. akla uygun ve gerçekçi düşünceden esinlenen
common-sense adj. akla uygun ve gerçekçi düşünen
in common adv. müştereken
in common adv. ortaklaşa
by common consent adv. herkesin kabul ettiği üzere
by common consent adv. herkesin onayıyla
by common consent adv. oybirliğiyle
in common adv. benzer
by common consent adv. herkesin rızası ile
in common adv. birlikte
in common adv. aleni olarak
by common consent adv. karşılıklı anlaşarak
by common consent adv. karşılıklı anlaşma ile
in common adv. müşterek
in a common way adv. ortaklama
before common era adv. milattan önce
in the common era adv. milattan sonra
in common with prep. ile müşterek
in common with prep. benzer
in common with prep. benzer ile ortak olarak
in common with prep. ile ortak olarak
in common with prep. -de olduğu gibi
common to prep. -e mahsus
cmd (common meter double) abrev. müzikte bir tür ölçü
cpp (common point of purchase) abrev. ortak alım noktası
Phrases
the most common adj. en çok karşılaşılan
contrary to common belief expr. bilinenin aksine
it is more common to see expr. daha yaygın görülür
for the common good expr. herkesin iyiliği için
before common era (bce) expr. milattan önce
all too common expr. pek bilindik
without prejudice to any rights implied by statute or common law or under the provisions of this agreement expr. tüzük ya da genel hukuk tarafından kastedilen ya da bu anlaşmanın hükümleri çerçevesindeki herhangi bir hak saklı kalmak koşuluyla
common to expr. -e özgü
in common (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) ortak (özellik, yön)
in common (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) müşterek (yön, özellik)
in common (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) benzer (yön, özellik)
in common with somebody/something expr. biriyle/bir şeyle birlikte
in common with somebody/something expr. biri/bir şey gibi
in common with somebody/something expr. birine/bir şeye benzer olarak
Proverb
an ounce of common sense is worth a pound of theory biraz/azıcık sağduyu birçok teoriden iyidir/yeğdir
an ounce of common sense is worth a pound of theory sağduyulu/gerçekçi çözümler soyut teorilerden her zaman daha yararlıdır
an ounce of common sense is worth a pound of theory sağduyu problemleri çözmede teoriden daha etkilidir
an ounce of common sense is worth a pound of theory pratik çözümler teoride kalan çözümlerden daha yararlıdır
ounce of common sense is worth a pound of theory biraz/azıcık sağduyu birçok teoriden iyidir/yeğdir
ounce of common sense is worth a pound of theory sağduyulu/gerçekçi çözümler soyut teorilerden her zaman daha yararlıdır
ounce of common sense is worth a pound of theory sağduyu problemleri çözmede teoriden daha etkilidir
ounce of common sense is worth a pound of theory pratik çözümler teoride kalan çözümlerden daha yararlıdır
Colloquial
have one thing in common v. bir ortak noktası olmak
make common cause v. ortak bir amaç için biriyle işbirliğine girmek
common or garden adj. sıradan
common or garden expr. bilindik
by common consent expr. oybirliğiyle
by common consent expr. ortak kararla
Idioms
common decency n. edep
common decency n. terbiye
common decency n. nezaket
common decency n. genel görgü kuralları
the common run of (something) n. (bir şeyin) standart, ortalama veya tipik hali
the common run of (something) n. ortalama (bir şey)
the common run of (something) n. tipik (bir şey)
a common spirit of comradeship n. birlik duygusu
a common spirit of comradeship n. birlik ruhu
common thread to all this n. ortak özellik/nokta
common ground n. ortak görüşler
common ground n. ortak taban
common ground n. ortak düşünceler
common ground n. ortak nokta
a common spirit of comradeship n. sorumluluk duygusu
the common touch n. (bir liderin/önemli bir kişinin) halk ile iletişim becerisi
common decency n. terbiye
common decency n. '-kadar nezaket
common decency n. edep
common decency n. genel görgü kuralları
common or garden variety [uk] n. standart
common or garden variety [uk] n. sıradan
common or garden variety [uk] n. olağan
common or garden variety [uk] n. alışılmış
common thread n. ortak özellik/nokta
common thread n. benzer nokta
common thread n. tekrar eden özellik
the common cold n. üşütme
the common/general run n. ortalama
the common/general run n. tipik
the common/general run n. standart
the common/general run n. çoğunluk
make common cause against (someone or something) v. (birine veya bir şeye) karşı güçlerini birleşmek
make common cause against (someone or something) v. (birine veya bir şeye) karşı birlikte mücadele etmek/savaşmak
make common cause against (someone or something) v. (birine veya bir şeye) karşı işbirliği yapmak
have something in common (with) v. bazı ortak yanları olmak/bulunmak
make common cause with someone v. birisiyle birlikte hareket etmek
have something in common v. bir/bazı ortak noktaları bulunmak
have a lot in common with somebody v. birisiyle birçok ortak özelliğe sahip olmak
make common cause with somebody v. ortak bir amaç için biriyle işbirliğine girmek
make common cause with someone v. ortak bir amaç doğrultusunda/müşterek bir hedefe yönelik olarak birisiyle işbirliği yapmak
be common knowledge v. bilinen bir gerçek olmak
be common knowledge v. herkesin bildiği bir şey olmak
be common knowledge v. herkesçe bilinmek
find common ground v. orta yolu bulmak
find common ground v. ortak paydada buluşmak
have something in common (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) ortak bir özelliği/yönü olmak
have something in common (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) bir yönden/bazı yönlerden birbirine benzemek
have something in common (with somebody/something) v. (biriyle/bir şeyle) ortak bir yönü/noktası bulunmak
have something in common (with somebody/something) v. (biriyle/bir şeyle) ortak bir özellik taşımak
have something in common (with somebody/something) v. (biriyle/bir şeyle) bazı ortak yanları olmak/bulunmak
make common cause with (someone or something) v. bir uğurda (biriyle/bir şeyle) birlikte hareket etmek
make common cause with (someone or something) v. bir uğurda (biriyle/bir şeyle) birlikte çalışmak
make common cause with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) iş birliği yapmak
make common cause with (someone or something) v. ortak bir amaç için (biriyle/bir şeyle) iş birliğine girmek
as common as dirt adj. adi
common-or-garden adj. alelade
common-or-gardens adj. alelade
as common as an old shoe adj. adi
common or garden adj. sıradan
common as dirt adj. paçoz
common as an old shoe adj. sıradan
common as an old shoe adj. paçoz
common as dirt adj. sıradan
common-or-gardens adj. sıradan
as common as muck expr. aşağılık
as common as an old shoe expr. bayağı
common thread to all this expr. benzer nokta
as common as dirt expr. bayağı
common-or-garden expr. çok sıradan
common as dirt expr. çok adi
as common as an old shoe expr. çok sıradan
common as an old shoe expr. çok adi
as common as dirt expr. çok sıradan
in common with expr. diğerleriyle birlikte
common as dirt expr. görgüsüz
in common with expr. hep
common as an old shoe expr. görgüsüz
as common as dirt expr. görgüsüz
as common as an old shoe expr. görgüsüz
in common with expr. ile birlikte
in common expr. ortak nokta
as common as muck expr. kaba saba
common or garden expr. orta karar
as common as muck expr. sıradan
as common as dirt expr. paçoz
as common as an old shoe expr. paçoz
Speaking
I wonder if we have something in common? expr. acaba ortak yönlerimiz var mıdır?
we have no friends in common expr. bizim ortak arkadaşımız yok
we have no friends in common expr. hiç ortak arkadaşımız yok
I wonder if we have something in common expr. ortak yönlerimizin olup olmadığını merak ediyorum
it looks like we got something in common expr. ortak bir yönümüz var gibi görünüyor
we have a great deal in common expr. seninle çok ortak noktamız var
we have a lot in common expr. senin ile birçok ortak noktamız var
Trade/Economic
common stock n. adi hisse senedi
common stock n. adi pay senedi
common agricultural and rural policy for europe n. avrupa ortak tarımsal ve kırsal politikası
common stock n. alelade hisse senedi
common stock without par value n. alelade hisse senedi
common market n. avrupa ortak pazarı
common shares n. adi hisse senedi
common capital stock account n. alelade hisseli sermaye hesabı
common shares n. alelade hisse senedi
common stock n. adi hisse senetleri
common stock n. adi hisse senedi
common law n. anglo sakson hukuk sistemi
earning per share and rate of dividend for common stocks and preference stocks n. adi ve imtiyazlı hisse senetleri için ayrı ayrı gösterilmek koşuluyla, hisse başına kar ve kar payı oranları
common good n. amme menfaati
par value of common stock n. adi hisse senedinin nominal değeri
common shares n. adi aksiyon
common stock n. adi aksiyon
common stock fund n. adi hisse senedi fonu
common equity n. adi hisse senedi sahiplerine ait olan öz varlık
common stock dividend n. adi hisse senedi temettüsü
common labour n. alelade işçilik
common law corporation n. anonim şirket
european common market n. avrupa ortak pazarı veya yalnızca ortak pazar
common labour n. basit işçilik
common money bond n. belirli bir para miktarının ödeme taahhütnamesi
common laborer n. basit işleri yapan işçi
common average n. basit ortalama
common cost n. birleşmiş masraflar
common business oriented language n. cobol
common stock without par value n. değersiz hisse senedi
common market for eastern and southern africa (comesa) n. doğu ve güney afrika ortak pazarı
common-size percentage n. dikey yüzde analizi
weighted average number of common shares during the period n. dönem boyunca adi hisse senetlerinin ağırlıklı ortalama sayısı
common carrier bill of lading n. genel taşımacı konşimentosu
common carrier n. genel taşımacılık
common treasury stock n. geri alınmış adi hisse senedi
common purse n. genel sandık
common carrier n. genel nakliyeci
common stock n. genel hisseler
common purse n. genel fon
yield on common stock n. hisse senedi getirisi
common stock trading commissions paid to exchanges n. hisse senedi işlem payları ve tescil ücretleri
economic earnings of a common stock n. hisse senedinin ekonomik kazançları
sales revenues from common stocks n. hisse senetleri ve geçici ilmuhaber satışları
profits on cancellation of common stocks n. hisse senedi iptal karları
cost of common stocks n. hisse senetleri ve geçici ilmuhaber alışları
commissions on common stock trading n. hisse senedi alım satım aracılık komisyonları
premium on issues of common stock n. hisse senetleri ihraç primleri
discount on common stock n. hisse senedi ihraç farkı
common property n. herkesçe sahip olunan dolayısıyla kimsenin mülkiyetinde olmayan kaynaklar
common stocks n. hisse senetleri
common property n. hava
common law n. ingiliz örf ve adet hukuku
common labour n. kalitesiz işçilik
common bond n. ortak tahvil
the lowest common denominator n. kalitesiz ve ucuz ürünleri tercih eden tüketici grubu
tangible common equity n. maddi özkaynak
common market n. müşterek pazar
common requirements n. müşterek ihtiyaç
common risk n. müşterek risk
tenant in common n. müşterek mutasarrıf
common cost n. müşterek maliyet
common risk n. müşterek riziko
ownership in common n. müşterek mülkiyet
common external tariff n. müşterek dış gümrük tarifesi
common trust funds n. ortak bir yatırım yönetim stratejisi altında birleştirilmiş yatırım varlıkları
common market organization n. ortak piyasa düzeni
common statement n. ortak açıklama
common commercial policy n. ortak ticaret politikası
common customs tariff n. ortak gümrük tarifesi
common market n. ortak pazar
area of common prosperity n. ortak refah alanı
common exchange area n. ortak para alanı
common expenses n. ortak giderler
common costs n. ortak maliyetler
common regulatory framework n. ortak düzenleyici çerçeve
common consolidated corporate tax base n. ortak konsolide kurumlar vergisi matrahı
common property n. ortak mal
common customs tariff n. ortak gümrük tarifesi
common carrier n. nakliyeci
common cost n. ortak maliyet
common ground n. ortak düzlem
central american common market n. orta amerika ortak pazarı
common market n. ortak pazar
common fund n. ortak fon
common use wholesale store n. ortak amaçlı toptancı hali
common commercial policy n. ortak ticaret politikası
common carrier n. nakliye şirketi
common stock at par n. nominal değerde adi hisse senedi
common cause n. ortak neden
common costs n. ortak giderler
common bond loan n. ortak tahvil kredisi
common external tariff n. ortak gümrük tarifesi
common cost n. ortak gider
common benefit n. ortak çıkar
common currency area n. ortak para alanı