| 1 |
exposure |
maruz kalma |
n. |
|
- The engineer suffered a massive exposure to radiation.
- Mühendis çok fazla radyasyona maruz kalmıştır.
- Instead of the eight-hour exposure limit, it was opting for a four-hour exposure limit.
- Sekiz saatlik maruz kalma sınırı yerine, dört saatlik bir maruz kalma sınırını tercih ediyordu.
- Numerous female health problems have been linked to exposure to endocrine-disrupting substances.
- Çok sayıda kadın sağlığı sorunu endokrin bozucu maddelere maruz kalma ile ilişkilendirilmiştir.
- We must implement alternative working methods that minimise exposure to noise.
- Gürültüye maruz kalmayı en aza indiren alternatif çalışma yöntemlerini hayata geçirmeliyiz.
- We must implement alternative working methods that minimise exposure to noise.
- Gürültüye maruz kalmayı en aza indirecek alternatif çalışma yöntemlerini hayata geçirmeliyiz.
- Exposure to lead in the diet is well within safe limits.
- Beslenmede kurşuna maruz kalma güvenli sınırlar içindedir.
- Exposure to asbestos can maim and kill and asbestos workers have to be protected.
- Asbeste maruz kalmak sakat bırakabilir ve öldürebilir ve asbest çalışanları korunmalıdır.
- The reduction in the exposure limit value from 96 db to 87 db is clearly good progress.
- Maruz kalma sınır değerinin 96 db'den 87 db'ye düşürülmesi açıkça iyi bir ilerlemedir.
- I welcome the fact that this directive will lower the exposure limit values for asbestos.
- Bu direktifin asbeste maruz kalma sınır değerlerini düşürecek olmasını memnuniyetle karşılıyorum.
- The second issue regarding cement was the risks of long-term exposure.
- Çimento ile ilgili ikinci konu ise uzun süreli maruz kalma riskleriydi.
- We must work together to reduce exposure to the disease.
- Hastalığa maruz kalmayı azaltmak için birlikte çalışmalıyız.
- The second issue regarding cement was the risks of long-term exposure.
- Çimento ile ilgili ikinci konu ise uzun vadeli maruz kalma riskleriydi.
- Exposure to small amounts likely won't cause any harm in healthy individuals.
- Küçük miktarlara maruz kalmak sağlıklı bireylerde muhtemelen herhangi bir zarara neden olmaz.
- Exposure to small amounts likely won't cause any harm in healthy individuals.
- Küçük miktarlarına maruz kalmak sağlıklı bireylere muhtemelen herhangi bir zarar vermez.
- Exposure to small amounts likely won't cause any harm in healthy individuals.
- Küçük miktarlara maruz kalmak muhtemelen sağlıklı bireylerde herhangi bir zarara neden olmayacaktır.
- Long-term exposure to radiation may cause genetic damage.
- Radyasyona uzun süre maruz kalmak genetik hasara neden olabilir.
- Long-term exposure to radiation may cause genetic damage.
- Uzun süre radyasyona maruz kalmak genetik hasara neden olabilir.
Show More (14)
|
| 2 |
exposure |
teşhir |
n. |
|
- Perhaps this exposure in Parliament will help in that direction.
- Belki de Parlamentoda yapılan bu teşhir bunun gerçekleşmesine yardımcı olacaktır.
- Perhaps this exposure in Parliament will help in that direction.
- Belki de Parlamento'daki bu teşhir bu yönde yardımcı olacaktır.
- Dan threatened Linda with exposure.
- Dan Linda'yı teşhirle tehdit etti.
Show More (0)
|
| 3 |
exposure |
maruziyet (doğrusu: maruz kalma) |
n. |
|
- Instead of the eight-hour exposure limit, it was opting for a four-hour exposure limit.
- Sekiz saatlik maruziyet sınırı yerine dört saatlik maruziyet sınırı tercih edilmiştir.
- The principle is real exposure.
- İlke gerçek maruziyettir.
Show More (-1)
|
| 4 |
exposure |
poz |
n. |
|
- How many exposures would you like?
- Kaç poz istersiniz?
- How many exposures would you like?
- Kaç poz istiyorsunuz?
Show More (-1)
|
| 5 |
exposure |
açık |
n. |
|
- Credit risk management includes monitoring and control of the credit risk exposures.
- Kredi riski yönetimi, kredi riski açıklarının izlenmesini ve kontrolünü içerir.
Show More (-2)
|
| 6 |
exposure |
ortaya çıkma |
n. |
|
- The exposure of the scandal caused shock among the community.
- Skandalın ortaya çıkması toplumda şok etkisi yarattı.
Show More (-2)
|
| 7 |
exposure |
pozlama |
n. |
|
- You need to dial down exposure to get a clearer shot.
- Daha net bir çekim elde etmek için pozlamayı azaltmanız gerekir.
Show More (-2)
|
| 8 |
exposure |
e bakma |
n. |
|
- The cotton fields had a northern exposure.
- Pamuk tarlaları kuzeye bakıyordu.
Show More (-2)
|
| 9 |
exposure |
ilgi çekme |
n. |
|
- There has been a great deal of exposure of the divorce of the famous power couple.
- Ünlü ve başarılı çiftin boşanması kamuoyunun çok ilgisini çekti.
Show More (-2)
|
| 10 |
exposure |
(soğuk vb.) maruz kalma |
n. |
|
- Prolonged exposure to cold weather can cause frostbite.
- Uzun süre soğuk havaya maruz kalmak soğuk ısırmasına neden olabilir.
Show More (-2)
|
| 11 |
exposure |
ifşa |
n. |
|
- The author condemned the unauthorized exposure of her new book.
- Yazar, yeni kitabının izinsiz ifşa edilmesini kınadı.
Show More (-2)
|
| 12 |
exposure |
deneyimleme |
n. |
|
- The work and travel program gave me much needed exposure to the English language.
- Work and taravet programı, çok ihtiyaç duyduğum İngilizce dilini deneyimlememi sağladı.
Show More (-2)
|
