fire - English Turkish Sentences
English Turkish
fire yangın n.
  • Here photo albums were destroyed in the fire.
  • Buradaki fotoğraf albümleri yangında kül oldu.
  • As alternative flame retardants are available, fire and environmental risks will not increase as a result of this ban.
  • Alternatif alev geciktiriciler mevcut olduğundan bu yasağın bir sonucu olarak yangın ve çevresel riskler artmayacaktır.
  • We must, therefore, do everything we can to put this fire out.
  • Dolayısıyla bu yangını söndürmek için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız.
Show More (555)
fire ateş n.
  • Kenny was overwhelmed with the fire of anger.
  • Kenny öfke ateşiyle yanıp tutuşuyordu.
  • The children roasted marshmallows on the fire.
  • Çocuklar ateşte marşmelov kızarttı.
  • The police opened fire on the crowd.
  • Polis kalabalığın üzerine ateş açtı.
Show More (351)
fire kovmak v.
  • The company fired him for coming to work drunk.
  • Şirket onu işe sarhoş geldiği için kovdu.
  • But don't you still have to find a fall guy and fire someone?
  • Ama yine de bir günah keçisi bulup birini kovman gerekmiyor mu?
  • Lucy fired Mary.
  • Lucy Mary'yi kovdu.
Show More (232)
fire ateş etmek v.
  • The police officer fired two shots in the air as a warning.
  • Polis memuru ikaz etmek amacıyla havaya iki el ateş etti.
  • Just imagine that police officers have even dared to fire real bullets at asylum seekers!
  • Polis memurlarının sığınmacılara gerçek mermilerle ateş etmeye bile cüret ettiklerini düşünün!
  • Francis and his men fired back, the army returned fire.
  • Francis ve adamları karşılık verdi, ordu da onlara ateş etti.
Show More (48)
fire işten atmak v.
  • You can't fire him.
  • Onu işten atamazsınız.
  • Don't fire her.
  • Onu işten atmayın.
  • Why did you fire her?
  • Onu neden işten attın?
Show More (24)
fire ateşlemek v.
  • Lieutenant, fire missile one and recommend me for another medal.
  • Teğmen, füzeyi ateşleyin ve beni başka bir madalya için önerin.
  • Who fired the gun?
  • Silahı kim ateşledi?
  • Tom fired his gun three times.
  • Tom silahını üç kez ateşledi.
Show More (18)
fire işten çıkarmak v.
  • You were fired.
  • İşten çıkarıldınız.
  • I just fired Tom.
  • Tom'u daha yeni işten çıkardım.
  • You can't fire me.
  • Beni işten çıkaramazsın.
Show More (6)
fire işten kovmak v.
  • Are you trying to get me fired?
  • Beni işten kovdurmaya mı çalışıyorsun?
  • The boss considered firing Tom, but decided against it.
  • Patron Tom'u işten kovmayı düşündü fakat bunun aleyhinde karar verdi.
  • Tom won't fire Mary.
  • Tom Mary'yi işten kovmayacak.
Show More (4)
fire şömine n.
  • He turned up the heat on the electric fire.
  • Elektrikli şöminenin ısısını yükseltti.
Show More (-2)
fire yanıp tutuşturmak v.
  • She was fired with the desire to visit Jamaica.
  • Jamaika'yı ziyaret etme arzusuyla yanıp tutuşuyordu.
Show More (-2)
fire ateşlenmek v.
  • The engine fired, and they headed out.
  • Motor ateşlendi ve yola koyuldular.
Show More (-2)
fire pişirmek v.
  • The pottery was fired to the point of vitrification.
  • Çömlekler vitrifikasyon noktasına kadar pişirilmiştir.
Show More (-2)
fire alev n.
  • He stamped out the fire.
  • Alevleri söndürdü.
Show More (-2)
fire fırlatmak v.
  • Fire a laser at him.
  • Ona bir lazer fırlat.
Show More (-2)