|
- I have the habit of reading for a while before I go to bed.
- Yatmadan önce bir süre kitap okuma alışkanlığım var.
- In this context, we should be offering facilities to help drug addicts kick their habit.
- Bu bağlamda, uyuşturucu bağımlılarının alışkanlıklarından kurtulmalarına yardımcı olacak imkanlar sunmalıyız.
- I am very much relieved as I am not in the habit of acting otherwise.
- Aksi yönde hareket etme alışkanlığım olmadığı için çok rahatladım.
- The Council must get out of that habit.
- Konsey bu alışkanlığından vazgeçmelidir.
- This is a pretty repulsive habit.
- Bu oldukça iğrenç bir alışkanlık.
- It has a habit of reappearing, often in a more harmful form.
- Genellikle daha zararlı bir biçimde yeniden ortaya çıkma alışkanlığı vardır.
- In this context, we should be offering facilities to help drug addicts kick their habit.
- Bu bağlamda uyuşturucu bağımlılarının alışkanlıklarından kurtulmalarına yardımcı olacak imkanlar sunmalıyız.
- We are all in the habit of lobbying for moratoria.
- Hepimiz moratoryum için lobi yapma alışkanlığı içindeyiz.
- The habit of doing two or three things at once is fatal to the Occultist.
- Aynı anda iki ya da üç şey yapma alışkanlığı Okültistler için ölümcüldür.
- She has a habit of biting her nails.
- Tırnaklarını yeme alışkanlığı var.
- He broke himself of the bad habit of smoking.
- Kötü sigara alışkanlığından kendini kurtardı.
- We're all creatures of habit.
- Hepimiz alışkanlıklarına bağlı insanlarız.
- He has a habit of scratching his back and biting his nails.
- Onun sırtını kaşıma ve tırnaklarını yeme alışkanlığı vardı.
- Biting your fingernails is a bad habit.
- Tırnaklarınızı yemek kötü bir alışkanlıktır.
- Laziness is nothing more than the habit of resting before you get tired.
- Tembellik, yorulmadan önce dinlenme alışkanlığından başka bir şey değildir.
- He has a habit of scratching his back and biting his nails.
- Sırtını kaşıma ve tırnaklarını yeme alışkanlığı vardı.
- Smoking is not a healthy habit.
- Sigara içmek sağlıklı bir alışkanlık değildir.
- Eating between meals is a bad habit.
- Öğünler arasında yemek yemek kötü bir alışkanlıktır.
- We must put an end to a bad habit as soon as possible.
- En kısa sürede kötü bir alışkanlığa son vermemiz gerekiyor.
- I have the bad habit of leaving everything to the last minute.
- Her şeyi son dakikaya bırakmak gibi kötü bir alışkanlığım var.
- People are creatures of habit.
- İnsanlar alışkanlık yaratıklarıdır.
- John is in the habit of staying up until midnight.
- John'un gece yarısına kadar ayakta kalma alışkanlığı vardır.
- Don't make a habit out of it.
- Bunu alışkanlık haline getirme.
- I'm not in the habit of staying up late.
- Gece geç saatlere kadar kalma alışkanlığım yok.
- He has the habit of standing up when he is angry.
- Kızdığı zaman ayağa kalkmak gibi bir alışkanlığı var.
- The sociologist has a habit of scratching his back.
- Sosyoloğun sırtını kaşıma alışkanlığı var.
- We made a habit of getting together regularly.
- Biz düzenli olarak bir araya gelme alışkanlığını edindik.
- Try as you may, you will find it impossible to give up that habit.
- Ne kadar denerseniz deneyin, bu alışkanlığınızdan vazgeçmeniz imkansız.
- I've got the habit to cook for myself.
- Kendim için yemek pişirme alışkanlığım var.
- Tom says that he's a creature of habit.
- Tom alışkanlıklarına bağlı biri olduğunu söylüyor.
- He slipped into the bad habit again.
- Yine kötü bir alışkanlık edindi.
- He acquired the habit of smoking.
- O sigara içme alışkanlığı edindi.
- She has the bad habit of always being late.
- Her zaman geç kalmak gibi kötü bir alışkanlığı var.
- She has a habit of coughing before she speaks.
- Onun konuşmadan önce öksürme alışkanlığı var.
- He has the habit of spitting on the ground.
- Yerlere tükürme alışkanlığı var.
- You have a habit that I'm happy about.
- Beni mutlu eden bir alışkanlığın var.
- Smoking is not a habit; it's an addiction.
- Sigara içmek bir alışkanlık değil, bir bağımlılıktır.
- Just don't make it a habit.
- Bunu alışkanlık haline getirmeyin yeter.
- My wife has the strange habit of pilfering wads of toilet paper from public restrooms.
- Karımın umumi tuvaletlerden tuvalet kağıdı çalmak gibi garip bir alışkanlığı var.
- Many Peruvians have the habit of chewing coca leaves.
- Birçok Perulunun koka yaprağı çiğneme alışkanlığı vardır.
- Smoking is a repulsive habit.
- Sigara iğrenç bir alışkanlıktır.
- Smoking is a bad habit.
- Sigara içmek kötü bir alışkanlık.
- Tom has the habit of doing that.
- Tom'un bunu yapma alışkanlığı var.
- It's not easy to discard a bad habit.
- Kötü bir alışkanlığı bırakmak kolay değildir.
- He has the habit of reading the newspaper during meals.
- Onun yemeklerde gazete okuma alışkanlığı vardır.
- Smoking is not a healthy habit.
- Sigara içmek sağlıklı bir alışkanlık değil.
- Once you've formed a bad habit, you can't get rid of it easily.
- Bir kere kötü bir alışkanlık sahibi olunca ondan kurtulmak kolay olmaz.
- Tom is a creature of habit.
- Tom alışkanlıklarına bağlı biri.
- Snacking between meals is a bad habit.
- Öğünler arasında atıştırmak kötü bir alışkanlıktır.
- Man is a slave of habit.
- İnsan alışkanlıklarının kölesidir.
- Tom has the bad habit of jumping to conclusions.
- Tom'un hemen sonuca varmak gibi kötü bir alışkanlığı var.
- We must put an end to a bad habit as soon as possible.
- Kötü bir alışkanlığı bir an önce bırakmalıyız.
- My father is in the habit of reading the newspaper before breakfast.
- Babamın kahvaltıdan önce gazete okuma alışkanlığı vardır.
- It's my habit to read on the toilet.
- Tuvalette okumak, benim alışkanlığımdır.
- She has a bad habit of chewing on her pencil.
- Onun kurşun kalemini çiğnemek gibi kötü bir alışkanlığı var.
- He has a bad habit of drinking too much wine.
- Çok fazla şarap içmek gibi kötü bir alışkanlığı var.
- Do you have the habit of turning on the television as soon as you get home?
- Eve gelir gelmez televizyonu açmak gibi bir alışkanlığınız var mı?
- We made a habit of getting together regularly.
- Düzenli olarak bir araya gelmeyi alışkanlık haline getirdik.
- People are creatures of habit.
- İnsanlar alışkanlıklarına bağlıdır.
- Don't make a habit out of it.
- Bunu alışkanlık edinme.
- It's a pretty hard habit to break.
- Kırılması oldukça zor bir alışkanlık.
- He is in the habit of staying up late at night.
- Gece geç saatlere kadar ayakta kalma alışkanlığı var.
- I'm a creature of habit.
- Alışkanlıkları olan biriyim.
- Just don't make it a habit.
- Sadece bunu alışkanlık haline getirme.
- He is in the habit of reading the newspaper while eating.
- O yemek yerken gazete okuma alışkanlığında.
- Once you have formed a bad habit, you can't get rid of it easily.
- Bir kere kötü bir alışkanlık sahibi olunca, ondan kurtulmak kolay olmaz.
- I have a habit of doing that.
- Bunu yapmak gibi bir alışkanlığım var.
- Eating between meals is a bad habit.
- Öğün aralarında yemek yemek kötü bir alışkanlıktır.
- Tom has a habit of doing that.
- Tom'un bunu yapma alışkanlığı var.
- He was in the habit of taking a walk before breakfast every morning.
- Her sabah kahvaltıdan önce yürüyüş yapma alışkanlığı vardı.
- Biting your fingernails is a bad habit.
- Tırnaklarını yemek kötü bir alışkanlıktır.
- This is already a habit.
- Bu zaten bir alışkanlık.
- She has tried to correct the child’s habit of telling lies.
- O, çocuğun yalanlar söyleme alışkanlığını düzeltmeye çalıştı.
- That became a habit.
- Bu bir alışkanlık haline geldi.
- I have the bad habit of leaving everything to the last minute.
- Her şeyi son dakikaya bırakma şeklinde kötü bir alışkanlığım var.
- Once you've got into a bad habit, it can be difficult to get out of it.
- Bir kez kötü bir alışkanlık edindiğinizde, ondan kurtulmak zor olabilir.
- Something you should know about me is that I'm a creature of habit.
- Benim hakkımda bilmeniz gereken bir şey, alışkanlıkların yaratığı olduğumdur.
- He is in the habit of sitting up till late at night.
- Gece geç saatlere kadar oturmak gibi bir alışkanlığı var.
- He tried to break his son's habit of smoking.
- Oğlunun sigara içme alışkanlığını kırmaya çalıştı.
- Smoking is a bad habit.
- Sigara içmek kötü bir alışkanlıktır.
- He has the habit of scratching his head.
- Başını kaşıma alışkanlığı var.
- Snacking between meals is a bad habit.
- Öğün aralarında atıştırmak kötü bir alışkanlıktır.
- He never breaks his habit.
- Alışkanlıklarını asla bozmaz.
- Once a bad habit is formed, it's hard to get rid of it.
- Kötü bir alışkanlık bir kez oluştuğunda, ondan kurtulmak zordur.
- He says that he's a creature of habit.
- Alışkanlıklarına bağlı biri olduğunu söylüyor.
- He has the habit of standing up when he is angry.
- Onun kızgın olduğu zaman ayağa kalkma alışkanlığı vardır.
- Telling lies is a very bad habit.
- Yalan söylemek çok kötü bir alışkanlıktır.
- I am in the habit of taking my dog for a walk in the morning.
- Sabahları köpeğimi yürüyüşe çıkarma alışkanlığım var.
- He has a habit of looking down on coloured people.
- Onun siyahi insanlara tepeden bakma alışkanlığı vardı.
- She picked up that habit from her father.
- Bu alışkanlığı babasından almış.
- He was in the habit of taking a walk after supper.
- Akşam yemeğinden sonra yürüyüş yapma alışkanlığı vardı.
- It is a good habit to look up new words in a dictionary.
- Yeni kelimeleri sözlükte aramak iyi bir alışkanlıktır.
- Smoking is no habit but an addiction.
- Sigara içmek bir alışkanlık değil ama bir bağımlılıktır.
- Perry has acquired the habit of thinking aloud.
- Perry yüksek sesle düşünme alışkanlığı edindi.
- Don't make it a habit.
- Bunu alışkanlık haline getirme.
- He is in the habit of reading the newspaper while eating.
- Yemek yerken gazete okuma alışkanlığı var.
- Are you a creature of habit?
- Alışkanlıkların var mı?
- He has fallen into the habit of putting his hands into his pockets.
- Ellerini ceplerine sokmayı alışkanlık haline getirmişti.
- He has a habit of telling lies.
- Yalan söylemek gibi bir alışkanlığı var.
- My father has a habit of reading the newspaper before breakfast.
- Babamın kahvaltıdan önce gazete okuma alışkanlığı var.
- He has a habit of keeping the door open.
- Onun kapıyı açık tutma alışkanlığı var.
- Tom has a habit of doing that.
- Tom'un bunu yapmak gibi bir alışkanlığı var.
- He was in the habit of taking a walk before breakfast.
- Onun kahvaltıdan önce yürüme alışkanlığı vardı.
- We're all creatures of habit.
- Hepimiz alışkanlıklarımıza bağlıyız.
- It was his habit to get up early.
- Erken kalkmak onun alışkanlığıydı.
- Once you've formed a bad habit, you can't get rid of it easily.
- Kötü bir alışkanlık edindiğinizde, ondan kolay kolay kurtulamazsınız.
- She got rid of a bad habit.
- O kötü bir alışkanlıktan kurtuldu.
- Writing in a diary is a good habit.
- Günlük yazmak iyi bir alışkanlıktır.
- You ought to get into the habit of brushing your teeth after every meal.
- Her yemekten sonra dişlerini fırçalama alışkanlığı edinmelisin.
- A bad habit is easily acquired.
- Kötü bir alışkanlık kolayca edinilir.
- You must get rid of the habit of biting your nails.
- Tırnaklarını yeme alışkanlığından kurtulmalısın.
- He has the habit of spitting on the ground.
- Onun yere tükürme alışkanlığı vardır.
- Once you have formed a bad habit, you can't get rid of it easily.
- Kötü bir alışkanlık edindiğinizde, ondan kolayca kurtulamazsınız.
- I am in the habit of taking a shower in the morning.
- Sabahları duş alma alışkanlığım var.
- Try not to make a habit of this.
- Bunu bir alışkanlık haline getirmemeye çalış.
- He was in the habit of taking a walk after supper.
- O akşam yemeğinden sonra yürüyüşe çıkma alışkanlığındaydı.
- He has the habit of reading the newspaper during meals.
- Yemek sırasında gazete okuma alışkanlığı var.
- Tom's a creature of habit, and does pretty much the same things every day.
- Tom alışkanlıkları olan biridir ve her gün hemen hemen aynı şeyleri yapar.
- You should try to form the habit of using your dictionaries.
- Sözlüklerini kullanma alışkanlığı oluşturmaya gayret etmelisin.
- Tom says that he's a creature of habit.
- Tom bir alışkanlık yaratığı olduğunu söylüyor.
- He has the habit of scratching his head.
- Kafasını kaşımak gibi bir alışkanlığı var.
- She has a bad habit of chewing on her pencil.
- Kalemini çiğnemek gibi kötü bir alışkanlığı var.
- It was her habit to rise early.
- Erken kalkmak onun alışkanlığıydı.
- She carried that habit to her grave.
- Bu alışkanlığını mezara kadar taşıdı.
- He picked up that habit from his father.
- Bu alışkanlığı babasından almış.
- She has the bad habit of always being late.
- Onun her zaman geç kalmak gibi kötü bir alışkanlığı var.
- Once you've formed a bad habit, you can't get rid of it easily.
- Bir kere kötü bir alışkanlık edindiniz mi, ondan kolay kolay kurtulamazsınız.
- He has the habit of reading the newspaper while eating.
- Onun yemek yerken gazete okuma alışkanlığı vardır.
- It's not easy to discard a bad habit.
- Kötü bir alışkanlıktan kurtulmak kolay değil.
- Once you have formed a bad habit, you can't get rid of it easily.
- Kötü bir alışkanlık edindiğinizde, ondan kolay kolay kurtulamazsınız.
- He is in the habit of reading the newspaper during meals.
- Yemek sırasında gazete okuma alışkanlığı var.
- I have a habit of doing that.
- Onu yapmak gibi bir alışkanlığım var.
- That's an annoying habit.
- Bu sinir bozucu bir alışkanlık.
- The nervous girl is in the habit of chewing the end of her pencil.
- Asabi kızın kaleminin arkasını çiğneme alışkanlığı var.
- Tom has the habit of biting his nails.
- Tom'un tırnaklarını yeme alışkanlığı var.
- Tom has a bad habit of interrupting people while they're talking.
- Tom'un insanlar konuşurken sözlerini kesmek gibi kötü bir alışkanlığı var.
- He is not in the habit of going to church.
- Kiliseye gitme alışkanlığı yok.
- Fadil was looking for ways to feed his drug habit.
- Fadıl uyuşturucu alışkanlığını besleyecek yollar arıyordu.
- People are creatures of habit.
- İnsanlar alışkanlıkların yaratıklarıdır.
- Once you've got into a bad habit, it can be difficult to get out of it.
- Bir defa kötü bir alışkanlığı başlayınca, ondan kurtulmak zor olabilir.
- She has a habit of coughing before she speaks.
- Konuşmadan önce öksürme alışkanlığı var.
- This is a habit that must be cultivated.
- Bu, geliştirilmesi gereken bir alışkanlık.
- Keeping a diary is a good habit.
- Günlük tutmak iyi bir alışkanlıktır.
- Once a bad habit is formed, it is hard to get rid of it.
- Kötü bir alışkanlık bir kez oluştuğunda, ondan kurtulmak zordur.
- She has tried to correct the child’s habit of telling lies.
- Çocuğun yalan söyleme alışkanlığını düzeltmeye çalıştı.
- Reading is the kind of habit that once acquired is never lost.
- Okuma bir kez kazanıldığında asla kaybolmayan alışkanlık türüdür.
- The human being is a creature of habit.
- İnsanoğlunun alışkanlıkları vardır.
- Once you've formed a bad habit, you can't get rid of it easily.
- Kötü bir alışkanlık edindin mi kolay kolay ondan kurtulamazsın.
- It's a habit you can break.
- Bu kırabileceğin bir alışkanlık.
- She has a bad habit of talking a long time on the phone.
- Onun telefonda uzun süre kötü bir konuşma alışkanlığı var.
- Smoking is a disgusting habit.
- Sigara içmek iğrenç bir alışkanlıktır.
- Don't make that a habit.
- Bunu alışkanlık haline getirme.
- She made it a habit to take a walk before dinner.
- Yemekten önce yürüyüş yapmayı alışkanlık haline getirdi.
- My father has a habit of reading the newspaper before breakfast.
- Babamın kahvaltıdan önce gazete okuma alışkanlığı vardır.
- It is impossible to exaggerate the importance of the habit of early rising.
- Erken kalkma alışkanlığının önemini ne kadar belirtsek azdır.
- Smoking is a repulsive habit.
- Sigara içmek iğrenç bir alışkanlıktır.
- It's a bad habit.
- Kötü bir alışkanlık.
- Tom picked up that habit from his father.
- Tom bu alışkanlığı babasından almış.
- Smoking is not a habit; it's an addiction.
- Sigara içmek alışkanlık değildir; bir bağımlılıktır.
- Smoking one cigarette a day is a good habit.
- Günde bir sigara içmek iyi bir alışkanlıktır.
- He has the habit of reading the newspaper while eating.
- Yemek yerken gazete okuma alışkanlığı var.
- She has a bad habit of talking a long time on the phone.
- Telefonda uzun süre konuşmak gibi kötü bir alışkanlığı var.
- The human being is a creature of habit.
- İnsanoğlu alışkanlıkları olan bir yaratıktır.
- The sociologist has a habit of scratching his back.
- Sosyologun sırtını kaşımak gibi bir alışkanlığı var.
- He was in the habit of getting up early.
- Erken kalkma alışkanlığı vardı.
- Reading is the kind of habit that once acquired is never lost.
- Okumak, bir kez kazanıldığında asla kaybedilmeyen bir alışkanlıktır.
- He has the bad habit of chewing his pencil.
- Kalemini çiğnemek gibi kötü bir alışkanlığı var.
- We're all creatures of habit.
- Hepimiz alışkanlıkları olan tipleriz.
- It's a hard habit to break.
- Kırılması zor bir alışkanlık.
- It's now a habit.
- Bu artık bir alışkanlık.
- I'm not a creature of habit.
- Alışkanlıkları olan biri değilim.
- He was in the habit of taking a walk before breakfast.
- Kahvaltıdan önce yürüyüş yapma alışkanlığı vardı.
- It is not easy to get rid of a bad habit.
- Kötü bir alışkanlıktan kurtulmak basit değildir.
- A bad habit, once formed, is difficult to get rid of.
- Kötü bir alışkanlık bir kez oluştuğunda ondan kurtulmak zordur.
- He has a habit of looking down on coloured people.
- Zencilere tepeden bakma alışkanlığı var.
- She broke herself of the habit of smoking.
- Kendini sigara içme alışkanlığından kurtardı.
- He is in the habit of eating only two meals a day.
- Günde sadece iki öğün yemek yeme alışkanlığı vardır.
- I've got the habit to cook for myself.
- Kendime yemek yapma alışkanlığım var.
- He is in the habit of sitting up till late at night.
- O gece geç saatlere kadar oturma alışkanlığına sahip.
- He has a habit of keeping the door open.
- Kapıyı açık tutmak gibi bir alışkanlığı var.
- Don't let this become a habit.
- Bu alışkanlık hâline gelmesin.
- Repeating a lie does not make it true; it makes it a habit which is worse.
- Bir yalanı tekrarlamak onu doğru yapmaz; onu alışkanlık haline getirir ki bu daha kötüdür.
- He tried to break his son's habit of smoking.
- O, oğlunun sigara içme alışkanlığı kırmaya çalıştı.
- She made it a habit to take a walk before dinner.
- O, akşam yemeğinden önce yürüyüş yapmayı bir alışkanlık edindi.
- Beth has a strong habit of interrupting people while they are talking.
- Beth'in insanlar konuşurken sözlerini kesmek gibi yerleşmiş bir alışkanlığı var.
- Try not to make a habit of this.
- Bunu alışkanlık haline getirmemeye çalış.
- It's hard to shake the smoking habit.
- Sigara içme alışkanlığından vazgeçmek zor.
- It is a good habit to look up new words in a dictionary.
- Yeni kelimeleri sözlükten aramak iyi bir alışkanlıktır.
- Smoking is no habit but an addiction.
- Sigara alışkanlık değil, bağımlılıktır.
- You must get rid of the habit of biting your nails.
- Tırnak yeme alışkanlığından kurtulmalısın.
- He is in the habit of eating only two meals a day.
- O günde sadece iki öğün yemek yeme alışkanlığı içindedir.
- I'm a creature of habit.
- Alışkanlıklarıma bağlıyımdır.
- He never breaks his habit.
- O asla alışkanlığına ara vermez.
- She broke herself of the habit of smoking.
- O, sigara içme alışkanlığını bıraktı.
- Keeping a diary is a good habit.
- Bir günlük tutmak iyi bir alışkanlıktır.
- It is not easy to get rid of a bad habit.
- Kötü bir alışkanlıktan kurtulmak kolay değildir.
- I will kill this habit or die trying.
- Bu alışkanlığı ya öldüreceğim ya da denerken öleceğim.
- Thinking negatively can become a habit.
- Olumsuz düşünmek bir alışkanlık haline gelebilir.
- You should cultivate the habit of getting up early.
- Erken kalkma alışkanlığını geliştirmelisiniz.
- Once you have formed a bad habit, you can't get rid of it easily.
- Kötü bir alışkanlık edindin mi kolay kolay ondan kurtulamazsın.
- Fadil was looking for ways to feed his drug habit.
- Fadıl uyuşturucu alışkanlığını beslemenin yollarını arıyordu.
- He says that he's a creature of habit.
- Alışkanlıklarının olduğunu söylüyor.
- Don't make it a habit.
- Bunu bir alışkanlık haline getirme.
- She got rid of a bad habit.
- Kötü bir alışkanlıktan kurtuldu.
- Tom is a creature of habit.
- Tom alışkanlıkları olan biri.
- She is in the habit of writing in her diary every day.
- Her gün günlüğüne yazma alışkanlığı var.
- He was in the habit of taking a walk before breakfast every morning.
- Onun her sabah kahvaltıdan önce yürüme alışkanlığı vardı.
- A bad habit is easily acquired.
- Kötü bir alışkanlık kolay edinilir.
- He has a habit of telling lies.
- Onun yalan söyleme alışkanlığı var.
- He acquired the habit of smoking.
- Sigara içme alışkanlığı edinmişti.
- It's a bad habit.
- Bu kötü bir alışkanlık.
- It's my habit to read on the toilet.
- Tuvalette kitap okumak, benim alışkanlığım.
- The habit of eating more than necessary is a danger to health.
- Gereğinden fazla yeme alışkanlığı sağlık için tehlikelidir.
- It's not easy to get rid of a bad habit.
- Kötü bir alışkanlıktan kurtulmak kolay değildir.
- Why do you think smoking is a disgusting habit?
- Neden sigara içmenin iğrenç bir alışkanlık olduğunu düşünüyorsun?
- Don't make that a habit.
- Bunu alışkanlık hâline getirme.
- It's hard to break a habit.
- Bir alışkanlığı kırmak zordur.
- He acquired the habit of snacking.
- Atıştırma alışkanlığı edindi.
- Tom is a creature of habit.
- Tom alışkanlıklarına bağlıdır.
- Tom is in the habit of staying up late at night.
- Tom'un gece geç saatlere kadar ayakta kalma alışkanlığı var.
- This is already a habit.
- Bu zaten bir alışkanlıktır.
Show More (218)
|