|
- The military industrial lobby has even succeeded in having this agency included in the draft EU Constitution.
- Askeri sanayi lobisi bu kurumun AB Anayasası taslağına dahil edilmesini sağlamayı bile başarmıştır.
- I very much regret the attitude of the USA to that conference and the influence of its gun lobby.
- ABD'nin bu konferanstaki tutumundan ve silah lobisinin etkisinden büyük üzüntü duyuyorum.
- This is not about giving in to the agricultural lobby for the umpteenth time.
- Bu konu tarım lobisine bilmem kaçıncı kez boyun eğmekle ilgili değildir.
- The European Women’s Lobby is a great organisation made up of many others.
- Avrupa Kadın Lobisi, diğer pek çok kuruluşun bir araya gelmesiyle oluşmuş büyük bir örgüttür.
- I would ask this industrial lobby, which has embarrassed many herbalists, are your own products so safe and legal?
- Birçok bitki uzmanını utandıran bu endüstriyel lobiye sormak isterim, kendi ürünleriniz bu kadar güvenli ve yasal mı?
- The car lobby was unsuccessful today and I am pleased about that.
- Araba lobisi bugün başarısız oldu ve ben bundan memnuniyet duyuyorum.
- My only criticism is that an attempt has been made to hijack the report on behalf of the Taiwan lobby.
- Tek eleştirim, raporun Tayvan lobisi adına ele geçirilmeye çalışılmasıdır.
- Apparently, the postal service is a very strong lobby, and rightly so.
- Görünüşe göre, posta servisi çok güçlü bir lobi ve haklı olarak da öyle.
- The Commission is entirely wrong to assert that lobby groups are scaremongering.
- Komisyon, lobi gruplarının korku tellallığı yaptığını iddia etmekle tamamen yanılmaktadır.
- We know what lobby it is that stops us doing this on alcohol, which stops us having the labelling that is necessary.
- Alkol konusunda bunu yapmamızı engelleyen ve gerekli etiketlemeyi yapmamızı engelleyen lobinin ne olduğunu biliyoruz.
- Considerable political pressure was exerted at high levels then too and there was a huge lobby.
- O dönemde de üst düzey siyasi baskılar söz konusuydu ve büyük bir lobi vardı.
- The anti-prohibitionist lobby has to suffer some heavy blows.
- Yasaklama karşıtı lobi ağır darbeler almalıdır.
- Why should we apply it, especially to women's organisations other than the European Women's Lobby?
- Bunu neden özellikle Avrupa Kadın Lobisi dışındaki kadın örgütlerine uygulayalım?
- Unfortunately, a number of fellow MEPs, mainly from the liberal and green groups, have fallen for this lobby.
- Ne yazık ki, başta liberal ve yeşil gruplardan olmak üzere bazı AP üyesi dostlarımız bu lobiye kanmış durumdalar.
- I believe that is important and something which has been strenuously resisted over the years by the wine lobby.
- Bunun önemli olduğuna ve şarap lobisi tarafından yıllardır şiddetle karşı çıkılan bir husus olduğuna inanıyorum.
- The industrial lobby has once again triumphed over the interests of animals who suffer unnecessarily.
- Sanayi lobisi, gereksiz yere acı çeken hayvanların çıkarlarına karşı bir kez daha zafer kazanmıştır.
- I regret the attempt by the car industry lobby to discredit the EEVC tests.
- Otomobil endüstrisi lobisinin EEVC testlerini itibarsızlaştırma girişimini esefle karşılıyorum.
- I therefore endorse the special status of the Women's Lobby and stress that it should be maintained.
- Bu nedenle Kadın Lobisinin özel statüsünü destekliyor ve bunun sürdürülmesi gerektiğini vurguluyorum.
- I would ask this industrial lobby, which has embarrassed many herbalists, are your own products so safe and legal?
- Birçok aktarın yüzünü kızartan bu sanayi lobisine sormak isterim, kendi ürünleriniz bu kadar güvenli ve yasal mı?
- There is a great difference between all the pressure and lobbies and being subjected to threats and abuse.
- Tüm baskı ve lobiler ile tehdit ve istismara maruz kalmak arasında büyük bir fark vardır.
- Especially at a time when the European Women's Lobby has other priorities within the framework of funding.
- Özellikle de Avrupa Kadın Lobisi'nin fon çerçevesinde başka öncelikleri olduğu bir dönemde.
- This is not about giving in to the agricultural lobby for the umpteenth time.
- Bu, tarım lobisine bilmem kaçıncı kez boyun eğmekle de ilgili değildir.
- Finally, I should also like to draw your attention to the link between the tobacco lobby and politicians.
- Son olarak, tütün lobisi ile politikacılar arasındaki bağlantıya da dikkatinizi çekmek isterim.
- The industrial lobby has once again triumphed over the interests of animals who suffer unnecessarily.
- Endüstriyel lobi bir kez daha gereksiz yere acı çeken hayvanların çıkarlarına galip gelmiştir.
- The EU Member States must lobby hard for this with the United Nations.
- AB Üye Devletleri bunun için Birleşmiş Milletler nezdinde yoğun lobi faaliyetlerinde bulunmalıdır.
- That is pandering to the lobby and has nothing to do with the cultural discrepancies that exist between our peoples.
- Bu lobiye yaranmaktır ve halklarımız arasında var olan kültürel farklılıklarla hiçbir ilgisi yoktur.
- On more than one point, the draft text reflects the pressure exerted by the agrifood lobby.
- Taslak metin, birden fazla noktada tarımsal gıda lobisinin uyguladığı baskıyı yansıtmaktadır.
- The car lobby has led too many people up the garden path.
- Otomobil lobisi çok fazla insanı bahçe yoluna yönlendirdi.
- Tom met Mary in the lobby.
- Tom, Mary ile lobide buluştu.
- Tom will be waiting in the lobby.
- Tom lobide bekliyor olacak.
- Are you in the lobby?
- Lobide misin?
- I'll meet you in the lobby.
- Lobide buluşuruz.
- Are you in the lobby?
- Siz lobide misiniz?
- Tom has been waiting patiently in the lobby for three hours.
- Tom üç saattir lobide sabırla bekliyor.
- Please wait in the lobby.
- Lütfen lobide bekleyin.
- Tom is downstairs in the lobby.
- Tom alt katta lobide.
- Tom met Mary in the hotel lobby.
- Tom, Mary'yle otel lobisinde buluştu.
- We'll be waiting for you in the lobby.
- Sizi lobide bekliyor olacağız.
- I have friends waiting for me in the lobby.
- Lobide beni bekleyen arkadaşlarım var.
- I'll wait for you in the lobby.
- Seni lobide bekleyeceğim.
- Don't go through the lobby.
- Lobiden geçme.
- There was a brass quintet playing in the lobby of the hotel.
- Otelin lobisinde bir beşli çalıyordu.
- Three beautiful ladies just walked into the lobby.
- Üç güzel hanımefendi az önce lobiye girdi.
- Tom is still waiting for Mary in the lobby.
- Tom hala lobide Mary'yi bekliyor.
- Tom is waiting for us in the lobby.
- Tom lobide bizi bekliyor.
- Tell Tom to wait in the lobby.
- Tom'a lobide beklemesini söyle.
- I'd like you to wait in the lobby.
- Lobide beklemeni istiyorum.
- Meet me in the lobby.
- Beni lobide karşıla.
- I saw him waiting in the lobby.
- Onu lobide beklerken gördüm.
- Wait for us in the lobby.
- Lobide bizi bekle.
- Tom said Mary was likely to be waiting in the lobby.
- Tom, Mary'nin lobide bekliyor olabileceğini söyledi.
- The man waiting in the lobby wouldn't give me his name.
- Lobide bekleyen adam bana adını vermedi.
- I saw her waiting in the lobby.
- Onun lobide beklediğini gördüm.
- Tom told Mary he'd stay in the lobby and wait for her.
- Tom, Mary'ye lobide kalıp onu bekleyeceğini söyledi.
- There's one man and two women waiting for you in the lobby.
- Lobide sizi bekleyen bir adam ve iki kadın var.
- You should wait in the lobby.
- Lobide beklemelisin.
- I'll meet you down in the lobby.
- Seninle lobide buluşuruz.
- Tom was waiting for Mary in the lobby.
- Tom Mary'yi lobide bekliyordu.
- I'll meet you in the lobby at three.
- Saat üçte sizi lobide karşılayacağım.
- I'll meet you in the lobby.
- Seninle lobide buluşacağım.
- I'd like you to wait in the lobby.
- Ben lobide beklemenizi isterim.
- I'd like you to wait in the lobby with Tom.
- Tom'la lobide beklemeni istiyorum.
- We'll wait for Tom in the lobby.
- Tom'u lobide bekliyor olacağız.
- There's one man and two women waiting for you in the lobby.
- Lobide seni bekleyen bir erkek ve iki kadın var.
- I saw her waiting in the lobby.
- Onu lobide beklerken gördüm.
- Please come to the lobby by 7 o'clock.
- Lütfen saat 7'de lobiye gel.
- The main lobby appears empty.
- Ana lobi boş görünüyor.
- Tom told Mary he'd stay in the lobby and wait for her.
- Tom, Mary'ye lobide kalacağını ve onu bekleyeceğini söyledi.
- Tom is going to be waiting for us in the lobby.
- Tom lobide bizi bekliyor olacak.
- I just saw Tom in the lobby.
- Tom'u az önce lobide gördüm.
- Tom entered the lobby and found Mary waiting.
- Tom lobiye girdi ve Mary'yi beklerken buldu.
- Tom is downstairs in the lobby.
- Tom aşağıda lobide.
- I saw them waiting in the lobby.
- Onları lobide beklerken gördüm.
- Your fiancee is in the lobby.
- Nişanlın lobide.
- Tom and Mary are waiting for you in the lobby.
- Tom ve Mary sizi lobide bekliyorlar.
- Are you telling me there are more people waiting in the lobby?
- Bana lobide bekleyen daha çok insan olduğunu mu söylüyorsun?
- Tom asked Mary to meet him in the lobby.
- Tom Mary'den onunla lobide buluşmasını istedi.
- Tom asked Mary to meet him in the lobby.
- Tom, Mary'den onunla lobide buluşmasını istedi.
- Would you mind waiting in the lobby?
- Lobide bekleyebilir misiniz?
- Are you telling me there are more people waiting in the lobby?
- Lobide bekleyen daha çok kişi olduğunu mu söylüyorsun?
- Tom walked through the revolving door into the hotel lobby.
- Tom döner kapıdan geçip otelin lobisine girdi.
- Please wait in the lobby.
- Lütfen lobide bekle.
- Can you guys meet me in the lobby?
- Benimle lobide buluşabilir misiniz?
- Tom agreed to meet with Mary in the lobby.
- Tom lobide Mary ile görüşmeyi kabul etti.
- I'll be waiting for you in the lobby.
- Sizi lobide bekliyor olacağım.
- Tom and Mary agreed to meet in the lobby.
- Tom ve Mary lobide buluşmaya karar verdiler.
- Tom waited for Mary in the lobby.
- Tom lobide Mary'yi bekledi.
- I saw him waiting in the lobby.
- Onun lobide beklediğini gördüm.
Show More (85)
|
