Tureng - schedule - English Turkish Sentences

History

	English	Turkish
1	schedule	program	n.
	Judging from the schedule, a great deal of work will need to be done this year. Programa bakılırsa, bu yıl çok fazla iş yapılması gerekecek. Some may be surprised that the tragic events of 11 September have changed neither course nor our schedule. Bazıları 11 Eylül'de yaşanan trajik olayların ne rotamızı ne de programımızı değiştirmesine şaşırabilir. We have Member States where commitment to schedules is the order of the day. Programlara bağlılığın günün emri olduğu Üye Devletlerimiz var. Last year in Rio, we therefore adopted a schedule and we are sticking to it. Bu nedenle geçen yıl Rio'da bir program kabul ettik ve buna bağlı kalıyoruz. I do not envy you your travel schedule. Seyahat programınızı kıskanmıyorum. I have been allocated a schedule this morning that now exhausts the possibilities on the "catch the eye" system. Bu sabah bana atanan programa göre "kısa süreli söz alarak tartışma" sistemindeki olasılıklar artık tükenmiş durumda. The freeing up of energy markets and postal services is way behind schedule. Enerji piyasalarının ve posta hizmetlerinin serbestleştirilmesi programın çok gerisinde kalmıştır. We are pleased that the European Union is still on schedule concerning enlargement. Avrupa Birliği'nin genişleme konusunda hala programa uygun hareket etmesinden memnuniyet duyuyoruz. I do not envy your travel schedule. Seyahat programınızı kıskanmıyorum. The repercussions of the schedule for advance resignation now await you. Ön istifa programının yansımaları şimdi sizi bekliyor. In any case, this emerges from the favourable schedule we decided upon. Her halükarda bu, kararlaştırdığımız uygun programdan kaynaklanmaktadır. I do not want to discuss my travel schedule here. Seyahat programımı burada tartışmak istemiyorum. We are already thinking about a schedule, events and setting up an advisory committee. Şimdiden bir program, etkinlikler ve bir danışma komitesi kurmayı düşünüyoruz. I know that you have an extensive personal travel schedule right throughout your country. Ülkeniz genelinde yoğun bir kişisel seyahat programınız olduğunu biliyorum. What is your schedule, how long will it take you to produce a positive list? Programınız nedir, olumlu bir liste hazırlamanız ne kadar sürecek? I have been allocated a schedule this morning that now exhausts the possibilities on the "catch the eye" system. Bu sabah bana, "göz önünde bulundurma" sistemindeki olanakları tüketen bir program tahsis edildi. No schedule for passenger rail transport has been established. Demiryolu yolcu taşımacılığı için herhangi bir program oluşturulmamıştır. I do not envy your travel schedule. Seyahat programınıza imrenmiyorum. I must ask you to stick strictly to your speaking time, as we are dreadfully behind schedule! Programın korkunç derecede gerisinde olduğumuz için konuşma sürenize sıkı sıkıya bağlı kalmanızı rica etmek zorundayım! Jonathan, clear my schedule for next week, starting with tonight. Jonathan, bu geceden başlayarak gelecek hafta için programımda yer aç. Jonathan, clear my schedule for next week, starting with tonight. Jonathan, bu geceden başlayarak gelecek haftanın programını boşalt. Tom would like to talk with you about tomorrow's schedule. Tom yarının programı hakkında seninle konuşmak istiyor. Were you on a tight schedule? Sıkışık bir programda mısın? I should probably check my schedule. Muhtemelen programımı kontrol etmeliyim. How flexible is your schedule? Programınız ne kadar esnek? I intended to have changed my schedule. Programımı değiştirmeyi istedim. I have a very busy schedule today. Bugün çok yoğun bir programım var. I intended to have changed my schedule. Programımı değiştirmeye niyetliydim. My schedule has changed, so I'll be able to be at your birthday party after all. Programım değişti, o yüzden doğum günü partinizde olabileceğım. Are local trains included on this schedule? Bölgeler arası yolculuk eden trenler bu programa dahil mi? I can't change my schedule. Programımı değiştiremem. We're a week ahead of schedule. Programın bir hafta ilerisindeyiz. Overall we are on schedule. Genel olarak programa uygun gidiyoruz. Tom is three minutes behind schedule. Tom programın üç dakika gerisinde. Tom is only thirty minutes behind schedule. Tom programın sadece 30 dakika gerisinde. My schedule is a little tight. Programım biraz sıkışık. I'd like to talk to you about the schedule for the next semester. Sizinle gelecek dönemin programı hakkında konuşmak istiyorum. My schedule is rather tight. Programım oldukça sıkışık. I looked at the schedule. Programa baktım. Are we on schedule? Programa uygun muyuz? We're still ahead of schedule. Hâlâ programın ilerisindeyiz. Tom is three hours behind schedule. Tom programın üç saat gerisinde. Tom is a little behind schedule. Tom programın biraz gerisinde. Let me check my schedule. Programımı kontrol edeyim. We're ahead of schedule. Programdan öndeyiz. The trains are running according to schedule. Trenler programa göre çalışıyor. I can't fit you in my schedule. Seni programıma sığdıramıyorum. I'm going to have to change my schedule. Programımı değiştirmem gerekecek. I can give you my schedule if you need it. Ona ihtiyacın olursa programımı sana verebilirim. We're about thirty minutes behind schedule. Biz programın yaklaşık otuz dakika gerisindeyiz. I have a pretty tight schedule today. Bugün de oldukça sıkışık bir programım var. You're on a tight schedule, aren't you? Yoğun bir programın var, değil mi? The schedule is only slightly affected by this delay. Program bu gecikmeden sadece biraz etkilenir. I have your schedule here. Programın burada. Who put together this schedule? Bu programı kim hazırladı? A lot of things happened and my schedule was messed up. Bir sürü şey oldu ve programım karıştı. Here's your schedule for the day. İşte bugünkü programın. We're only thirty minutes behind schedule. Programın sadece 30 dakika gerisindeyiz. I've got a busy schedule. Benim yoğun bir programım var. I want to talk with the manager about the schedule. Müdürle program hakkında konuşmak istiyorum. I'm running a little behind schedule. Programın biraz gerisinde kalıyorum. I've made some changes to my schedule. Programımda bazı değişiklikler yaptım. Tom is thirty minutes behind schedule. Tom programın otuz dakika gerisinde. We're still ahead of schedule. Biz hâlâ programın ilerisindeyiz. Tom is a little behind schedule. Tom programın biraz gerisinde kaldı. I should stick to the schedule. Programa sadık kalmalıyım. I'll have to see how my schedule looks. Programıma bakmam gerekecek. Tom showed me his schedule. Tom bana programını gösterdi. How flexible is your schedule? Programın ne kadar esnek? We should have taken the schedule into consideration. Programı dikkate almalıydık. Who makes the schedule? Programı kim yapıyor? My schedule is rather tight. Benim programım oldukça sıkı. Tom would like to talk with you about tomorrow's schedule. Tom seninle yarınki program hakkında konuşmak istiyor. Tom is still ahead of schedule. Tom hala programın ilerisinde. Tom said his schedule is likely to change. Tom programının değişebileceğini söyledi. That wasn't on the schedule. O, programda değildi. We can't make a change in our schedule. Programımızda bir değişiklik yapamayız. According to his schedule, Tom should've been here by now. Programa göre, Mary şimdiye kadar burada olmalıydı. I have a flexible schedule. Esnek bir programım var. We're on a schedule. Bir programımız var. What's next on your schedule? Programında sırada ne var? We're running a bit behind schedule. Programın biraz gerisinde kalıyoruz. Do you know the concert schedule of London Symphony Orchestra? Londra Senfoni Orkestrası'nın konser programını biliyor musun? We're well ahead of schedule. Programın çok ilerisindeyiz. Tom knows what's on the schedule. Tom programda ne olduğunu biliyor. What's your schedule today? Bugünkü programın nedir? At any rate, we can't change the schedule. Ne olursa olsun, programı değiştiremeyiz. What's your schedule today? Bugün programınız nedir? I think I can fit you into my schedule. Sanırım seni programıma uydurabilirim. Mary has a hectic schedule. Mary'nin yoğun bir programı vardır. We're back on schedule. Programa geri döndük. You've got a full schedule today. Bugün dolu bir programın var. I should've checked my schedule. Programımı kontrol etmeliydim. What's your schedule like today? Bugün programın nasıl? I have a tight schedule this weekend. Bu hafta sonu sıkışık bir programım var. What's on the schedule for today? Bugün için programda ne var? They finished the project on schedule. Programa göre proje tamamlandı. I was wondering if you've had a chance to look at the schedule yet. Acaba programa bakma şansınız oldu mu? Please show me the schedule. Lütfen bana programı gösterin. A lot of things happened and my schedule was messed up. Birçok şey oldu ve programım karıştı. Mary has a hectic schedule. Mary'nin yoğun bir programı var. Tom is three weeks behind schedule. Tom programın üç hafta gerisinde. I'm running a little behind schedule. Programın biraz gerisindeyim. They're 30 minutes behind schedule. Programın 30 dakika gerisindeler. Tom is still ahead of schedule. Tom hâlâ programın ilerisinde. We're well ahead of schedule. Biz programın oldukça ilerisindeyiz. We're proceeding on schedule. Programa göre ilerliyoruz. I'll send you the schedule. Sana programı göndereceğim. Don't forget to put it on your schedule. Bunu programına eklemeyi unutma. Does your schedule allow you to have time off? Programınız izin yapmanıza izin veriyor mu? We're about thirty minutes behind schedule. Programın yaklaşık 30 dakika gerisindeyiz. Tom is running a bit behind schedule. Tom programın biraz gerisinde kalıyor. You have a full schedule today. Bugün programın tamamen dolu. I'm a little behind schedule. Ben programın biraz gerisindeyim. You have a full schedule today. Bugün dolu bir programın var. I arranged my schedule so we can spend more time together. Birlikte daha fazla zaman geçirebilmemiz için programımı ayarladım. What's your schedule like tomorrow? Yarınki programın nasıl? I'll need to check my schedule. Programımı kontrol etmem gerekecek. I'm well ahead of schedule. Ben programın çok ilerisindeyim. It's on the schedule. Programda var. It's on your schedule. Bu senin programında var. We're already three weeks behind schedule. Şimdiden programın üç hafta gerisindeyiz. This project is more than two years behind schedule. Bu proje programın iki yıldan fazla gerisinde. I'm well ahead of schedule. Programın çok ilerisindeyim. Tom's schedule is insane. Tom'un programı çılgınca. I can give you my schedule if you need it. İhtiyacınız olursa size programımı verebilirim. Construction has fallen behind schedule. İnşaat, programın gerisinde kaldı. The team's schedule is grueling. Takımın programı yorucu. Tom looked at the schedule. Tom programa baktı. The senator has a very demanding schedule this week. Senatörün bu hafta çok yoğun bir programı var. I'll need to check my schedule. Programımı kontrol etmem gerek. I'll have to check the schedule. Programı kontrol etmek zorunda kalacağım. I'll show you the schedule. Size programı göstereceğim. We're on a tight schedule today. Bugün çok yoğun bir programımız var. He changes his schedule from day to day. O, programını günden güne değiştirir. I took a picture of the schedule. Programın fotoğrafını çektim. She changed her schedule to match his. Onun programına uymak için kendi programını değiştirdi. Tom is a few weeks behind schedule. Tom programın birkaç hafta gerisinde. I've cleared my schedule. Programımı temizledim. He has a tight schedule. Onun sıkı bir programı var. Please let me know the schedule beforehand. Lütfen programı önceden bana bildirin. Here's your schedule for the day. İşte gün için programınız. Please show me the schedule. Lütfen bana programı göster. I have a tight schedule this weekend. Bu hafta sonu programım sıkışık. He is forgetful sometimes so never forget to remind him about the schedules. Bazen unutkandır, bu yüzden ona programları hatırlatmayı asla unutmayın. It's not too late to change the schedule. Programı değiştirmek için çok geç değil. I have a schedule. Bir programım var. Were you on a tight schedule? Yoğun bir programınız var mıydı? Tom is way ahead of schedule. Tom programın çok ilerisinde. His schedule has been changed. Onun programı değiştirildi. I'll have to check the schedule. Programı kontrol etmem gerekecek. The team's schedule is grueling. Takımın programı çok yorucu. You're on schedule. Programa uyuyorsun. I was wondering if you've had a chance to look at the schedule yet. Programa bakmak için henüz bir şansının olup olmadığını merak ediyordum. My schedule is pretty crazy. Programım oldukça yoğun. We have a busy schedule next week. Gelecek hafta yoğun bir programımız var. He fitted his schedule to mine. Kendi programını benimkine uydurdu. Do you have the schedule? Program sende mi? There is no schedule. Program falan yok. Tom explained the schedule to Mary. Tom Mary'ye programı açıkladı. Tom is ahead of schedule. Tom programın ilerisinde. Tom checked the TV schedule to see what was on. Tom ne olduğunu görmek için TV programını kontrol etti. I arranged my schedule so we can spend more time together. Birlikte daha fazla zaman geçirebilelim diye programımı ayarladım. She has a tight schedule. Onun sıkı bir programı var. My schedule has changed, so I'll be able to be at your birthday party after all. Programım değişti, yani doğum günü partinize gelebileceğim. Tom is on a very tight schedule. Tom'un programı çok sıkışık. Tom is only thirty minutes behind schedule. Tom programın yalnızca otuz dakika gerisindedir. I can't fit you in my schedule. Seni programıma uyduramam. I'm on a really tight schedule this week. Bu hafta gerçekten yoğun bir programım var. The project is more than two years behind schedule. Proje, programın iki yıldan fazla gerisinde. Tom was about thirty minutes behind schedule. Tom programın yaklaşık otuz dakika gerisindeydi. We're three minutes behind schedule. Programın üç dakika gerisindeyiz. Schedules are difficult to coordinate. Programları koordine etmek zordur. Tom called Mary up and asked her what her schedule was. Tom Mary'yi aradı ve ona proğramının ne olduğunu sordu. I should stick to the schedule. Programa bağlı kalmalıyım. I have an extremely tight schedule for tomorrow. Yarın için son derece sıkı bir programım var. Let me check the schedule. Programı kontrol edeyim. We have a schedule to keep. Uyacak bir programımız var. We landed a little behind schedule. Programın biraz gerisine düştük. We've had a difficult schedule. Zor bir programımız vardı. I have a pretty tight schedule today. Bugün oldukça sıkı bir programım var. I think you should stick to your training schedule. Bence antrenman programına sadık kalmalısın. We're on schedule. Programa uygun gidiyoruz. She has a tight schedule. Sıkı bir programı var. We have a busy schedule next week. Önümüzdeki hafta yoğun bir programımız var. You've got a full schedule today. Bugün programın tamamen dolu. I'll let you know my schedule. Programımı sana bildireceğim. Let's find out what the schedule is. Programın ne olduğunu öğrenelim. I want to talk with the manager about the schedule. Ben program hakkında yönetici ile konuşmak istiyorum. Tom said it was too late to change his schedule. Tom programını değiştirmek için çok geç olduğunu söyledi. You seem to be on a very tight schedule. Çok yoğun bir programınız var gibi görünüyor. I need to check my schedule. Programımı kontrol etmem gerek. Tom has a tight schedule. Tom'un sıkı bir çalışma programı var. Tom accommodated his schedule to Mary's. Tom kendi programını Mary'ninkine uydurdu. He fitted his schedule to mine. O programını benimkilere uydurdu. I'm a little behind schedule. Programın biraz gerisindeyim. Tom is about thirty minutes behind schedule. Tom programın yaklaşık otuz dakika gerisinde. I have to organize my schedule before the end of the month. Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım. I've got a very full schedule. Çok dolu bir programım var. I have a very tight schedule. Çok sıkı bir programım var. The winter schedule has arrived. Kış programı geldi. In America, my schedule is different and unique nearly every day. Amerika'da, benim programım hemen hemen her gün farklı ve benzersizdir. Tom called Mary up and asked her what her schedule was. Tom Mary'yi aradı ve ona programının ne olduğunu sordu. Tom and I can't change our schedules. Tom ve ben programlarımızı değiştiremeyiz. We're three hours behind schedule. Programın üç saat gerisindeyiz. Tom is three minutes behind schedule. Tom programın üç dakika gerisindedir. I have an extremely tight schedule for tomorrow. Yarın için son derece sıkışık bir programım var. We're way ahead of schedule. Biz programın çok ilerisindeyiz. We're already three weeks behind schedule. Programın üç hafta gerisindeyiz zaten. The schedule dictates that this work be done by the weekend. Program bu işin hafta sonuna kadar yapılması gerektiğini belirtir. Tom is ahead of schedule. Tom programın önünde. We're on a very tight schedule here. Biz burada çok sıkı bir programdayız. I'm on a really tight schedule this week. Bu hafta gerçekten sıkı bir programım var. We're back on schedule. Biz programa geri dönüyoruz. I'll let you know my schedule. Programımı sana bildiririm. Tom has a tight schedule. Tom'un sıkı bir programı var. That wasn't on the schedule. Bu programda yoktu. Do you think it would be possible to change your schedule? Programınızı değiştirmenin mümkün olacağını düşünüyor musunuz? Tom is running a little behind schedule. Tom programın biraz gerisinde kalıyor. My schedule is tight for the next three days. Önümüzdeki üç gün için programım sıkışık. You are a busy man, so I will adjust my schedule to yours. Sen meşgul bir adamsın, bu yüzden programımı seninkine göre ayarlayacağım. We have a schedule to keep. Uymamız gereken bir programımız var. His schedule has been changed. Programı değişti. What's next on your schedule? Bir sonraki programında ne var? At this rate, we'll have to change the schedule. Bu gidişle programı değiştirmek zorunda kalacağız. What's on the schedule for today? Bugünün programında ne var? I have a tight schedule. Sıkı bir programım var. I forwarded the schedule you sent me to Tom. Bana gönderdiğin programı Tom'a ilettim. I've got a busy schedule. Yoğun bir programım var. He has a tight schedule. Sıkı bir programı var. We have a tight schedule. Sıkışık bir programımız var. Tom said his schedule has changed. Tom programının değiştiğini söyledi. We're running a bit behind schedule. Programın biraz gerisindeyiz. Do you have the schedule? Programın var mı? We cannot make a change in our schedule. Programımızda bir değişiklik yapamayız. We're on a tight schedule today. Bugün sıkı bir programdayız. I'm on a tight schedule. Yoğun bir programım var. We can't change our schedule now. Programımızı şimdi değiştiremeyiz. Tom said his schedule is likely to change. Tom programının muhtemelen değişeceğini söyledi. Tom has a hectic schedule. Tom'un yoğun bir programı var. Overall we are on schedule. Genel olarak programa uyuyoruz. We should have taken the schedule into consideration. Programı dikkate almamız gerekirdi. According to schedule, this task should be finished within this week. Programa göre, bu görevin bu hafta içinde bitmesi gerekiyor. Everything is on schedule. Her şey programa uygun. It's on the schedule. O programdadır. You have a difficult schedule to keep. Uymanız gereken zor bir programınız var. I don't make the schedule. Programı ben hazırlamıyorum. I have a tentative schedule. Geçici bir programım var. According to his schedule, Tom should've been here by now. Programına göre Tom'un şimdiye kadar burada olması gerekiyordu. He changes his schedule from day to day. Programını günden güne değiştirir. I might be able to fit that in my schedule. Bunu programıma sığdırabilirim. We can't change our schedule at this point. Bu noktada programımızı değiştiremeyiz. Tom is back on schedule. Tom programa geri döndü. We can't change our schedule at this point. Programımızı bu noktada değiştiremeyiz. Tom and I can't change our schedules. Tom ve ben programlarımızı değiştiremiyoruz. In America, my schedule is different and unique nearly every day. Amerika'da programım neredeyse her gün farklı ve benzersizdir. I have to organize my schedule before the end of the month. Ay sonundan önce programımı düzenlemeliyim. I'll show you the schedule. Sana programı göstereyim. I want a copy of Tom's daily schedule. Tom'un günlük programının bir kopyasını istiyorum. Do you have a copy of the new schedule? Yeni programın bir kopyası var mı? Please let me know the schedule beforehand. Lütfen programı bana daha önceden bildirin. This new schedule gives us a lot more free time. Bu yeni program bize çok daha fazla boş zaman veriyor. Do you know the concert schedule of London Symphony Orchestra? Londra Senfoni Orkestrası'nın konser programını biliyor musunuz? The schedule is only slightly affected by this delay. Program bu gecikmeden sadece biraz etkileniyor. Do you think it would be possible to change your schedule? Sence programını değiştirmek mümkün mü? Tom has a flexible schedule. Tom'un esnek bir çalışma programı var. We're ahead of schedule. Programın ilerisindeyiz. We'd better not change the schedule. Programı değiştirmesek iyi olur. Let's talk about tomorrow's schedule. Yarınki program hakkında konuşalım. Tom suggested that we change the schedule. Tom programı değiştirmemizi önerdi. I understand that Tom is on a tight schedule, but I'd really appreciate it if I could get an appointment with him. Tom'un programının sıkışık olmasını anlıyorum ama ondan bir randevu alabilirsem çok memnun olurum. Tom is thirty minutes behind schedule. Tom programın 30 dakika gerisinde. The train was almost an hour behind schedule today. Tren bugün neredeyse programın bir saat gerisinde. What's your schedule like tomorrow? Yarın programın nasıl? My schedule is a little tight. Benim programım biraz sıkı. Tom has a flexible schedule. Tom'un esnek bir programı var. I'll send you the schedule. Sana programı gönderirim. What's next on the schedule? Programda sırada ne var? You are a busy man, so I will adjust my schedule to yours. Sen meşgul bir adamsın, bu yüzden programımı sana göre ayarlayacağım. We're only thirty minutes behind schedule. Biz programın sadece otuz dakika gerisindeyiz. I think I can fit you into my schedule. Sanırım seni programıma sığdırabilirim. We're on a very tight schedule here. Burada çok sıkı bir programımız var. The schedule dictates that this work be done by the weekend. Programa göre bu iş hafta sonuna kadar bitmeli. Tom and Mary are running a little behind schedule. Tom ve Mary programın biraz gerisinde kalıyorlar. Show More (281)
2	schedule	tarife	n.
	They changed the bus schedule without notice. Haber vermeden otobüs tarifesini değiştirmişler. Here is the Paris - Lyon train schedule. İşte Paris - Lyon tren tarifesi. I have a copy of the bus schedule on my phone. Telefonumda otobüs tarifesinin bir kopyası var. May I have a bus schedule? Otobüs tarifesini alabilir miyim? The bus was behind schedule. Otobüs tarifenin gerisindeydi. Here is the Paris - Lyon train schedule. İşte Paris-Lyon tren tarifesi. I do not know the train schedules, could you find out for me? Tren tarifelerini bilmiyorum, benim için öğrenebilir misin? May I have a bus schedule? Bir otobüs tarifesi alabilir miyim? Where is the bus schedule? Otobüs tarifesi nerede? Do you have the train schedule? Tren tarifesi var mı? Due to the typhoon, the train schedule was disturbed and all the trains were jam-packed. Tayfun nedeniyle tren tarifesi bozulmuştu ve tüm trenler tıka basa doluydu. Do you have the train schedule? Tren tarifen var mı? Show More (9)
3	schedule	plan	n.
	The establishment of this schedule of financial payments required a great deal of effort, in particular by Parliament. Bu mali ödeme planının oluşturulması, özellikle Parlamento tarafından büyük bir çaba gerektirmiştir. The establishment of this schedule of financial payments required a great deal of effort, in particular by Parliament. Bu mali ödeme planının oluşturulması, özellikle Parlamento tarafından büyük çaba sarf edilmesini gerektirmiştir. I think you should stick to your training schedule. Sanırım eğitim planına bağlı kalmalısın. I'm going to have to change my schedule. Planımı değiştirmek zorunda kalacağım. Construction has fallen behind schedule. İnşaat, planın gerisine düştü. We're proceeding on schedule. Plana göre ilerliyoruz. According to schedule, this task should be finished within this week. Plana göre, bu iş bu hafta içinde bitirilmeli. She changed her schedule to match his. Onunkine uyması için planını değiştirdi. We're three hours behind schedule. Plandan üç saat gerideyiz. We're way ahead of schedule. Planın çok ilerisindeyiz. Show More (7)
4	schedule	planlama	n.
	I'd like to schedule an appointment. Bir randevu planlamak istiyorum. Let's schedule it for some other time. Başka bir zamana planlayalım. Let's schedule a meeting sometime early next week. Gelecek hafta erken bir zamanda bir toplantı planlayalım. I'd like to schedule an appointment for tomorrow. Yarın için bir randevu planlamak istiyorum. Let's schedule a meeting. Bir toplantı planlayalım. l can schedule my sessions in advance. Seanslarımı önceden planlayabilirim. Let's schedule a meeting for next Monday. Gelecek pazartesi için bir toplantı planlayalım. Let's schedule it for some other time. Bunu başka bir zaman için planlayalım. The lecture started on schedule. Ders planlandığı gibi başladı. Show More (6)
5	schedule	planlamak	v.
	Their wedding is scheduled for late-August. Düğünleri Ağustos sonu olacak şekilde planlanmakta. On Monday, we scheduled this matter for Thursday afternoon, so why are we cancelling it now? Pazartesi günü bu konuyu perşembe öğleden sonrası için planlamıştık, peki neden şimdi iptal ediyoruz? We're scheduled to leave tomorrow. Yarın gitmeyi planladık. We're scheduled to leave tomorrow. Yarın ayrılmayı planlıyoruz. I'm scheduled to have lunch with him. Onunla birlikte öğle yemeği yemeği planlıyorum. He is scheduled to come up to Tokyo tomorrow. Yarın Tokyo'ya gelmeyi planlıyor. Where are you scheduled to visit? Nereyi ziyaret etmeyi planlıyorsun? Show More (4)
6	schedule	çizelge	n.
	Could you send me the schedule of service prices? Bana hizmet fiyatları çizelgesini gönderebilir misiniz? There was a bus schedule on the wall. Duvarda bir otobüs çizelgesi vardı. I've made some changes to my schedule. Çizelgemde biraz değişiklikler yaptım. Tom suggested that we change the schedule. Tom çizelgeyi değiştirmemizi önerdi. Show More (1)
7	schedule	ders programı	n.
	May I have a class schedule? Ders programını alabilir miyim? I'd like to talk to you about the schedule for the next semester. Yeni dönemin ders programıyla ilgili konuşmak istiyorum seninle. Show More (-1)
8	schedule	takvim	n.
	The product launch is on a tight schedule. Ürünün piyasaya çıkış takvimi sıkışık. Show More (-2)