|
- Other unhealthy results of smoking included blackened smokers' lungs and rotten teeth.
- Sigaranın diğer sağlıksız sonuçları arasında sigara içenlerin kararmış akciğerleri ve çürümüş dişleri yer alıyordu.
- There is no backbone, and no teeth.
- Omurga ve diş yok.
- We must put some teeth into our common foreign and security policy.
- Ortak dış ve güvenlik politikamıza biraz diş koymalıyız.
- Why have I sunk my teeth into this as I have?
- Neden bu kadar çok dişimi sıktım?
- When that o'malley kid cheated on you, - I was ready to knock his teeth out.
- O'Malley denen çocuk seni aldattığında onun dişlerini ağzına dökmeye hazırdım.
- Maybe they'll come down, castrate you, straighten your teeth and split.
- Belki aşağı inip seni hadım ederler, dişlerini düzeltirler ve ayrılırlar.
- When that o'malley kid cheated on you, - I was ready to knock his teeth out.
- O'Malley denen o velet seni aldattığında, dişlerini dökmeye hazırdım.
- The black market's all baby teeth and spooky fluids.
- Karaborsada sadece bebek dişleri ve ürkütücü sıvılardan oluşuyor.
- When that o'malley kid cheated on you, - I was ready to knock his teeth out.
- O'Malley denen çocuk seni aldattığında, dişlerini dökmeye hazırdım.
- I brush my teeth twice a day.
- Dişlerimi günde iki kez fırçalarım.
- Clean your teeth.
- Dişlerini temizle.
- I brushed my teeth.
- Dişlerimi fırçaladım.
- My teeth are totally healthy and free of problems.
- Dişlerim tamamen sağlıklı ve sorunsuzdur.
- It is important to brush ones teeth every day.
- İnsanın dişlerini her gün fırçalaması önemlidir.
- We must always keep our teeth clean.
- Dişlerimizi her zaman temiz tutmalıyız.
- Tom flosses his teeth at least once a day.
- Tom günde en az bir kez dişlerini diş ipiyle temizler.
- I got my teeth whitened.
- Dişlerimi beyazlattım.
- I have to clean my teeth.
- Dişlerimi temizlemek zorundayım.
- They say Coca-Cola dissolves teeth.
- Coca-Cola'nın dişleri erittiğini söylüyorlar.
- I must clean my teeth.
- Dişlerimi temizlemem gerekiyor.
- Hundreds of years ago, married Japanese women would blacken their teeth to beautify themselves.
- Yüzlerce yıl önce, evli Japon kadınları kendilerini güzelleştirmek için dişlerini karartırlardı.
- I don't brush my teeth as often as I should.
- Dişlerimi gerektiği kadar sık fırçalamıyorum.
- He got up quickly, splashed cold water on his face, brushed his teeth and shaved.
- Hızla kalktı, yüzüne soğuk su sıçrattı, dişlerini fırçaladı ve tıraş oldu.
- They had no teeth.
- Dişleri yoktu.
- Always brush your teeth.
- Dişlerini hep fırçala.
- I just brushed my teeth.
- Dişlerimi yeni fırçaladım.
- You must keep your teeth clean.
- Dişlerini temiz tutmalısın.
- It's important to take good care of your teeth so you'll be able to eat properly when you get older.
- Yaşlandığınızda düzgün beslenebilmek için dişlerinize iyi bakmanız çok önemli.
- Tom has just had his teeth cleaned.
- Tom dişlerini yeni temizletti.
- This imbecile has sharp teeth.
- Bu embesilin keskin dişleri var.
- You have lipstick on your teeth.
- Dişlerinde ruj izi var.
- Tom doesn't brush his teeth as often as he should.
- Tom dişlerini gerektiği kadar sık fırçalamıyor.
- Brush your teeth well.
- Dişlerini iyice fırçala.
- What causes teeth grinding?
- Diş gıcırdatmaya ne neden olur?
- After polishing his shoes, Tom brushed his teeth and combed his hair.
- Ayakkabılarını parlattıktan sonra Tom dişlerini fırçaladı ve saçlarını taradı.
- He knows how to brush his teeth.
- Dişlerini nasıl fırçalayacağını biliyor.
- Do you still have all your teeth?
- Hâlâ bütün dişlerin yerinde mi?
- I have buck teeth.
- Benim tavşan dişlerim var.
- You should take good care of your teeth.
- Dişlerine iyi bakmalısın.
- Tom has just had his teeth cleaned.
- Tom az önce dişlerini temizletti.
- My teeth are chattering because of the cold.
- Dişlerim soğuktan takırdıyor.
- Tom knocked out one of Mary's teeth.
- Tom Mary'nin dişlerinden birini kırdı.
- Have you ever brushed your teeth?
- Hiç dişlerinizi fırçaladınız mı?
- I got up an hour ago and in the meantime I've brushed my teeth, washed and shaved myself and done my morning gymnastics.
- Ben bir saat önce kalktım ve bu arada dişlerimi fırçaladım ve tıraş oldum ve sabah cimnastiğimi yaptım.
- It is often said that sweets are bad for your teeth.
- Tatlıların dişlerinize zararlı olduğu söylenir.
- He never brushes his teeth.
- Dişlerini hiç fırçalamaz.
- I must clean my teeth.
- Dişlerimi temizlemek zorundayım.
- He has strong bones and teeth.
- Güçlü kemikleri ve dişleri var.
- Tom brushed his teeth and washed his face.
- Tom dişlerini fırçaladı ve yüzünü yıkadı.
- Tom accused Mary of lying through her teeth.
- Tom Mary'yi dişlerinin arasından yalan söylemekle suçladı.
- He cracked the walnut with his teeth.
- Cevizi dişleriyle kırdı.
- I clean my teeth with a toothbrush.
- Dişlerimi diş fırçasıyla temizliyorum.
- Animals have sharp teeth.
- Hayvanların keskin dişleri vardır.
- Mike had his teeth checked last week.
- Mike geçen hafta dişlerini kontrol ettirdi.
- I'd like to have my teeth cleaner.
- Dişlerimi temizletmek istiyorum.
- This decision was accepted with grinding teeth.
- Bu karar diş gıcırdatarak kabul edildi.
- I'm not pulling out their teeth.
- Dişlerini çekmeyeceğim.
- Show me your teeth.
- Dişlerini bana göster.
- How often do you brush your teeth?
- Dişlerini ne sıklıkla fırçalarsın?
- Peter the Great, Czar of Russia, used to take out people's teeth for fun.
- Rusya Çarı Büyük Petro, eğlenmek için insanların dişlerini sökermiş.
- These are my grandmother's artificial teeth.
- Bunlar büyükannemin yapay dişleri.
- Tom flosses his teeth several times a week.
- Tom dişlerini haftada birkaç kez diş ipiyle temizler.
- Have you cleaned your teeth?
- Dişlerini temizledin mi?
- Brush your teeth clean.
- Dişlerini temiz fırçala.
- My teeth are totally healthy and free of problems.
- Dişlerim tamamen sağlıklı ve sorunsuz.
- You have lipstick on your teeth.
- Dişinde ruj var.
- I am showing my teeth.
- Ben dişlerimi gösteriyorum.
- I brush my teeth every day.
- Dişlerimi her gün fırçalıyorum.
- You've got something in your teeth.
- Dişlerinde bir şey var.
- My teeth chattered with cold.
- Dişlerim soğuktan birbirine vurdu.
- Use your teeth.
- Dişlerini kullan.
- Sugar is bad for your teeth.
- Şeker dişleriniz için kötüdür.
- My mother visits the dentist's every other day to get her teeth fixed.
- Annem dişlerini yaptırmak için gün aşırı dişçiye gider.
- Peter the Great, Czar of Russia, used to take out people's teeth for fun.
- Rus Çarı Büyük Peter eğlenmek için insanların dişini çekerdi.
- I am showing my teeth.
- Dişlerimi gösteriyorum.
- My teeth hurt.
- Dişlerim acıyor.
- I gritted my teeth.
- Dişlerimi gıcırdattım.
- I would like to have my teeth straightened.
- Dişlerimi düzelttirmek istiyorum.
- Do turtles have teeth?
- Kaplumbağaların dişleri var mı?
- What beautiful teeth you have!
- Ne güzel dişlerin var!
- I brush my teeth twice a day.
- Dişlerimi günde iki kez fırçalıyorum.
- If you see the lion baring its teeth, don't think that the lion is smiling at you.
- Eğer aslanın dişlerini gösterdiğini görürseniz, aslanın size gülümsediğini düşünmeyin.
- Baby teeth are sharp.
- Bebek dişleri keskindir.
- She has even teeth.
- Onun dişleri bile var.
- Tom brushed his teeth and put on his pajamas.
- Tom dişlerini fırçaladı ve pijamalarını giydi.
- The old man has missing teeth.
- Yaşlı adamın dişleri eksik.
- Clean your teeth!
- Dişlerini temizle!
- This decision was accepted with grinding teeth.
- Bu karar gıcırdayan dişlerle kabul edildi.
- You have very straight teeth.
- Çok düzgün dişlerin var.
- Tom knocked out one of Mary's teeth.
- Tom, Mary'nin dişlerinden birini kırdı.
- Use your teeth.
- Dişlerinizi kullanın.
- I brush my teeth with a toothbrush.
- Dişlerimi bir diş fırçası ile fırçalıyorum.
- Hundreds of years ago, married Japanese women would blacken their teeth to beautify themselves.
- Yüzyıllar önce evli Japon kadınlar kendilerini güzelleştirmek için dişlerini karartırlardı.
- Brush your teeth twice a day at least.
- Dişlerini günde en az iki kez fırçala.
- She has even teeth.
- Düzgün dişleri var.
- Did you know that mosquitoes have teeth?
- Sivrisineklerin dişleri olduğunu biliyor muydunuz?
- Don't mess with me again, or you'll pick up your teeth with broken fingers.
- Bir daha bana bulaşma, yoksa kırık parmaklarla dişlerini toplarsın.
- I have no teeth left.
- Hiç dişim kalmadı.
- Brush your teeth at least twice a day.
- Dişlerinizi günde en az iki kez fırçalayın.
- He cracked the walnut with his teeth.
- O cevizi dişleriyle kırdı.
- Tom is flossing his teeth.
- Tom dişlerini temizliyor.
- What causes teeth grinding?
- Diş gıcırdatmaya ne sebep olur?
- Tom was in a fight last night and lost a few teeth.
- Tom dün gece bir kavgaya karıştı ve birkaç dişini kaybetti.
- Are you brushing your teeth properly?
- Dişini doğru dürüst fırçalıyor musun?
- Bad teeth often cause pain.
- Kötü dişler genellikle ağrıya neden olur.
- Sea turtles don't have teeth.
- Deniz kaplumbağalarının dişleri yoktur.
- She cracked the walnut with her teeth.
- O, cevizi dişleriyle kırdı.
- One of my teeth came out.
- Dişlerimden biri çıktı.
- He knows how to brush his teeth.
- O, dişlerini nasıl fırçalayacağını biliyor.
- Tom flosses his teeth every day.
- Tom her gün dişlerini diş ipiyle temizler.
- He has perfect teeth.
- Onun mükemmel dişleri var.
- He got up quickly, splashed cold water on his face, brushed his teeth and shaved.
- Hemen kalktı, yüzüne soğuk su çarptı, dişlerini fırçaladı ve tıraş oldu.
- Tom grinds his teeth in his sleep.
- Tom uykusunda dişlerini gıcırdatır.
- Look at how white Tom's teeth are.
- Tom'un dişlerinin ne kadar beyaz olduğuna bakın.
- I'll take an impression of your teeth.
- Dişlerinizin bir kalıbını alacağım.
- Look at how white Tom's teeth are.
- Tom'un dişlerine bak, ne kadar da beyaz.
- He broke his jaw and lost a few teeth.
- Çenesini kırdı ve birkaç dişini kaybetti.
- Brush your teeth clean.
- Dişlerinizi temiz fırçalayın.
- I'll take some X-rays of your teeth.
- Dişlerinizin röntgenini çekeceğim.
- Tom uncorked the bottle with his teeth.
- Tom dişleriyle şişenin mantarını çıkardı.
- I just brushed my teeth.
- Az önce dişlerimi fırçaladım.
- As a matter of fact, he did just catch that bird in midair with his teeth.
- Gerçek şu ki, o sadece havadaki şu kuşu dişleriyle yakaladı.
- The dentist worked on my teeth.
- Dişçi, dişlerime işlem yaptı.
- Wash your teeth before sleeping!
- Uyumadan önce dişlerinizi yıkayın!
- I like to brush my teeth with this toothpaste.
- Dişlerimi bu diş macunu ile fırçalamayı seviyorum.
- One of my teeth hurts.
- Dişlerimden biri ağrıyor.
- Tom brushed his teeth.
- Tom dişlerini fırçaladı.
- If you see the lion baring its teeth, don't think that the lion is smiling at you.
- Aslanın dişlerini gösterdiğini görürsen, sana gülümsediğini sanma.
- Show me your teeth.
- Bana dişlerini göster.
- Tom flosses his teeth at least once a week.
- Tom en az haftada bir kez dişlerini diş ipiyle temizler.
- Piranhas are big, voracious fish with sharp teeth.
- Piranalar keskin dişleri olan büyük, obur balıklardır.
- He has perfect teeth.
- Mükemmel dişleri var.
- I have crooked teeth.
- Yamuk dişlerim var.
- He got a broken jaw and lost some teeth.
- Kırık bir çenesi var ve birkaç dişini kaybetti.
- My mother visits the dentist's every other day to get her teeth fixed.
- Annem dişlerini düzelttirmek için gün aşırı diş hekimini ziyaret eder.
- Tom's teeth have always been crooked.
- Tom'un dişleri hep çarpıktı.
- I have to clean my teeth.
- Dişlerimi temizlemem lazım.
- I would like to have my teeth straightened.
- Dişlerimi düzeltmek istiyorum.
- Crocodiles have sharp teeth.
- Timsahların keskin dişleri vardır.
- My teeth aren't as white as I'd like them to be.
- Dişlerim istediğim kadar beyaz değil.
- Did you know that mosquitoes have teeth?
- Sivri sineklerin dişleri olduğunu biliyor muydun?
- Tom whistled through his teeth.
- Tom dişlerinin arasından ıslık çaldı.
- I'm not pulling out their teeth.
- Ben onların dişlerini çekmiyorum.
- Beavers can cut down trees with their teeth.
- Kunduzlar dişleriyle ağaçları kesebilir.
- I got up an hour ago and in the meantime I've brushed my teeth, washed and shaved myself and done my morning gymnastics.
- Bir saat önce kalktım ve bu arada dişlerimi fırçaladım, yıkandım, tıraş oldum ve sabah jimnastiğimi yaptım.
- I'll take an impression of your teeth.
- Dişlerinizin ölçüsünü alacağım.
- My teeth ache from the operation.
- Ameliyattan dolayı dişlerim ağrıyor.
- Tom brushes his teeth at least three times a day.
- Tom dişlerini günde en az üç kez fırçalar.
- The boy had bad teeth because he neglected to brush them.
- Oğlanın dişleri kötüydü çünkü fırçalamayı ihmal ediyordu.
- She cracked the walnut with her teeth.
- Cevizi dişleriyle kırdı.
- Tom held the knife between his teeth as he untied the knot.
- Tom düğümü çözerken bıçağı dişlerinin arasında tuttu.
- Did you get your teeth whitened?
- Dişlerini beyazlaştırdın mı?
- Tom isn't able to always brush his teeth after meals.
- Tom yemeklerden sonra dişlerini her zaman fırçalayamıyor.
- My teeth chattered with cold.
- Dişlerim soğuktan takırdadı.
- Now he has teeth and he can bite.
- Artık dişleri var ve ısırabiliyor.
- Brush your teeth well.
- Dişlerinizi iyi fırçalayın.
- You have some food in your teeth.
- Senin dişlerinde biraz yiyecek var.
- As a matter of fact, he did just catch that bird in midair with his teeth.
- Aslına bakarsan, o kuşu havada dişleriyle yakaladı.
- I'm not pulling out her teeth.
- Onun dişlerini çekmiyorum.
- Mary's self-conscious about the gap between her front teeth.
- Mary ön dişlerinin arasındaki boşluktan rahatsız.
- After polishing his shoes, Tom brushed his teeth and combed his hair.
- Ayakkabılarını cilaladıktan sonra, Tom dişlerini fırçaladı ve saçını taradı.
- He cut the rope with his teeth.
- İpi dişleriyle kesti.
- He got a broken jaw and lost some teeth.
- Çenesi kırıldı ve birkaç dişini kaybetti.
- He cut the rope with his teeth.
- O, dişleriyle ipi kesti.
- Tom uncorked the bottle with his teeth.
- Tom şişenin tıpasını dişleriyle açtı.
- Tom got his teeth whitened.
- Tom dişlerini beyazlattı.
- I'll take some X-rays of your teeth.
- Senin dişlerinin bir röntgenini çekeceğim.
- Sugar is bad for your teeth.
- Şeker, dişlerin için kötüdür.
- The dentist worked on my teeth.
- Dişçi dişlerim üzerinde çalıştı.
- Don't mess with me again, or you'll pick up your teeth with broken fingers.
- Bir daha bana bulaşma, yoksa dişlerini yerden kırık parmaklarınla toplarsın.
- My teeth are chattering because of the cold.
- Soğuk yüzünden dişlerim takırdıyor.
- Brush your teeth twice a day at least.
- Dişlerinizi günde en az iki kez fırçalayın.
- My mother goes to the dentist every Monday to get her teeth fixed.
- Annem her pazartesi dişlerini yaptırmak için dişçiye gider.
- My teeth hurt.
- Dişlerim ağrıyor.
- Do you have all your teeth?
- Bütün dişlerin yerinde mi?
- You have some food in your teeth.
- Dişinizde biraz yiyecek var.
- Did you get your teeth whitened?
- Dişlerini beyazlattın mı?
- Wash your teeth before sleeping!
- Uyumadan önce dişlerini yıka!
- You must keep your teeth clean.
- Dişlerinizi temiz tutmalısınız.
- I'm not pulling out her teeth.
- Dişlerini çekmeyeceğim.
- Are you brushing your teeth properly?
- Dişlerini düzgün fırçalıyor musun?
- A lion's teeth are sharp.
- Bir aslanın dişleri keskindir.
- What would happen if I never brushed my teeth?
- Dişlerimi hiç fırçalamasaydım ne olurdu?
- They say Coca-Cola dissolves teeth.
- Onlar Coca-Cola'nın dişleri erittiğini söylüyorlar.
- Turtles don't have teeth.
- Kaplumbağaların dişleri yoktur.
- You have very straight teeth.
- Çok düzgün dişleriniz var.
- He has strong bones and teeth.
- Onun güçlü kemik ve dişleri var.
- I must clean my teeth.
- Dişlerimi temizlemeliyim.
- Dan flossed his teeth.
- Dan dişlerini diş ipiyle temizledi.
- You've got something in your teeth.
- Dişinde bir şey var.
- Tom has braces on his teeth.
- Tom'un dişlerinde diş teli var.
- Tom clenched his teeth.
- Tom dişlerini sıktı.
- We accidentally bumped teeth while kissing.
- Öpüşürken yanlışlıkla dişlerimiz çarpıştı.
- My son's front teeth have come in crooked.
- Oğlumun ön dişleri çarpık çıktı.
- Are you brushing your teeth properly?
- Dişlerini doğru düzgün fırçalıyor musun?
- Beavers can cut down trees with their teeth.
- Kunduzlar ağaçları dişleri ile kesebilir.
Show More (193)
|