teeth - Turkish English Dictionary
History

teeth

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "teeth" in Turkish English Dictionary : 9 result(s)

English Turkish
General
teeth n. dişler
teeth n. (bir şeyin) en şiddetli noktası
teeth n. arzu edilen etkiyi yaratma gücü
Technical
teeth n. tırnak
Automotive
teeth n. dişler
Medical
teeth n. dentes dens
Dentistry
teeth n. dişler
Linguistics
teeth n. diş
teeth n. dişler

Meanings of "teeth" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
General
milk teeth n. sütdişleri
false teeth n. takma diş
false teeth n. takma dişler
artificial teeth n. takma diş
wisdom teeth n. yirmilik dişler
wisdom teeth n. yirmi yaş dişleri
baby teeth n. süt dişi
deciduous teeth n. süt dişi
milk teeth n. süt dişi
temporary teeth n. süt dişi
primary teeth n. süt dişi
molar teeth n. azı dişleri
white teeth n. beyaz dişler
crooked teeth n. çarpık diş
alligator teeth n. timsah dişleri
decayed teeth n. çürümüş dişler
decayed teeth n. çürük dişler
teeth mark n. diş izi
razor sharp teeth n. jilet gibi keskin dişler
pearl white teeth n. inci beyazı dişler
chattering teeth n. (soğuktan vs) birbirine vuran dişler
pointed teeth n. sivri dişler
clean teeth n. temiz dişler
smile back through gritted teeth n. zorla/istemeden gülümsemek
show one's teeth v. diş göstermek
set someone's teeth on edge v. birinin sinirlerini bozmak
take the bit between one's teeth v. söz dinlememek
lie through one's teeth v. külliyen yalan söylemek
gnash the teeth v. diş gıcırdatmak
brush one's teeth v. dişlerini fırçalamak
fling something in one's teeth v. başına kakmak
fling something in one's teeth v. yüzüne vurmak
grate one's teeth v. dişlerini gıcırdatmak
lie in one's teeth v. korkunç yalanlar söylemek
grow teeth v. diş çıkarmak
cut one's wisdom teeth v. olgunlaşmak
grit one's teeth and bear it v. dişini sıkmak
take the bit between one's teeth v. gemi azıya almak
cut one's teeth in something v. bir alanda ilk deneyimini yaşamak
pick one's teeth v. dişini karıştırmak
pick one's teeth v. kürdan vb'yle dişlerini temizlemek
bare its teeth v. hayvan dişlerini göstermek
gnash one's teeth v. dişini gıcırdatmak
set someone's teeth on edge v. birini sinirlendirmek
brush teeth v. diş fırçalamak
brush one's teeth v. diş fırçalamak
grit one's teeth v. dişini sıkmak
lose one's teeth through age v. dişleri dökülmek
brush one's teeth v. dişini fırçalamak
bare teeth v. diş göstermek
show teeth v. diş göstermek
reveal teeth v. diş göstermek
brush the teeth v. dişleri fırçalamak
get one's teeth into v. dişini geçirmek
get one's teeth into v. dişiyle tırnağıyla savaş vermek
whiten the teeth v. diş beyazlatmak
one's teeth chatter from the cold v. soğuktan dişleri birbirine vurmak
one's teeth chatter from the cold v. soğuktan dişleri takırdamak/zangırdamak
knock one’s teeth out v. birinin dişlerini dökmek
grind one's teeth v. dişini gıcırdatmak
grind one's teeth v. dişlerini gıcırdatmak
set one's teeth on edge v. (birinin) dişlerini kamaştırmak
put one's teeth on edge v. (birinin) dişlerini kamaştırmak
put one's teeth on edge v. aşırı derecede rahatsız etmek
put one's teeth on edge v. çileden çıkarmak
seize with teeth v. diş geçirmek
seize with teeth v. dişle koparmak
seize with teeth v. dişleyerek parçalamak
armed to the teeth adj. tepeden tırnağa silahlı
with crooked teeth adv. çarpık dişli
in spite of the teeth expr. muhalefete karşı
in spite of the teeth expr. her türlü çabaya karşı
in the teeth expr. doğrudan
in the teeth expr. hemen karşısında
Phrases
skin of the teeth n. hiç
skin of the teeth n. koca bir hiç
skin of the teeth n. son şans
skin of the teeth n. en düşük olasılık
as old as my eyes and a little (bit) older than my teeth expr. göründüğü yaşta
as old as my eyes and a little (bit) older than my teeth expr. gözünün gördüğü yaşta
as old as my eyes and a little (bit) older than my teeth expr. yaşını söylemeyip soruyu geçiştirmek için söylenen bir söz
as old as my eyes and a little (bit) older than my teeth expr. yaş sorulduğunda verilen muğlak cevap
healthy teeth, happy smile expr. sağlıklı dişler, mutlu gülüşler
Proverb
the gods send nuts to those who have no teeth tanrı cevizi dişi olmayana verir
the gods send nuts to those who have no teeth tanrı dişi olmayana ceviz verir
Colloquial
a kick in the teeth n. büyük bir tekme
a kick in the teeth n. büyük bir tokat
a kick in the teeth n. büyük bir darbe
a kick in the teeth n. tokat etkisi yaratan şey
gnashing of teeth n. diş gıcırdatma/sıkma
gnashing of teeth n. sızlanma
gnashing of teeth n. şikayet etme
gnashing of teeth n. söylenme
gnash teeth v. diş gıcırdatmak/sıkmak
gnash your teeth v. dişini gıcırdatmak/sıkmak
gnash your teeth v. dişlerini gıcırdatmak/sıkmak
dressed to the teeth adj. hoş giyinmiş
dressed to the teeth adj. şık giyinmiş
hell's teeth exclam. lanet olsun
hell's teeth exclam. kahretsin
hell's teeth exclam. allah kahretsin
hell’s teeth [old-fashioned] [uk] exclam. aman tanrım
hell’s teeth [old-fashioned] [uk] exclam. aman allahım
Idioms
kick in the teeth n. beklenmedik sorun
dragon's teeth n. düşmanlık
kick in the teeth n. kötü sürpriz
kick in the teeth n. kötü haber
wailing and gnashing of teeth n. dişini sıkma
wailing and gnashing of teeth n. (endişeden, üzüntüden) dişini gıcırdatma
wailing and gnashing of teeth n. kaygı
wailing and gnashing of teeth n. kaygılanma
wailing and gnashing of teeth n. kızgınlık
wailing and gnashing of teeth n. sıkıntı
wailing and gnashing of teeth n. ağlayıp sızlanma
cut one's teeth on v. -den öğrenmek
cut one's teeth on v. -den deneyim kazanmak
cast in one's teeth v. haşlamak
cast in the teeth v. sitem ederek anlatmak
set the teeth on edge v. kızdırmak
show the teeth v. tehdit etmek
cast in the teeth v. alay etmek
cast in one's teeth v. çıkışmak
show the teeth v. diş göstermek
set the teeth on edge v. sinirlendirmek
cast in one's teeth v. azarlamak
cast in the teeth v. başına kakmak
show the teeth v. gözdağı vermek
cast in one's teeth v. kötüye kullanmak
cast in the teeth v. yüzüne vurmak
cast in the teeth v. aşağılamak
cast in one's teeth v. suiistimal etmek
cast in the teeth v. hakaret etmek
cast in one's teeth v. kötü davranmak
cast in the teeth v. şerefini iki paralık etmek
cast in one's teeth v. sitem etmek
cast in one's teeth v. söylenmek
lie through one's teeth v. adamın gözünün içine baka baka yalan söylemek
drop one's teeth v. ağzı açık kalmak
set one's teeth on the edge v. aşırı derecede rahatsız etmek
do something through gritted teeth v. ayak sürüyerek yapmak
cut one's eye teeth v. bir alanda ilk deneyimini yaşamak
set someone's teeth on edge v. birinin sinirine dokunmak
throw in someone's teeth v. başına kakmak
be as scarce as hen's teeth v. bulunmaz hint kumaşı olmak
lie through one's teeth v. bariz yalan söylemek
no skin off someone's teeth v. birisinin derdi olmamak
cut one's teeth on something v. bir alanda ilk deneyimini yaşamak
lie through one's teeth v. bir ayak üstünde bin yalan söylemek
lie in one's teeth v. bir ayak üstünde bin yalan söylemek
no skin off someone's teeth v. birisini ilgilendiren bir sıkıntı olmamak
cut one's teeth on something v. bir alanda ilk tecrübesini yaşamak
treat someone as a kick in the teeth v. birisine pislikmiş gibi davranmak
fling in someone's teeth v. başına kakmak
put teeth into something v. bir şeyi kuvvetlendirmek
cast in someone's teeth v. başına kakmak
do something through gritted teeth v. birşeyi zorla yapmak
be scarcer than hen's teeth v. bulunmaz hint kumaşı olmak
be no skin off someone's teeth v. birisinin umurunda olmamak
sink one's teeth into something v. büyük ilgi göstermek
give teeth to something v. bir şeyi kuvvetlendirmek
sink one's teeth into v. bir işe girişmek
get one's teeth in v. canla-başla başlamak/yapmak
sink one's teeth in v. canla-başla başlamak/yapmak
bare one's teeth v. diş göstermek
be sick to the back teeth v. canına tak etmek
bare one's teeth v. dişini göstermek
cut teeth v. diş çıkarmak
show one's teeth v. dişini göstermek
grit one's teeth v. dişlerini sıkmak
give teeth to something v. desteklemek
have teeth v. dişli olmak
put teeth into something v. desteklemek
cut one's teeth on v. çekirdekten yetişmek
sink one's teeth into something v. canla-başla başlamak/yapmak
grit one's teeth v. dişini sıkmak
get one's teeth into something v. canla-başla başlamak/yapmak
show one's teeth v. diş göstermek
gnash one's teeth v. dişlerini gıcırdatmak
bare one's teeth v. dişlerini göstermek
take the bit in one's teeth v. canını dişine takmak
take the bit between one's teeth v. canını dişine takmak
cut teeth on v. çekirdekten yetişmek
be fed up to the back teeth v. canına tak etmek
suck one's teeth v. cıkcıkla(n)mak
clench one's teeth v. dişini sıkmak
get the bit between one's teeth v. canını dişine takmak
suck one's teeth v. cıkcık etmek
show one's teeth v. dişlerini göstermek
treat someone as a kick in the teeth v. haksızlık yapmak
kick in the teeth v. hiçe saymak
pull someone's or something's teeth v. etkisini/gücünü azaltmak
give teeth to something v. güç vermek
have teeth v. gücü/yetkisi olmak
put teeth into something v. güç vermek
grit one's teeth v. göğüs germek
take the bit between one's teeth v. gemi azıya almak
set one's teeth on the edge v. içini ürpertmek
do something through gritted teeth v. istemeye istemeye yapmak
be scarcer than hen's teeth v. köküne kıran girmek
lie in one's teeth v. kuyruklu yalan söylemek
get the bit between one's teeth v. kendini toparlamak
set someone's teeth on edge v. kafasını attırmak
get one's teeth into something v. kendini bir şeye vermek
be as scarce as hen's teeth v. köküne kıran girmek
sink one's teeth into something v. kocaman ısırmak
fly in the teeth of v. karşı gelmek
be as scarce as hen's teeth v. kıran girmek
lie through one's teeth v. kuyruklu yalan söylemek
set someone's teeth on edge v. kızdırmak
have the bit between one's teeth v. kendini toparlamak
fly in the teeth of someone v. karşı gelmek
fly in the teeth of someone v. karşı çıkmak
take the bit between one's teeth v. kendini toparlamak
set someone's teeth on edge v. kafasını bozmak
fly in the teeth of someone v. karşı olmak
take the bit in one's teeth v. kontrolü ele almak
suck one's teeth v. olmazlanmak
treat someone as a kick in the teeth v. mağdur etmek
fly in the teeth of v. sözünü dinlememek
cut teeth on v. sıfırdan yetişmek
drop one's teeth v. şaşırıp kalmak
grit one's teeth v. sebat etmek
fly in the teeth of v. sözleşmeye vb uymamak
fly in the teeth of v. şiddetle karşı çıkmak
cut one's teeth on v. sıfırdan yetişmek
cast in someone's teeth v. paylamak
fly in the teeth of v. takmamak
sink one's teeth in v. tümden/hepten yogunlasmak
get one's teeth in v. tümden/hepten yogunlasmak
get one's teeth into something v. tümden/hepten yogunlasmak
set one's teeth on the edge v. tüylerini diken diken etmek
sink one's teeth into something v. tümden/hepten yoğunlaşmak
fly in the teeth of someone v. ters düşmek
fling in someone's teeth v. yüzüne vurmak
put some teeth into something v. (bir şeyi) (daha) etkili/etkin kılmak
grit one's teeth v. (durumu) kabullenmek
be gnashing one's teeth v. (acı veya öfkeden) dişlerini gıcırdatmak
give one's eye teeth for something v. (bir şey için) dünyaları vermek
take the bit between one's teeth v. zincirlerinden kurtulmak
have the bit between one's teeth v. zincirlerinden kurtulmak
gnash one's teeth v. (acı veya öfkeden) dişlerini gıcırdatmak
get the bit between one's teeth v. zincirlerinden kurtulmak
give one's eye teeth for something v. (bir şey için) her şeyini vermek
cast in someone's teeth v. (birinin) yüzüne vurmak
have teeth v. (bir kurumun/ yasanın) gücü/ etkisi/ağırlığı olmak
treat someone as a kick in the teeth v. yüzüstü bırakmak
sow dragon's teeth v. nifak tohumu ekmek
sow dragon's teeth v. düşmanlık yaratmak
sow dragon's teeth v. anlaşmazlık tohumu etmek
sow dragon's teeth v. fitili ateşlemek
sow dragon's teeth v. tartışmayı fitillemek/başlatmak
sow dragon's teeth v. tahrik unsuru yaratmak
sow dragon's teeth v. ortalığı kızıştırmak
sow dragon's teeth v. yangını körüklemek
sow dragon's teeth v. celallendirmek
sow dragon's teeth v. kışkırtmak
sow dragon's teeth v. kaş yaparken göz çıkarmak
plant dragon's teeth v. kaş yaparken göz çıkarmak
put (one's) teeth on edge v. (birini) sinirlendirmek
put (one's) teeth on edge v. (birini) kızdırmak
put (one's) teeth on edge v. (birinin) sinirlerini bozmak
put (one's) teeth on edge v. (birinin) sinirine dokunmak
put (one's) teeth on edge v. (birinin) sinirlerini ayağa kaldırmak/zıplatmak
put (one's) teeth on edge v. (birinin) kafasını attırmak/bozmak
put (one's) teeth on edge v. (birini) gıcık etmek
put (one's) teeth on edge v. (birinin) damarına/bamteline basmak
put (one's) teeth on edge v. (birini) kıl etmek
put (one's) teeth on edge v. (birinin) asabını bozmak
put (one's) teeth on edge v. (birini) rahatsız etmek
put (one's) teeth on edge v. (birini) üzmek
put (one's) teeth on edge v. (birini) allak bullak/alt üst etmek
put (one's) teeth on edge v. (birinin) içini bir hoş etmek
would give your eye teeth [uk] v. can atmak
would give your eye teeth [uk] v. çok istemek
would give your eye teeth [uk] v. her şeyini vermek
grind (one's) teeth v. dişini sıkmak
grind (one's) teeth v. öfkesini belli etmemek için dişini sıkmak
have the bit in (one's) teeth v. zincirlerinden kurtulmak
have the bit in (one's) teeth v. bir şeyi kararlılıkla yapmak
have the bit in (one's) teeth v. bir şeyi azimle yapmak
have the bit in (one's) teeth v. yularından kurtulmak
have the bit in (one's) teeth v. canını dişine takmak
set someone's teeth on edge v. canını sıkmak
set someone's teeth on edge v. sinirine dokunmak
pull one's teeth v. silahını elinden almak
pull one's teeth v. savunmasız bırakmak
pull one's teeth v. zararsız hale getirmek
make (one's) teeth itch v. (birini) sinir etmek
make (one's) teeth itch v. (birinin) sinirlerine dokunmak
make (one's) teeth itch v. (birini) gıcık etmek
make (one's) teeth itch v. (birinin) sinirini bozmak
make (one's) teeth itch v. (birini) uyuz etmek
make (one's) teeth itch v. (birini) irrite etmek
make (one's) teeth itch v. (birini) kıl etmek
make (one's) teeth itch v. (birini) huzursuz etmek
make (one's) teeth itch v. (birini) germek
make (one's) teeth itch v. (birini) rahatsız etmek
make (one's) teeth itch v. (birini) tedirgin etmek
make (one's) teeth itch v. (birini) mutsuz etmek
pull teeth v. dişini tırnağına takmak
set (one's) teeth v. canını dişine takmak
set (one's) teeth v. azmetmek
set (one's) teeth v. azimli/kararlı olmak
set your teeth v. dişini sıkmak
set your teeth v. canını dişine takmak
set your teeth v. azmetmek
set your teeth v. azimli/kararlı olmak
take the teeth out of v. tehlikeli/düşmanca bir şeyi yumuşatmak
take the teeth out of v. tehlikeli/düşmanca bir şeyi tehlikesiz hale getirmek
take the teeth out of v. tehlikeli/düşmanca bir şeyi zararsız hale getirmek
take the teeth out of v. sert/keskin bir şeyi törpülemek
take the teeth out of v. sert/keskin bir şeyi yumuşatmak
arm to the teeth v. tamamen hazır olmak/hazırlanmak
arm to the teeth v. eksiksiz hazır olmak/hazırlanmak
arm to the teeth v. tepeden tırnağa hazır olmak
arm to the teeth v. tam olarak/bütünüyle hazır olmak
bare your teeth v. diş göstermek
bare your teeth v. dişini göstermek
be armed to the teeth v. tepeden tırnağa silahlı olmak
be no skin off (one's) teeth v. (birinin) derdi olmamak
be no skin off (one's) teeth v. (birini) ilgilendirmemek
be no skin off (one's) teeth v. (birinin) umurunda olmamak
be no skin off (one's) teeth v. (birine) göre hava hoş olmak
be no skin off (one's) teeth v. (birini) alakadar etmemek
cast something in someone's teeth v. birinin yaptığı/söylediği bir şeye karşı çıkmak/muhalefet etmek
cast something in someone's teeth v. birine sitem etmek
cast something in someone's teeth v. birine çıkışmak
cut (one's) teeth v. deneyim kazanmak
cut (one's) teeth v. çekirdekten yetişmek
cut (one's) teeth v. sıfırdan yetişmek
cut your teeth v. deneyim kazanmak
cut your teeth v. çekirdekten yetişmek
cut your teeth v. sıfırdan yetişmek
do something by the skin of your teeth v. bir şeyi kıl payı yapmak
do something by the skin of your teeth v. bir şeyi çok küçük/ufak bir farkla yapmak
do something by the skin of your teeth v. bir şeyi ucu ucuna yapmak
do something by the skin of your teeth v. bir şeyi son anda yapmak
do something by the skin of your teeth v. bir şeyi güç bela yapmak
drop teeth v. ağzı açık kalmak
drop teeth v. şaşırıp kalmak
fly in the teeth of someone or something v. birine/bir şeye şiddetle karşı çıkmak
fly in the teeth of someone or something v. birine/bir şeye karşı gelmek
fly in the teeth of someone or something v. birine/bir şeye meydan okumak
fly in the teeth of someone or something v. birine/bir şeye zıt düşmek
fly in the teeth of someone or something v. birini/bir şeyi hiçe saymak
get teeth into v. dişiyle tırnağıyla savaş vermek
get teeth into v. dişini geçirmek
get teeth into v. canla başla yapmak
get the bit between your teeth v. canını dişine takmak
get the bit between your teeth v. kendini toparlamak
get the bit between your teeth v. azimli/kararlı olmak
get your teeth into v. dişiyle tırnağıyla savaş vermek
get your teeth into v. dişini geçirmek
get your teeth into v. canla başla yapmak/çalışmak
sink your teeth into v. dişinle tırnağınla savaş vermek/uğraşmak
sink your teeth into v. canla başla yapmak/çalışmak
get your teeth into something v. bir şey için dişinle tırnağınla savaş vermek/uğraşmak
get your teeth into something v. bir şeyi canla başla yapmak
get your teeth into something v. bir şey için canla başla çalışmak
sink your teeth into something v. bir şey için dişinle tırnağınla savaş vermek/uğraşmak
sink your teeth into something v. bir şeyi canla başla yapmak
sink your teeth into something v. bir şey için canla başla çalışmak
get/sink your teeth into something v. canla başla yapmak
get/sink your teeth into something v. çaba göstermek
get/sink your teeth into something v. emek vermek
get/take the bit between your teeth v. canını dişine takmak
get/take the bit between your teeth v. kontrolden çıkmak
get/take the bit between your teeth v. kontrolünü kaybetmek
get/take the bit between your teeth v. gemi azıya almak
give teeth to v. -i kuvvetlendirmek
give teeth to v. '-i desteklemek
give teeth to v. '-e güç vermek
give your eye teeth for v. bir şey için sağ kolunu feda etmek
give your eye teeth for v. bir şey uğruna her şeyini vermek
give your eye teeth for v. bir şey için dünyaları vermek
give your eye teeth for v. bir şey için canını feda etmek
give your eye teeth for v. bir şey için varını yoğunu vermek
give your eye teeth for something/to do something v. bir şey/bir şey yapmak için sağ kolunu feda etmek
give your eye teeth for something/to do something v. bir şey/bir şey yapmak uğruna her şeyini vermek
give your eye teeth for something/to do something v. bir şey/bir şey yapmak için dünyaları vermek
give your eye teeth for something/to do something v. bir şey/bir şey yapmak için canını feda etmek
give your eye teeth for something/to do something v. bir şey/bir şey yapmak için varını yoğunu vermek
grind your teeth v. dişlerini gıcırdatmak
grind your teeth v. dişlerini sıkmak
grit teeth v. dişini sıkmak
grit teeth v. dişlerini sıkmak
grit teeth v. sebat etmek
grit teeth v. (durumu) kabullenmek
kick (one) in the teeth v. düşene bir tekme daha vurmak
kick (one) in the teeth v. (birini) yüzüstü bırakmak
kick (one) in the teeth v. (birini) mağdur etmek
kick (one) in the teeth v. başına kötü bir şey gelmiş/savunmasız (birine) kötü davranmak
kick (one) in the teeth v. (birine) büyük bir darbe indirmek, (birini) madara etmek
kick (one) in the teeth v. (birini) utanç verici bir hayal kırıklığına uğratmak
kick somebody in the teeth v. düşene bir tekme daha vurmak
kick somebody in the teeth v. birini yüzüstü bırakmak
kick somebody in the teeth v. birini mağdur etmek
kick somebody in the teeth v. birine haksızlık etmek
kick someone in the teeth v. birine haksızlık yapmak
kick someone in the teeth v. birini mağdur etmek
kick someone in the teeth v. birini yüzüstü bırakmak
lie through teeth v. külliyen yalan söylemek
lie through teeth v. adamın gözünün içine baka baka yalan söylemek
lie through teeth v. bariz yalan söylemek
lie through teeth v. bir ayak üstünde bin yalan söylemek
lie through teeth v. kuyruklu yalan söylemek
lie through teeth v. utanmadan yalan söylemek
lie through teeth v. yüzsüzce yalan söylemek
lie through your teeth v. külliyen yalan söylemek
lie through your teeth v. adamın gözünün içine baka baka yalan söylemek
lie through your teeth v. bariz yalan söylemek
lie through your teeth v. bir ayak üstünde bin yalan söylemek
lie through your teeth v. kuyruklu yalan söylemek
lie through your teeth v. utanmadan yalan söylemek
lie through your teeth v. yüzsüzce yalan söylemek
put some teeth into v. -i (daha) etkili/etkin kılmak
set teeth on edge v. sinirlendirmek
set teeth on edge v. sinirlerini bozmak
set teeth on edge v. dişlerini kamaştırmak
set teeth on edge v. kızdırmak
set teeth on edge v. aşırı derecede rahatsız etmek
set teeth on edge v. sinirine dokunmak
set teeth on edge v. kafasını attırmak
set teeth on edge v. kafasını bozmak
set teeth on edge v. tüylerini diken diken etmek
set teeth on edge v. canını sıkmak
set your teeth on edge v. aşırı derecede rahatsız etmek
set your teeth on edge v. içini ürpertmek
set your teeth on edge v. tüylerini diken diken etmek
set your teeth on edge v. sinirlendirmek
set your teeth on edge v. sinirlerini bozmak
set your teeth on edge v. kızdırmak
set your teeth on edge v. sinirine dokunmak
set your teeth on edge v. kafasını attırmak
set your teeth on edge v. kafasını bozmak
set your teeth on edge v. canını sıkmak
show your teeth v. tehdit etmek
show your teeth v. diş göstermek
show your teeth v. gözdağı vermek
take the bit between the teeth v. söz dinlememek
take the bit between the teeth v. gemi azıya almak
take the bit between the teeth v. zincirlerinden kurtulmak
take the bit between the teeth v. canını dişine takmak
take the bit between the teeth v. kontrolü ele almak
take the bit in teeth v. söz dinlememek
take the bit in teeth v. gemi azıya almak
take the bit in teeth v. zincirlerinden kurtulmak
take the bit in teeth v. canını dişine takmak
take the bit in teeth v. kontrolü ele almak
lie through one's teeth v. gözünün içine baka baka yalan söylemek
sink one's teeth v. ısırmak
sink one's teeth v. dişlemek
sink one's teeth v. dişlerini geçirmek
sink one's teeth v. ciddiyetle ele almak
sink one's teeth v. büyük ilgi göstermek
sink one's teeth v. ciddiye almak
armed to the teeth adj. tepeden tırnağa silahlı
fed up to the back teeth adj. canına tak etmiş
fed up to the back teeth adj. bıkmış
fed up to the back teeth adj. gına gelmiş
fed up to the back teeth adj. usanmış
fed up to the back teeth adj. illallah demiş
fed up to the back teeth adj. daral gelmiş
sick to the back teeth [uk] adj. canına tak etmiş
sick to the back teeth [uk] adj. bıkmış
sick to the back teeth [uk] adj. gına gelmiş
sick to the back teeth [uk] adj. usanmış
sick to the back teeth [uk] adj. illallah demiş
sick to the back teeth [uk] adj. daral gelmiş
fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj. (biri/bir şey) canına tak etmiş
fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj. (birinden/bir şeyden) bıkmış
fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj. (birinden/bir şeyden) gına gelmiş
fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj. (birinden/bir şeyden) usanmış
fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj. (birinden/bir şeyden) illallah demiş
fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj. (birinden/bir şeyden) daral gelmiş
fed up to the back teeth with somebody/something adj. biri/bir şey canına tak etmiş
fed up to the back teeth with somebody/something adj. birinden/bir şeyden bıkmış
fed up to the back teeth with somebody/something adj. birinden/bir şeyden gına gelmiş
fed up to the back teeth with somebody/something adj. birinden/bir şeyden usanmış
fed up to the back teeth with somebody/something adj. birinden/bir şeyden illallah demiş
fed up to the back teeth with somebody/something adj. birinden/bir şeyden daral gelmiş
fed up to the teeth [uk/australia] adj. canına tak etmiş
fed up to the teeth [uk/australia] adj. bıkmış
fed up to the teeth [uk/australia] adj. gına gelmiş
fed up to the teeth [uk/australia] adj. usanmış
fed up to the teeth [uk/australia] adj. illallah demiş
fed up to the teeth [uk/australia] adj. daral gelmiş
rare as hen's teeth adj. çok nadir
rare as hen's teeth adj. az bulunan
rare as hen's teeth adj. nadir bulunan
scarce as hen's teeth [old-fashioned] adj. çok nadir
scarce as hen's teeth [old-fashioned] adj. az bulunan
scarce as hen's teeth [old-fashioned] adj. nadir bulunan
rarer than hens' teeth adj. çok nadir
rarer than hens' teeth adj. az bulunan
rarer than hens' teeth adj. nadir bulunan
scarcer than hens' teeth adj. çok nadir olan
scarcer than hens' teeth adj. çok nadiren bulunan
scarcer than hens' teeth adj. köküne kıran girmiş
scarcer than hens' teeth adj. bulunmaz hint kumaşı