turns - Turkish English Dictionary

turns

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "turns" in Turkish English Dictionary : 1 result(s)

English Turkish
Physiology
turns n. menstrüasyon kanamaları

Meanings of "turns" with other terms in English Turkish Dictionary : 85 result(s)

English Turkish
General
take turns v. sırayla yapmak
Tom and Mary took turns with the driving.
Tom ve Mary araba sürmeyi sırayla yaptılar.

More Sentences
take turns v. nöbetleşmek
We took turns driving on the way to Osaka.
Osaka'ya giderken arabayı nöbetleşe sürdük.

More Sentences
take turns v. sıra ile yapmak
Tom and Mary took turns.
Tom ve Mary sıra ile yaptı.

More Sentences
take turns v. nöbetleşe yapmak
Tom and I took turns.
Tom ve ben nöbetleşe yaptık.

More Sentences
by turns adv. sırayla
We slept by turns.
Sırayla uyuduk.

More Sentences
in turns adv. nöbetleşe
The family members nursed the patient in turns.
Aile üyeleri hastaya nöbetleşe baktılar.

More Sentences
it turns out expr. meğer
The boy, it turns out, has already vanished.
Çocuk meğer çoktan ortadan kaybolmuş.

More Sentences
Politics
by turns n. nöbetleşe
We took care of our children by turns.
Nöbetleşe çocuklarımıza baktık.

More Sentences
Traffic
sharp turns n. keskin virajlar
This road is full of sharp turns.
Bu yol keskin virajlarla doludur.

More Sentences
Military
sharp turns n. keskin dönüşler
This road is full of sharp turns.
Bu yol keskin dönüşlerle doludur.

More Sentences
General
take turns v. bir şeyi sırayla yapmak
take turns at something v. keşikleşe yapmak
take turns v. keşikleşe yapmak
take turns at something v. sırayla yapmak
take turns at v. bir şeyi sırayla yapmak
take it in turns v. bir işi birisiyle dönüşümlü yapmak
take turns v. birbiri ardına gelmek
by turns adv. sıra ile
by turns adv. dönüşümlü olarak
by turns adv. nöbetle
Phrases
it turns out that expr. meğerse
Proverb
bad penny always turns up kapıdan kovsan bacadan girer
a bad penny always turns up istenmeyen kişi zamansız çıkagelirmiş
bad penny always turns up tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır
bad penny always turns up tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanıdır
a soft answer turns away wrath tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
a soft answer turns away wrath tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır
a soft answer turns away wrath tatlı dille her şey çözülür
Colloquial
twists and turns n. bir şeyin girdisi çıktısı
twists and turns n. bir şeyin tüm ayrıntıları
every time one turns around expr. ne zaman baksa
every time one turns around expr. her arkasını dönüşünde
every time one turns around expr. her seferinde
every time one turns around expr. bir bakmışsın yine
whatever turns (one) on expr. canı nasıl isterse
whatever turns (one) on expr. işine nasıl gelirse
whatever turns (one) on expr. nasıl isterse
whatever turns (one) on expr. paşa gönlü bilir
Idioms
twists and turns n. dolambaç
turns and twists n. ayrıntılar
(one's) venus turns out a whelp [outdated] v. (olumsuz anlamda) şansı dönmek
(one's) venus turns out a whelp [outdated] v. talih yüzüne gülmemek
(one's) venus turns out a whelp [outdated] v. şans yüzüne gülmemek
take it in turns v. bir işi birisiyle sıra ile yapmak
take turns with someone v. sırayla/dönüşümlü yapmak
take turns doing something/to do something [uk] v. bir şeyi sırayla yapmak
take turns doing something/to do something [uk] v. bir işi yapmayı sıraya koymak
take turns doing something/to do something [uk] v. bir şeyi nöbetleşe yapmak
take turns doing something/to do something [uk] v. bir işi dönüşümlü yapmak
take turns with v. ile sırayla/dönüşümlü yapmak
the tide turns expr. talihini yendi
the worm turns expr. devran döner
twists and turns expr. şaşırtıcı değişiklikler
whatever turns you on expr. canın nasıl isterse
whatever turns you on expr. işine nasıl gelirse
whatever turns you on expr. nasıl istersen
whatever turns you on expr. paşa gönlün bilir
it turns out that expr. sonunda anlaşıldı ki
always turns up (comes back) like a bad penny expr. kapıdan kovsan bacadan girer
always turns up (comes back) like a bad penny expr. tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır
always turns up (comes back) like a bad penny expr. istenmeyen kişi zamansız çıkagelirmiş
whenever (one) turns around expr. sürekli olarak
whenever (one) turns around expr. mütemadiyen
whenever (one) turns around expr. ne zaman arkasını dönse
Speaking
as it turns out expr. anlaşılan o ki
it's the way the world turns expr. dünyanın hali bu
it's the way the world turns expr. dünyanın hali böyle
as it turns out expr. görünen o ki
it turns out the way I feared expr. korktuğum başıma geliyor
what turns you on? expr. seni ne azdırır?
if it turns out you're lying expr. yalan söylediğin ortaya çıkarsa
Trade/Economic
rate of stock turns n. stok devir oranı
out turns sheet n. tahsis kağıdı
out turns sheet n. tashih kağıdı
Technical
sharp turns n. dönemeçler
demagnetizing ampere-turns n. karşı amper sargısı
control turns n. kontrol sarımları
parallel turns n. paralel dönüşler
Electric
turns ratio n. endüktif kuplajlı iki devreden birinin diğerine sarım sayısı bakımından oranı
control turns n. kontrol sarımları
series turns n. seri devre dönüşü
Automotive
turns lock-to-lock n. direksiyon tur sayısı
toe-out of turns n. virajda tekerleklerin ön taraflarının arka taraflarına oranla açıklık miktarı
axle slips out of transmission on turns expr. dönüşlerde aks şanzıman dışına kaçıyor
Linguistics
turns at talking n. konuşma sırası