avantajlı - Turkish English Dictionary
History

avantajlı



Meanings of "avantajlı" in English Turkish Dictionary : 21 result(s)

Turkish English
Common Usage
avantajlı advantageous adj.
General
avantajlı advantageous adj.
avantajlı favored adj.
avantajlı favorable adj.
avantajlı expedient adj.
avantajlı favoured adj.
avantajlı favourable adj.
avantajlı advantageable [obsolete] adj.
avantajlı advantaged adj.
avantajlı behoovable adj.
avantajlı behooveful adj.
avantajlı high adj.
avantajlı opportune [obsolete] adj.
avantajlı dexter [obsolete] adj.
avantajlı good adj.
avantajlı commanding adj.
avantajlı faurd [scotland] adj.
avantajlı preferent adj.
avantajlı fortunate adj.
Trade/Economic
avantajlı profitable adj.
Archaic
avantajlı towardly adj.

Meanings of "avantajlı" with other terms in English Turkish Dictionary : 248 result(s)

Turkish English
General
avantajlı durum vantage n.
avantajlı durum catbird seat n.
daha avantajlı olma durumu one upmanship n.
avantajlı yer advantage ground n.
daha avantajlı olma durumu upmanship n.
avantajlı yer vantage ground n.
avantajlı başlangıç head start n.
avantajlı konum bridgehead n.
daha avantajlı koşullar elde etme umuduyla bir sözleşmeyi imzalamayı geciktiren kimse holdout n.
avantajlı üstünlük odds-on n.
avantajlı durum convenience n.
avantajlı olmak have the edge on v.
bir yarışta daha avantajlı bir yere geçmeye çalışmak jockey for position v.
başkasına göre avantajlı bir durumda olmak have an advantage over someone v.
öndeyken/avantajlı durumdayken bırakmak quit while one's ahead v.
-e karşı avantajlı duruma geçmek gain an advantage over v.
avantajlı olmak have at vantage v.
avantajlı hale getirmek turn to account v.
avantajlı olmak enure v.
avantajlı olmak inure v.
yarışta daha avantajlı bir yere geçmeye çalışmak manoeuver v.
'-e karşı avantajlı duruma geçmek one up v.
daha avantajlı olmak favor v.
daha avantajlı olmak favour v.
en avantajlı most advantageous adj.
avantajlı olmayan nonadvantageous adj.
fiyat avantajlı cost-favorable adj.
fiyat avantajlı cost-favourable adj.
fiyat avantajlı price-favorable adj.
daha avantajlı better adj.
avantajlı konumda golden adj.
avantajlı koşullarda solid adj.
avantajlı bir halde expediently adv.
avantajlı durumda ahead of the game adv.
avantajlı bir duruma to windward adv.
avantajlı bir şekilde avaiably adv.
Phrasals
bir şeyi (daha avantajlı) başka bir şekle dönüştürmek parlay something into something v.
(birine) (avantajlı bir şey) önerisinde bulunmak offer for (one) to (do something) v.
avantajlı olmak remain ahead v.
(birinden/bir şeyden) avantajlı durumda/konumda olmak remain ahead of (someone or something) v.
Phrases
(birinden/bir şeyden) üstün/avantajlı olma the better of (someone or something) n.
(birinden/bir şeyden) üstün/avantajlı olma better of someone n.
Colloquial
daha avantajlı başlama a head start n.
kimsenin avantajlı durumda olmadığı oyun anyone's game n.
avantajlı kullanılabilene kadar yedekte tutulan şey hole card n.
(yarışmada) avantajlı konum inside track n.
avantajlı özellik beauty n.
avantajlı başlamak a head start v.
birinden avantajlı durumda olmak be one up on somebody v.
birinden avantajlı durumda olmak get one up on somebody v.
birinden avantajlı durumda olmak have one up on somebody v.
birinin avantajlı başlamasına izin vermek spot someone  (something) v.
birinin avantajlı başlamasına izin vermek spot someone (something) v.
(belli bir düzeyde/miktar) avantajlı durumda olmak be ... to the good v.
birinden avantajlı durumda olmak be one up on someone v.
avantajlı durumda olmak have (one) up v.
avantajlı olan one-up adj.
avantajlı durumda in the box seat [australia/new zealand] adv.
daha avantajlı all to the good expr.
daha avantajlı all to the good expr.
(birinden) avantajlı durumda one up (on someone) expr.
Idioms
kültürel olarak avantajlı kesim the culturally advantaged n.
birine karşı avantajlı bir durum jump on someone n.
avantajlı olduğu yön/taraf long suit n.
güçlü/avantajlı noktası long suit n.
birinin avantajlı olduğu yön/taraf one's long suit n.
birinin güçlü/avantajlı noktası one's long suit n.
hem avantajlı hem dezavantajlı durum a double-edged sword n.
hem avantajlı hem dezavantajlı durum a two-edged sword n.
hem avantajlı hem dezavantajlı durum a double-edged sword n.
hem avantajlı hem dezavantajlı durum a double-edged weapon n.
(birine karşı) avantajlı başlama a head start (on/over somebody) n.
avantajlı bir başlangıç a running start n.
satıcının avantajlı/hakim olduğu piyasa a seller's market n.
avantajlı bir konum a place in the sun n.
avantajlı bir konum one's place in the sun n.
bir yarışta daha avantajlı bir yere geçmeye çalışma jockeying for position n.
en avantajlı durum the high ground n.
avantajlı olmak catch upon the hip v.
avantajlı bir konumu elinde bulundurmak stand in the gate v.
avantajlı durumunu korumak stay one jump ahead v.
avantajlı durumunu korumak be one jump ahead v.
avantajlı durumda olmak be/stay one jump a head (of somebody/something) v.
avantajlı durumunu korumak be/stay one jump a head (of somebody/something) v.
(birinden/bir şeyden) üstün/avantajlı olmak have the better of (someone or something) v.
avantajlı/üstün olmak have the bulge on (someone or something) v.
avantajlı durumda olmak be ahead of the game v.
avantajlı durumda olmak remain ahead of the game v.
avantajlı durumda olmak stay ahead of the game v.
avantajlı durumda olmak get ahead of the game v.
avantajlı durumda olmak keep ahead of the game v.
avantajlı konumda olmak be sitting in the catbird seat v.
avantajlı konumda olmak keep ahead of the game v.
avantajlı konumda olmak be in the catbird seat v.
avantajlı konumda olmak remain ahead of the game v.
avantajlı konumda olmak get ahead of the game v.
avantajlı konumda olmak stay ahead of the game v.
avantajlı konumda olmak be ahead of the game v.
avantajlı olmak have a head start v.
avantajlı olmak have the edge over v.
bir şeye avantajlı başlamak have a head start on something v.
bir şeye avantajlı başlamak get a head start on something v.
birisinden avantajlı durumda olmak get the draw on someone v.
birine karşı avantajlı durumda bulunmak get the upper hand on someone v.
birine karşı avantajlı durumda bulunmak have the upper hand on someone v.
birine karşı avantajlı olmak have somebody on the run v.
birine karşı avantajlı durumda olmak have the edge over v.
birine kıyasla daha avantajlı olmak gain ground on somebody v.
daha avantajlı olmak have the inside track v.
rakiplerinden daha avantajlı durumda olmak remain ahead of the game v.
rakiplerinden daha avantajlı konumda olmak stay ahead of the game v.
rakiplerine göre daha avantajlı bir konumda olmak get ahead of the game v.
rakiplerine göre daha avantajlı bir durumda olmak get ahead of the game v.
rakiplerine göre daha avantajlı bir konumda olmak be ahead of the game v.
rakiplerine göre daha avantajlı bir konumda olmak remain ahead of the game v.
rakiplerine göre daha avantajlı bir durumda olmak stay ahead of the game v.
rakiplerinden avantajlı olmak keep ahead of the game v.
rakiplerine göre daha avantajlı bir konumda olmak keep ahead of the game v.
rakiplerinden daha avantajlı konumda olmak be ahead of the game v.
rakiplerinden daha avantajlı durumda olmak be ahead of the game v.
rakiplerine göre daha avantajlı bir konumda olmak stay ahead of the game v.
rakiplerinden avantajlı olmak remain ahead of the game v.
rakiplerinden daha avantajlı konumda olmak keep ahead of the game v.
rakiplerinden daha avantajlı konumda olmak remain ahead of the game v.
rakiplerine göre daha avantajlı bir durumda olmak be ahead of the game v.
rakiplerinden daha avantajlı durumda olmak keep ahead of the game v.
rakiplerinden avantajlı olmak get ahead of the game v.
rakiplerinden daha avantajlı durumda olmak get ahead of the game v.
rakiplerinden avantajlı olmak be ahead of the game v.
rakiplerine göre daha avantajlı bir durumda olmak keep ahead of the game v.
rakiplerinden daha avantajlı durumda olmak stay ahead of the game v.
rakiplerinden daha avantajlı konumda olmak get ahead of the game v.
rakiplerine göre daha avantajlı bir durumda olmak remain ahead of the game v.
rakiplerinden avantajlı olmak stay ahead of the game v.
(birine göre) daha avantajlı olmak have a leg up on somebody v.
(yarış vb kazanmak için) avantajlı olmak be in pole position v.
-e karşı bir adım önde/avantajlı olmak hold upper hand against v.
(rakibine karşı) avantajlı olmak get a/the jump on somebody v.
rakibi karşısında avantajlı duruma geçmek/avantaj elde etmek draw first blood v.
(birine/bir şeye karşı) bir avantaj elde etmek/avantajlı duruma geçmek get the drop on (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) bir avantaj elde etmek/avantajlı duruma geçmek have the drop on (someone or something) v.
avantajlı duruma geçmek have the drop on v.
avantajlı durumda olmak have the drop on v.
karlı/avantajlı durumda olmak have an easy time of it v.
çok şanslı/avantajlı durumda olmak have an easy time of it v.
çok şanslı/avantajlı konumda olmak have an easy time of it v.
(birini diğerine göre) avantajlı bir konuma getirmek give (one) an edge on (someone or something) v.
(birini diğerine göre) avantajlı bir konuma getirmek give (one) the edge on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) daha avantajlı kılmak stack the cards in the favor of (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) hak etmediği şekilde avantajlı olmasını sağlamak stack the cards in the favor of (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) daha avantajlı kılmak stack the deck in the favor of (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) hak etmediği şekilde avantajlı olmasını sağlamak stack the deck in the favor of (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) daha avantajlı kılmak stack the odds in (someone's or something's) favor v.
(birinin/bir şeyin) hak etmediği şekilde avantajlı olmasını sağlamak stack the odds in (someone's or something's) favor v.
(birini/bir şeyi) daha avantajlı kılmak stack the odds in the favor of (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) hak etmediği şekilde avantajlı olmasını sağlamak stack the odds in the favor of (someone or something) v.
(birine) karşı avantajlı durumda olmak get a leg up on (someone) v.
(bir şeye/birine) karşı avantajlı konumda olmak get the weather gage of (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get the weather gage of (someone or something) v.
bir geminin hava şartları bakımından düşmanına göre avantajlı konumda olması get the weather gage of (someone or something) v.
bir geminin rüzgarın estiği yön bakımından düşmanından avantajlı konumda olması get the weather gage of (someone or something) v.
en hızlı, en avantajlı şekilde varmak get there (the) firstest with the mostest v.
en hızlı, en avantajlı şekilde yapmak/halletmek get there (the) firstest with the mostest v.
(birini başka birine karşı) avantajlı konuma getirmek give (one) a jump on (someone or something) v.
(birini başka birine karşı) avantajlı konuma getirmek give (one) the jump on (someone or something) v.
(birini) avantajlı konuma getirmek give (one) the inside track v.
(birinden/bir şeyden) avantajlı durumda olmak have the wood on (someone or something) [australia/new zealand] v.
-den avantajlı surumda olmak have the wood on [australia/new zealand] v.
bir hamleyle (birinden/bir şeyden) avantajlı konuma geçmek steal a march over (someone or something) v.
bir hamleyle (birinden/bir şeyden) avantajlı konuma geçmek steal a march upon (someone or something) v.
bir hamleyle (birinden/bir şeyden) avantajlı konuma geçmek steal the march over (someone or something) v.
bir hamleyle (birinden/bir şeyden) avantajlı konuma geçmek steal the march upon (someone or something) v.
avantajlı durumda/konumda olmak keep one jump ahead v.
avantajlı durumda olmak be on the front foot v.
(birinden/bir şeyden) hep avantajlı durumda olmak be one jump ahead (of somebody/something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumunu hep korumak be one jump ahead (of somebody/something) v.
(birinden/bir şeyden) hep avantajlı durumda olmak stay one jump ahead (of somebody/something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumunu hep korumak stay one jump ahead (of somebody/something) v.
avantajlı durumda olmak be well off v.
avantajlı, iyi bir konumda olmak be well, ideally, better placed for something/to do something v.
birinden avantajlı durumda olmak be up on somebody v.
birinden avantajlı durumda olmak have one up on somebody v.
birinden avantajlı durumda olmak get one up on somebody v.
avantajlı durumunu korumak be one jump ahead v.
avantajlı durumunu korumak stay one jump ahead v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumunu korumak be one jump ahead (of somebody/something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumunu korumak stay one jump ahead (of somebody/something) v.
(birine karşı) avantajlı durumda olmak/durma geçmek get the upper hand (over somebody) v.
(birine karşı) avantajlı durumda olmak/durma geçmek have the upper hand (over somebody) v.
(birine karşı) avantajlı durumda olmak/durma geçmek gain the upper hand (over somebody) v.
rakibine/bir şeye karşı avantajlı başlamak get a jump on someone/something v.
rakibine/bir şeye karşı avantajlı başlamak get the jump on someone/something [us] v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get an edge on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get the edge on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get an edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get the edge over (someone or something) v.
-den avantajlı durumda olmak get the draw on v.
(birinden/bir şeyden) avantajlı durumda olmak get the draw on (someone or something) v.
avantajlı durumda olmak/duruma gelmek get/have/gain the upper hand v.
(birine karşı) avantajlı durumda olmak/duruma gelmek get/have/gain the upper hand (over somebody) v.
(birini birine/bir şeye) karşı avantajlı konuma getirmek give (one) a jump on (someone or something) v.
(birini birine/bir şeye) karşı avantajlı konuma getirmek give (one) the jump on (someone or something) v.
(birine) karşı avantajlı olmak have (one) on the run v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı olmak have an edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak have an edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı olmak have the edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak have the edge over (someone or something) v.
(birine göre) daha avantajlı olmak have got a leg up on (someone) v.
birine karşı avantajlı olmak have someone on the run v.
avantajlı/üstün olmak have the bulge on v.
avantajlı/üstün olmak get the bulge on v.
(birinden/bir şeyden) avantajlı olmak have the edge on (someone or something) v.
zamanı geçirerek avantaj sağlamaya/avantajlı durumunu korumaya çalışmak run the clock out v.
(bir şeyi) karlı/avantajlı hale getirmek turn (something) to account v.
avantajlı konumda/durumda (sitting) in the catbird seat adj.
(birinin) güçlü/avantajlı noktası değil not (one's) long suit expr.
güçlü/avantajlı noktan değil not your long suit expr.
avantajlı durumda/konumda (sitting) in the catbird seat expr.
avantajlı durumda front foot expr.
avantajlı durumda/konumda in pole position [uk] expr.
avantajlı durumda on the front foot expr.
(bir şey) hususunda avantajlı to windward of (something) [obsolete] expr.
(bir şey) konusunda avantajlı to windward of (something) [obsolete] expr.
Trade/Economic
şirketin yeni hisselerine hissedarların avantajlı şekilde sahip olma ayrıcalığı right n.
şirketin yeni hisselerine hissedarların avantajlı şekilde sahip olma ayrıcalığını belirten devredilebilir sertifika right n.
avantajlı olarak profitably adv.
Marine
bir yelkenli geminin diğerine göre (rüzgar nedeniyle) avantajlı konumu weather gauge [obsolete] n.
(yarışta veya deniz savaşında) rüzgara karşı avantajlı konum elde etmek weather v.
Math
(oyun teorisinde) katılımcının izlediği stratejinin en az avantajlı sonucunda meydana gelen minimum olası kazançların en geniş kümesi maximin n.
Meteorology
(gemi) rüzgar nedeniyle avantajlı durumunu sürdürmek weather gauge v.
Sport
avantajlı takımın hücum stratejisi power play n.
rakip takıma karşı sayıca avantajlı durumda olan odd-man adj.
Basketball
top girmediğinde ribaundu almak için avantajlı sayı pozisyonu yakalayan oyuncu trailer n.
Tennis
servisi karşılayan oyuncu avantajlı/önde (tenis) advantage out n.
servisi karşılayan oyuncu avantajlı/önde (tenis) advantage out n.
servis atan oyuncu avantajlı/önde (tenis) advantage in (ad in) expr.
servis atan oyuncu avantajlı/önde (tenis) ad in (advantage in) expr.
servisi karşılayan oyuncu avantajlı/önde (tenis) ad out (advantage out) expr.
Chess
(satranç taşını) asıl konumundan daha avantajlı konuma hareket ettirmek develop v.
Card
(oyuncunun) solunda avantajlı yere oturmak sit over v.
Wagering
avantajlı ikramiye oranı odds-on n.
avantajlı bahis oranı odds-on n.
Archaic
avantajlı olma towardliness n.
avantajlı durumda olma odds n.
avantajlı konumda olma odds n.
Slang
avantajlı ödeme low n.
birine karşı avantajlı duruma geçmek get the drop on someone v.
avantajlı durum a leg up expr.