|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
başka bir yere yerleştirilen kimse/şey |
transplant n.
|
|
2 |
General |
bir başka şeyden gelişerek büyüyen şey |
outgrowth n.
|
|
3 |
General |
başka bir şeyin yerine kullanılabilen şey |
substitute n.
|
|
4 |
General |
(çek defteri gibi) kopya olarak başka bir şeye karşılık gelen herhangi bir şey |
tally n.
|
|
5 |
General |
başka bir eylemden önce yapılan şey |
antefact n.
|
|
6 |
General |
uyumsuz gibi görünen başka bir unsurla bağlantılı olduğu düşünülen şey |
blood brother n.
|
|
7 |
General |
birinden başka birine karşılıksız olarak devredilen bir şey |
gift n.
|
|
8 |
General |
başka bir şey ile karıştırma |
confusion n.
|
|
9 |
General |
başka bir şeyle bağlantılı olan şey |
concomitance n.
|
|
10 |
General |
başka bir şeye çarpan şey |
percutient n.
|
|
11 |
General |
başka bir şeyi anlamak için bilinmesi gereken şey |
praecognita n.
|
|
12 |
General |
bir şey başka bir şeye bağlı olmak |
be conditioned by v.
|
|
13 |
General |
bir şey başka bir şeyden farksız olmaya başlamak |
shade into v.
|
|
14 |
General |
bir şey başka bir şeye uymak |
tally up with v.
|
|
15 |
General |
bir şey başka bir şeyin sonucunu etkilemek |
tilt the balance v.
|
|
|
16 |
General |
başka bir şey yaparak bir şeyi tamamlamak |
follow up v.
|
|
17 |
General |
bir şey başka bir şeyden farksız olmaya başlamak |
shade off into v.
|
|
18 |
General |
geliştirerek (başka bir şey) yapmak |
work up into v.
|
|
19 |
General |
bir şey mantıken (başka bir şeyi) gerektirmek |
presuppose v.
|
|
20 |
General |
bir şeyin yerine başka bir şey koymak |
replace v.
|
|
21 |
General |
meydana gelmek (bir olay/bir durum sürerken başka bir şey) |
supervene v.
|
|
22 |
General |
meydana gelmek (bir olay/bir durum meydana geldikten sonra başka bir şey) |
supervene v.
|
|
23 |
General |
bir şeyi başka bir şey sanmak |
mistake something for something else v.
|
|
24 |
General |
bir şeyi başka bir şey sanmak |
confuse one thing with another v.
|
|
25 |
General |
bir şeyi başka bir şey sanmak |
mix something up with something else v.
|
|
26 |
General |
bir şeye ek olarak başka bir şey daha yapmak/yaptıklarını çeşitlendirmek |
diversify from something into something else v.
|
|
27 |
General |
başka bir şey haline gelebilmek |
make v.
|
|
28 |
General |
(başka bir şey kadar) iyi performans gösterememek |
underperform v.
|
|
29 |
General |
(birine başka bir şey) vermek |
hit v.
|
|
30 |
General |
başka bir şey tarafından meydana getirilmeyen |
noncontingent adj.
|
|
31 |
General |
başka bir şey gibi gösterilmemiş |
undissembled adj.
|
|
32 |
General |
-den başka bir şey |
nothing but prep.
|
|
33 |
General |
(bir şey, başka bir şeyin) arasından |
through prep.
|
|
Phrasals |
|
34 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey gibi sunmaya çalışmak |
play (something) off as (something else) v.
|
|
35 |
Phrasals |
başka bir şey olarak düşünmek/görmek/algılamak |
read (someone or something) as (someone or something) v.
|
|
|
36 |
Phrasals |
başka bir şey olduğunu sanmak |
read (someone or something) as (someone or something) v.
|
|
37 |
Phrasals |
(bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek |
fall between (two things) v.
|
|
38 |
Phrasals |
(bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek |
fall between (something and something else) v.
|
|
39 |
Phrasals |
(bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak |
get between v.
|
|
40 |
Phrasals |
(bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak |
get between (someone or something and someone or something else) v.
|
|
41 |
Phrasals |
(başka bir şey) demek istemek |
mean (something) by (something) v.
|
|
42 |
Phrasals |
(başka bir şey) kastetmek |
mean (something) by (something) v.
|
|
43 |
Phrasals |
(başka bir şey) demek istemek |
mean by something v.
|
|
44 |
Phrasals |
(başka bir şey) kastetmek |
mean by something v.
|
|
45 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey) olarak saymak |
construe (something) as (something) v.
|
|
46 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey olarak saymak |
construe something as something v.
|
|
47 |
Phrasals |
(bir şey yaptıktan sonra başka bir şeye) geçmek |
continue by (doing something) v.
|
|
48 |
Phrasals |
bir şey yaptıktan sonra başka bir şeye geçmek |
continue by doing something v.
|
|
49 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey olarak) parçalamak |
crush (someone or something) to (something) v.
|
|
50 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey olarak) parçalamak |
crush (someone or something) into (something) v.
|
|
51 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey haline gelecek şekilde ezmek |
crush someone or something to something v.
|
|
52 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey ile uyuşturmak |
deaden something with something v.
|
|
53 |
Phrasals |
bir şeyin içine başka bir şey sokmak |
ram (something) down v.
|
|
54 |
Phrasals |
bir şeyin bittiği yere başka bir şey koymak/eklemek |
edge with (something) v.
|
|
55 |
Phrasals |
birini/bir şeyi başka biri veya bir şey olarak düşünmek |
envisage someone or something as someone or something v.
|
|
56 |
Phrasals |
birini/bir şeyi gözünde başka biri veya bir şey olarak canlandırmak |
envisage someone or something as someone or something v.
|
|
57 |
Phrasals |
birini/bir şeyi başka biri veya bir şey olarak hayal etmek |
envisage someone or something as someone or something v.
|
|
58 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey kullanarak yapmak |
fashion (something) out of (something else) v.
|
|
59 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey kullanarak tasarlamak/oluşturmak |
fashion (something) out of (something else) v.
|
|
60 |
Phrasals |
bir şeyden başka bir şey üretmek |
fashion (something) out of (something else) v.
|
|
61 |
Phrasals |
bir şeyden başka bir şey tasarlamak/geliştirmek |
fashion (something) out of (something else) v.
|
|
62 |
Phrasals |
bir şeyden başka bir şey yaratmak |
fashion (something) out of (something else) v.
|
|
63 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey haline getirmek |
fashion something out of something v.
|
|
64 |
Phrasals |
bir şeyden başka bir şey yapmak |
fashion something out of something v.
|
|
65 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey kullanarak yeniden yapmak |
reconstruct something from something v.
|
|
66 |
Phrasals |
ir şeyi başka bir şey kullanarak yeniden kurmak/inşa etmek |
reconstruct something from something v.
|
|
67 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey kullanarak onarmak/yenilemek |
reconstruct something from something v.
|
|
68 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey kullanarak yeniden düzenlemek |
reconstruct something from something v.
|
|
69 |
Phrasals |
bir şeyin yerini başka bir şey almak |
sub someone for (someone else) v.
|
|
70 |
Phrasals |
bir şeyin yerini başka bir şey almak |
sub something for something else v.
|
|
71 |
Phrasals |
(bir şey) yerine (başka bir şey) kullanmaya/tüketmeye başlamak |
switch from (something) (to something else) v.
|
|
72 |
Phrasals |
(bir şeyin) yerine başka bir şey vermek |
switch from (something) (to something else) v.
|
|
73 |
Phrasals |
bir şey yerine (başka bir şey) kullanmaya başlamak |
switch from something (to something else) v.
|
|
74 |
Phrasals |
bir şeyi bırakıp başka bir şey kullanmaya başlamak |
switch from something (to something else) v.
|
|
75 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi, başka bir şey/biri) gibi değerlendirmek/düşünmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
|
76 |
Phrasals |
(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) gözüyle bakmak |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
77 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) olarak düşünmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
78 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi düşünmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
79 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) olarak görmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
80 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) saymak |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
81 |
Phrasals |
(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) olarak davranmak |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
82 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi/olarak kabul etmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
83 |
Phrasals |
(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) gibi yaklaşmak |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
84 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) olarak ele almak |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
85 |
Phrasals |
birini/bir şeyi, başka bir şey gibi değerlendirmek/düşünmek |
treat someone or something as something v.
|
|
86 |
Phrasals |
birine/bir şeye, başka bir şey olarak davranmak |
treat someone or something as something v.
|
|
87 |
Phrasals |
birine/bir şeye, başka bir şey gibi yaklaşmak |
treat someone or something as something v.
|
|
88 |
Phrasals |
birini/bir şeyi başka bir şey olarak ele almak |
treat someone or something as something v.
|
|
89 |
Phrasals |
birini/bir şeyi, başka bir şey saymak |
treat someone or something as something v.
|
|
90 |
Phrasals |
gelişip başka bir şey haline gelmek |
evolve from (something) into (something) v.
|
|
91 |
Phrasals |
evrim geçirip (başka bir şey) haline gelmek |
evolve from (something) into (something) v.
|
|
92 |
Phrasals |
bir şeyden başka bir şey yaratmak |
form something out of something v.
|
|
93 |
Phrasals |
bir şeyden başka bir şey yapmak |
form something out of something v.
|
|
94 |
Phrasals |
bir deneyimden başka bir şey elde etmek |
gain something from something v.
|
|
95 |
Phrasals |
(bir şeyden başka bir şey) uydurmak/yapmak |
make up (something) from (something) v.
|
|
96 |
Phrasals |
(bir şeyleri) bir araya getirip (başka bir şey) yapmak |
make up (something) from (something) v.
|
|
97 |
Phrasals |
(bir şeyleri) bir araya getirip (başka bir şey) yaratmak |
make up (something) from (something) v.
|
|
98 |
Phrasals |
bir şeyden başka bir şey yapmak/yaratmak |
make something up from something v.
|
|
99 |
Phrasals |
başka bir şey olarak küllerinden doğmak |
rise from (something) v.
|
|
100 |
Phrasals |
başka bir şey olarak yeniden doğmak |
rise from (something) v.
|
|
101 |
Phrasals |
(bir şeyi) başka bir şey karşılığında almak |
barter for v.
|
|
102 |
Phrasals |
(bir şeyi) başka bir şey karşılığında almak |
barter for something v.
|
|
103 |
Phrasals |
(bir şeyi) başka bir şey karşılığında almak |
barter over something v.
|
|
104 |
Phrasals |
(bir şeyi) başka bir şey karşılığında almak |
barter (something) for (something else) v.
|
|
105 |
Phrasals |
(bir partiye, gruba başka biri/bir şey) olarak giyinip gitmek |
go to (something) as (someone or something) v.
|
|
106 |
Phrasals |
(bir partiye, gruba başka biri/bir şey) kostümüyle gitmek |
go to (something) as (someone or something) v.
|
|
107 |
Phrasals |
bir şeyi ezip başka bir şey haline getirmek |
grind something into something v.
|
|
108 |
Phrasals |
bir şeyi öğütüp başka bir şey haline getirmek |
grind something into something v.
|
|
109 |
Phrasals |
bir şeyi ufalayıp başka bir şey haline getirmek |
grind something into something v.
|
|
110 |
Phrasals |
bir şeyi ezip başka bir şey haline getirmek |
grind into v.
|
|
111 |
Phrasals |
bir şeyi öğütüp başka bir şey haline getirmek |
grind into v.
|
|
112 |
Phrasals |
bir şeyi ufalayıp başka bir şey haline getirmek |
grind into v.
|
|
113 |
Phrasals |
bir şeyi ezip başka bir şey haline getirmek |
grind something to something v.
|
|
114 |
Phrasals |
bir şeyi öğütüp başka bir şey haline getirmek |
grind something to something v.
|
|
115 |
Phrasals |
bir şeyi ufalayıp başka bir şey haline getirmek |
grind something to something v.
|
|
116 |
Phrasals |
yontarak başka bir şey haline getirmek |
hack out v.
|
|
117 |
Phrasals |
yayın, film, tv, video akışını kesip araya başka bir şey sokmak |
cut to (someone or something) v.
|
|
118 |
Phrasals |
biri/bir şey ile başka biri bir şey arasında bağlantı kurmak |
interface someone or something with someone or something v.
|
|
119 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden değerlendirmek |
see (something) against (something else) v.
|
|
120 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden değerlendirmek |
see something against something v.
|
|
121 |
Phrasals |
birini/bir şeyi başka bir şey, bir yer, bir alan içerisinde düşünmek/hayal etmek |
picture someone in something v.
|
|
122 |
Phrasals |
işinin başından kaldırıp başka bir şey yaptırmak |
call away v.
|
|
123 |
Phrasals |
üstüne (başka bir şey) giymek |
change into v.
|
|
124 |
Phrasals |
üstüne (başka bir şey) giymek |
change into (something) v.
|
|
125 |
Phrasals |
(bir şeyden başka bir şey) haline dönüşmek |
convert from (something) into (something) v.
|
|
126 |
Phrasals |
(bir şeyden başka bir şey) haline dönüşmek |
convert from (something) to (something) v.
|
|
127 |
Phrasals |
başka bir şey olarak da görev yapmak |
double as v.
|
|
128 |
Phrasals |
başka bir şey görevi de yapmak |
double as v.
|
|
129 |
Phrasals |
(bir şeyin) yerine (başka bir şey) almak |
exchange (something) for (something) v.
|
|
130 |
Phrasals |
(bir şey) üzerinden giderek (başka bir şey) yapmak |
fashion (something) into (something else) v.
|
|
131 |
Phrasals |
(bir şey) üzerinden (başka bir şey) şekillendirmek |
fashion (something) into (something else) v.
|
|
132 |
Phrasals |
(bir şeyden) yola çıkarak (başka bir şey) yapmak |
fashion (something) into (something else) v.
|
|
133 |
Phrasals |
(bir şeyi) alıp (başka bir şey) haline getirmek |
fashion (something) into (something else) v.
|
|
134 |
Phrasals |
(başka bir şey) haline getirmek |
fashion into v.
|
|
135 |
Phrasals |
(başka bir şey) şekillendirmek |
fashion into v.
|
|
136 |
Phrasals |
(başka bir şey) haline getirmek |
fashion out of v.
|
|
137 |
Phrasals |
-den başka bir şey üretmek |
fashion out of v.
|
|
138 |
Phrasals |
-den başka bir şey tasarlamak/geliştirmek |
fashion out of v.
|
|
139 |
Phrasals |
-den başka bir şey yaratmak |
fashion out of v.
|
|
140 |
Phrasals |
ufalayıp başka bir şey haline getirmek |
grind to v.
|
|
141 |
Phrasals |
ezip başka bir şey haline getirmek |
grind to v.
|
|
142 |
Phrasals |
öğütüp başka bir şey haline getirmek |
grind to v.
|
|
143 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden geliştirmek |
model (something) after (something else) v.
|
|
144 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden geliştirmek |
model (something) on (something else) v.
|
|
145 |
Phrasals |
(birine bir şeyi başka bir şey olarak) kakalamak/yutturmak |
palm (something) off (on one) (as something else) v.
|
|
146 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka bir şey) gibi sunmaya çalışmak |
pass (someone or something) off (as something else) v.
|
|
147 |
Phrasals |
(biri/bir şey başka biri/bir şeymiş) gibi yapmak |
pass (someone or something) off (as something else) v.
|
|
148 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka bir şey) olarak yutturmaya kalkışmak/çalışmak |
pass (someone or something) off (as something else) v.
|
|
149 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka bir şey gibi) kakalamaya çalışmak/kalkışmak |
pass (someone or something) off (as something else) v.
|
|
150 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka bir şey) olarak kakalamaya çalışmak |
pass (someone or something) off on (someone) v.
|
|
151 |
Phrasals |
(birine bir şeyi başka bir şey olarak) kakalamak/yutturmak |
pawn (something) off (on one) (as something else) v.
|
|
152 |
Phrasals |
kendini (başka biri/bir şey) gibi göstermek |
pose as (someone or something) v.
|
|
153 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için feda etmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
154 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için vazgeçmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
155 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için feragat etmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
156 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için gözden çıkarmak |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
157 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için kurban etmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
158 |
Phrasals |
(birine/bir şeye başka biri/bir şey) uğruna kıymak |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
159 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) uğruna harcamak |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
160 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için feda etmek |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) v.
|
|
161 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için vazgeçmek |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) v.
|
|
162 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için feragat etmek |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) v.
|
|
163 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için gözden çıkarmak |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) v.
|
|
164 |
Phrasals |
(biri/bir şey/kendi ve başka biri/bir şey) arasında bir fark yaratmak |
set (someone, something, or oneself) apart (from someone or something) v.
|
|
165 |
Phrasals |
(bir şeyle/bir yerle başka bir şey/bir yer) arasında mekik dokumak |
shuttle from (something or some place) to (something or some place) v.
|
|
166 |
Phrasals |
(bir şeyle/bir yerle başka bir şey/bir yer) arasında gidip gidip gelmek |
shuttle from (something or some place) to (something or some place) v.
|
|
167 |
Phrasals |
(bir şeyle/bir yerle başka bir şey/bir yer) arasında mekik dokutmak |
shuttle from (something or some place) to (something or some place) v.
|
|
168 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başkası/başka bir şey) sanmak |
take (someone or something) for (something) v.
|
|
169 |
Phrasals |
(eski bir şeyi verip başka bir şey) satın almak |
trade (something) in for (something) v.
|
|
170 |
Phrasals |
(eski bir şeyi verip başka bir şey) satın almak |
trade (something) in on (something) v.
|
|
171 |
Phrasals |
bir şey yerine/varken (başka bir şey) kullanmak |
use (something) over v.
|
|
172 |
Phrasals |
yerine/varken (başka bir şey) kullanmak |
use over v.
|
|
173 |
Phrasals |
bir şeyi bir grup başka şey arasından seçmek |
pick someone or something from someone or something
|
|
Phrases |
|
174 |
Phrases |
tamamen başka bir şey |
something else entirely v.
|
|
175 |
Phrases |
o başka bir şey, o başka bir şey |
something else entirely v.
|
|
176 |
Phrases |
… başka bir şey, … başka bir şey |
something else entirely v.
|
|
177 |
Phrases |
(bir şey) olmaktan çok (başka bir şey) |
not so much (something) as (something else) adv.
|
|
178 |
Phrases |
(bir şey) olmaktan çok (başka bir şey) |
not so much something as something adv.
|
|
179 |
Phrases |
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de |
not so much (something) as (something else) adv.
|
|
180 |
Phrases |
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de |
not so much something as something adv.
|
|
181 |
Phrases |
(bir şey) olmasını geçtim (başka bir şey) de |
not so much (something) as (something else) adv.
|
|
182 |
Phrases |
(bir şey) olmasını geçtim (başka bir şey) de |
not so much something as something adv.
|
|
183 |
Phrases |
bir şeyle başka bir şey arasında |
somewhere between adv.
|
|
184 |
Phrases |
'-den başka bir şey yapamamak/kalmamak |
can but expr.
|
|
185 |
Phrases |
benim için maktan başka yapacak bir şey yoktu |
there was no course open to me but to expr.
|
|
186 |
Phrases |
elden/elimden vs başka bir şey gelmiyor/gelmedi/gelemezdi/gelmiyordu |
cannot but expr.
|
|
187 |
Phrases |
-den başka bir şey değil |
nothing short of expr.
|
|
188 |
Phrases |
yapacak/yapılabilecek/yapabileceğim başka bir şey yok/yoktu |
cannot but expr.
|
|
189 |
Phrases |
başka türlü bir şey/biri |
he/she/it is something else expr.
|
|
190 |
Phrases |
gözlerim senden başka bir şey görmüyor |
can't take my eyes off you expr.
|
|
Proverb |
|
191 |
Proverb |
adına başka bir şey de deseydik gül yine aynı güzellikte kokacaktı |
rose by any other name would smell as sweet
|
|
192 |
Proverb |
boş cüzdan kederden başka bir şey getirmez |
light purse makes a heavy heart
|
|
Colloquial |
|
193 |
Colloquial |
gözün başka bir şey görmemesi |
eye full n.
|
|
194 |
Colloquial |
nottan başka bir şey düşünmeyen öğrenci |
grade-grubber n.
|
|
195 |
Colloquial |
elinde bulundurana sorundan başka bir şey sağlamayan şey |
a white elephant n.
|
|
196 |
Colloquial |
elinden (başka bir şey) gelmemek |
cannot but v.
|
|
197 |
Colloquial |
(bir şey) yerine (başka bir şey yapmayı) tercih etmek |
had (just) as soon (do something) v.
|
|
198 |
Colloquial |
(bir şey yapmaktansa başka bir şey yapmayı) tercih etmek |
had (just) as soon (do something) v.
|
|
199 |
Colloquial |
(bir şey) yerine (başka bir şey yapmayı) tercih etmek |
would (just) as soon do something v.
|
|
200 |
Colloquial |
(bir şey yapmaktansa başka bir şey yapmayı) tercih etmek |
would (just) as soon do something v.
|
|
201 |
Colloquial |
(bir şeylerden) başka (bir şey) çıkarmak/uydurmak |
make (something) from (other things) v.
|
|
202 |
Colloquial |
(bir şeylerden) başka (bir şey) yaratmak/meydana getirmek |
make (something) from (other things) v.
|
|
203 |
Colloquial |
(bir şey) olmaktan çok (başka bir şey) olmak |
be not so much (something) as (something else) v.
|
|
204 |
Colloquial |
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de olmak |
be not so much (something) as (something else) v.
|
|
205 |
Colloquial |
(bir şeyden) çok (başka bir şey) olmak |
be not so much (something) as (something else) v.
|
|
206 |
Colloquial |
bir şey olmaktan çok başka bir şey olmak |
be not so much something as something v.
|
|
207 |
Colloquial |
bir şey olduğu kadar/olmasının yanı sıra başka bir şey de olmak |
be not so much something as something v.
|
|
208 |
Colloquial |
(bir şeyden) başka bir şey olmamak |
be so much/many (something) v.
|
|
209 |
Colloquial |
bir şeyden başka bir şey olmamak |
be so much/many something v.
|
|
210 |
Colloquial |
-den başka yapabilecek bir şey olmamak |
cannot choose but v.
|
|
211 |
Colloquial |
nottan başka bir şey düşünmeyen |
grade-grubbing adj.
|
|
212 |
Colloquial |
nottan başka bir şey düşünmeyen |
grade-grubbing adj.
|
|
213 |
Colloquial |
size yardımcı olabileceğim başka bir şey var mı? |
anything else can I do for you? expr.
|
|
214 |
Colloquial |
yardım etmemi istediğiniz başka bir şey var mı? |
anything else can I do for you? expr.
|
|
215 |
Colloquial |
başka bir şey istiyor musunuz? |
anything else can I do for you? expr.
|
|
216 |
Colloquial |
(bir şey) yerine (başka bir şey yapmayı) tercih ederim |
I'd (just) as soon (as) do something expr.
|
|
217 |
Colloquial |
(bir şey yapmaktansa başka bir şey yapmayı) tercih ederim |
I'd (just) as soon (as) do something expr.
|
|
218 |
Colloquial |
başka türlü bir şey/biri |
he/she/it is something else expr.
|
|
219 |
Colloquial |
seksten başka bir şey düşünmezler |
they're only after one thing expr.
|
|
220 |
Colloquial |
saçmalıktan başka bir şey değil |
a lot of hooey expr.
|
|
221 |
Colloquial |
ya da başka bir şey |
or otherwise expr.
|
|
222 |
Colloquial |
başka bir şey sor |
ask me another expr.
|
|
223 |
Colloquial |
başka bir deyişle (bir şey) |
can you/we say (something)? expr.
|
|
224 |
Colloquial |
biri bir şey de yapabilir başka bir şey de |
he/she would just as soon do a (as b) expr.
|
|
225 |
Colloquial |
bir şeyden başka bir şey değil |
little/nothing short of something expr.
|
|
226 |
Colloquial |
bir şey yapmaktan başka |
short of something/of doing something expr.
|
|
227 |
Colloquial |
(bir şey yapmaktan) başka yapılacak bir şey yok |
there's nothing (else) for it (but to do something) expr.
|
|
228 |
Colloquial |
(bir şey yapmaktan) başka çare yok |
there's nothing (else) for it (but to do something) expr.
|
|
229 |
Colloquial |
(bir şey yapmaktan) başka çıkar yol yok |
there's nothing (else) for it (but to do something) expr.
|
|
230 |
Colloquial |
tamamen başka/farklı bir şey |
whole other thing expr.
|
|
231 |
Colloquial |
az önce öyle demiyordun/başka bir şey söylüyordun |
you were saying? expr.
|
|
232 |
Colloquial |
başka yardımcı olabileceğim bir şey var mı? |
how else may I help you? exclam.
|
|
233 |
Colloquial |
sizin için yapabileceğim başka bir şey var mı? |
how else may I help you? exclam.
|
|
Idioms |
|
234 |
Idioms |
bir işle ilgili paradan başka bir şey düşünmeyen kimse |
a bean counter n.
|
|
235 |
Idioms |
sağlayacağı kazançtan başka bir şey düşünmeyen kimse |
a bean counter n.
|
|
236 |
Idioms |
paradan başka bir şey düşünmeyen |
an itching palm n.
|
|
237 |
Idioms |
paradan başka bir şey düşünmeyen |
an itchy palm n.
|
|
238 |
Idioms |
paradan başka bir şey düşünmeyen |
an itching palm n.
|
|
239 |
Idioms |
paradan başka bir şey düşünmeyen |
an itchy palm n.
|
|
240 |
Idioms |
iş hayatına (başka bir şey) olarak başlamak |
start (life) as (something) v.
|
|
241 |
Idioms |
iş hayatına (başka bir şey) olarak başlamak |
start off as (something) v.
|
|
242 |
Idioms |
başlangıçta başka bir şey olmak |
start (life) as (something) v.
|
|
243 |
Idioms |
başlangıçta başka bir şey olmak |
start off as (something) v.
|
|
244 |
Idioms |
(işi, görevi başka bir şey için) ertelemek |
clear the decks v.
|
|
245 |
Idioms |
(işi, görevi başka bir şey için) ertelemek |
clear the deck v.
|
|
246 |
Idioms |
aklında başka bir şey olmak |
have other fish to fry v.
|
|
247 |
Idioms |
başka bir şey haline getirmek |
fashion something into something v.
|
|
248 |
Idioms |
gözleri başka bir şey görmemek |
have eyes only for v.
|
|
249 |
Idioms |
paradan başka bir şey düşünmemek |
have an itching palm v.
|
|
250 |
Idioms |
(bir şey başka bir şeyin) yanında çocuk oyuncağı gibi kalmak |
make something seem like a picnic v.
|
|
251 |
Idioms |
(bir şeyi başka bir şey) gibi yutturmaya çalışmak/kalkışmak |
play (something) off as (something else) v.
|
|
252 |
Idioms |
(bir şeyi başka bir şey gibi) kakalamaya çalışmak/kalkışmak |
play (something) off as (something else) v.
|
|
253 |
Idioms |
başka bir şey olmak |
be another matter v.
|
|
254 |
Idioms |
başka/farklı bir şey söylemek |
tell a different story v.
|
|
255 |
Idioms |
başka/farklı bir şey söylemek |
tell another tale/story v.
|
|
256 |
Idioms |
başka/farklı bir şey söylemek |
tell a different tale v.
|
|
257 |
Idioms |
başka/farklı bir şey söylemek |
tell another story v.
|
|
258 |
Idioms |
başka/farklı bir şey söylemek |
tell another tale v.
|
|
259 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaybetmek |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) v.
|
|
260 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaptırmak |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) v.
|
|
261 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) bırakmak |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) v.
|
|
262 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) devretmek |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) v.
|
|
263 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) teslim etmek |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) v.
|
|
264 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) v.
|
|
265 |
Idioms |
başka bir konu/şey olmak |
be another thing v.
|
|
266 |
Idioms |
(bir şeyden) başka bir şey olmamak |
be nothing short of (something) v.
|
|
267 |
Idioms |
(bir şey yapmaktan) başka çare olmamak |
can't help (doing something) v.
|
|
268 |
Idioms |
(bir şey yapmaktan) başka çare olmamak |
can't help but (do something) v.
|
|
269 |
Idioms |
başkası/başka bir şey olarak düşünmek/hayal etmek |
envision as else v.
|
|
270 |
Idioms |
başkası/başka bir şey olarak gözünde canlandırmak |
envision as else v.
|
|
271 |
Idioms |
başkası/başka bir şey olarak tasavvur etmek |
envision as else v.
|
|
272 |
Idioms |
başkası/başka bir şey olarak zihninde canlandırmak |
envision as else v.
|
|
273 |
Idioms |
aklında başka bir şey olmak |
have other cats to whip v.
|
|
274 |
Idioms |
(bir şey) olur olmaz (başka bir şey) olmak |
no sooner (do something) than (do something else) v.
|
|
275 |
Idioms |
(bir şeyin) olmasıyla/bitmesiyle birlikte (başka bir şey) olmak |
no sooner (do something) than (do something else) v.
|
|
276 |
Idioms |
(bir şey) olduğunda (başka bir şey) daha yeni/henüz bitmiş/olmuş olmak |
no sooner (do something) than (do something else) v.
|
|
277 |
Idioms |
gözleri başka bir şey görmemek |
only have eyes for v.
|
|
278 |
Idioms |
gözleri (birinden) başka bir şey görmemek |
only have eyes for (one) v.
|
|
279 |
Idioms |
gözü (bir şeyden) başka bir şey görmemek |
only have eyes for (something) v.
|
|
280 |
Idioms |
gözünde (bir şeyden) başka bir şey olmamak |
only have eyes for (something) v.
|
|
281 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaybetmek |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) v.
|
|
282 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaptırmak |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) v.
|
|
283 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) bırakmak |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) v.
|
|
284 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) devretmek |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) v.
|
|
285 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) teslim etmek |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) v.
|
|
286 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) v.
|
|
287 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaybetmek |
relinquish control over (something) (to someone or something) v.
|
|
288 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaptırmak |
relinquish control over (something) (to someone or something) v.
|
|
289 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) bırakmak |
relinquish control over (something) (to someone or something) v.
|
|
290 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) devretmek |
relinquish control over (something) (to someone or something) v.
|
|
291 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) teslim etmek |
relinquish control over (something) (to someone or something) v.
|
|
292 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek |
relinquish control over (something) (to someone or something) v.
|
|
293 |
Idioms |
başka/farklı bir şey söylemek |
tell a different, another tale/story v.
|
|
294 |
Idioms |
(birini/bir şeyi, başka bir şey/biri) gibi değerlendirmek/düşünmek |
treat (someone or something) like (someone or something else) v.
|
|
295 |
Idioms |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi düşünmek |
treat (someone or something) like (someone or something else) v.
|
|
296 |
Idioms |
(bir şeyle başka bir şey) arasında ince bir çizgi üzerinde yürümek/ilerlemek |
walk on a thin line between (something) and (something else) v.
|
|
297 |
Idioms |
gözü arzuladığı şeyden başka bir şey görmeyen |
consumed by desire adj.
|
|
298 |
Idioms |
gözü (birinden/kendinden) başka bir şey görmeme |
as if the sun shines out (someone's) backside expr.
|
|
299 |
Idioms |
bunun arkasında başka bir şey var |
thereby hangs a tale expr.
|
|
300 |
Idioms |
bunun arkasında başka bir şey var |
therein hangs a tale expr.
|
|
301 |
Idioms |
(içecek vb.) başka bir şey ister miydiniz? |
care for another one? expr.
|
|
302 |
Idioms |
(içecek vb.) başka bir şey ister miydiniz? |
would you care for another one? expr.
|
|
303 |
Idioms |
(içecek vb.) başka bir şey ister miydiniz? |
care for another? expr.
|
|
304 |
Idioms |
hayalden başka bir şey değil |
(no more than) the man in the moon expr.
|
|
305 |
Idioms |
(bir şeyi) yakından incelersen büyük ihtimalle altından (başka bir şey) çıkar |
scratch (something) and you'll find (something else) expr.
|
|
306 |
Idioms |
(bir şeyi) eşelersen altından büyük ihtimalle (başka bir şey) çıkar |
scratch (something) and you'll find (something else) expr.
|
|
307 |
Idioms |
saçmalıktan başka bir şey değil |
a bunch of hooey [us] expr.
|
|
308 |
Idioms |
(bir şeyden) başka bir şey değil |
nothing if not (something) expr.
|
|
309 |
Idioms |
(bir şeyi) yakından incelersen büyük ihtimalle altından (başka bir şey) çıkar |
scratch a and you'll find b expr.
|
|
310 |
Idioms |
(bir şeyi) eşelersen altından büyük ihtimalle (başka bir şey) çıkar |
scratch a and you'll find b expr.
|
|
311 |
Idioms |
bunun arkasında başka bir şey var |
thereby hangs a tale expr.
|
|
312 |
Idioms |
bunun arkasında başka bir şey var |
herein lies a tale expr.
|
|
313 |
Idioms |
bunun arkasında başka bir şey var |
therein lies a tale expr.
|
|
314 |
Idioms |
bunun arkasında başka bir şey var |
thereby lies a tale expr.
|
|
Speaking |
|
315 |
Speaking |
başka bir şey? |
anything else? expr.
|
|
316 |
Speaking |
başka bir şey ister misin |
do you want anything else expr.
|
|
317 |
Speaking |
başka bir şey konuşalım |
let's talk about something else expr.
|
|
318 |
Speaking |
başka yapılacak bir şey yok |
there is nothing else for it expr.
|
|
319 |
Speaking |
başka bir şey düşündüğün yok |
that's all you think about expr.
|
|
320 |
Speaking |
bu vakit kaybetmekten başka bir şey değil |
a sheer waste of time expr.
|
|
321 |
Speaking |
başka bir şey var mı? |
Is there anything else? expr.
|
|
322 |
Speaking |
çay ya da başka bir şey ister misin? |
would you like to have tea or something? expr.
|
|
323 |
Speaking |
ceplerinde başka bir şey var mı? |
is there anything else in your pockets expr.
|
|
324 |
Speaking |
eklemek istediğin başka bir şey var mı? |
anything else you'd like to add? expr.
|
|
325 |
Speaking |
tamamen başka bir şey |
whole nother thing expr.
|
|
326 |
Speaking |
tamamen başka bir şey |
whole another thing expr.
|
|
327 |
Speaking |
(onun) üzerinde başka bir şey var mı? |
does she have anything else on him? expr.
|
|
328 |
Speaking |
(onun) üzerinde başka bir şey var mı? |
does she have anything else on her? expr.
|
|
329 |
Speaking |
-mekten başka yapacak bir şey yok |
there is nothing for it but to expr.
|
|
330 |
Speaking |
üzerinde başka bir şey var mı? |
do you have anything else on you? expr.
|
|
331 |
Speaking |
(onun) üzerinde başka bir şey var mı? |
does he have anything else on him? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
332 |
Trade/Economic |
(başka bir şey almak için) varlığı elden çıkarmak |
turn v.
|
|
Gastronomy |
|
333 |
Gastronomy |
(içkiyi vb.) başka bir şey katarak yumuşatmak |
temper v.
|
|
Biology |
|
334 |
Biology |
biçim olarak başka bir şeye benzeyen şey |
homomorph n.
|
|
Librarianship |
|
335 |
Librarianship |
kitaptan başka bir şey olan |
nonbook adj.
|
|
Slang |
|
336 |
Slang |
biri tarafından çöpe atılan fakat başkası tarafından alınıp başka bir amaç için değerlendirilen şey |
mongo n.
|
|
337 |
Slang |
biri/bir şey hakkında başka birine dert yanmak |
rag out v.
|
|
Modern Slang |
|
338 |
Modern Slang |
amacına ulaşmaktan başka bir şey düşünmeyen kimse |
achievaholic n.
|
|