|
Category |
English |
Turkish |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
back n.
|
arkalık |
|
He accidentally broke the back of the chair.
Yanlışlıkla sandalyenin arkalığını kırdı.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
back n.
|
sırt |
|
She needs surgery on her back to walk again.
Tekrar yürüyebilmesi için sırtından ameliyat olması gerekiyor.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
back n.
|
arka |
|
You can check the answer at the back of the book.
Cevabı kitabın arkasından kontrol edebilirsiniz.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
take back v.
|
geri almak |
|
We would have imposed sanctions on them to force them to take back their nationals.
Vatandaşlarını geri almaya zorlamak için onlara yaptırımlar uygulardık.
More Sentences
|
5 |
Common Usage |
turn back v.
|
dönmek |
|
Sami turned back towards Layla.
Sami, Layla'ya doğru döndü.
More Sentences
|
6 |
Common Usage |
come back v.
|
dönmek |
|
I shall now come back to three points.
Şimdi üç noktaya geri döneceğim.
More Sentences
|
7 |
Common Usage |
back adj.
|
arkadaki |
|
Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
Arkadaki heykelle fotoğraf çektirelim, olur mu?
More Sentences
|
General |
|
8 |
General |
back n.
|
kitap sırtı |
|
Tom put his books back into his knapsack.
Tom kitaplarını sırt çantasına geri koydu.
More Sentences
|
9 |
General |
back n.
|
elin tersi |
|
Tom wiped his mouth with the back of his hand.
Tom elinin tersiyle ağzını sildi.
More Sentences
|
10 |
General |
way back n.
|
dönüş |
|
There is certainly no way back.
Kesinlikle geri dönüş yok.
More Sentences
|
11 |
General |
pull back n.
|
geri çekilme |
|
That is what Israel has to pull back to.
İsrail'in geri çekilmesi gereken nokta budur.
More Sentences
|
12 |
General |
back seat n.
|
arka koltuk |
|
Tom usually prefers to ride in the back seat.
Tom genellikle arka koltukta oturmayı tercih eder.
More Sentences
|
13 |
General |
back door n.
|
arka kapı |
|
The common European arrest warrant will entail harmonisation of maximum and minimum penalties by the back door.
Ortak Avrupa tutuklama emri, arka kapıdan azami ve asgari cezaların uyumlaştırılmasını gerektirecektir.
More Sentences
|
14 |
General |
back pain n.
|
sırt ağrısı |
|
Have you told Tom about your back pain?
Tom'a sırt ağrılarından bahsettin mi?
More Sentences
|
15 |
General |
taking back n.
|
geri alma |
|
I'm taking back my apology.
Özrümü geri alıyorum.
More Sentences
|
16 |
General |
back n.
|
arka taraf |
|
We will meet after 5 pm in the back of the building.
Saat 17:00'den sonra binanın arka tarafında buluşacağız.
More Sentences
|
17 |
General |
back pocket n.
|
arka cep |
|
He felt for his matches and found them in his back pocket.
Kibritini aradı ve arka cebinde buldu.
More Sentences
|
18 |
General |
back n.
|
arka |
|
What we cannot do is sit back and let present trends continue.
Yapamayacağımız şey, arkamıza yaslanıp mevcut eğilimlerin devam etmesine izin vermektir.
More Sentences
|
19 |
General |
back door n.
|
gizli kapı |
|
That is why definitions must not be imposed through the back door.
Bu nedenle tanımlar gizli kapılar ardında dayatılmamalıdır.
More Sentences
|
20 |
General |
back street n.
|
arka sokak |
|
The robber attacked her on a back street.
Soyguncu bir arka sokakta ona saldırdı.
More Sentences
|
|
21 |
General |
back then n.
|
o zamanlar |
|
We never imagined back then that we would publish it at such a dramatic and painful time.
O zamanlar, böylesine dramatik ve acı verici bir zamanda bunu yayınlayacağımızı hiç düşünmemiştik.
More Sentences
|
22 |
General |
lower back n.
|
(vücutta) bel |
|
I have a bad pain in my lower back.
Belimde kötü bir ağrı var.
More Sentences
|
23 |
General |
back yard n.
|
arka bahçe |
|
The boys are throwing a ball in the back yard.
Çocuklar arka bahçede top fırlatıyorlar.
More Sentences
|
24 |
General |
back room n.
|
arka oda |
|
Tom and Mary are alone in the back room.
Tom ve Mary arka odada yalnızlar.
More Sentences
|
25 |
General |
back up plan n.
|
yedek plan |
|
Tom had a back up plan in case something went wrong.
Bir şeyin aksama ihtimaline karşın Tom'un bir yedek planı vardı.
More Sentences
|
26 |
General |
back massage n.
|
sırt masajı |
|
He wanted a back massage.
Sırt masajı istedi.
More Sentences
|
27 |
General |
call-back n.
|
geri çağırma |
|
Accordingly, it must have a call-back power.
Buna göre, geri çağırma yetkisine sahip olmalıdır.
More Sentences
|
28 |
General |
back n.
|
bek (savunma, müdafaa) |
|
He passed the ball at the backs.
Topu beklere pas attı.
More Sentences
|
29 |
General |
bounce back n.
|
(yenilgi sonrası) toparlanma |
|
Tom knows how to bounce back.
Tom nasıl toparlanacağını bilir.
More Sentences
|
30 |
General |
bounce back n.
|
geri dönme |
|
You'll bounce back.
Geri döneceksin.
More Sentences
|
31 |
General |
back off v.
|
vazgeçmek |
|
We need to back off.
Vazgeçmemiz gerekiyor.
More Sentences
|
32 |
General |
fall back on v.
|
başvurmak |
|
If, as in Nice, the IGC does not solve institutional bottlenecks, is there a plan B we can fall back on?
Nice'de olduğu gibi IGC kurumsal darboğazları çözemezse, başvurabileceğimiz bir B planı var mı?
More Sentences
|
33 |
General |
talk back v.
|
karşılık vermek |
|
You'd better not talk back to Tom.
Tom'a karşılık vermesen iyi olur.
More Sentences
|
34 |
General |
back out v.
|
vazgeçmek |
|
Tom backed out at the last moment.
Tom son anda vazgeçti.
More Sentences
|
35 |
General |
stand back v.
|
çekilmek |
|
Stand back.
Geri çekil.
More Sentences
|
36 |
General |
get back v.
|
dönmek |
|
Turkey still has a lot to do and has to get back down to work.
Türkiye'nin hala yapması gereken çok şey vardır ve işinin başına dönmelidir.
More Sentences
|
37 |
General |
cut back v.
|
kesmek |
|
Tom decided to cut back on saturated fats.
Tom doymuş yağları kesmeye karar verdi.
More Sentences
|
38 |
General |
send back v.
|
geri göndermek |
|
I would therefore have liked the proposal, in its three parts, to be sent back to the Committee on Budgetary Control.
Bu nedenle teklifin üç bölüm halinde Bütçe Kontrol Komisyonuna geri gönderilmesini isterdim.
More Sentences
|
39 |
General |
bounce back v.
|
kendini toparlamak |
|
Tom bounced back.
Tom kendini toparladı.
More Sentences
|
40 |
General |
choke back v.
|
tutmak |
|
Carol couldn't choke back her tears.
Carol gözyaşlarını tutamadı.
More Sentences
|
|
41 |
General |
keep back v.
|
gizlemek |
|
He tried to keep back his tears.
O, gözyaşlarını gizlemeye çalıştı.
More Sentences
|
42 |
General |
write back v.
|
cevap yazmak |
|
Please write back soon.
Lütfen yakında cevap yaz.
More Sentences
|
43 |
General |
pay back v.
|
geri ödemek |
|
That means we need to know which countries paid back what.
Bu da hangi ülkenin neyi geri ödediğini bilmemiz gerektiği anlamına geliyor.
More Sentences
|
44 |
General |
draw back v.
|
geri çekilmek |
|
Israel must therefore draw back within the borders established in 1967 and dismantle its illegal settlements.
İsrail bu nedenle 1967'de belirlenen sınırlara geri çekilmeli ve yasadışı yerleşimlerini dağıtmalıdır.
More Sentences
|
45 |
General |
back out v.
|
caymak |
|
We can't back out now.
Şimdi cayamayız.
More Sentences
|
46 |
General |
take back v.
|
geri götürmek |
|
Again, that is a message you must take back to the Council.
Bu da Konsey'e geri götürmeniz gereken bir mesajdır.
More Sentences
|
47 |
General |
start back v.
|
geri dönmek |
|
Tom started back.
Tom geri döndü.
More Sentences
|
48 |
General |
cut back v.
|
azaltmak |
|
The number of votes must be cut back so that we are only voting on political differences.
Oylama sayısı azaltılmalı, böylece sadece siyasi farklılıkları oylamış oluruz.
More Sentences
|
49 |
General |
step back v.
|
geri çekilmek |
|
Tom took a couple of steps back.
Tom birkaç adım geri çekildi.
More Sentences
|
50 |
General |
go back to v.
|
kadar uzanmak |
|
The story goes back to the sixteenth century.
Hikaye, on altıncı yüzyıla kadar uzanıyor.
More Sentences
|
51 |
General |
lean back v.
|
arkaya yaslanmak |
|
Tom leaned back.
Tom arkaya yaslandı.
More Sentences
|
52 |
General |
drive back v.
|
püskürtmek |
|
Are we really managing to drive back terrorist networks?
Terörist ağları geri püskürtmeyi gerçekten başarıyor muyuz?
More Sentences
|
53 |
General |
turn back v.
|
geri döndürmek |
|
You cannot turn back the wheel of time.
Zaman çarkını geri döndüremezsiniz.
More Sentences
|
54 |
General |
call back v.
|
dönmek |
|
I'll call back in a few minutes.
Birkaç dakika içinde geri döneceğim.
More Sentences
|
55 |
General |
back v.
|
oynamak |
|
He backed Liverpool for the next match.
Bir sonraki maç için Liverpool'a oynamıştı.
More Sentences
|
56 |
General |
hit back v.
|
karşılık vermek |
|
It's about time Tom hit back.
Tom'un karşılık verme zamanı.
More Sentences
|
57 |
General |
back out of v.
|
vazgeçmek |
|
You can't back out of your responsibilities.
Sorumluluklarından vazgeçemezsin.
More Sentences
|
58 |
General |
fall back v.
|
geri çekilmek |
|
But what is the position on the call back or fall back position which Parliament keeps calling for?
Peki Parlamentonun sürekli talep ettiği geri çağırma ya da geri çekilme tutumu nedir?
More Sentences
|
59 |
General |
back down v.
|
vazgeçmek |
|
Please don't back down.
Lütfen vazgeçme.
More Sentences
|
60 |
General |
back away v.
|
geriye çekilmek |
|
Tom backed away from the door.
Tom kapıdan geriye çekildi.
More Sentences
|
61 |
General |
back down v.
|
sözünden dönmek |
|
Sami won't back down.
Sami sözünden dönmeyecek.
More Sentences
|
62 |
General |
brought back v.
|
geri getirmek |
|
Send warriors and have him brought back at once.
Savaşçıları gönder ve onu hemen geri getirsinler.
More Sentences
|
63 |
General |
hold back v.
|
tutmak |
|
Tom couldn't hold back his tears.
Tom gözyaşlarını tutamadı.
More Sentences
|
64 |
General |
back up v.
|
geri sürmek |
|
Yesterday, when Tom was backing up his car, he ran over Mary's bicycle.
Dün Tom arabasını geri sürerken Mary'nin bisikletini ezdi.
More Sentences
|
65 |
General |
go back v.
|
geri gitmek |
|
However, we cannot apply the food law retroactively and go back as far as 1992.
Ancak gıda yasasını geriye dönük olarak uygulayamayız ve 1992'ye kadar geri gidemeyiz.
More Sentences
|
66 |
General |
look back on v.
|
anımsamak |
|
He often looks back on his high school days.
Sık sık lise günlerini anımsıyor.
More Sentences
|
67 |
General |
fight back v.
|
direnmek |
|
Fighting back is difficult.
Direnmek zordur.
More Sentences
|
68 |
General |
pay back v.
|
ödemek |
|
I promise to pay back the money I owe you by the end of the month.
Sana olan borcumu ay sonuna kadar ödeyeceğime söz veriyorum.
More Sentences
|
69 |
General |
bring back v.
|
geri getirmek |
|
How can anybody have any control over what they do or what they bring back?
Ne yaptıkları ya da neyi geri getirdikleri üzerinde nasıl kontrol sahibi olabilirler?
More Sentences
|
70 |
General |
bring back v.
|
hatırlatmak |
|
The smell brought back memories of a night some years before.
Koku, yıllar önceki bir gecenin anılarını hatırlattı.
More Sentences
|
71 |
General |
back v.
|
gerilemek |
|
He slowly backed as he saw the giant dog in the middle of the street.
Sokağın ortasındaki dev köpeği görünce yavaşça geriledi.
More Sentences
|
72 |
General |
go back v.
|
dönmek |
|
Let us go back briefly to the core of the matter, however.
Yine de kısaca konunun özüne dönelim.
More Sentences
|
73 |
General |
give it back v.
|
geri vermek |
|
It was hard to give it back after everything that had happened.
Yaşanan onca şeyden sonra onu geri vermek zordu.
More Sentences
|
74 |
General |
go back v.
|
geri dönmek |
|
People are going back to eating meat, and are again buying it cheaply.
İnsanlar et yemeye geri dönüyor ve eti yine ucuza satın alıyor.
More Sentences
|
75 |
General |
get back v.
|
geri dönmek |
|
Let us get back to our cattle.
Hayvanlarımıza geri dönelim.
More Sentences
|
76 |
General |
back out v.
|
sözünden dönmek |
|
Tom can't back out now.
Tom şimdi sözünden dönemez.
More Sentences
|
77 |
General |
turn back v.
|
geri dönmek |
|
Turn back, please.
Geri dönün, lütfen.
More Sentences
|
78 |
General |
fight back v.
|
karşı koymak |
|
You've got to fight back.
Karşı koymak zorundasın.
More Sentences
|
79 |
General |
cut back v.
|
tasarruf etmek |
|
It seems to be a waste of resources when the industry should be using it to cut back.
Sektörün bunu tasarruf etmek için kullanması gerekirken kaynak israfı gibi görünüyor.
More Sentences
|
80 |
General |
talk back v.
|
cevap vermek |
|
You'd better not talk back to Tom.
Tom'a cevap vermesen iyi olur.
More Sentences
|
|
81 |
General |
come back to v.
|
geri gelmek |
|
This report has come back to Parliament for second reading.
Bu rapor ikinci kez okunmak üzere Parlamento'ya geri gelmiştir.
More Sentences
|
82 |
General |
back v.
|
desteklemek |
|
The painting board is backed with wooden sticks.
Resim tahtası tahta çubuklarla desteklenmiştir.
More Sentences
|
83 |
General |
call back v.
|
geri çağırmak |
|
We should have the right to call back an implementing measure.
Bir uygulama tedbirini geri çağırma hakkına sahip olmalıyız.
More Sentences
|
Common Usage |
|
84 |
Common Usage |
back of the neck n.
|
ense |
|
85 |
Common Usage |
back n.
|
art |
|
86 |
Common Usage |
back n.
|
geri |
|
87 |
Common Usage |
back n.
|
ters |
|
88 |
Common Usage |
draw back v.
|
geri çekmek |
|
General |
|
89 |
General |
pacing back and forth n.
|
volta |
|
90 |
General |
middle of the back n.
|
bel |
|
91 |
General |
turning back n.
|
geri çevirme |
|
92 |
General |
back flow n.
|
tersine akış |
|
93 |
General |
back side n.
|
arka taraf |
|
94 |
General |
back influence n.
|
gizli etki |
|
95 |
General |
back number n.
|
bir derginin eski sayılarından biri |
|
96 |
General |
giving back n.
|
iade |
|
97 |
General |
back talk n.
|
küstahça karşılık verme |
|
98 |
General |
back to africa movement n.
|
afrika geri dönüş hareketleri |
|
99 |
General |
back scratcher n.
|
kaşağı |
|
100 |
General |
back biter n.
|
dedikoducu |
|
101 |
General |
the back n.
|
peş |
|
102 |
General |
back up electricity n.
|
yedek elektrik |
|
103 |
General |
turning back n.
|
geri dönme |
|
104 |
General |
team fall back n.
|
tim geri çekilin |
|
105 |
General |
back n.
|
tekne |
|
106 |
General |
back door n.
|
antin |
|
107 |
General |
back country n.
|
taşra |
|
108 |
General |
back drop n.
|
temel |
|
109 |
General |
seat with an adjustable back n.
|
pulman koltuk |
|
110 |
General |
back fire n.
|
ard yakma |
|
111 |
General |
sending back n.
|
irca |
|
112 |
General |
back seat n.
|
ikinci rol |
|
113 |
General |
back of the head n.
|
ense |
|
114 |
General |
blank back n.
|
arkası boş |
|
115 |
General |
going back n.
|
geriye gitme |
|
116 |
General |
right back n.
|
sağbek |
|
117 |
General |
back number n.
|
eski kafalı kimse |
|
118 |
General |
back gray n.
|
astar |
|
119 |
General |
back country n.
|
memleketin uzak köşeleri |
|
120 |
General |
back friendly n.
|
sırta dost |
|
121 |
General |
adjustable back n.
|
ayarlanabilir sırt (koltuk vb) |
|
122 |
General |
back seat n.
|
ikinci mevki |
|
123 |
General |
back lighting n.
|
kontrjur |
|
124 |
General |
back biter n.
|
iftiracı |
|
125 |
General |
back n.
|
ters taraf |
|
126 |
General |
back n.
|
defans oyuncusu |
|
127 |
General |
back seat n.
|
arka yer |
|
128 |
General |
dye back n.
|
boya teknesi |
|
129 |
General |
back chat n.
|
terbiyesizlik |
|
130 |
General |
coming back n.
|
geri gelme |
|
131 |
General |
dye back n.
|
boya kabı |
|
132 |
General |
the small of the back n.
|
sırtın en dar kısmı |
|
133 |
General |
kick back n.
|
geri tepme |
|
134 |
General |
back n.
|
geri |
|
135 |
General |
back tooth n.
|
azı dişi |
|
136 |
General |
ring back n.
|
geri arama |
|
137 |
General |
back tracking n.
|
geri iz sürme |
|
138 |
General |
back board n.
|
arka |
|
139 |
General |
back view n.
|
arka görünüş |
|
140 |
General |
back cutting n.
|
eğreti |
|
141 |
General |
back board n.
|
arkalık |
|
142 |
General |
back cloth n.
|
baskı astarı |
|
143 |
General |
back door n.
|
servis kapısı |
|
144 |
General |
back cloth n.
|
astar |
|
145 |
General |
back surge n.
|
geri kabarma |
|
146 |
General |
back cutting n.
|
ek kazı |
|
147 |
General |
back view n.
|
arkadan görünüş |
|
148 |
General |
back flow n.
|
ters akış |
|
149 |
General |
back window n.
|
arka pencere |
|
150 |
General |
back wall n.
|
sırt perdesi |
|
151 |
General |
back number n.
|
bir önceki sayı |
|
152 |
General |
back surface n.
|
arka yüzey |
|
153 |
General |
back-goal n.
|
kale arkası |
|
154 |
General |
back-scratcher n.
|
kaşağı |
|
155 |
General |
back-friendly n.
|
sırta dost |
|
156 |
General |
back-alley n.
|
arka sokak |
|
157 |
General |
back-pack n.
|
sırt çantası |
|
158 |
General |
back-seat driver n.
|
arka koltuk sürücüsü |
|
159 |
General |
back-up n.
|
rezerv |
|
160 |
General |
back-up n.
|
arka |
|
161 |
General |
back-up n.
|
yedekli |
|
162 |
General |
back-type parachute n.
|
sırt paraşütü |
|
163 |
General |
back-flushing n.
|
geri yıkama |
|
164 |
General |
cut-back n.
|
eksiltme |
|
165 |
General |
pay-back n.
|
geri ödeme |
|
166 |
General |
back pack n.
|
sırt çantası |
|
167 |
General |
twin back-to-back seats n.
|
ikili duvar oturma yeri |
|
168 |
General |
back seat n.
|
arka oturma yeri |
|
169 |
General |
back n.
|
müdafi |
|
170 |
General |
back-biting n.
|
çekiştirme |
|
171 |
General |
back-biting n.
|
kötüleme |
|
172 |
General |
back-biting n.
|
yerme |
|
173 |
General |
back issue n.
|
geçmiş tarihli dergi/gazete/yayın |
|
174 |
General |
back issue newspaper n.
|
geçmiş tarihli gazete |
|
175 |
General |
draw back n.
|
bilardoda geri çektirme |
|
176 |
General |
draw back n.
|
bilardoda çektirme |
|
177 |
General |
back-marker n.
|
yarışta geride kalan yarışmacı |
|
178 |
General |
lower back n.
|
(bir şeyin) alt arka (kısmı) |
|
179 |
General |
laid-back lifestyle n.
|
rahat yaşam tarzı |
|
180 |
General |
back to basics n.
|
köklere dönüş |
|
181 |
General |
back to basics n.
|
özüne dönme |
|
182 |
General |
back translation n.
|
tercüme edilmiş bir belgeyi tekrardan orijinal dile tercüme etme |
|
183 |
General |
back number n.
|
eski sayı |
|
184 |
General |
back number n.
|
eski nüsha |
|
185 |
General |
front and back page n.
|
ön ve arka sayfa |
|
186 |
General |
returning back to school n.
|
okula dönme |
|
187 |
General |
the back of the building n.
|
binanın arka tarafı |
|
188 |
General |
back slang n.
|
ters argo |
|
189 |
General |
back slang n.
|
sözcüklerin tersine söylendiği argo |
|
190 |
General |
back manipulation n.
|
sırt masajı |
|
191 |
General |
back story n.
|
art öykü |
|
192 |
General |
back-of-the-house n.
|
restoranlarda müşterilerin girmesine izin verilmeyen mutfak gibi kısımlar |
|
193 |
General |
back aisle n.
|
arka koridor |
|
194 |
General |
come-back plan n.
|
geri dönüş planı |
|
195 |
General |
back up plan n.
|
b planı |
|
196 |
General |
back dimples n.
|
bel gamzesi |
|
197 |
General |
relaxation back to the ground state n.
|
elektronun temel enerji düzeyine geri dönmesi |
|
198 |
General |
back chat n.
|
karşılık verme |
|
199 |
General |
back-burner n.
|
sobada arka yakıcı |
|
200 |
General |
back seat n.
|
ikincil önemde |
|
201 |
General |
back seat n.
|
önemsiz konum |
|
202 |
General |
back-chaining n.
|
geri zincirleme |
|
203 |
General |
answering back n.
|
karşılık verme |
|
204 |
General |
back country n.
|
geri kalmış yöreler |
|
205 |
General |
back chat n.
|
küstahça karşılık |
|
206 |
General |
back alley n.
|
arka sokak |
|
207 |
General |
back chat n.
|
küstahlık |
|
208 |
General |
bad back n.
|
bel sorunu |
|
209 |
General |
bad back n.
|
sırt ağrısı |
|
210 |
General |
back-story n.
|
özgeçmiş |
|
211 |
General |
call-back n.
|
ikinci tur seçmeler |
|
212 |
General |
back vent skirt n.
|
arkadan yırtmaçlı etek |
|
213 |
General |
scratch-back n.
|
sırt kaşıyıcısı |
|
214 |
General |
back scrubber n.
|
sırt kaşıyıcısı |
|
215 |
General |
hair slicked back n.
|
arkaya taranmış saç |
|
216 |
General |
upper back n.
|
üst sırt |
|
217 |
General |
upper back n.
|
sırtın üst kısmı |
|
218 |
General |
back face n.
|
arka yüz |
|
219 |
General |
back-seat driver n.
|
sürücüye ne yapması gerektiğini söyleyip duran kişi |
|
220 |
General |
back parking n.
|
geri geri park etme |
|
221 |
General |
smile back through gritted teeth n.
|
zorla/istemeden gülümsemek |
|
222 |
General |
low-cut back dress n.
|
sırt dekolteli elbise |
|
223 |
General |
low-cut back dress n.
|
sırt dekoltesi olan elbise |
|
224 |
General |
back vocal n.
|
geri vokalist |
|
225 |
General |
back vocal n.
|
geri vokal |
|
226 |
General |
back vocal n.
|
arka vokal |
|
227 |
General |
talking back n.
|
küstah ve terbiyesizce cevap verme |
|
228 |
General |
call-back n.
|
geri alma |
|
229 |
General |
call-back n.
|
bir kusurun düzeltilmesi için bir ürünün geri çağrılması |
|
230 |
General |
back n.
|
gıyap (konuşma/dedikodu) |
|
231 |
General |
back n.
|
arka (konuşma/dedikodu) |
|
232 |
General |
back n.
|
geniş su kabı |
|
233 |
General |
back n.
|
mavna |
|
234 |
General |
back n.
|
kitabın sırtı |
|
235 |
General |
back n.
|
sırt (kitap) |
|
236 |
General |
back matter n.
|
arka bölüm |
|
237 |
General |
back matter n.
|
arka kısım |
|
238 |
General |
back matter n.
|
kitabın ana bölümünden sonra gelen kısım |
|
239 |
General |
back catalogue n.
|
bir müzisyenin mevcut kayıtlarından farklı olan eski kayıtları |
|
240 |
General |
back charges n.
|
hesap yapıldıktan sonra ortaya çıkan masraflar |
|
241 |
General |
back green [scotland] n.
|
bir evin arkasında bulunan yeşillik veya bahçe |
|
242 |
General |
back street n.
|
ara sokak |
|
243 |
General |
back-to-back n.
|
terasları ve bahçeleri birbirine bitişik olan evler |
|
244 |
General |
back road n.
|
arka yol |
|
245 |
General |
back row n.
|
arka sıra |
|
246 |
General |
back-kitchen n.
|
mutfak yanındaki bulaşık yıkanan ve kap kacak konulan oda |
|
247 |
General |
back road n.
|
az kullanılan, genelde kaldırımı olmayan yol |
|
248 |
General |
back row n.
|
rugby'de iki takımın sekiz oyuncusunun birbirine kenetlenmesi sırasında arka bölümdeki uç oyuncuları |
|
249 |
General |
ceding back n.
|
geri verme |
|
250 |
General |
back-checking n.
|
gözden geçirme |
|
251 |
General |
back-stabbing n.
|
arkadan vurma |
|
252 |
General |
back stool n.
|
arkalı tabure |
|
253 |
General |
back-stabbing n.
|
kalleşlik etme |
|
254 |
General |
back-checking n.
|
kontrol etme |
|
255 |
General |
back-stabbing n.
|
iftirayla küçük düşürme |
|
256 |
General |
back-stabbing n.
|
hainlik etme |
|
257 |
General |
back comb n.
|
başın arkasına süs amaçlı takılan uzun dişli geniş tarak |
|
258 |
General |
turtle-back shooting n.
|
uzun mesafeli ok atışı |
|
259 |
General |
window back n.
|
pencere pervazı ile zemin arasındaki alçak ve ince duvarın içe bakan yüzü |
|
260 |
General |
bob (back of the book) n.
|
(pul) kitap arkası |
|
261 |
General |
bob (back of the book) n.
|
posta ücretinin ödenmesi için kullanılmayan pul |
|
262 |
General |
hark back n.
|
geçmişe dönme |
|
263 |
General |
hark back n.
|
eskiyi yad etme |
|
264 |
General |
bounce back n.
|
yankı |
|
265 |
General |
bounce back n.
|
yansıma |
|
266 |
General |
hog's-back n.
|
kamburu andıran kemerli sırt |
|
267 |
General |
roll back n.
|
topuz milinde kilidin cıvatasını hareket ettiren kam |
|
268 |
General |
roll back n.
|
bir önceki seviyeye veya konuma geri dönme |
|
269 |
General |
back step n.
|
geriye, arkaya adım |
|
270 |
General |
fight back n.
|
direnme |
|
271 |
General |
fight back n.
|
karşı koyma |
|
272 |
General |
fight back n.
|
karşı saldırı |
|
273 |
General |
set-back n.
|
engel |
|
274 |
General |
set-back n.
|
köstek |
|
275 |
General |
set-back n.
|
mani |
|
276 |
General |
sling-back n.
|
arkası bantlı ayakkabı |
|
277 |
General |
put back v.
|
engel olmak |
|
278 |
General |
travel back and forth v.
|
mekik dokumak |
|
279 |
General |
back up v.
|
destek olmak |
|
280 |
General |
not to give back v.
|
üstüne yatmak |
|
281 |
General |
put somebody back up v.
|
gıcık etmek |
|
282 |
General |
hit back v.
|
misilleme yapmak |
|
283 |
General |
hark back v.
|
sadede dönmek |
|
284 |
General |
sit back v.
|
yan gelip yatmak |
|
285 |
General |
call someone back v.
|
kendisini telefonla arayıp bulamayan birine telefon etmek |
|
286 |
General |
give back v.
|
karşılık vermek |
|
287 |
General |
come back to one's memory v.
|
aklına gelmek |
|
288 |
General |
straggle back v.
|
ayrı ayrı gelmek |
|
289 |
General |
fall back on v.
|
müracaat etmek |
|
290 |
General |
set a watch back v.
|
saati geriye almak |
|
291 |
General |
come back v.
|
geri dönmek |
|
292 |
General |
knock back v.
|
içmek |
|
293 |
General |
get back on the rails v.
|
yoluna girmek |
|
294 |
General |
hark back to v.
|
eski olaylardan söz etmek |
|
295 |
General |
make a rod for one's own back v.
|
kaşınmak |
|
296 |
General |
lie on one's back v.
|
sırtüstü yatmak |
|
297 |
General |
back v.
|
kaplamak (kitap) |
|
298 |
General |
choke back one's tears v.
|
gözyaşlarını tutmak |
|
299 |
General |
get one's own back v.
|
intikamını almak |
|
300 |
General |
back down v.
|
caymak |
|
301 |
General |
turn one's back on v.
|
sırt çevirmek |
|
302 |
General |
lie back v.
|
sırt üstü yatmak |
|
303 |
General |
put something back v.
|
geri almak |
|
304 |
General |
back off v.
|
gevşetmek |
|
305 |
General |
take on one's back v.
|
sırtlamak |
|
306 |
General |
hold a child back a year v.
|
çocuğa okulda aynı sınıfı tekrarlatmak |
|
307 |
General |
put back v.
|
geri almak (saati) |
|
308 |
General |
bring back to life v.
|
hayata döndürmek |
|
309 |
General |
go back to work v.
|
işbaşı yapmak |
|
310 |
General |
back up v.
|
geri gitmek |
|
311 |
General |
back v.
|
geri yürütmek |
|
312 |
General |
back down from v.
|
sözünden dönmek |
|
313 |
General |
get one round one's back v.
|
başına belayı satın almak |
|
314 |
General |
give back v.
|
geri vermek |
|
315 |
General |
hang back v.
|
gönülsüz olmak |
|
316 |
General |
keep something on the back burner v.
|
sonra çalışmak üzere şimdilik ertelemek |
|
317 |
General |
turn back v.
|
kıvırmak |
|
318 |
General |
drive back v.
|
arabayla geri götürmek |
|
319 |
General |
set back v.
|
mal olmak |
|
320 |
General |
hang back v.
|
sakınmak |
|
321 |
General |
keep back v.
|
saklamak |
|
322 |
General |
get back at v.
|
öç almak |
|
323 |
General |
set something back v.
|
bir şeyi aksatmak |
|
324 |
General |
hunch one's back v.
|
sırtını kamburlaştırmak |
|
325 |
General |
fall back up v.
|
son çare olarak başvurmak |
|
326 |
General |
go back on one's word v.
|
sözünden dönmek |
|
327 |
General |
hang back v.
|
tereddüt etmek |
|
328 |
General |
throw back v.
|
çekmek |
|
329 |
General |
force back v.
|
kanırmak |
|
330 |
General |
play back v.
|
tekrarlamak |
|
331 |
General |
set something back v.
|
bir şeyi engellemek |
|
332 |
General |
double back v.
|
aynı yoldan geri dönmek |
|
333 |
General |
rein back v.
|
dizginlemek |
|
334 |
General |
back out of v.
|
sözünden dönmek |
|
335 |
General |
get one's own back v.
|
acısını çıkarmak |
|
336 |
General |
go back v.
|
gerilemek |
|
337 |
General |
back v.
|
yardım etmek |
|
338 |
General |
lie on one's back v.
|
arka üstü yatmak |
|
339 |
General |
rein back v.
|
gem vurmak |
|
340 |
General |
choke back v.
|
kontrol etmek |
|
341 |
General |
back v.
|
vazgeçmek |
|
342 |
General |
think back on v.
|
aklına getirmek |
|
343 |
General |
back v.
|
sırtına binmek |
|
344 |
General |
pay back v.
|
geri vermek |
|
345 |
General |
put back v.
|
ilerlemesine engel olmak |
|
346 |
General |
set someone back v.
|
bir oyuncuya puan kaybettirmek |
|
347 |
General |
kick back v.
|
geri tepmek (tüfek) |
|
348 |
General |
take on one's back v.
|
arkalamak |
|
349 |
General |
back v.
|
geriye doğru sürmek |
|
350 |
General |
kick back v.
|
çalınmış eşya veya parayı sahibine geri vermek |
|
351 |
General |
shoot back at someone v.
|
birinin ateşine karşılık vermek |
|
352 |
General |
ring back v.
|
gelen çağrıyı görüp aramak |
|
353 |
General |
draw back v.
|
geri almak |
|
354 |
General |
lie on one's back v.
|
sırt üstü yatmak |
|
355 |
General |
give back v.
|
iade etmek |
|
356 |
General |
back track v.
|
vazgeçmek |
|
357 |
General |
back v.
|
ciro etmek |
|
358 |
General |
go back on v.
|
dönmek |
|
359 |
General |
sit back v.
|
dinlenmek |
|
360 |
General |
get back at somebody v.
|
öç almak |
|
361 |
General |
step back v.
|
azaltmak |
|
362 |
General |
get back v.
|
geri gelmek |
|
363 |
General |
turn one's back v.
|
arkasını dönmek |
|
364 |
General |
put something back v.
|
bir şeyi eski yerine koymak |
|
365 |
General |
lie back v.
|
dinlenmek |
|
366 |
General |
pay someone back v.
|
birine karşılıkta bulunmak (güzel bir şeye karşı) |
|
367 |
General |
keep something on the back burner v.
|
daha sonra bakmak üzere bir kenara koymak |
|
368 |
General |
sit back v.
|
boş oturmak |
|
369 |
General |
call someone back v.
|
birine tekrar telefon etmek |
|
370 |
General |
cut back v.
|
kesip kısaltmak |
|
371 |
General |
stand back to back v.
|
sırt sırta vermek |
|
372 |
General |
hang back v.
|
geri kalmak |
|
373 |
General |
answer back v.
|
çemkirmek |
|
374 |
General |
back down from v.
|
caymak |
|
375 |
General |
cause to go back v.
|
geriletmek |
|
376 |
General |
be thrown back on one's own resources v.
|
yalnızca kendi yetenekleriyle idare etmek zorunda kalmak |
|
377 |
General |
come back to somebody v.
|
aklına gelmek |
|
378 |
General |
look back v.
|
geçmişi düşünmek |
|
379 |
General |
die back v.
|
tepeden köke doğru kurumak |
|
380 |
General |
call back to mind v.
|
aklına getirmek |
|
381 |
General |
pace back and forth v.
|
volta atmak |
|
382 |
General |
walk back and forth v.
|
dönüp dolaşmak |
|
383 |
General |
turn back v.
|
kovmak |
|
384 |
General |
fall back upon v.
|
başvurmak |
|
385 |
General |
rein back v.
|
frenlemek |
|
386 |
General |
come back to his memory v.
|
aklına gelmek |
|
387 |
General |
do something behind someone's back v.
|
arkadan iş çevirmek |
|
388 |
General |
pay somebody back v.
|
ödetmek |
|
389 |
General |
hold back v.
|
zaptetmek |
|
390 |
General |
put back v.
|
yerine koymak |
|
391 |
General |
hold oneself back v.
|
kendini tutmak |
|
392 |
General |
pat on the back v.
|
tebrik etmek |
|
393 |
General |
shuttle back and forth between two countries v.
|
iki ülke arasında mekik dokumak |
|
394 |
General |
keep back v.
|
biriktirmek |
|
395 |
General |
get back on the rails v.
|
yoluna koymak |
|
396 |
General |
know something like the back of one's hand v.
|
adı gibi bilmek |
|
397 |
General |
draw back v.
|
geri kalmak |
|
398 |
General |
claw back v.
|
geri almak |
|
399 |
General |
come back v.
|
akla gelmek |
|
400 |
General |
set back v.
|
geri bırakmak |
|
401 |
General |
back up v.
|
bilgisayar yedeklemek |
|
402 |
General |
put back v.
|
geri koymak |
|
403 |
General |
back down v.
|
dönmek |
|
404 |
General |
start back v.
|
dönmek |
|
405 |
General |
start back v.
|
ürküp gayriihtiyari bir hareket yapmak |
|
406 |
General |
back v.
|
geri sürmek |
|
407 |
General |
get one's own back v.
|
cezalandırmak |
|
408 |
General |
have one's own back v.
|
intikamını almak |
|
409 |
General |
hang back v.
|
çekinmek |
|
410 |
General |
set somebody back something v.
|
mal olmak |
|
411 |
General |
do something behind someone's back v.
|
arkasından iş çevirmek |
|
412 |
General |
check back v.
|
yeniden soruşturmak |
|
413 |
General |
put something back v.
|
bir şeyi geciktirmek |
|
414 |
General |
have one's own back on somebody v.
|
intikamını almak |
|
415 |
General |
back bite v.
|
iftira etmek |
|
416 |
General |
look back v.
|
arkaya bakmak |
|
417 |
General |
call back v.
|
yalanlamak |
|
418 |
General |
back down v.
|
savunulan iddadan vazgeçmek |
|
419 |
General |
answer back v.
|
cevabı yapıştırmak |
|
420 |
General |
get one's own back v.
|
öcünü almak |
|
421 |
General |
put back v.
|
geciktirmek |
|
422 |
General |
hold something back v.
|
zapt etmek |
|
423 |
General |
stand back v.
|
kenara çekilmek |
|
424 |
General |
ring back v.
|
geri aramak |
|
425 |
General |
hang back v.
|
duraksamak |
|
426 |
General |
bounce back v.
|
kendini toplamak |
|
427 |
General |
hunch one's back v.
|
kambur durmak |
|
428 |
General |
get back v.
|
geri almak |
|
429 |
General |
go back on v.
|
caymak |
|
430 |
General |
back v.
|
astarlamak |
|
431 |
General |
back on one's word v.
|
su koyvermek |
|
432 |
General |
be back on amicable terms v.
|
yeniden dostane ilişkiler kurmak |
|
433 |
General |
cut back on something v.
|
kesinti yapmak |
|
434 |
General |
buy back v.
|
geri satın almak |
|
435 |
General |
talk behind one's back v.
|
birinin arkasından konuşmak |
|
436 |
General |
flash back v.
|
canlandırmak |
|
437 |
General |
call back to mind v.
|
hatırına getirmek |
|
438 |
General |
come back v.
|
karşılık vermek |
|
439 |
General |
draw back v.
|
gerilemek |
|
440 |
General |
set back v.
|
patlamak |
|
441 |
General |
pay someone back v.
|
hakkından gelmek (kötülük yapan birinin) |
|
442 |
General |
back v.
|
takviye etmek |
|
443 |
General |
answer back v.
|
küstahça cevap vermek |
|
444 |
General |
call back v.
|
caymak |
|
445 |
General |
stand back v.
|
gerilemek |
|
446 |
General |
straggle back v.
|
ayrı ayrı dönmek |
|
447 |
General |
keep back v.
|
alıkoymak |
|
448 |
General |
fall back on v.
|
son çare olarak başvurmak |
|
449 |
General |
turn one's back on v.
|
dirsek çevirmek |
|
450 |
General |
pay back in one's own coin v.
|
misilleme yapmak |
|
451 |
General |
put back v.
|
eski yerine koymak |
|
452 |
General |
back v.
|
geri geri gitmek |
|
453 |
General |
back and fill v.
|
kararsız olmak |
|
454 |
General |
put something back v.
|
yerine koymak |
|
455 |
General |
get one's own back v.
|
hıncını almak |
|
456 |
General |
back v.
|
kayırmak |
|
457 |
General |
keep back v.
|
önlemek |
|
458 |
General |
back v.
|
sırtlamak |
|
459 |
General |
turn back v.
|
geri çevirmek |
|
460 |
General |
drive back v.
|
arabayla geri dönmek |
|
461 |
General |
back from death's door v.
|
ölümden dönmek |
|
462 |
General |
come back v.
|
aklına gelmek |
|
463 |
General |
hold a crowd back v.
|
kalabalığı zaptetmek |
|
464 |
General |
drive back v.
|
geri dönmek zorunda bırakmak |
|
465 |
General |
turn back v.
|
arkaya dönmek |
|
466 |
General |
hark back to v.
|
önceki konuya dönmek |
|
467 |
General |
draw back v.
|
çekilmek |
|
468 |
General |
take back to v.
|
götürmek (geçmişte bir zamana) |
|
469 |
General |
pay someone back v.
|
birine olan borcu ödemek |
|
470 |
General |
lie back v.
|
sırtüstü yatmak |
|
471 |
General |
set something back v.
|
bir işi (bir süre için) geciktirmek |
|
472 |
General |
roll back v.
|
düşürmek |
|
473 |
General |
hang back v.
|
geri durmak |
|
474 |
General |
back v.
|
arka çıkmak |
|
475 |
General |
send back v.
|
çevirmek |
|
476 |
General |
set back v.
|
geri çekilmek |
|
477 |
General |
be back breaking v.
|
yorucu olmak |
|
478 |
General |
set someone back v.
|
birini (belirli bir zaman için) geciktirmek |
|
479 |
General |
pay someone back v.
|
intikam almak (kötülük yapan birinden) |
|
480 |
General |
choke something back v.
|
zapt etmek |
|
481 |
General |
take back v.
|
eskiyi hatırlatmak |
|
482 |
General |
have one's back against the wall v.
|
kuyruğu kapana kısılmak |
|
483 |
General |
go back on one's promise v.
|
sözünden dönmek |
|
484 |
General |
be back v.
|
arka olmak |
|
485 |
General |
cut something back v.
|
budamak |
|
486 |
General |
back out of v.
|
caymak |
|
487 |
General |
choke back v.
|
kısmak |
|
488 |
General |
go back on someone v.
|
birine ihanet etmek |
|
489 |
General |
back out v.
|
sözünü tutmamak |
|
490 |
General |
look back on v.
|
geçmişe dönüp bakmak |
|
491 |
General |
call someone back v.
|
birini geri çağırmak |
|
492 |
General |
send back v.
|
geri çevirmek |
|
493 |
General |
think back v.
|
tekrar düşünmek |
|
494 |
General |
stab in the back v.
|
kalleşlik etmek |
|
495 |
General |
knock back v.
|
devirmek |
|
496 |
General |
knock back v.
|
patlamak |
|
497 |
General |
choke back v.
|
durdurmak |
|
498 |
General |
keep back v.
|
barındırmak |
|
499 |
General |
go back on v.
|
inkar etmek |
|
500 |
General |
put something back to v.
|
tarihini öne almak (toplantı/randevu vb) |
|