back! - Turkish English Dictionary

back!

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "back!" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
back n. arkalık
He accidentally broke the back of the chair.
Yanlışlıkla sandalyenin arkalığını kırdı.

More Sentences
back n. sırt
She needs surgery on her back to walk again.
Tekrar yürüyebilmesi için sırtından ameliyat olması gerekiyor.

More Sentences
back n. arka
You can check the answer at the back of the book.
Cevabı kitabın arkasından kontrol edebilirsiniz.

More Sentences
take back v. geri almak
We would have imposed sanctions on them to force them to take back their nationals.
Vatandaşlarını geri almaya zorlamak için onlara yaptırımlar uygulardık.

More Sentences
turn back v. dönmek
Sami turned back towards Layla.
Sami, Layla'ya doğru döndü.

More Sentences
come back v. dönmek
I shall now come back to three points.
Şimdi üç noktaya geri döneceğim.

More Sentences
back adj. arkadaki
Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
Arkadaki heykelle fotoğraf çektirelim, olur mu?

More Sentences
General
back n. kitap sırtı
Tom put his books back into his knapsack.
Tom kitaplarını sırt çantasına geri koydu.

More Sentences
back n. elin tersi
Tom wiped his mouth with the back of his hand.
Tom elinin tersiyle ağzını sildi.

More Sentences
way back n. dönüş
There is certainly no way back.
Kesinlikle geri dönüş yok.

More Sentences
pull back n. geri çekilme
That is what Israel has to pull back to.
İsrail'in geri çekilmesi gereken nokta budur.

More Sentences
back seat n. arka koltuk
Tom usually prefers to ride in the back seat.
Tom genellikle arka koltukta oturmayı tercih eder.

More Sentences
back door n. arka kapı
The common European arrest warrant will entail harmonisation of maximum and minimum penalties by the back door.
Ortak Avrupa tutuklama emri, arka kapıdan azami ve asgari cezaların uyumlaştırılmasını gerektirecektir.

More Sentences
back pain n. sırt ağrısı
Have you told Tom about your back pain?
Tom'a sırt ağrılarından bahsettin mi?

More Sentences
taking back n. geri alma
I'm taking back my apology.
Özrümü geri alıyorum.

More Sentences
back n. arka taraf
We will meet after 5 pm in the back of the building.
Saat 17:00'den sonra binanın arka tarafında buluşacağız.

More Sentences
back pocket n. arka cep
He felt for his matches and found them in his back pocket.
Kibritini aradı ve arka cebinde buldu.

More Sentences
back n. arka
What we cannot do is sit back and let present trends continue.
Yapamayacağımız şey, arkamıza yaslanıp mevcut eğilimlerin devam etmesine izin vermektir.

More Sentences
back door n. gizli kapı
That is why definitions must not be imposed through the back door.
Bu nedenle tanımlar gizli kapılar ardında dayatılmamalıdır.

More Sentences
back street n. arka sokak
The robber attacked her on a back street.
Soyguncu bir arka sokakta ona saldırdı.

More Sentences
back then n. o zamanlar
We never imagined back then that we would publish it at such a dramatic and painful time.
O zamanlar, böylesine dramatik ve acı verici bir zamanda bunu yayınlayacağımızı hiç düşünmemiştik.

More Sentences
lower back n. (vücutta) bel
I have a bad pain in my lower back.
Belimde kötü bir ağrı var.

More Sentences
back yard n. arka bahçe
The boys are throwing a ball in the back yard.
Çocuklar arka bahçede top fırlatıyorlar.

More Sentences
back room n. arka oda
Tom and Mary are alone in the back room.
Tom ve Mary arka odada yalnızlar.

More Sentences
back up plan n. yedek plan
Tom had a back up plan in case something went wrong.
Bir şeyin aksama ihtimaline karşın Tom'un bir yedek planı vardı.

More Sentences
back massage n. sırt masajı
He wanted a back massage.
Sırt masajı istedi.

More Sentences
call-back n. geri çağırma
Accordingly, it must have a call-back power.
Buna göre, geri çağırma yetkisine sahip olmalıdır.

More Sentences
back n. bek (savunma, müdafaa)
He passed the ball at the backs.
Topu beklere pas attı.

More Sentences
bounce back n. (yenilgi sonrası) toparlanma
Tom knows how to bounce back.
Tom nasıl toparlanacağını bilir.

More Sentences
bounce back n. geri dönme
You'll bounce back.
Geri döneceksin.

More Sentences
back off v. vazgeçmek
We need to back off.
Vazgeçmemiz gerekiyor.

More Sentences
fall back on v. başvurmak
If, as in Nice, the IGC does not solve institutional bottlenecks, is there a plan B we can fall back on?
Nice'de olduğu gibi IGC kurumsal darboğazları çözemezse, başvurabileceğimiz bir B planı var mı?

More Sentences
talk back v. karşılık vermek
You'd better not talk back to Tom.
Tom'a karşılık vermesen iyi olur.

More Sentences
back out v. vazgeçmek
Tom backed out at the last moment.
Tom son anda vazgeçti.

More Sentences
stand back v. çekilmek
Stand back.
Geri çekil.

More Sentences
get back v. dönmek
Turkey still has a lot to do and has to get back down to work.
Türkiye'nin hala yapması gereken çok şey vardır ve işinin başına dönmelidir.

More Sentences
cut back v. kesmek
Tom decided to cut back on saturated fats.
Tom doymuş yağları kesmeye karar verdi.

More Sentences
send back v. geri göndermek
I would therefore have liked the proposal, in its three parts, to be sent back to the Committee on Budgetary Control.
Bu nedenle teklifin üç bölüm halinde Bütçe Kontrol Komisyonuna geri gönderilmesini isterdim.

More Sentences
bounce back v. kendini toparlamak
Tom bounced back.
Tom kendini toparladı.

More Sentences
choke back v. tutmak
Carol couldn't choke back her tears.
Carol gözyaşlarını tutamadı.

More Sentences
keep back v. gizlemek
He tried to keep back his tears.
O, gözyaşlarını gizlemeye çalıştı.

More Sentences
write back v. cevap yazmak
Please write back soon.
Lütfen yakında cevap yaz.

More Sentences
pay back v. geri ödemek
That means we need to know which countries paid back what.
Bu da hangi ülkenin neyi geri ödediğini bilmemiz gerektiği anlamına geliyor.

More Sentences
draw back v. geri çekilmek
Israel must therefore draw back within the borders established in 1967 and dismantle its illegal settlements.
İsrail bu nedenle 1967'de belirlenen sınırlara geri çekilmeli ve yasadışı yerleşimlerini dağıtmalıdır.

More Sentences
back out v. caymak
We can't back out now.
Şimdi cayamayız.

More Sentences
take back v. geri götürmek
Again, that is a message you must take back to the Council.
Bu da Konsey'e geri götürmeniz gereken bir mesajdır.

More Sentences
start back v. geri dönmek
Tom started back.
Tom geri döndü.

More Sentences
cut back v. azaltmak
The number of votes must be cut back so that we are only voting on political differences.
Oylama sayısı azaltılmalı, böylece sadece siyasi farklılıkları oylamış oluruz.

More Sentences
step back v. geri çekilmek
Tom took a couple of steps back.
Tom birkaç adım geri çekildi.

More Sentences
go back to v. kadar uzanmak
The story goes back to the sixteenth century.
Hikaye, on altıncı yüzyıla kadar uzanıyor.

More Sentences
lean back v. arkaya yaslanmak
Tom leaned back.
Tom arkaya yaslandı.

More Sentences
drive back v. püskürtmek
Are we really managing to drive back terrorist networks?
Terörist ağları geri püskürtmeyi gerçekten başarıyor muyuz?

More Sentences
turn back v. geri döndürmek
You cannot turn back the wheel of time.
Zaman çarkını geri döndüremezsiniz.

More Sentences
call back v. dönmek
I'll call back in a few minutes.
Birkaç dakika içinde geri döneceğim.

More Sentences
back v. oynamak
He backed Liverpool for the next match.
Bir sonraki maç için Liverpool'a oynamıştı.

More Sentences
hit back v. karşılık vermek
It's about time Tom hit back.
Tom'un karşılık verme zamanı.

More Sentences
back out of v. vazgeçmek
You can't back out of your responsibilities.
Sorumluluklarından vazgeçemezsin.

More Sentences
fall back v. geri çekilmek
But what is the position on the call back or fall back position which Parliament keeps calling for?
Peki Parlamentonun sürekli talep ettiği geri çağırma ya da geri çekilme tutumu nedir?

More Sentences
back down v. vazgeçmek
Please don't back down.
Lütfen vazgeçme.

More Sentences
back away v. geriye çekilmek
Tom backed away from the door.
Tom kapıdan geriye çekildi.

More Sentences
back down v. sözünden dönmek
Sami won't back down.
Sami sözünden dönmeyecek.

More Sentences
brought back v. geri getirmek
Send warriors and have him brought back at once.
Savaşçıları gönder ve onu hemen geri getirsinler.

More Sentences
hold back v. tutmak
Tom couldn't hold back his tears.
Tom gözyaşlarını tutamadı.

More Sentences
back up v. geri sürmek
Yesterday, when Tom was backing up his car, he ran over Mary's bicycle.
Dün Tom arabasını geri sürerken Mary'nin bisikletini ezdi.

More Sentences
go back v. geri gitmek
However, we cannot apply the food law retroactively and go back as far as 1992.
Ancak gıda yasasını geriye dönük olarak uygulayamayız ve 1992'ye kadar geri gidemeyiz.

More Sentences
look back on v. anımsamak
He often looks back on his high school days.
Sık sık lise günlerini anımsıyor.

More Sentences
fight back v. direnmek
Fighting back is difficult.
Direnmek zordur.

More Sentences
pay back v. ödemek
I promise to pay back the money I owe you by the end of the month.
Sana olan borcumu ay sonuna kadar ödeyeceğime söz veriyorum.

More Sentences
bring back v. geri getirmek
How can anybody have any control over what they do or what they bring back?
Ne yaptıkları ya da neyi geri getirdikleri üzerinde nasıl kontrol sahibi olabilirler?

More Sentences
bring back v. hatırlatmak
The smell brought back memories of a night some years before.
Koku, yıllar önceki bir gecenin anılarını hatırlattı.

More Sentences
back v. gerilemek
He slowly backed as he saw the giant dog in the middle of the street.
Sokağın ortasındaki dev köpeği görünce yavaşça geriledi.

More Sentences
go back v. dönmek
Let us go back briefly to the core of the matter, however.
Yine de kısaca konunun özüne dönelim.

More Sentences
give it back v. geri vermek
It was hard to give it back after everything that had happened.
Yaşanan onca şeyden sonra onu geri vermek zordu.

More Sentences
go back v. geri dönmek
People are going back to eating meat, and are again buying it cheaply.
İnsanlar et yemeye geri dönüyor ve eti yine ucuza satın alıyor.

More Sentences
get back v. geri dönmek
Let us get back to our cattle.
Hayvanlarımıza geri dönelim.

More Sentences
back out v. sözünden dönmek
Tom can't back out now.
Tom şimdi sözünden dönemez.

More Sentences
turn back v. geri dönmek
Turn back, please.
Geri dönün, lütfen.

More Sentences
fight back v. karşı koymak
You've got to fight back.
Karşı koymak zorundasın.

More Sentences
cut back v. tasarruf etmek
It seems to be a waste of resources when the industry should be using it to cut back.
Sektörün bunu tasarruf etmek için kullanması gerekirken kaynak israfı gibi görünüyor.

More Sentences
talk back v. cevap vermek
You'd better not talk back to Tom.
Tom'a cevap vermesen iyi olur.

More Sentences
come back to v. geri gelmek
This report has come back to Parliament for second reading.
Bu rapor ikinci kez okunmak üzere Parlamento'ya geri gelmiştir.

More Sentences
back v. desteklemek
The painting board is backed with wooden sticks.
Resim tahtası tahta çubuklarla desteklenmiştir.

More Sentences
call back v. geri çağırmak
We should have the right to call back an implementing measure.
Bir uygulama tedbirini geri çağırma hakkına sahip olmalıyız.

More Sentences
Common Usage
back of the neck n. ense
back n. art
back n. geri
back n. ters
draw back v. geri çekmek
General
pacing back and forth n. volta
middle of the back n. bel
turning back n. geri çevirme
back flow n. tersine akış
back side n. arka taraf
back influence n. gizli etki
back number n. bir derginin eski sayılarından biri
giving back n. iade
back talk n. küstahça karşılık verme
back to africa movement n. afrika geri dönüş hareketleri
back scratcher n. kaşağı
back biter n. dedikoducu
the back n. peş
back up electricity n. yedek elektrik
turning back n. geri dönme
team fall back n. tim geri çekilin
back n. tekne
back door n. antin
back country n. taşra
back drop n. temel
seat with an adjustable back n. pulman koltuk
back fire n. ard yakma
sending back n. irca
back seat n. ikinci rol
back of the head n. ense
blank back n. arkası boş
going back n. geriye gitme
right back n. sağbek
back number n. eski kafalı kimse
back gray n. astar
back country n. memleketin uzak köşeleri
back friendly n. sırta dost
adjustable back n. ayarlanabilir sırt (koltuk vb)
back seat n. ikinci mevki
back lighting n. kontrjur
back biter n. iftiracı
back n. ters taraf
back n. defans oyuncusu
back seat n. arka yer
dye back n. boya teknesi
back chat n. terbiyesizlik
coming back n. geri gelme
dye back n. boya kabı
the small of the back n. sırtın en dar kısmı
kick back n. geri tepme
back n. geri
back tooth n. azı dişi
ring back n. geri arama
back tracking n. geri iz sürme
back board n. arka
back view n. arka görünüş
back cutting n. eğreti
back board n. arkalık
back cloth n. baskı astarı
back door n. servis kapısı
back cloth n. astar
back surge n. geri kabarma
back cutting n. ek kazı
back view n. arkadan görünüş
back flow n. ters akış
back window n. arka pencere
back wall n. sırt perdesi
back number n. bir önceki sayı
back surface n. arka yüzey
back-goal n. kale arkası
back-scratcher n. kaşağı
back-friendly n. sırta dost
back-alley n. arka sokak
back-pack n. sırt çantası
back-seat driver n. arka koltuk sürücüsü
back-up n. rezerv
back-up n. arka
back-up n. yedekli
back-type parachute n. sırt paraşütü
back-flushing n. geri yıkama
cut-back n. eksiltme
pay-back n. geri ödeme
back pack n. sırt çantası
twin back-to-back seats n. ikili duvar oturma yeri
back seat n. arka oturma yeri
back n. müdafi
back-biting n. çekiştirme
back-biting n. kötüleme
back-biting n. yerme
back issue n. geçmiş tarihli dergi/gazete/yayın
back issue newspaper n. geçmiş tarihli gazete
draw back n. bilardoda geri çektirme
draw back n. bilardoda çektirme
back-marker n. yarışta geride kalan yarışmacı
lower back n. (bir şeyin) alt arka (kısmı)
laid-back lifestyle n. rahat yaşam tarzı
back to basics n. köklere dönüş
back to basics n. özüne dönme
back translation n. tercüme edilmiş bir belgeyi tekrardan orijinal dile tercüme etme
back number n. eski sayı
back number n. eski nüsha
front and back page n. ön ve arka sayfa
returning back to school n. okula dönme
the back of the building n. binanın arka tarafı
back slang n. ters argo
back slang n. sözcüklerin tersine söylendiği argo
back manipulation n. sırt masajı
back story n. art öykü
back-of-the-house n. restoranlarda müşterilerin girmesine izin verilmeyen mutfak gibi kısımlar
back aisle n. arka koridor
come-back plan n. geri dönüş planı
back up plan n. b planı
back dimples n. bel gamzesi
relaxation back to the ground state n. elektronun temel enerji düzeyine geri dönmesi
back chat n. karşılık verme
back-burner n. sobada arka yakıcı
back seat n. ikincil önemde
back seat n. önemsiz konum
back-chaining n. geri zincirleme
answering back n. karşılık verme
back country n. geri kalmış yöreler
back chat n. küstahça karşılık
back alley n. arka sokak
back chat n. küstahlık
bad back n. bel sorunu
bad back n. sırt ağrısı
back-story n. özgeçmiş
call-back n. ikinci tur seçmeler
back vent skirt n. arkadan yırtmaçlı etek
scratch-back n. sırt kaşıyıcısı
back scrubber n. sırt kaşıyıcısı
hair slicked back n. arkaya taranmış saç
upper back n. üst sırt
upper back n. sırtın üst kısmı
back face n. arka yüz
back-seat driver n. sürücüye ne yapması gerektiğini söyleyip duran kişi
back parking n. geri geri park etme
smile back through gritted teeth n. zorla/istemeden gülümsemek
low-cut back dress n. sırt dekolteli elbise
low-cut back dress n. sırt dekoltesi olan elbise
back vocal n. geri vokalist
back vocal n. geri vokal
back vocal n. arka vokal
talking back n. küstah ve terbiyesizce cevap verme
call-back n. geri alma
call-back n. bir kusurun düzeltilmesi için bir ürünün geri çağrılması
back n. gıyap (konuşma/dedikodu)
back n. arka (konuşma/dedikodu)
back n. geniş su kabı
back n. mavna
back n. kitabın sırtı
back n. sırt (kitap)
back matter n. arka bölüm
back matter n. arka kısım
back matter n. kitabın ana bölümünden sonra gelen kısım
back catalogue n. bir müzisyenin mevcut kayıtlarından farklı olan eski kayıtları
back charges n. hesap yapıldıktan sonra ortaya çıkan masraflar
back green [scotland] n. bir evin arkasında bulunan yeşillik veya bahçe
back street n. ara sokak
back-to-back n. terasları ve bahçeleri birbirine bitişik olan evler
back road n. arka yol
back row n. arka sıra
back-kitchen n. mutfak yanındaki bulaşık yıkanan ve kap kacak konulan oda
back road n. az kullanılan, genelde kaldırımı olmayan yol
back row n. rugby'de iki takımın sekiz oyuncusunun birbirine kenetlenmesi sırasında arka bölümdeki uç oyuncuları
ceding back n. geri verme
back-checking n. gözden geçirme
back-stabbing n. arkadan vurma
back stool n. arkalı tabure
back-stabbing n. kalleşlik etme
back-checking n. kontrol etme
back-stabbing n. iftirayla küçük düşürme
back-stabbing n. hainlik etme
back comb n. başın arkasına süs amaçlı takılan uzun dişli geniş tarak
turtle-back shooting n. uzun mesafeli ok atışı
window back n. pencere pervazı ile zemin arasındaki alçak ve ince duvarın içe bakan yüzü
bob (back of the book) n. (pul) kitap arkası
bob (back of the book) n. posta ücretinin ödenmesi için kullanılmayan pul
hark back n. geçmişe dönme
hark back n. eskiyi yad etme
bounce back n. yankı
bounce back n. yansıma
hog's-back n. kamburu andıran kemerli sırt
roll back n. topuz milinde kilidin cıvatasını hareket ettiren kam
roll back n. bir önceki seviyeye veya konuma geri dönme
back step n. geriye, arkaya adım
fight back n. direnme
fight back n. karşı koyma
fight back n. karşı saldırı
set-back n. engel
set-back n. köstek
set-back n. mani
sling-back n. arkası bantlı ayakkabı
put back v. engel olmak
travel back and forth   v. mekik dokumak  
back up v. destek olmak
not to give back v. üstüne yatmak
put somebody back up v. gıcık etmek
hit back v. misilleme yapmak
hark back v. sadede dönmek
sit back v. yan gelip yatmak
call someone back v. kendisini telefonla arayıp bulamayan birine telefon etmek
give back v. karşılık vermek
come back to one's memory v. aklına gelmek
straggle back v. ayrı ayrı gelmek
fall back on v. müracaat etmek
set a watch back v. saati geriye almak
come back v. geri dönmek
knock back v. içmek
get back on the rails v. yoluna girmek
hark back to v. eski olaylardan söz etmek
make a rod for one's own back v. kaşınmak
lie on one's back v. sırtüstü yatmak
back v. kaplamak (kitap)
choke back one's tears v. gözyaşlarını tutmak
get one's own back v. intikamını almak
back down v. caymak
turn one's back on v. sırt çevirmek
lie back v. sırt üstü yatmak
put something back v. geri almak
back off v. gevşetmek
take on one's back v. sırtlamak
hold a child back a year v. çocuğa okulda aynı sınıfı tekrarlatmak
put back v. geri almak (saati)
bring back to life v. hayata döndürmek
go back to work v. işbaşı yapmak
back up v. geri gitmek
back v. geri yürütmek
back down from v. sözünden dönmek
get one round one's back v. başına belayı satın almak
give back v. geri vermek
hang back v. gönülsüz olmak
keep something on the back burner v. sonra çalışmak üzere şimdilik ertelemek
turn back v. kıvırmak
drive back v. arabayla geri götürmek
set back v. mal olmak
hang back v. sakınmak
keep back v. saklamak
get back at v. öç almak
set something back v. bir şeyi aksatmak
hunch one's back v. sırtını kamburlaştırmak
fall back up v. son çare olarak başvurmak
go back on one's word v. sözünden dönmek
hang back v. tereddüt etmek
throw back v. çekmek
force back v. kanırmak
play back v. tekrarlamak
set something back v. bir şeyi engellemek
double back v. aynı yoldan geri dönmek
rein back v. dizginlemek
back out of v. sözünden dönmek
get one's own back v. acısını çıkarmak
go back v. gerilemek
back v. yardım etmek
lie on one's back v. arka üstü yatmak
rein back v. gem vurmak
choke back v. kontrol etmek
back v. vazgeçmek
think back on v. aklına getirmek
back v. sırtına binmek
pay back v. geri vermek
put back v. ilerlemesine engel olmak
set someone back v. bir oyuncuya puan kaybettirmek
kick back v. geri tepmek (tüfek)
take on one's back v. arkalamak
back v. geriye doğru sürmek
kick back v. çalınmış eşya veya parayı sahibine geri vermek
shoot back at someone v. birinin ateşine karşılık vermek
ring back v. gelen çağrıyı görüp aramak
draw back v. geri almak
lie on one's back v. sırt üstü yatmak
give back v. iade etmek
back track v. vazgeçmek
back v. ciro etmek
go back on v. dönmek
sit back v. dinlenmek
get back at somebody v. öç almak
step back v. azaltmak
get back v. geri gelmek
turn one's back v. arkasını dönmek
put something back v. bir şeyi eski yerine koymak
lie back v. dinlenmek
pay someone back v. birine karşılıkta bulunmak (güzel bir şeye karşı)
keep something on the back burner v. daha sonra bakmak üzere bir kenara koymak
sit back v. boş oturmak
call someone back v. birine tekrar telefon etmek
cut back v. kesip kısaltmak
stand back to back v. sırt sırta vermek
hang back v. geri kalmak
answer back v. çemkirmek
back down from v. caymak
cause to go back v. geriletmek
be thrown back on one's own resources v. yalnızca kendi yetenekleriyle idare etmek zorunda kalmak
come back to somebody v. aklına gelmek
look back v. geçmişi düşünmek
die back v. tepeden köke doğru kurumak
call back to mind v. aklına getirmek
pace back and forth v. volta atmak
walk back and forth v. dönüp dolaşmak
turn back v. kovmak
fall back upon v. başvurmak
rein back v. frenlemek
come back to his memory v. aklına gelmek
do something behind someone's back v. arkadan iş çevirmek
pay somebody back v. ödetmek
hold back v. zaptetmek
put back v. yerine koymak
hold oneself back v. kendini tutmak
pat on the back v. tebrik etmek
shuttle back and forth between two countries   v. iki ülke arasında mekik dokumak  
keep back v. biriktirmek
get back on the rails v. yoluna koymak
know something like the back of one's hand v. adı gibi bilmek
draw back v. geri kalmak
claw back v. geri almak
come back v. akla gelmek
set back v. geri bırakmak
back up v. bilgisayar yedeklemek
put back v. geri koymak
back down v. dönmek
start back v. dönmek
start back v. ürküp gayriihtiyari bir hareket yapmak
back v. geri sürmek
get one's own back v. cezalandırmak
have one's own back v. intikamını almak
hang back v. çekinmek
set somebody back something v. mal olmak
do something behind someone's back v. arkasından iş çevirmek
check back v. yeniden soruşturmak
put something back v. bir şeyi geciktirmek
have one's own back on somebody v. intikamını almak
back bite v. iftira etmek
look back v. arkaya bakmak
call back v. yalanlamak
back down v. savunulan iddadan vazgeçmek
answer back v. cevabı yapıştırmak
get one's own back v. öcünü almak
put back v. geciktirmek
hold something back v. zapt etmek
stand back v. kenara çekilmek
ring back v. geri aramak
hang back v. duraksamak
bounce back v. kendini toplamak
hunch one's back v. kambur durmak
get back v. geri almak
go back on v. caymak
back v. astarlamak
back on one's word v. su koyvermek
be back on amicable terms v. yeniden dostane ilişkiler kurmak
cut back on something v. kesinti yapmak
buy back v. geri satın almak
talk behind one's back v. birinin arkasından konuşmak
flash back v. canlandırmak
call back to mind v. hatırına getirmek
come back v. karşılık vermek
draw back v. gerilemek
set back v. patlamak
pay someone back v. hakkından gelmek (kötülük yapan birinin)
back v. takviye etmek
answer back v. küstahça cevap vermek
call back v. caymak
stand back v. gerilemek
straggle back v. ayrı ayrı dönmek
keep back v. alıkoymak
fall back on v. son çare olarak başvurmak
turn one's back on v. dirsek çevirmek
pay back in one's own coin v. misilleme yapmak
put back v. eski yerine koymak
back v. geri geri gitmek
back and fill v. kararsız olmak
put something back v. yerine koymak
get one's own back v. hıncını almak
back v. kayırmak
keep back v. önlemek
back v. sırtlamak
turn back v. geri çevirmek
drive back v. arabayla geri dönmek
back from death's door v. ölümden dönmek
come back v. aklına gelmek
hold a crowd back v. kalabalığı zaptetmek
drive back v. geri dönmek zorunda bırakmak
turn back v. arkaya dönmek
hark back to v. önceki konuya dönmek
draw back v. çekilmek
take back to v. götürmek (geçmişte bir zamana)
pay someone back v. birine olan borcu ödemek
lie back v. sırtüstü yatmak
set something back v. bir işi (bir süre için) geciktirmek
roll back v. düşürmek
hang back v. geri durmak
back v. arka çıkmak
send back v. çevirmek
set back v. geri çekilmek
be back breaking v. yorucu olmak
set someone back v. birini (belirli bir zaman için) geciktirmek
pay someone back v. intikam almak (kötülük yapan birinden)
choke something back v. zapt etmek
take back v. eskiyi hatırlatmak
have one's back against the wall v. kuyruğu kapana kısılmak
go back on one's promise v. sözünden dönmek
be back v. arka olmak
cut something back v. budamak
back out of v. caymak
choke back v. kısmak
go back on someone v. birine ihanet etmek
back out v. sözünü tutmamak
look back on v. geçmişe dönüp bakmak
call someone back v. birini geri çağırmak
send back v. geri çevirmek
think back v. tekrar düşünmek
stab in the back v. kalleşlik etmek
knock back v. devirmek
knock back v. patlamak
choke back v. durdurmak
keep back v. barındırmak
go back on v. inkar etmek
put something back to v. tarihini öne almak (toplantı/randevu vb)

Meanings of "back!" with other terms in English Turkish Dictionary : 7 result(s)

Turkish English
Technical
push-back serbest cleared for push-back expr.
Automotive
back-up saklama back-up storage n.
Aeronautic
push-back aracı tug n.
push back serbest cleared for push back n.
Medical
feed back feedback n.
Cinema
uçan kaykay (back to the future filmi) hover board n.
uçan kaykay (back to the future filmi) hoverboard n.