bekleyen - Turkish English Dictionary
History

bekleyen



Meanings of "bekleyen" in English Turkish Dictionary : 15 result(s)

Turkish English
General
bekleyen expecter n.
bekleyen anticipator n.
bekleyen expectant adj.
bekleyen guardant adj.
bekleyen aspirant adj.
bekleyen pending adj.
bekleyen expecting adj.
bekleyen anticipant adj.
bekleyen anticipative adj.
bekleyen gardant adj.
bekleyen dormant adj.
bekleyen standby adj.
Technical
bekleyen backlog n.
Computer
bekleyen pending review n.
bekleyen pending adj.

Meanings of "bekleyen" with other terms in English Turkish Dictionary : 164 result(s)

Turkish English
General
çok iş bekleyen patron a demanding boss n.
bekleyen kişiler queue n.
bekleyen sipariş pending order n.
hizmet bekleyen backlog n.
aklı ve gözü hep saatte olan (işin veya dersin bitmesini bekleyen) clock-watcher n.
yapılmayı bekleyen gecikmiş iş arrears n.
türbeyi bekleyen kimse tomb keeper n.
kurtarılmayı bekleyen insanlar people waiting for rescue n.
kurtarılmayı bekleyen vatandaşlar people waiting to be rescued n.
kurtarılmayı bekleyen vatandaşlar people waiting for rescue n.
kurtarılmayı bekleyen insanlar people waiting to be rescued n.
pusuda bekleyen lurcher n.
pusuda bekleyen skulker n.
pusuda bekleyen volyer n.
pusuda bekleyen lurker n.
bekleyen davetiye pending invitation n.
yargılanmayı bekleyen mahkum awaiting-trial prisoner n.
kıyamet bekleyen prepper n.
cehennemin girişinde bekleyen üç başlı köpek cerberus n.
bekleyen öneri pending suggestion n.
acil çözüm veya ilgi bekleyen bir konu burning issue n.
endişeyle bekleyen kimse apprehender n.
bekleyen kimse awaiter n.
kuyrukta bekleyen kimse queuer n.
bekleyen kimse holdout n.
bekleyen kimse holdout n.
pusuda bekleyen şey insidiator [obsolete] n.
bekleyen ödeme outstanding payment n.
ayrıcalık bekleyen kimse supremacist n.
bitirilmeyi bekleyen çok sayıda görevi olmak have a lot on one's plate v.
ümitle bekleyen expectant adj.
çok şey isteyen ve bekleyen demanding adj.
dört gözle bekleyen guardant adj.
çözüm bekleyen burning adj.
hazır bekleyen standing adj.
yardım/destek bekleyen needy adj.
ilgi/alaka/dikkat isteyen/bekleyen needy adj.
onay bekleyen pending approval adj.
pusuda bekleyen lying in wait adj.
uğursuz veya üzücü bir şeyin gelişini bekleyen gravid adj.
dört gözle bekleyen on-looking adj.
acil durumlar için bekleyen shadow adj.
uykuda bekleyen slumbering adj.
nöbette bekleyen prowling adj.
öylece bekleyen standing adj.
ayrıcalık bekleyen supremacist adj.
yapılmayı bekleyen on one's plate expr.
ele alınmayı bekleyen on one's plate expr.
Phrasals
bekleyen birisini bulunduğu yerden almak pick somebody up v.
Phrases
(mahkemede) görüşülmeyi bekleyen on the docket expr.
Proverb
tekkeyi bekleyen çorbayı içer everything comes to him who waits
bekleyen derviş muradına ermiş all things come to those who wait
karısından saygı ve sevgi bekleyen adam önce kendisi saygı ve sevgi göstermelidir a good husband makes a good wife
kocasından saygı ve sevgi bekleyen kadın önce kendisi saygı ve sevgi göstermelidir a good jack makes a good jill
karısından saygı ve sevgi bekleyen adam önce kendisi saygı ve sevgi göstermelidir a good jack makes a good jill
Colloquial
floş olması için bir kağıt bekleyen el busted flush n.
orada sizi bekleyen bir kadın var a woman is waiting for you there n.
çok iş bekleyen kimse ball-breaker n.
çok iş bekleyen kimse ball-buster n.
aklı ve gözü hep saatte olan (işin veya dersin bitmesini bekleyen) kimse clock watcher n.
dans etkinliğinde partneri olmayan ve kadınları dansa kaldırmak için sırada bekleyen erkekler stag line [dated] n.
bebek bekleyen in a familiar way adj.
(çamaşır) yıkanmayı bekleyen in the laundry expr.
Idioms
saatli bomba gibi bekleyen kaza an accident waiting to happen n.
saatli bomba gibi bekleyen felaket a disaster waiting to happen n.
kendini çok önemli gören ve el üstünde tutulmayı bekleyen kadın lady muck n.
saatli bomba gibi bekleyen kaza an accident waiting to happen n.
bahşiş bekleyen an itching palm n.
rüşvet bekleyen an itching palm n.
avanta bekleyen an itching palm n.
bahşiş bekleyen an itchy palm n.
rüşvet bekleyen an itchy palm n.
avanta bekleyen an itchy palm n.
bahşiş bekleyen an itching palm n.
rüşvet bekleyen an itching palm n.
avanta bekleyen an itching palm n.
bahşiş bekleyen an itchy palm n.
rüşvet bekleyen an itchy palm n.
avanta bekleyen an itchy palm n.
çoğunlukla yedekte bekleyen oyuncu bench warmer n.
bahşiş bekleyen itchy palm n.
rüşvet bekleyen itchy palm n.
avanta bekleyen itchy palm n.
bahşiş bekleyen itching palm n.
rüşvet bekleyen itching palm n.
avanta bekleyen itching palm n.
(birinin) gelecekte onu bekleyen bir şeyi olmak have something in store (for someone) v.
birinden çok şey bekleyen hard on someone adj.
(birini/bir şeyi) dört gözle bekleyen keen about (someone or something) adj.
(birini/bir şeyi) sabırsızlıkla/merakla bekleyen keen about (someone or something) adj.
sırada hazır bekleyen vurucu on deck expr.
kazanılmayı bekleyen (bir şey) (something) to be had expr.
elde edilmeyi bekleyen (bir şey) (something) to be had expr.
çıkarılmayı bekleyen (bir şey) (something) to be had expr.
ortaya çıkarılmayı bekleyen (bir şey) (something) to be had expr.
(birini/bir şeyi) bekleyen before (someone or something) expr.
Trade/Economic
bekleyen emir standing order n.
bekleyen parçalar non-standing parts n.
görevlendirme gerektiren veya bekleyen demanding assignment n.
ödenmeyi bekleyen fatura outstanding invoice n.
üretimi tamamlanmak üzere stokta bekleyen mallar work in process inventory n.
bekleyen bakiye balance pending n.
antrepoda bekleyen mal bond n.
ödenmeyi bekleyen fatura outstanding bill n.
mirası bekleyen varis tarafından ödeme taahhüdü vermesi karşılığı faizciye verilen tahvil post-obit n.
mirası bekleyen varis tarafından ödeme taahhüdü vermesi karşılığı faizciye verilen tahvil post-obit bond n.
(gizlice hisse senedi alarak) firmanın başına geçmeyi bekleyen kimse corporate raider n.
ödenmeyi bekleyen receivable adj.
hazır bekleyen standing adj.
Law
duruşma bekleyen davaların listesi cause list [brit] n.
bekleyen yasa pending law n.
bekleyen dava pending litigation n.
mirası bekleyen varis expectant heir n.
yol kenarında bekleyen hayat kadınlarına arabası ile yavaşlayıp ilişki teklifinde bulunma curb crawling n.
bekleyen bir davaya ilişkin yazılı bildiri lis pendens n.
bekleyen davalar listesine kaydetmek docket v.
cezaevinde yargılanmayı bekleyen on remand adj.
Politics
yasama organına resmi olarak sunulmayı bekleyen bir yasa tasarısının konduğu kutu hopper n.
Technical
havaalanına iniş izni bekleyen uçakların izledikleri belirli yol holding pattern n.
hazır olarak yedekte bekleyen stand-by adj.
hazırda bekleyen standby adj.
Computer
bekleyen posta/mesaj pending post n.
bekleyen istekler requests pending n.
bekleyen değişiklik pending change n.
bekleyen işlerin değeri backlog value n.
bekleyen görevler tasks waiting n.
hizmet bekleyen backlog adj.
bekleyen davetiye yok there are no pending invitations expr.
1 bekleyen istek 1 pending request expr.
Informatics
diskte bekleyen dosya spool file n.
Telecom
bildirim bekleyen iptal mesajı cancel message waiting notification n.
bildirim bekleyen mesaj message waiting notification n.
bekleyen aramayı iptal etme cancel call waiting expr.
Aeronautic
kalkmak için bekleyen uçağa yoluna devam etmesi için verilen izin clearance n.
Marine
boşta bekleyen gemi laid up n.
demirde bekleyen at anchor waiting adj.
(donanma gemisi) boşta bekleyen in ordinary expr.
Medical
karaciğer nakli bekleyen hastalar patients awaiting a liver transplant n.
Botanic
süresiz şekilde uykuda bekleyen ve belirli şartlar altında filiz verebilen tomurcuk latent bud n.
Religious
mesih'in yakında dünyaya gelişini bekleyen hristiyan mezhebinin üyesi second adventist n.
Geography
geri kanatta pas bekleyen oyuncu fl (florida) abrev.
Military
parça bekleyen arızalı malzeme equipment deadlined for parts n.
parça bekleyen hava aracı aircraft out of commission for parts n.
tetikte bekleyen muhafız picket guard n.
hazır bekleyen gözcü picket guard n.
askeri operasyonlarda görevlendirilmek üzere hazır bekleyen askeri birim ve personel selected reserve n.
Sport
top çıkar çıkmaz kalabalığı yarmak için hücuma hazır bekleyen bir hücum oyuncusu breakaway n.
(tenis) her topu karşılayıp rakibin hata yapmasını bekleyen oyuncu counterpuncher n.
hücum hattının gerisinde pas almak için bekleyen oyuncu flanker n.
hücum hattının gerisinde pas almak için bekleyen oyuncu flanker back n.
geri kanatta pas bekleyen oyuncu fl (football flankerback) abrev.
Basketball
takımı geri koşarken hücum sahasında kalıp pas bekleyen oyuncu hanger n.
Football
hücum hattının gerisinde pas almak için bekleyen oyuncu flankerback n.
Art
portresi yapılırken oturup bekleyen model artist's model n.
bekleyen aslan görüntüsü leopard n.
Music
sahnenin sağ köşesinde bekleyen yardımcı dansçı corner n.
Entomology
avı ağa takılana kadar hareketsiz bekleyen örümceklerin oluşturduğu bir kabile sedentary spider n.
Slang
umumi tuvaletlerin başında duran/başını bekleyen polis crapper dick [dated] n.
yol kenarında bekleyen hayat kadınlarına arabası ile yavaşlayıp ilişki teklifinde bulunan kimse kerb crawler n.
yol kenarında bekleyen hayat kadınlarına arabası ile yavaşlayıp ilişki teklifinde bulunma kerb crawling n.
duruşmayı bekleyen mahkumların tutulduğu hapishane hücresi holding pen n.
sürekli ilgi bekleyen high-maintenance adj.
para yardımı bekleyen gimme adj.
sadaka bekleyen gimme adj.