bosom - Turkish English Dictionary

bosom

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "bosom" in Turkish English Dictionary : 31 result(s)

English Turkish
General
bosom n. göğüs
Her bosom was rising and falling out of anxiety.
Göğsü endişeyle inip kalkıyordu.

More Sentences
bosom n. kucak
She was delighted to be at the bosom of her husband's family.
Kocasının ailesinin ona kucak açmasından çok memnundu.

More Sentences
bosom n. yürek
Audrey was left speechless with hatred in her bosom.
Yüreğindeki nefret yüzünden Audrey'nin nutku tutulmuştu.

More Sentences
Common Usage
bosom n. bağır
General
bosom n. orta
bosom n. merkez
bosom n. döş
bosom n. balkon
bosom n. sine
bosom n. koyun
bosom n. aguş
bosom n. meme
bosom n. göğse benzeyen şey
bosom n. gönül
bosom n. yakın çevre
bosom n. en içteki yer
bosom n.
bosom n. mahrem nokta
bosom v. gizlemek
bosom v. kucaklamak
bosom v. saklamak
bosom v. şişmek
bosom v. göğse koymak
bosom adj. can ciğer
bosom adj. samimi
bosom adj. yakın
Technical
bosom n. köşebent demirinin içi
bosom n. değirmen taşı gözünün etrafındaki çöküntü
Textile
bosom n. büstiyer
Archaic
bosom v. kafa yormak
bosom v. düşünüp taşınmak

Meanings of "bosom" with other terms in English Turkish Dictionary : 97 result(s)

English Turkish
General
bosom friend n. yakın arkadaş
Tom and Mary have been bosom friends for years.
Tom ve Mary yıllardır yakın arkadaş olmuşlardır.

More Sentences
Idioms
bosom friend n. çok yakın arkadaş
Tom and Mary have been bosom friends for years.
Tom ve Mary yıllardır çok yakın arkadaşlar.

More Sentences
General
bosom friend n. can yoldaşı
mother's bosom n. ana kucağı
bosom friend n. samimi dost
bosom friend n. canciğer dost
bosom buddy n. can ciğer dost
bosom [obsolete] n. arzu
bosom [obsolete] n. istek
nurse a viper in one's bosom v. koynunda yılan beslemek
be bosom friends v. aralarından su sızmamak
keep in one's bosom v. gizlemek
Colloquial
bosom of abraham n. cennet
abraham's bosom n. cennet
bosom of abraham n. cennetin yedinci katı
abraham's bosom n. cennetin yedinci katı
abraham's bosom n. cennet-i ala
bosom of abraham n. cennet-i ala
bosom chum n. yakın arkadaş
bosom chum n. en yakın arkadaş
bosom chum n. can dostu
bosom chum n. göbeği bir kesilmiş
bosom chum n. can ciğer dost
bosom chum n. can yoldaşı
bosom chum n. can ciğer kuzu sarması
bosom chums n. bit
bosom friend n. bit
Idioms
bosom friend n. can ciğer
bosom friend n. kanka
bosom friend n. can ciğer dost
bosom friend n. kanki
bosom friend n. canciğer kuzu sarması
bosom friend n. can dostu
bosom pal n. yakın arkadaş
bosom buddy n. yakın arkadaş
bosom buddy n. en yakın arkadaş
bosom pal n. en yakın arkadaş
bosom pal n. kanka
bosom buddy n. kanka
a serpent in (one's) bosom n. koyunda beslenen yılan
a snake in (one's) bosom n. koyunda beslenen yılan
a serpent in (one's) bosom n. nankör/kıymet bilmeyen/hain/vefasız kimse
a snake in (one's) bosom n. nankör/kıymet bilmeyen/hain/vefasız
bird in (one's) bosom n. yürekten yemin
bird in (one's) bosom n. canı gönülden yemin
bird in (one's) bosom n. tüm kalbiyle yemin
a serpent in (one's) bosom n. (birinin) koynundaki yılan
a snake in (one's) bosom n. (birinin) koynundaki yılan
bird in (one's) bosom [obsolete] n. yürekten yemin etme
bird in (one's) bosom [obsolete] n. canı gönülden yemin etme
bird in (one's) bosom [obsolete] n. tüm kalbiyle yemin etme
bosom chum n. yakın arkadaş
bosom chum n. en yakın arkadaş
bosom chum n. can dostu
bosom chum n. göbeği bir kesilmiş
bosom chum n. can ciğer dost
bosom chum n. can yoldaşı
bosom chum n. can ciğer kuzu sarması
bosom chum n. bit
bosom chum n. vücuttaki bitler
bosom chums n. bit
bosom chums n. vücuttaki bitler
a viper in (one's) bosom n. koynunda yılan
a viper in (one's) bosom n. yılan gibi sokulmuş kimse
a viper in (one's) bosom n. yılan gibi sinsi/güvenilmez kimse
a viper in (one's) bosom n. iyiliğe haince/namertçe karşılık veren kimse
bosom buddy/friend n. can ciğer dost
bosom buddy/friend n. en yakın arkadaş
bosom buddy/friend n. kanka
bosom buddy/friend n. yakın arkadaş
bosom friends n. yakın arkadaşlar
bosom friends n. bitler
nurse a viper in one's bosom v. koynunda yılan beslemek
take someone to one's bosom v. bağrına basmak
cherish a viper in one's bosom v. koynunda yılan beslemek
nourish a viper in one's bosom v. koynunda yılan beslemek
nourish a serpent in (one's) bosom v. koynunda yılan beslemek
nourish a snake in (one's) bosom v. koynunda yılan beslemek
nurse a snake in (one's) bosom v. koynunda yılan beslemek
nurture a serpent in (one's) bosom v. koynunda yılan beslemek
nurture a snake in (one's) bosom v. koynunda yılan beslemek
nurture a viper in (one's) bosom v. koynunda yılan beslemek
nurse a serpent in (one's) bosom v. koynunda yılan beslemek
in the bosom of somebody expr. sinesinde
in the bosom of somebody expr. bağrında (ailesinin vb) sıcak kollarında
in abraham's bosom expr. ölü
in abraham's bosom expr. öbür dünyada
in the bosom of (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) sıcak, güvenli, rahat kollarında
in the bosom of (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) sevgi dolu ortamında
in the bosom of (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) bağrında
in the bosom of (someone or something) expr. (biri/bir şey) tarafından sarılıp sarmalanmış
in the bosom of something expr. bir şeyin sıcak, güvenli, rahat kollarında
in the bosom of something expr. bir şeyin sevgi dolu ortamında
in the bosom of something expr. bir şeyin bağrında
in the bosom of something expr. bir şey tarafından sarılıp sarmalanmış
Slang
bosom friend n. kankito
bosom friend n. vücut biti