country - Turkish English Dictionary
History

country

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "country" in Turkish English Dictionary : 43 result(s)

English Turkish
Common Usage
country n. yurt
country n. memleket
country n. ülke
country adj. taşra
General
country n. arazi
country n. millet
country n. il
country n. sayfiye
country n. kır
country n. toprak
country n. vatan
country n. köy
country n. diyar
country n. ulus
country n. ülke
country n. halk
country n. kırsal kesim
country n. bölge
country n. ilgi alanı
country n. ilişki alanı
country adj. taze
country adj. kırsal bölgede bulunan
country adj. kırsal
country adj. temiz
country adj. taşraya özgü
country adj. el
country adj. taşraya ait
country adj. kaba saba
country adj. inceliksiz
country adj. kültürsüz
country adj. görgüsüz
country adj. taşralı
Law
country n. jüri
country n. yargıcılar kurulu
Politics
country n. ülke
Computer
country n. ülke
Marine
country n. (özellikle abd donanmasına ait gemilerde) görevli kabinlerinin yakınındaki bölüm
Food Engineering
country adj. (fabrika yapımı olmayıp) doğal ürün ve süreçlerle hazırlanmış, işlenmiş ve korunmakta olan
Geology
country n. anakaya
Sport
country n. (krikette) iç saha dışı
Music
country n. country müzik
country adj. country müziğe ait
country adj. country müzikle ilgili

Meanings of "country" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
General
asian country n. asya ülkesi
the country n. şehir dışı
legendary native country of turks n. ergenekon
country life n. kır yaşamı
back country n. taşra
the country n. kırsal kesim
the country n. kırsal bölgeler
central american country n. orta amerika
country bumpkin n. ahmak
country dancing n. yerel dans
country homes n. kır evleri
sensitive country n. hassas ülke
open country n. sahra
home country control principle n. ev sahibi ülkenin gözetim ve denetim yetkisine sahip olması
mother country n. anayurt
developing country n. gelişmeye çalışan fakir veya az gelişmiş ülke
native country n. yurt
the country n. kır
game country n. avlak
country bumpkin n. hödük
mother country n. anavatan
love of country n. memleket aşkı
native country n. vatan
the country n. taşra
country club n. golf klübü
cajun country n. 18 yy'da ingilizler tarafından nova scotia'dan sürülen fransız asıllı bir topluluğun güney louisiana
foreign country n. yabancı ülke
developing country n. gelişmekte olan ülke
balkan country n. balkan ülkesi
country music n. country müzik
the country n. kırsal bölge
foreign country n. hariç
country estate n. yurtluk
country dance n. yerel dans
developing country investments n. gelişmekte olan ülke yatırımları
country house n. köy evi
african country n. afrika ülkesi
country life n. şehir hayatı
basque country n. bask ülkesi
country doctor n. köy doktoru
migration from the country to town n. köyden kente göç
restricted country n. tahditli ülke
the country n. kent dışı
the old country n. göçmenin anayurdu
back country n. memleketin uzak köşeleri
country music n. kantri müzik
underdeveloped country n. azgelişmiş ülke
the country n. kent dışındaki yerler
country house n. yazlık köşk
open country n. kırlık
purchasing country n. alıcı ülke
country homes n. taşra evleri
country folk n. köylü
country bumpkin n. saf
country bumpkin n. salak
poor country n. fakir ülke
contiguous country n. komşu ülke
nonmember country n. üye olmayan ülke
third country n. üçüncü ülke
in country resources n. iç kaynaklar
european country n. avrupa ülkesi
country style n. kırsal bölge stili
lack of a devotion to one´s country or family n. hamiyetsizlik
country risk n. ülke riski
developed country n. gelişmiş ülke
neighbouring country n. komşu ülke
country study n. ülke çalışması
undulating country n. dalgalı arazi
transition country n. geçiş ülkesi
brother country n. kardeş ülke
sister country n. kardeş ülke
country seat n. kırsal yerleşim
country planning n. ülke planlaması
country code n. ülke kodu
country road n. köy yolu
country house n. yazlık
country road n. kır yolu
country seat n. kır konutu
country house n. kırevi
loyalty to country n. vatana bağlılık
love of country n. ülke sevgisi
flat country n. düz arazi
flat country n. düzlük
cross-country n. kayak krosu
in-country escort n. memleket içi refakat
cross-country skiing n. kayak krosu
in-country period n. memleket içi inceleme fasılası
cross-country tyre n. arazi lastiği
cross-country n. kır koşusu
cross-country race n. kır koşusu
cross-country skiing n. kros kayağı
cross-country running n. kros koşusu
cross-country n. kros kayağı
cross-country n. kros
country of origin n. menşe ülkesi
contiguous country n. hemhudut ülke
producing country n. üreten ülke
love of country and nation n. vatan ve millet sevgisi
native country n. anavatan
native country n. anayurt
rough country n. engebeli arazi
country man n. çiftçi
muslim country n. müslüman ülke
citizen of this country n. bu ülke vatandaşı
the four corners of the country n. ülkenin dört bir yanı
present situation of our country n. ülkemizin şu anki hali
rest of the country n. ülkenin geri kalanı
heart of the country n. ülkenin kalbi
cross-country skiing n. kır kayağı
capital city of the country n. ülkenin başkenti
capital of the country n. ülkenin başkenti
prosperous country n. müreffeh ülke
living in a foreign country n. yabancı bir ülkede yaşama
a threat to the country n. ülkeye tehdit
a different country n. başka bir ülke
country house n. kır evi
country of origin n. memleket
mother country n. memleket
allied country n. müttefik ülke
center of the country n. ülkenin merkezi
heart of the country n. ülkenin merkezi
a seafaring country n. denizci ülke
a maritime country n. denizci ülke
country of birth n. doğduğu ülke
disaster-resilient country n. afete karşı dirençli ülke
the country as a whole n. ülkenin bütünü
the whole country n. ülkenin bütünü
the whole country n. ülkenin tamamı
the country as a whole n. ülkenin tamamı
country-based organizations n. ülke bazlı örgütler
country flags n. ülke bayrakları
back country n. geri kalmış yöreler
country music n. amerikan folk müziği
country folk n. taşra halkı
country dance n. amerikan folk dansı
country dance n. halk dansı
country dancing n. amerikan folk dansı
country cousin n. taşralı kimse
country dance n. köy dansı
developing country n. gelişen ülke
scenic country road n. manzaralı kır yolu
water poor country n. su fakiri ülke
water rich country n. su zengini ülke
country cottage n. kır veya bağ evi
remoter parts of country n. ülkenin ücra kısımları
country curate n. köy papazı
country air n. kır havası
country songs n. vatan şarkıları
country mouse n. kır faresi
desert country n. çöl ülke
country club n. genelde şehir dışına kurulmuş olan özel klüp
destination country n. hedef ülke
target country n. hedef ülke
neighboring country n. komşu ülke
country team n. ülke takımı
country girl n. köylü kızı
country girl n. taşra kızı
country girl n. taşralı kız
big country n. büyük ülke
traditional country n. geleneksel ülke
country club n. golf kulübü
you are my country n. vatanım sensin
our country n. ülkemiz
country safety n. ülke güvenliği
country security n. ülke güvenliği
north american country n. kuzey amerika kıtasında yer alan ülkelerden her biri
the country n. taşralılar
agricultural country n. tarım ülkesi
ldc (less-developed country) n. az gelişmiş ülke
ldc (less-developed country) n. gelişmekte olan ülke
your country n. senin ülken
your country n. ülken
god's country n. memleket
god's country n. yerlisi olunan yer
cottage country [canada] n. çok sayıda kulübenin bulunduğu göl kenarı bölgesi
country cousin n. şehre adapte olamamış taşralı akraba
country dweller n. köylü
country dweller n. köy sakini
country gentleman n. zengin köylü
country gentleman n. toprak sahibi köylü
country gentleman n. ingiltere'de toprak sahibi zenginler
country mile n. uzun mesafe
country park [uk] n. kırsal kesimde halkın kullanımına ayrılmış alan
country people n. hemşeri
country people n. köy ahalisi
country people n. köylü
country-base n. bir tür yakalamaca oyunu
island country n. ada ülkesi
first world country n. birinci dünya ülkesi
first world country n. gelişmiş ülke
cross-country n. kır sporu
leave a country v. ülkeyi terketmek
rule a country while lying sick in bed v. hasta yatağından ülkeyi yönetmek
go to the country v. seçime gitmek
marry outside the country v. ülke dışında evlenmek
live outside the country v. ülke dışında yaşamak
take something out of the country v. ülke dışına çıkarmak
take it out of the country illegally v. yasadışı yoldan yurt dışına çıkarmak
take something/someone out of the country v. yurt dışına çıkarmak
get something/someone out of the country v. yurt dışına çıkarmak
smuggle out of the country v. yasadışı yoldan yurt dışına çıkarmak
leave one's country v. ülkesinden ayrılmak
divide the country v. ülkeyi bölmek
settle permanently in (a country) v. temelli yerleşmek
split the country v. ülkeyi bölmek
settle permanently in (a country) v. tamamen yerleşmek
purchase goods within the country v. yurt içinden ürün satın almak
to represent his/her country at the highest level in the international arena v. ülkesini uluslararası alanda en iyi şekilde temsil etmek
represent his/her country in the best possible way in the international arena v. ülkesini uluslararası alanda en iyi şekilde temsil etmek
go out from the country v. ülkeden çıkış yapmak
go out from the country v. ülkeden çıkmak
serve one's country v. ülkesine hizmet etmek
be celebrated throughout the country the foster-land and legations v. tüm yurtta yavru vatan ve dış temsilciliklerde törenlerle kutlanmak
be a leading country for v. açısından önde gelen bir ülke olmak
be loyal to the country v. vatana bağlı olmak
be loyal to the country v. ülkeye bağlı olmak
(tourists) to spend (euros/dollars etc) in a certain country v. döviz bırakmak
spread country-wide v. ülkenin bütününe yayılmak
spread country-wide v. bütün ülkeye yayılmak
spread country-wide v. bütün ülke sathına yayılmak
rule a country v. ülke yönetmek
govern a country v. ülke yönetmek
die for his country v. ülkesi uğruna ölmek
die for his country v. ülkesi için ölmek
serve the country v. ülkeye hizmet etmek
leave the country v. ülkeyi terk etmek
leave the country v. ülkeden ayrılmak
return to the country v. ülkeye dönmek
get back to the country v. ülkeye dönmek
travel around the country v. ülkenin dört bir yanını gezmek
govern the country v. ülkeyi idare etmek/yönetmek
run the country v. ülkeyi idare etmek/yönetmek
rule the country v. ülkeyi idare etmek/yönetmek
not allow to enter the country v. ülkeye giriş izni vermemek
live in a foreign country v. yabancı bir ülkede yaşamak
establish a country v. ülke kurmak
found a country v. ülke kurmak
enter the country v. ülkeye giriş yapmak
win the country v. ülkeyi kazanmak
cross country adj. ülkeyi boydan boya geçen
pertaining to one's country adj. vatani
country-wide adj. ülke geneli
cross-country adj. yoldan geçmeyen
cross-country adj. ülkeyi baştan başa kateden
country-wide adj. ülke çapında
country-wide adj. ülke çapı
cross-country adj. araziden geçen
country-style adj. karmaşık özellikler göstermeyen
country-style adj. kırsal bölge özelliği gösteren
cross-country adj. bir uçtan öbür uca
country-style adj. alelade
up-country adj. ülkenin iç kesimleri
up country adj. yurtiçi
country-based adj. ülke bazlı
country wide adj. ülke çapında
country specific adj. ülkeye özgü
country specific adj. ülkeye özel
country [india] adj. hindistan'a ait
country [india] adj. hindistan civarındaki topraklara ait
country-born adj. köyde doğmuş
country-bred adj. köyde yetişmiş
cross-country adj. kırsal kesim boyunca
cross-country adj. ülkeyi boydan boya geçen
in the country adv. köyde
in the country adv. kırda
in our country adv. ülkemizde
(in their) respective country adv. kendi ülkelerinde
(in their) respective country adv. kendi ülkesinde
country-wide adv. ülke genelinde
for the sake of one's country adv. vatan uğruna
throughout the country adv. ülke genelinde
throughout the country adv. ülke çapında
from another country adv. başka bir ülkeden
country-wide adv. ülkenin genelinde
throughout the country adv. ülkenin genelinde
all over the country adv. tüm ülkede
country-by-country adv. ülke ülke
within the country adv. yurt içinden
across the country adv. yurt çapında
across the country adv. yurt genelinde
cross-country adv. kırsal kesim boyunca
cross-country adv. doğrudan kırdan geçerek
in the country adv. taşrada
Phrases
strong army strong country n. güçlü ordu güçlü ülke
powerful army powerful country n. güçlü ordu güçlü ülke
across the country expr. tüm ülke çapında
on a country basis expr. ülke bazında
across the country expr. ülkenin genelinde
across the country expr. ülke çapında
across the country expr. ülke genelinde
down the country expr. denize doğru
down the country expr. nehrin okyanusa döküldüğü kısma doğru
down the country expr. nehrin ağzına doğru
Proverb
the country may be impoverished, ruined and exhausted millet, fakrü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir
in the country of the blind the one-eyed man is king koyunun olmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi denir
in the country of the blind the one-eyed man is king koyunun olmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi derler
happy is the country which has no history ne mutlu tarihi olmayan bir ülkeye
in the country of the blind, the one-eyed man is king körler ülkesinde tek gözü olan adam kral olur
in the country of the blind the one-eyed man is king körler ülkesinde şaşılar kral olur
a prophet is not without honor save in his own country düşmanı dışarıda aramaya gerek yoktur
prophet is not without honor save in his own country düşmanı dışarıda aramaya gerek yoktur
a prophet is not without honor save in his own country insana ne gelirse yakınından gelir
prophet is not without honor save in his own country insana ne gelirse yakınından gelir
a prophet is not without honor save in his own country bir peygamber, kendi memleketinden, akraba çevresinden ve kendi evinden başka yerde hor görülmez
a prophet is not without honor save in his own country sakalım yok ki sözüm dinlensin
you can take the girl out of the country, but you can't take the country out of a girl bir kızı ülkesinin dışına çıkarabilirsin ama kızın içinden ülkesini çıkaramazsın
a prophet is not without honor save in his own country kimse kendi memleketinde peygamber olamaz
Colloquial
flyover country n. amerika birleşik devletleri'nin doğu ve batı kıyısı arasındaki taşra sayılan kısımları
a country cousin n. kaba saba
someone's country cousin n. kaba saba
a country cousin n. köylü
someone's country cousin n. köylü
one's home country n. memleketi
someone's country cousin n. taşralı
a country cousin n. taşralı
flyover country n. (abd'de) üzerinden uçulan eyaletler
country drunk n. sarhoş ve kavgacı
country drunk n. taşkın sarhoş
country drunk n. sarhoş maganda
a country cousin n. taşralı
a country cousin n. köylü
a country cousin n. yol yordam bilmez tip
a country cousin n. adap bilmez kimse
a country cousin n. hödük
a country bumpkin n. taşralı
a country bumpkin n. köylü
a country bumpkin n. yol yordam bilmez
a country bumpkin n. adap bilmez
country drunk adj. içip kabadayılık yapan
country drunk adj. sarhoş olup ortalığı birbirine katan tip
country drunk adj. alkol/içki magandası
country drunk adj. zil zurna sarhoş
country drunk adj. sarhoş
country drunk adj. alkolden kendini dağıtmış
country mile expr. çok uzağa
country mile expr. çok uzun mesafe
Idioms
(one's) line of country n. uzmanlık alanı
line of country [brit] n. uzmanlık alanı
(one's) line of country n. ilgi alanı
line of country [brit] n. ilgi alanı
the old country n. ana vatan
the old country n. anavatan
another country heard from n. bir sen eksiktin
another country heard from n. buyur burdan yak
the old country n. doğduğu/doğdukları ülke
the old country n. memleket
the old country n. vatan
(one's) line of country n. (birinin) uzmanlık alanı
(one's) line of country n. ilgi alanı
(one's) line of country n. derinleşilen alan
(one's) line of country n. (birinin) esas alanı
god's country n. el değmemiş doğa
god's country n. güzel kırsal bölge
god's country n. uzak, kıyıda köşede kalmış yerler
a country mile n. çok uzak
a country mile n. çok uzun bir mesafe
a country mile n. çok uzun bir yol
god's (own) country [cliché] n. el değmemiş doğa
god's (own) country [cliché] n. güzel kırsal bölge
god's (own) country [cliché] n. uzak, kıyıda köşede kalmış yerler
god's (own) country [cliché] n. doğal ve sakin yerler
(one's) mother country n. (birinin) anavatanı
(one's) mother country n. (birinin) memleketi
go across the country v. baştan başa gitmek
put one's self upon the country v. jüri önünde yargılanmak
go to the country v. taşraya seyahat etmek
go to the country v. köyleri gezmek
go to the country v. kırsal bölgelere gitmek
couldn't organise a chook raffle in a (country) pub v. kendine hayrı dokunmamak
couldn't organise a chook raffle in a (country) pub v. kendine bile hayrı olmamak
couldn't organise a chook raffle in a (country) pub v. en kolay işi bile becerememek
couldn't organise a chook raffle in a (country) pub v. beceriksiz olmak
in country adj. yabancı bir ülkede (askeri) görevde
in country adj. yurt dışında askerlik hizmetinde
it's a free country expr. denemesi bedava
my country, right or wrong expr. ne olursa olsun, benim ülkem
my country, right or wrong expr. doğru ya da yanlış, benim ülkem
my country, right or wrong expr. ne olursa olsun, ülkemin yanındayım
Speaking
which country n. hangi ülke
this is what I like about this country expr. bu ülkenin sevdiğim yanı işte bu
this is a free country expr. burası özgür bir ülke
what country do you want to visit? expr. hangi ülkeyi ziyaret etmek istiyorsun?
which country are you from? expr. hangi ülkedensin?
it's a free country expr. istediğini yapmakta özgürsün
I'll be out of the country for two weeks expr. iki haftalığına ülke dışında olacağım
what country are you living in right now expr. şu anda hangi ülkede yaşıyorsun
do you live in the city or the country? expr. şehirde mi yaşıyorsun kırsalda mı?
I want to live in your country expr. senin ülkende yaşamak istiyorum
what country are you living in right now expr. şu anda hangi ülkede yaşıyorsunuz
I returned to my country expr. ülkeme döndüm
our country has many problems expr. ülkemizin birçok sorunu var
our country has got many problems expr. ülkemizin birçok sorunu var
do you love your country? expr. ülkeni seviyor musun?
there was a village in a country near a river expr. ülkenin birinde nehir yakınında bir köy varmış
I study and I work in my country expr. ülkemde okurum ve çalışırım
Trade/Economic
associated country n. avrupa topluluğu üyesi
candidate country n. aday ülke
customer country n. alıcı ülke
home country n. ana ülke
home country n. anavatan
mother country n. anavatan
signatory country n. anlaşmaya taraf olan ülke
less developed country n. az gelişmiş ülke
least developed country n. az gelişmiş ülkelerin en alt grubunda yer alanlar
less developed country n. az gelişmişi ülke
underdeveloped country n. azgelişmiş ülke
bimetal standard country n. bimetalizm ülkesi
bimetal standard country n. çift metal standartlı ülke
multiple country model n. çok ülkeli model
host country n. çok uluslu işletmenin yatırım yaptığı ülke
home country n. çok uluslu şirketin genel merkezinin içinde yer aldığı ülke
country of origin n. dışarıya ihraç olunan bir malı üreten ülke
deficit country n. dış ödemeler dengesi açık veren ülke
high exchange rate country n. döviz kuru yüksek ülke
low priced country n. düşük fiyatlı ülke
low-wage country n. düşük ücretli ülke
low wage country n. düşük ücretli ülke
labor-scarce country n. emek kıt ülke
labor abundant country n. emek zengin ülke
least developed country n. en az gelişmiş ülke
host country n. ev sahibi ülke
developing country n. gelişmekte olan ülke
less developed country n. gelişmekte olan ülke
country of first destination n. gideceği ilk sevk ülkesi
backward country n. geri kalmış gelişmiş ülke
tariff imposing country n. gümrük vergisi koyan ülke
silver standard country n. gümüş para standardına bağlı ülke
source country n. gönderen ülke
contiguous country n. hemhudut ülke
export country n. ihracat ülkesi
participating country n. iştirakçi ülke
importing country n. ithal eden ülke
source country n. ihracatı yapan ülke
labor abundant country n. işgücü bol ülke
labour scarce country n. işgücü kıt ülke
inventor country n. icatçı ülke
signatory country n. imza sahibi ülke
country of origin n. ihracatçı ülke
exporting country n. ihraç eden ülke
exporting country n. ihracatçı ülke
two-country and two-commodity trade model n. iki ülkeli ve iki mallı ticaret modeli
exporting country n. ihracat ülkesi
labour abundant country n. işgücü bol ülke
signatory country n. imzacı ülke
importing country n. ithalatçı ülke
labor scarce country n. işgücü kıt ülke
country of origin n. kaynak ülke
source country n. kaynak ülke
contiguous country n. komşu ülke
country of origin n. köken ülkesi
country of origin n. mahreç
low-cost country sourcing n. maliyetlerin düşük olduğu ülkelerden tedarik
return to country of origin n. mahrece iade
country of origin n. menşe ülkesi
return to the country of origin n. menşei ülkesine iade
country of origin labeling n. menşe ülkenin etiket üzerinde yazılması
country of origin labeling n. menşe ülke etiketlemesi
country of origin certificate n. menşe şehadetnamesi
country of origin n. menşe ülke
country of origin n. menşe ülke
country of origin n. menşei ülke
middle income country n. orta gelirli ülke
middle income country n. orta gelir düzeyindeki ülke
bimetal standard country n. parası çift madene dayalı ülke
hard currency country n. parası sağlam ülke
nonoil country n. petrol üreticisi olmayan ülke
industrial country n. sanayici ülke
less developed country n. sanayileşmekte olan ülke
country of incorporation or residence n. şirketin kuruluş yeri veya ikametgahı
country clearing n. şehir dışı bankası kliringi
tariff imposing country n. tarife koyan ülke
country notes n. taşra bankası senedi
telegram country origin n. telgraf çekildiği
isolated country n. tecrit edilmiş ülke
single country fund n. tek ülke yatırım fonu
country collections n. taşra bankası tahsilatı
country check n. taşra bankası çeki
country bank n. taşra bankası
telegram country destination n. telgraf gönderildiği ülke dilinde
country store n. taşra marketi
telegram country origin n. telgrafı gönderen ülke dilinde
cheap labor country n. ucuz emek ülkesi
small country n. ufak ülke
third country nationals n. üçüncü ülke yurttaşları
country manager n. ülke müdürü
third country n. üçüncü ülke
producing country n. üreten ülke
producer country n. üretici ülke
country risk n. ülke riski
country of destination n. varış ülkesi
small country assumption n. ufak ülke varsayımı
country funds n. ülke fonları
beneficiary country n. yararlanıcı ülke
foreign country n. yabancı ülke
host country n. yatırım alan ülke
in-country production n. yurtiçi üretim
high-wage country n. yüksek ücretli ülke
coo (country of origin) abrev. menşe ülkesi
coo (country of origin) abrev. menşei ülke
coo (country of origin) abrev. ihracatçı ülke