crush - Turkish English Dictionary
History

crush

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "crush" in Turkish English Dictionary : 72 result(s)

English Turkish
Common Usage
crush n. ezilme
crush v. ezmek
General
crush n. meyve suyu
crush n. izdiham
crush n. düşkünlük
crush n. sıkma
crush n. aşk
crush n. ezik
crush n. kalabalık
crush n. tutku
crush n. sıkma meyve suyu
crush n. ezilme
crush n. sıkıştırılmış ürün miktarı
crush n. yağ çıkarılması için sıkıştırılan pamuk çekirdeği miktarı
crush n. büyük davet
crush n. büyük parti
crush n. hoşlanma
crush n. hoşlantı
crush n. hoşlanılan kimse
crush n. (avustralya'da) tek taraftan daralan çitli yol
crush n. hoşlanılan kişi
crush v. hurdahaş etmek
crush v. gadretmek
crush v. buruşmak
crush v. zulmetmek
crush v. itişmek
crush v. ayak ile ezmek
crush v. kahretmek
crush v. basmak
crush v. öğütmek
crush v. parçalanmak
crush v. sıkmak
crush v. ezilmek
crush v. çiğnemek
crush v. araç ile çiğnemek
crush v. kırılmak
crush v. ezmek
crush v. sıkıştırmak
crush v. bastırmak
crush v. kırmak
crush v. buruşturmak
crush v. ufalamak
crush v. eziyet etmek
crush v. birbirine bastırmak
crush v. sıkıca kucaklamak
crush v. sarmalamak
crush v. akın etmek
crush v. kalabalık yaratmak
crush v. izdiham yaratmak
crush v. yıkılmak
Colloquial
crush n. manita
crush n. manit
crush n. flört
Technical
crush n. baskı
crush n. çukurcukluluk
crush n. ezme
crush v. ezmek
crush v. sıkıştırmak
crush v. (işlenen kağıda) baskı silindiri ile normalden fazla basınç uygulamak
crush v. tanelerini düzleştirmek
crush v. pürüzlerini almak
crush v. (aşındırma çarkını) biçimlendirmek
crush v. (aşındırma çarkını) işlemek
Construction
crush v. kırmak
crush v. ufalamak
Automotive
crush n. sıkıştırma gücü
crush v. ezmek
Sport
crush v. kesin olarak yenmek
crush v. net galibiyet almak
Archaic
crush v. içmek
crush v. kafaya dikmek
crush v. bitirmek

Meanings of "crush" with other terms in English Turkish Dictionary : 223 result(s)

English Turkish
General
crush barrier n. barikat
crush barrier n. bariyer
childhood crush n. çocukluk aşkı
teenage crush n. ergenlik dönemi aşkı
crush barrier n. geçici metal barikat
celebrity crush n. aşık olunan ünlü
celebrity crush n. bir ünlüye duyulan aşk
celebrity crush n. ünlülere hayranlık/aşk besleme
crush [obsolete] n. şangırtı
crush [obsolete] n. çarpışma sesi
crush [obsolete] n. kırılma sesi
crush [obsolete] n. ezik
crush [obsolete] n. sıyrık
crush [obsolete] n. çürük
crush [australia] n. ham şeker elde edilmesi için kamışın sıkıştırılması
crush depth n. ezilme derinliği
crush hat n. silindir şapka
crush hat n. bükülüp katlanabilen şapka
crush hat n. yumuşak dokulu şapka
have a crush on v. vurulmak
have a crush on someone v. birisine aşık olmak
have a crush on v. birine vurulmak
crush out v. ezmek
have a crush on somebody v. tutulmak
have a crush on v. birine çarpılmak
have a crush on v. aşık olmak
have a crush on v. birisine çarpılmak
have a crush on v. birisine vurulmak
have a crush on someone v. birine tutulmuş olmak
have a crush on someone v. birine abayı yakmış olmak
crush into powder v. toz haline getirmek
crush out v. ezerek yok etmek
crush out v. ezerek ortadan kaldırmak
crush-resistant adj. kolayca kırışmaz
crush-resistant adj. kırışmaya dayanıklı
Phrasals
crush out v. suyunu sıkmak
crush out v. tamamen yok etmek
crush out v. bastırmak
crush (someone or something) to (something) v. (bir şeyi başka bir şey olarak) parçalamak
crush (someone or something) to (something) v. parça parça etmek
crush (someone or something) to (something) v. ufalamak
crush (someone or something) to (something) v. tuz buz etmek
crush (someone or something) into (something) v. (bir şeyi başka bir şey olarak) parçalamak
crush (someone or something) into (something) v. parça parça etmek
crush (someone or something) into (something) v. ufalamak
crush (someone or something) into (something) v. tuz buz etmek
crush (up) against (someone or something) v. (birinin ya da bir şeyin) üstüne yıkılmak
crush (up) against (someone or something) v. (birine ya da bir şeye) çok yüklenmek
crush down v. bastırmak
crush down v. aşağı doğru bastırmak
crush down v. aşağı basmak
crush down v. aşağı itmek
crush in v. içeri doğru itmek
crush in v. çökertmek
crush in v. göçertmek
crush up v. ezmek
crush up v. ufalamak
crush up v. toz haline getirmek
crush someone or something to something v. bir insanı ya da bir şeye bir şeye sıkıştırmak
crush someone or something to something v. birini ezerek öldürmek
crush someone or something to something v. bir şeyi başka bir şey haline gelecek şekilde ezmek
crush something in v. içeri göçertmek
crush something in v. içeriye doğru bastırmak
crush something in v. içeriye doğru zorlamak
crush something to something v. bir şeyi bir şey haline gelecek şekilde ezmek
crush something to something v. ufalamak
crush something to something v. toz haline getirmek
crush something to something v. parça parça etmek
crush something to something v. öğütmek
crush something into something v. bir şeyi bir şey haline gelecek şekilde ezmek
crush something into something v. ufalamak
crush something into something v. toz haline getirmek
crush something into something v. parça parça etmek
crush something into something v. öğütmek
crush something up (into something) v. bir şeyi bir şey haline gelecek şekilde ezmek
crush something up (into something) v. ufalamak
crush something up (into something) v. toz haline getirmek
crush something up (into something) v. parça parça etmek
crush something up (into something) v. öğütmek
crush something up (into something) v. bir şeyi bir şey haline gelecek şekilde ezmek
crush something up (into something) v. ufalamak
crush something up (into something) v. toz haline getirmek
crush something up (into something) v. parça parça etmek
crush something up (into something) v. öğütmek
crush (up) against someone or something v. bir şeyi bir şey haline gelecek şekilde ezmek
crush (up) against someone or something v. ufalamak
crush (up) against someone or something v. toz haline getirmek
crush (up) against someone or something v. parça parça etmek
crush (up) against someone or something v. öğütmek
crush down v. ezmek
crush down v. sıkıştırmak
crush down v. bastırıp küçültmek
crush down v. (birini veya bir şeyi) ezmek
crush down v. (birini veya bir şeyi) bastırmak
crush down v. (birini veya bir şeyi) baskılamak
crush down v. (birini veya bir şeyi) baskı altına almak
crush down v. (birini veya bir şeyi) sindirmek
crush down v. (birine veya bir şeye) boyun eğdirmek
crush down v. (birini veya bir şeyi) etkisiz hale getirmek
crush someone or something down v. ezmek
crush someone or something down v. sıkıştırmak
crush someone or something down v. bastırıp küçültmek
crush someone or something down v. birini veya bir şeyi ezmek
crush someone or something down v. birini veya bir şeyi bastırmak
crush someone or something down v. birini veya bir şeyi baskılamak
crush someone or something down v. birini veya bir şeyi baskı altına almak
crush someone or something down v. birini veya bir şeyi sindirmek
crush someone or something down v. birine veya bir şeye boyun eğdirmek
crush someone or something down v. birini veya bir şeyi etkisiz hale getirmek
crush (up) against (someone or something) v. (birine ya da bir şeye) doğru yığılmak
crush (up) against (someone or something) v. (birine ya da bir şeye) doğru yüklenmek
crush (up) against someone or something v. birine ya da bir şeye doğru yığılmak
crush (up) against someone or something v. birine ya da bir şeye doğru yüklenmek
crush (something) out of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) sıkıştırmak/ezmek
crush (something) out of (something) v. (bir şeyi) ezip/sıkıp suyunu çıkarmak
crush against v. üstüne yıkılmak
crush against v. çok yüklenmek
crush against v. ezmek
crush against v. öğütmek
crush on v. -e vurulmak
crush on v. '-e aşık olmak
crush on v. '-e çarpılmak
crush on v. '-e abayı yakmak
crush out of v. suyunu sıkmak
crush out of v. ezip suyunu çıkarmak
crush out of v. un ufak etmek
crush to v. parça parça etmek
crush to v. ufalamak
crush to v. '-e sıkıştırmak
crush to v. ezerek öldürmek
crush to v. öğütmek
crush to v. toz haline getirmek
crush to v. tuz buz etmek
crush to v. un ufak etmek
Colloquial
first crush n. ilk aşk
my crush n. aşkım
my crush n. sevgili
girl crush n. bir kadının başka bir kadına duyduğu hayranlık ya da ilgi
girl crush n. bir kıza vurulmak
girl crush n. bir kıza tutulmak
girl crush n. kadın aşkı
girl crush n. bir kadının tutulduğu kadın
girl crush n. bir kadının beğendiği/aşık olunan kadın
man crush monday n. beğenilen erkek
man crush monday n. pazartesi erkeği
man crush monday n. beğenilen erkek için kullanılan sosyal medya etiketi
woman crush wednesday n. beğenilen kadın
woman crush wednesday n. çarşamba günü kadını
woman crush wednesday n. beğenilen kadın için kullanılan sosyal medya etiketi
mcm (man crush monday) n. pazartesi yakışıklısı
mcm (man crush monday) n. günün yakışıklısı/adamı
crush it v. yapıştırmak
crush it v. son derece başarılı olmak
crush it v. hakkından gelmek
crush it v. efsane olmak
crush on (someone) v. (birine) vurulmak
crush on (someone) v. (birine) aşık olmak
my crush expr. sevgilim
wcw (woman crush wednesday) expr. çarşamba günü kadını
wcw (woman crush wednesday) expr. beğenilen kadın için kullanılan sosyal medya etiketi
Idioms
crush a cup v. içmek
crush a cup v. içki içmek
have a crush on (someone) v. (birine) vurulmak
have a crush on (someone) v. (birine) tutulmak
have a crush on (someone) v. (birine) aşık olmak
have a crush on (someone) v. (birine) vurgun olmak
have a crush on (someone) v. (birine) sevdalı olmak
have a crush on (someone) v. (birini) sevmek
have a crush on v. abayı yakmak
have a crush on v. aklı çelinmek
crush into submission v. boyun eğmek
have a crush on v. birisine abayı yakmak
get a crush on someone v. birine gönül bağlamak
have a crush on someone v. birine aşık olmak
have a crush on someone v. birine vurulmak
have a crush on someone v. birine çarpılmak
crush into submission v. dize gelmek
have a crush on v. deliye döndürülmek
crush to death v. ezilerek ölmek
crush someone's spirit v. hevesini kırmak
crush to death v. ezerek öldürmek
Speaking
who is your celebrity crush? expr. ilk görüşte aşık olduğun ünlü kim?
you have a crush on her expr. sen bu kıza vurulmuşsun
Technical
crush forming n. çarpmalı biçimlendirme
crush resistance n. ezilmeye karşı dayanıklılık
crush resistance n. ezilme dayanımı
crush hazard n. ezilme tehlikesi
crush dressing n. ezik yamama
ring crush resistance n. halkasal ezilme dayanımı
crush resistance of the cable n. kablonun ezilmeye karşı dayanıklılığı
edgewise crush resistance n. kenar ezilme dayanımı
determination of edge crush resistance after laboratory flutting n. laboratuvarda oluklanmadan sonra dikey ezilme dayanımının belirlenmesi
core crush n. maça çökmesi
crush bead n. model girintisi
flat crush resistance n. yatay ezilme dayanımı
flat crush resistance n. yüzey ezilme dayanımı
Textile
no-crush finish n. buruşmazlık apresi
determination of crush resistance n. ezilme dayanımının tayini
crush resistance n. ezilme mukavemeti
Automotive
excessive crush n. aşırı ezilme
crush sleeve n. ezilebilir manşon
crush washer n. ezilebilir rondela
crush zone n. ezilme bölgesi
bearing crush n. yatak kenar çıkıntısı
crush height n. yatak kenar çıkıntısı yüksekliği
inadequate crush n. yetersiz yatak kenar çıkıntısı
Medical
crush syndrome n. crush sendromu
experimental crush injury model n. deneysel ezilme yaralanması modeli
crush injury n. ezilme tarzı yaralanma
crush injury n. ezilme yaralanması
crush syndrome n. ezilme sendromu
renal damage due to crush injury n. ezilme yaralanması ile oluşan böbrek hasarı
Food Engineering
edge crush test n. kenar ezme testi
Gastronomy
crush garlic v. sarımsak dövmek
crush garlic v. sarımsak ezmek
Music
crush room n. tiyatro ara salonu
Theatre
crush bar n. oyun aralarında içecek servisi yapılan tiyatro barı
crush-room [uk] n. fuaye
Printery
edgewise crush resistance n. kenar ezilme dayanımı
Slang
crush-out n. cezaevinden firar etme
crush-out n. hapisten kaçış
crush on (someone) v. (birine) abayı yakmış olmak
crush on (someone) v. (birine) tutulmuş olmak