dallar - Turkish English Dictionary

dallar

Meanings of "dallar" in English Turkish Dictionary : 4 result(s)

Turkish English
General
dallar branches n.
When you go to the other branches of biotechnological research we have a lot of work to do.
Biyoteknolojik araştırmanın diğer dallarına geçtiğinizde yapmamız gereken çok iş var.

More Sentences
dallar twigs n.
He tied the twigs into bundles.
Dalları demetler halinde bağladı.

More Sentences
Biology
dallar rami n.
Botanic
dallar ramage n.

Meanings of "dallar" with other terms in English Turkish Dictionary : 39 result(s)

Turkish English
General
kırbaçlama için kullanılan ince dallar cane n.
dokunaçlarda bulunan, yakıcı kapsüller açısından zengin dallar tentillum n.
geyiklerin geçtiği yola konan dallar blink n.
budama yoluyla kesilmiş dallar brash n.
kış süslemelerinde kullanılan herdem yeşil dallar green n.
kış süslemelerinde kullanılan herdem yeşil dallar greens n.
küçük dallar eklemek sprig v.
dallar ile süslemek sprig v.
dal ya da dallar ile ilgili ramular adj.
ince dallar ile dolu sprayey adj.
küçük dallar çıkaran sprayey adj.
Medical
cerrahi dallar surgical branches n.
dahili dallar internal branches n.
Anatomy
bacak ve ayağın iç yan kısımlarındaki deriye dallar şeklinde dağılan uyluk sinirinin bir dalı nervus saphenus n.
Zoology
sindirim boşluğundan yanal dallar çıkan planaryaları içeren bir turbellarya şubesi dendrocoela n.
Botanic
parazitler nedeniyle bir ağaç veya çalıda gelişen kısa dallar witch broom n.
parazitler nedeniyle bir ağaç veya çalıda gelişen kısa dallar hexenbesen n.
parazitler nedeniyle bir ağaç veya çalıda gelişen kısa dallar staghead n.
ak köknar ağacında bazı mantarların neden olduğu kısa ve biçimsiz dallar witches' besoms n.
1 mayıs eğlencesinde süsleme olarak kullanılan yeşil veya çiçekli dallar may n.
(abd'nin wisconsin eyaletinde) çelenk yapımında kullanılan dallar brush [dialect] n.
bitkinin yan dallar oluşturarak tek bir hat boyunca büyüyen ana ekseni monopodium n.
sınır işareti işlevi görmesi için tepesindeki dallar hariç tümüyle budanmış ağaç lopstick [canada] n.
sınır işareti işlevi görmesi için tepesindeki dallar hariç tümüyle budanmış ağaç lobstick [canada] n.
ölü dallar deadwood n.
yaprak, çiçek ve dallar kümesi foliage n.
normal dallar yerine birbirine dolanmış çok fazla küçük dalın geliştiği hastalıklı durum plica n.
uzun, zayıf dallar ile farklı bitkiler üzerinde büyüyen bitki scrambler n.
ikincil dallar meydana getirmek rebranch v.
dallar üreten viminal adj.
tepesinde dallar olan comate adj.
tepesinde dallar olan comose adj.
Agriculture
obur dallar bull woods n.
obur dallar water sprouts n.
sap ve dallar arasındaki boğumların kısalması ile karakterize bir pamuk hastalığı loggerhead n.
Forestry
birbiri üzerine binmiş dallar overlapping branches n.
birbiri üstüne binmiş dallar overlapping branches n.
üst üste binmiş dallar overlapping branches n.
Environment
ağacın genel çerçevesini belirleyen büyük dallar scaffold n.