eating - Turkish English Dictionary
History

eating

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "eating" in Turkish English Dictionary : 12 result(s)

English Turkish
General
eating n. yeme
eating n. yiyim
eating n. yemek
eating n. yemeye uygunluk
eating n. iştah açıcılık
eating adj. yenilmeye uygun
eating adj. yemelik
Gastronomy
eating adj. yenilebilir
eating adj. yemeye uygun
eating adj. yeme ile ilgili
eating adj. çiğ olarak tüketilebilir
eating adj. yemek yeme için kullanılan

Meanings of "eating" with other terms in English Turkish Dictionary : 193 result(s)

English Turkish
General
eating customs n. yemek geleneği
grass eating n. otobur
crab eating n. yengeç yiyen
earth eating n. pika
plant eating n. ot yiyen
pipe eating n. boru yeme
eating habit n. yemek alışkanlığı
eating habit n. yemek yeme alışkanlığı
flesh-eating animals n. et yiyen hayvanlar
bad eating habits n. kötü yeme alışkanlıkları
eating organic foods n. organik beslenme
healthy eating awareness n. sağlıklı beslenme bilinci
eating and drinking habit n. yeme içme alışkanlığı
eating properly n. düzenli beslenme
irregular eating habit n. düzensiz beslenme
choosy eating n. yemek seçme
choosy eating n. yemek seçicilik
eating habits n. yeme alışkanlıkları
eating apple n. çiğ olarak yenilebilen elma
eating hall n. yemek salonu
eating hall n. yemekhane
eating house n. lokanta
eating house n. restoran
eating place n. lokanta
eating place n. restoran
eating-house n. lokanta
eating-house n. restoran
comfort eating n. sinirinden, sıkıntıdan kendini yemeğe verme
be choosy in eating v. yemek seçmek
change one's eating habit(s) v. beslenme düzenini değiştirmek
change one's eating pattern v. beslenme düzenini değiştirmek
stop eating v. yemeden içmeden kesilmek
enjoy eating v. boğazına düşkün olmak
flesh eating adj. et yiyen
meat eating adj. et yiyen
eating carrion adj. leşçil
fish-eating adj. balıkçıl
meat-eating adj. etobur
meat-eating adj. etcil
seed-eating adj. tohum yiyen
man-eating adj. insan yiyen
man-eating adj. insan eti yiyen
grass-eating adj. otla beslenen
heart-eating adj. içini kemiren
while eating adv. sofra başında
Phrases
the proof of the pudding is in the eating expr. bir şeyin değeri kullanıldığında anlaşılır
Proverb
the proof of the pudding is in the eating bir düşüncenin doğru olup olmadığı denemeden anlaşılmaz
appetite comes with eating iştah yedikçe açılır
the proof of the pudding (is in the eating) yaşamadan bilemezsin
the proof of the pudding is in the eating yaşamadan bilemezsin
the proof of the pudding is in the eating denemeden bilemezsin
the proof of the pudding (is in the eating) denemeden bilemezsin
The proof of the pudding is in the eating bir şeyin kalitesini/içeriğini denemeden bilemezsin
Colloquial
man-eating adj. çok sayıda sevgilisi olan (kadın)
these aren't for eating expr. bunlar yemek için değil
and then they started eating each other expr. sonra da birbirlerini yemeye başladılar
Idioms
a shit-eating grin n. nispet yaparcasına sırıtma
fish-eating grin n. kendini beğenmiş sırıtma
fish-eating grin n. halinden memnun sırıtma
fish-eating grin n. pis pis sırıtma
pie-eating grin n. kendini beğenmiş sırıtma
pie-eating grin n. halinden memnun sırıtma
pie-eating grin n. pis pis sırıtma
have somebody eating out of the palm of one's hand v. birisini denetimi altında bulundurmak
have somebody eating out of the palm of one's hand v. birini kontrolü altında tutmak
have somebody eating out of the palm of one's hand v. birisini avucunun içine almak
have somebody eating out of the palm of one's hand v. birini avucunun içinde tutmak
be eating (one's) dust v. (biri tarafından) toz yutturulmak
be eating (one's) dust v. (birinin) tozunu dumanını yemek
be eating (one's) dust v. (biri tarafından) açık ara geçilmek
be eating (one's) dust v. (birinin) epey arkasında kalmak
have (someone) eating out of (one's) hand v. (birini) avucunun içine almak
have (someone) eating out of (one's) hand v. (birini) etkisi/kontrolü altına almak
have somebody eating out of your hand v. birini avucunun içine almak
have somebody eating out of your hand v. birini tamamen etkisi/kontrolü altına almak
have somebody eating out of your hand v. birini her istediğini yapacak şekilde kontrol etmek
be eating (someone's) dust [us] v. (birinin) epey arkasında/gerisinde kalmak
be eating (someone's) dust [us] v. (biri tarafında) açık ara geçilmek
be eating (someone's) dust [us] v. (birinin) tozunu dumanını yemek
be eating (someone's) dust [us] v. (birinin) tozunu yutmak
be eating (someone's) dust [us] v. nal toplamak
have (someone) eating out of the palm of (one's) hand v. (birini) avucunun içine almak
have (someone) eating out of the palm of (one's) hand v. (birini) kontrolü altında tutmak
have (someone) eating out of the palm of (one's) hand v. (birini) denetimi altında bulundurmak
have (someone) eating out of the palm of (one's) hand v. (birini) avucunun içinde tutmak
have someone eating out of your hand v. birisini avucunun içine almak
have someone eating out of your hand v. birisini denetimi altında bulundurmak
have someone eating out of your hand v. birini avucunun içinde tutmak
have someone eating out of your hand v. birini parmağında oynatmak
have someone eating out of your hand v. birini her istediğini yapacak şekilde kontrol etmek
have someone eating out of your hand v. birini tamamen etkisi/kontrolü altına almak
have someone eating out of the palm of your hand v. birisini avucunun içine almak
have someone eating out of the palm of your hand v. birisini denetimi altında bulundurmak
have someone eating out of the palm of your hand v. birini avucunun içinde tutmak
have someone eating out of the palm of your hand v. birini parmağında oynatmak
have someone eating out of the palm of your hand v. birini her istediğini yapacak şekilde kontrol etmek
have someone eating out of the palm of your hand v. birini tamamen etkisi/kontrolü altına almak
what's eating you? expr. canını sıkan ne?
what's eating you? expr. problemin ne?
what's eating you? expr. canını sıkan bir şey mi var/oldu?
what's eating? expr. canını sıkan nedir?
what's eating? expr. canını sıkan bir şey mi var/oldu?
Speaking
how about eating out tonight? expr. akşam dışarıda yemek yemeye ne dersin?
how about eating out tonight? expr. akşam dışarıda yemek yiyelim mi?
this is eating away at me expr. bu durum içime dert oldu
it's eating me up inside expr. bu beni içten içe yiyip bitiriyor
what's eating you? expr. canını sıkan bir şey mi var/oldu?
stop eating chocolate expr. çikolata yemeyi bırak
I really feel like eating or having expr. canım çekti
what's eating you? expr. canını sıkan nedir?
I love eating fruits expr. meyve yemeyi severim
I like eating fruits expr. meyve yemeyi severim
that means she's eating expr. bu yemek yediği anlamına gelir
that means he's eating expr. bu yemek yediği anlamına gelir
what is eating you? expr. nedir içini kemiren?
Computer
eating your own dog food n. bir firmanın geliştirdiği ürünü kullanmak suretiyle tanıtımını üstlenmesi
eating show n. yemek yeme yayını
eating show n. yemek yeme programı
Informatics
eating their own dog food expr. bir yazılım firmasının geliştirdiği yazılımı kendi projelerinde kullanması
Marine
eating companion n. sofra arkadaşı
Medical
binge eating disorder n. aşırı yeme rahatsızlığı
emotional eating n. duygusal yeme
night eating syndrome n. gece yeme sendromu
compulsive eating syndrome n. kompülsif yeme sendromu
binge eating disorder n. tıkanırcasına yeme bozukluğu
binge eating syndrome n. tıkınırcasına yeme sendromu
joy of eating n. yemek yeme sevinci
clinical severity of eating disorders n. yeme bozukluklarının klinik şiddeti
eating habit n. yeme alışkanlığı
eating behaviours n. yeme davranışları
eating attitude test scores n. yeme tutumu test puanları
eating attitude test n. yeme tutumu testi
eating physiology n. yeme fizyolojisi
eating pathology n. yeme patolojisi
eating disturbance n. yeme bozukluğu
eating disorders n. yeme bozuklukları
eating attitudes test (eat) n. yeme tutum testi
eating disorders unit n. yemek yeme bozuklukları ünitesi
eating disorders n. yemek yeme bozuklukları
binge eating syndrome n. (tek seferde) aşırı yeme sendromu
binge eating n. tıkınırcasına yeme
dirt eating n. (bazı amerikan yerlisi halklarında) belirli kil türlerinin gıda olarak kullanımı
dirt eating n. toprak yeme
dirt eating n. geofajizm
flesh-eating disease n. et yiyen bakteri hastalığı
Psychology
eating disorders n. yeme bozuklukları
selective eating disorder n. yemek seçme bozukluğu
eating disorder n. yeme bozukluğu
selective eating disorder n. yemek seçme hastalığı
eating disorder n. yetersiz ya da aşırı gıda tüketimiyle karakterize psikiyatrik bozukluklar
Pathology
bed (binge eating disorder) n. tıkınırcasına yeme bozukluğu
Gastronomy
silverware eating utensils n. gümüş sofra takımı
silverware eating utensils n. gümüş çatal bıçak takımı
eating utensil n. çatal-bıçak takımı
enjoy eating v. boğazını sevmek
Marine Biology
fish-eating bird n. balık yiyen kuş
fish-eating bird n. balıkla beslenen kuş
tongue-eating louse n. dil biti
scale-eating n. pul yeyici
man-eating shark n. harharyas
man-eating shark n. dik burunlular takımına mensup gençken mavi renk olup yetişkinlikte beyazlaşan, ılıman sularda yaşayan ve insanlara saldırması ile bilinen büyük bir köpek balığı
crab-eating seal (lobodon carcinophaga) n. gümüşi renkte, yengeç yiyen bir antarktika foku
Zoology
man-eating shark n. büyük beyaz köpekbalığı
man eating shark n. insan yiyen köpekbalığı
plant-eating animal n. otobur hayvan
eating grain n. tanecil
crab eating fox n. yengeç yiyen tilki
crab-eating mongoose n. yengeç yiyen kuyruksüren
crab-eating macaque n. uzun kuyruklu makak
crab-eating macaque n. yengeç yiyen şebek
crab-eating macaque n. yengeç yiyen makak
crab-eating macaque n. güneydoğu asya, borneo ve filipinler'e özgü bir maymun
crab-eating dog n. güney amerika'ya özgü bir yaban köpeği
crab-eating opossum (didelphis marsupialis) n. güney amerika'ya özgü bir keseli sıçan
crab-eating raccoon (procyon cancrivorus) n. güney amerika'ya özgü, yengeç yiyen bir rakun
crab-eating dog n. güney amerika vahşi köpeği
crab-eating fox n. güney amerika vahşi köpeği
fish-eating adj. balık yiyen
flesh-eating adj. etobur
fruit-eating adj. meyve ile beslenen
plant-eating adj. otobur
seed-eating adj. tohum ile beslenen
seed-eating adj. tohum yiyen
seed-eating adj. tahıl ile beslenen
Geology
eating away n. aşındırma
eating away n. öğütme
Slang
I wouldn't kick him/her out of bed for eating crackers expr. fena değil
I wouldn't kick him/her out of bed for eating crackers expr. fena sayılmaz
I wouldn't kick him/her out of bed for eating crackers expr. gideri var
British Slang
eating irons n. çatal bıçak takımı
Modern Slang
aggressive eating n. tüm yiyecekleri silip süpürme
aggressive eating n. her şeyi agresif bir şekilde yiyip bitirme
aggressive eating n. her şeyi hızlı hızlı yiyip kimseye yiyecek bir şey bırakmama