endure - Turkish English Dictionary
History

endure

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "endure" in Turkish English Dictionary : 27 result(s)

English Turkish
Common Usage
endure v. tahammül etmek
endure v. dayanmak
endure v. katlanmak
General
endure v. devam etmek
endure v. tahammül etmek
endure v. acıya katlanmak
endure v. gitmek
endure v. durmak
endure v. sabretmek
endure v. acıya dayanmak
endure v. sürmek
endure v. katlanmak
endure v. gelmek
endure v. sebat etmek
endure v. kaldırmak
endure v. dayanmak
endure v. çekmek
endure v. var olmak
endure v. göğüs germek
endure v. varlığını sürdürmek
endure v. devam etmek
endure v. varlığını devam ettirmek
endure v. imkan vermek
endure v. izin vermek
endure v. sineye çekmek
endure v. görmezden gelmek
endure v. ayakta kalmak

Meanings of "endure" with other terms in English Turkish Dictionary : 37 result(s)

English Turkish
General
endure in silence v. içine atmak
endure (the pain) v. acıya dayanmak
patiently endure difficulties v. çok çile çekmek
endure hunger v. açlığa dayanmak
endure in silence v. acısını içine atmak
endure the difficult situation v. zorluklara göğüs germek
endure the pain v. acıya katlanmak
endure criticism v. eleştirilere göğüs germek
endure the difficult situation v. badireyi atlatmak
endure the difficult situation v. badire atlatmak
endure hardship v. zahmete katlanmak
Phrases
more than (one) can endure expr. dayanabileceğinden daha fazla
more than (one) can endure expr. katlanabileceğinden daha fazla
more than (one) can endure expr. katlanamayacağı kadar
more than (one) can endure expr. dayanamayacağı ölçüde
more than (one) can endure expr. (birinin) dayanabileceğinden/katlanabileceğinden fazla (ağır, acı, kırıcı)
more than (one) can endure expr. (birinin) başa çıkabileceğinden/taşıyabileceğinden fazla (ağır, acı, kırıcı)
more than (one) can endure expr. (birinin) kaldırabileceğinden fazla (ağır, acı, kırıcı)
more than (one) can endure expr. (birinin) dayanamayacağı/katlanamayacağı kadar (ağır, acı, kırıcı)
more than (one) can endure expr. (birinin) başa çıkamayacağı/taşıyamayacağı kadar (ağır, acı, kırıcı)
more than (one) can endure expr. (birinin) kaldıramayacağı kadar (ağır, acı, kırıcı)
more than (one) can endure expr. (birine) fazla/ağır
Proverb
he that would have eggs must endure the cackling of hens hamama giren terler
he that would have eggs must endure the cackling of hens gülü seven dikenine katlanır
Idioms
endure one's fate v. kaderine boyun eğmek
one who loves roses should endure the thorns expr. gülü seven dikenine katlanır
more than flesh and blood can endure expr. insanın dayanabileceğinden/katlanabileceğinden daha fazla
more than flesh and blood can endure expr. insanın dayanamayacağı/katlanamayacağı kadar çok
more than flesh and blood can endure expr. insanı öldürecek kadar çok
more than flesh and blood can endure expr. can dayanmaz
more than flesh and blood can endure expr. iliğini kurutacak kadar
more than flesh and blood can endure expr. kanını kurutacak kadar
more than flesh and blood can endure expr. canından bezdirecek kadar
more than flesh and blood can endure expr. etinden et koparılmış kadar
more than flesh and blood can endure expr. dayanılır gibi değil
more than flesh and blood can endure expr. çekilmez
more than flesh and blood can endure expr. dayanılmaz