flört - Turkish English Dictionary

flört

Meanings of "flört" in English Turkish Dictionary : 19 result(s)

Turkish English
Common Usage
flört flirt n.
General
flört flirting n.
My God, is she flirting with me?
Tanrım, benimle flört mü ediyor?

More Sentences
flört date n.
May I get two tickets, one for me and one for my date?
İki bilet alabilir miyim, bir tane kendim için bir tane de flörtüm için?

More Sentences
flört courtship n.
They married without any courtship before.
Öncesinde hiç flört etmeden evlendiler.

More Sentences
flört flirtation n.
flört wooing n.
flört boyfriend n.
flört girlfriend n.
flört toying n.
flört minauderie n.
flört lovemaking n.
flört love-making n.
flört druery n.
flört flurt n.
flört romance n.
flört passade n.
Colloquial
flört come-on n.
flört crush n.
Slang
flört drag [dated] n.

Meanings of "flört" with other terms in English Turkish Dictionary : 113 result(s)

Turkish English
Common Usage
flört etmek flirt v.
Women instinctively do this when trying to flirt.
Kadınlar flört etmeye çalışırken bunu içgüdüsel olarak yaparlar.

More Sentences
General
flört etme flirting n.
Mary spotted Tom and Conchita flirting together.
Mary, Tom ve Conchita'nın birlikte flört ettiğini gördü.

More Sentences
flört etme dating n.
Who is Alexandria Ocasio-Cortez dating in 2020?
Alexandria Ocasio-Cortez 2020 yılında kiminle flört ediyor?

More Sentences
ile flört etmek go out with v.
How long did Tom go out with Mary?
Tom ne kadar süre Mary ile flört etti?

More Sentences
flört etmek date v.
Linda's father didn't allow her to date.
Linda'nın babası, onun flört etmesine izin vermedi.

More Sentences
ile flört etmek date v.
Have you told Tom that you used to date Mary?
Mary ile flört ettiğini Tom'a söyledin mi?

More Sentences
flört etmek go out v.
We went out for three years.
Üç yıl boyunca flört ettik.

More Sentences
flört etmek flirt v.
They are mysteriously smiling, flirting and flirting.
Gizemli bir şekilde gülümsüyorlar, flört ediyorlar ve flört ediyorlar.

More Sentences
flört etmek go out with v.
I wouldn't go out with her even if she's the only girl in the world!
O, dünyadaki tek kız olsa bile onunla flört etmem.

More Sentences
herkesle flört etmek flirt with everyone v.
Layla flirted with everyone on the ward.
Leyla semtteki herkesle flört etti.

More Sentences
flört etmek flirt with v.
Such flirting with karma is a common experience and happens all the time.
Karma ile böyle flört etmek yaygın bir deneyimdir ve her zaman olur.

More Sentences
flört eden flirty adj.
She's flirty with everyone.
Herkesle flört ediyor.

More Sentences
flört edilen kişi date n.
flört etme flirtation n.
flört dolandırıcılığı romance scam n.
flört eden kimse tease n.
hızlı flört speed dating n.
hızlı flört değiştirme etkinliği speed dating n.
gözle flört etmek make eyes at v.
flört etmek keep company with v.
biriyle flört etmek make time with v.
flört etmek philander v.
flört etmek go with v.
ile flört etmek go with v.
flört etmek go together v.
flört etmek spoon v.
ile flört etmek court v.
devamlı olarak tek bir kişi ile flört etmek go steady v.
flört etmek make love to v.
flört etmek fancy each other v.
devamlı flört etmek go steady with v.
herkesle flört etmek be flirtatious with everyone v.
flört eden kimse tease v.
flört etmek toy v.
(bir kimseyle) flört etmek board [rare] v.
flört etmek gallant v.
flört etmek spark v.
flört ederek flirtingly adv.
flört ederek toyingly adv.
Phrasals
birisiyle flört etmek dally with someone v.
flört etmek come on v.
(biriyle) flört etmek flirt with (someone) v.
(biriyle) flört etmek crack onto (someone) v.
biriyle flört etmek call on someone v.
(biriyle) flört etmek carry on with (someone) v.
flört etmek carry on v.
(biriyle) flört etmek come on to (one) v.
(biriyle) flört etmek crack onto (someone) [australia] v.
(biriyle) flört etmek dally with (one) v.
(biriyle) flört etmek go with (someone) v.
(biriyle) flört etmek play around (with someone) v.
flört etmek step out v.
Colloquial
kapı önünde sigara içerken flört etme durumu smirting n.
birinin dizine masanın altından yapılan flört amaçlı temas kneesies n.
(flört etmek, birini tavlamak için) lafa girme cümlesi chat-up line n.
(flört etmek, birini tavlamak için) laf/sohbet açma cümlesi chat-up line n.
flört (etme) chirpse n.
beyazlarla flört etmek (siyahi biri için) grayhound v.
(biriyle) flört etmek hit it up (with someone) v.
(biriyle) flört etmek hit on (one) v.
Idioms
eski flört an old flame n.
flört adaylarının isim ve adreslerinin tutulduğu defter little black book n.
flört adaylarının isim ve adreslerinin tutulduğu defter little black book n.
bir kadın oyuncuyla flört edebilmek için sık sık tiyatroya veya canlı performanslara giden adam stage-door johnny n.
eski flört an old flame n.
flört etmek chat somebody up v.
flört etmek make advances to someone v.
flört etmek make advances at someone v.
gözleriyle flört etmek bat (one's) eyelashes v.
gözleriyle flört etmek bat (one's) eyes v.
gözleriyle flört etmek bat your eyelashes v.
gözleriyle flört etmek bat your eyes v.
gözleriyle flört etmek bat your eyes v.
gözleriyle flört etmek bat your eyelashes v.
ısrarcı şekilde flört etmeye çalışmak come on (too) strong v.
devamlı olarak tek bir kişi ile flört etmek go steady (with somebody) [old-fashioned] v.
(biriyle) flört etmek make advances at (one) v.
(biriyle) flört etmek make advances to (one) v.
(biriyle) flört etmek make time with (someone) v.
(biriyle) masa altından ayağını dokundurarak flört etmek play footsie (with someone) v.
(biriyle) masa altından ayağını dokundurarak flört etmek play footsies (with someone) v.
Law
flört şiddeti dating abuse n.
flört şiddeti dating violence n.
Slang
flört yeteneği game n.
flört konusunda başarılı erkekleri çekemeyen/kıskanan kimse playa hata n.
flört etmek chat up v.
biriyle flört etmek put the hard word on someone v.
biriyle flört etmek put the make on someone v.
biriyle flört etmek put the moves on someone v.
(biriyle) flört etmek get with (someone) v.
biriyle flört etmek (sakıncalı bir durumda) hit on (someone) v.
biriyle flört etmek (sakıncalı bir durumda) hit upon (someone) v.
flört etmek mack v.
(biriyle) flört etmek push up on (someone) [us] v.
hemcinsiyle flört etmek queer up v.
flört etmek mash v.
flört etmek fuss v.
farklı ırktan biriyle ilişki yaşama/flört etme konusunda açık down with the swirl adj.
bir beyaz olarak siyahi biriyle ilişki yaşamayı/flört etmeyi problem etmeyen down with the swirl adj.
farklı ırktan biriyle ilişki yaşamaya/flört etmeye sıcak bakan down with the swirl adj.
British Slang
flört etme churpsing n.
Modern Slang
birbirine bağlanmadan uzun süredir flört eden, randevuya çıkan, cinsel ilişki yaşayan arkadaşlar affectionate friends n.
mezuniyet balosundan sonra flört edilen kişi after prom date n.
ısrarcı şekilde flört etme aggressive flirting n.
agresif şekilde flört etme aggressive flirting n.
saldırganca flört etmeye çalışma aggressive flirting n.
flört edilen fakat tam kız arkadaşı olmayan kimse almost girlfriend n.
flört edilen fakat hakkında pek bilgi sahibi olunmayan erkek arkadaş almost boyfriend n.
flört edilen fakat hakkında pek bilgi sahibi olunmayan kız arkadaş almost girlfriend n.
flört edilen fakat tam erkek arkadaşı olmayan kimse almost boyfriend n.
flört etmek/seks yapmak amacıyla birini sosyal medyadan eklemek add shag v.
açıkça flört eden all up on my jock adj.
çekinmeden flört eden all up on my jock adj.