granted - Turkish English Dictionary
History

granted

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "granted" in Turkish English Dictionary : 10 result(s)

English Turkish
General
granted adj. imtiyazlı
granted adj. cevaben evet
granted adj. varsayarsak
granted expr. kabul ediyoruz
granted expr. bu kısım doğru
granted expr. orası tamam da
Phrases
granted expr. diyelim ki
Colloquial
granted expr. evet doğru kabul ediyorum
Computer
granted expr. izin verildi
granted expr. verildi

Meanings of "granted" with other terms in English Turkish Dictionary : 88 result(s)

English Turkish
General
the right granted n. verilen hak
the right granted n. tanınan hak
granted permission n. verilen izin
power granted by n. ... tarafından verilen yetki
be granted bank loan v. kredi çıkmak
take something for granted v. bir şeyi bir hak gibi görmek
(an amnesty) to be granted v. af çıkmak
taken as granted v. bahşedilmiş gibi saymak
take someone for granted v. birinin varlığını kendisine verilmiş bir hak gibi görmek
taken as granted v. bahşedilmiş saymak
take it for granted v. bir şeyi sorgusuz sualsiz kabul etmek
one's application be granted v. başvurusu kabul edilmek
one's application be granted v. başvurusu onaylanmak
take something for granted v. kesin gözüyle bakmak
be granted membership v. üyelik verilmek
be granted membership v. üyeliğe kabul edilmek
take for granted v. düzenlenmiş saymak
be granted v. (mal vb) bağışlanmak
be granted authority v. yetkili kılınmak
be granted an award v. ödüle layık görülmek
be granted an award v. ödül verilmek
be granted an award v. ödül almaya hak kazanmak
be granted an award v. ödüllendirilmek
take for granted v. kanıksamak
take for granted v. kıymet bilmemek
take something for granted v. bir şeyi cepte görmek
taken for granted adj. çantada keklik görülen
Phrases
access granted expr. erişim verildi
access granted expr. erişim sağlandı
granted that expr. kabul edelim...-den dolayı
granted that expr. kabul edelim ki
by the authority granted to me by the state of expr. ...eyaletinin bana verdiği yetkiye dayanarak
should never be taken for granted expr. asla hafife alınmamalıdır
Idioms
take it for granted v. bir şeye kesin gözüyle bakmak
take for granted v. bir şeyin olması gerektiği gibi olduğunu düşünmek
take something for granted v. duygusuna kapılmak
take something for granted v. doğru saymak
take someone for granted v. çantada keklik görmek
take something for granted v. doğru olarak kabul etmek
take for granted v. değerini hafife almak
take it for granted v. değerini, kıymetini bilmemek
take for granted v. çantada keklik saymak
take for granted v. cepte görmek
not take anything for granted v. her şeyin altında bir bit yeniği aramak
not take anything for granted v. her şeyi sorgulamak
take something for granted v. olmuş saymak
take for granted v. kıymetini bilmemek
take something for granted v. zannına kapılmak
take something for granted v. varsaymak
not take anything for granted v. her şeyden şüphelenmek
be taken for granted v. cepte görülmek
be taken for granted v. kesin gözüyle bakılmak
be taken for granted v. varsayılmak
be taken for granted v. hafife alınmak
be taken for granted v. değeri bilinmemek
be taken for granted v. çantada keklik sayılmak/görülmek
take (someone or something) for granted v. (birini/bir şeyi) kanıksamak
take (someone or something) for granted v. (birinin/bir şeyin) kıymetini bilmemek
take (someone or something) for granted v. otomatik olarak (birinin/bir şeyin) belirli bir şekilde olduğunu düşünmek
take (someone or something) for granted v. (birine/bir şeye) kesin gözüyle bakmak
take (someone or something) for granted v. (birini/bir şeyi) çantada keklik saymak
take (someone or something) for granted v. (birinin/bir şeyin) değerini hafife almak
take (someone or something) for granted v. (birini/bir şeyi) cepte görmek
take (someone or something) for granted v. (birinin/bir şeyin) kıymetini bilmemek
take something for granted v. doğru farz etmek
take (someone or something) for granted v. (birini/bir şeyi) varlığını kendisine verilmiş bir hak gibi görmek
taken for granted adj. hafife alınan
taken for granted adj. çantada keklik
granted no quarter adj. gözünün yaşına bakmamış
granted no quarter adj. müsamaha göstermemiş
Formal
permission has been granted expr. izin verilmiştir
Speaking
who granted you license to enter my house without knocking? expr. kimden izin aldın da kapıyı çalmadan evime giriyorsun?
take for granted expr. oldu bil
who granted you license to enter my house without knocking? expr. kapıyı çalmadan evime girme yetkisini sana kim verdi?
who granted you license to enter my house without knocking? expr. kapımı çalmadan evime girme hakkını sana kim verdi?
Trade/Economic
total amount of each type of advance and loan granted in the current period n. cari dönemde verilen her çeşit avans veya borcun toplam tutarı
the balance of advance or loan granted at the end of the period n. cari dönem sonundaki avans veya borcun bakiyesi
amount of obligations granted such as guarantees, commitments, bailments, endorsements in favour of the shareholders, participations and subsidiaries n. ortaklar, iştirakler ve bağlı ortaklıklar lehine verilen garanti, taahhüt, kefalet, aval, ciro gibi yükümlülüklerin tutarı
take for granted v. doğal karşılamak
be granted leave of absence v. izinli sayılmak
subject to license being granted adj. lisansa tabi
Law
have the injunction granted v. tedbir koydurmak
Politics
be granted permission to reside v. oturum izni almak
be granted permission to reside v. oturum müsaadesi almak
be granted permission to reside v. oturma izni almak
Technical
granted access rights n. onaylanmış erişim hakları
Medical
examination of variations to the terms of a marketing authorisation for medicinal products for human use and veterinary medicinal products granted by a competent authority of a member state n. bir üye devletin yetkili otoritesi tarafından beşeri ve veteriner tıbbi ürünler için verilmiş olan pazarlama ruhsatında değişikliklerin değerlendirilmesi
Education
degree granted n. verilen derece/diploma