hanging - Turkish English Dictionary
History

hanging

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "hanging" in Turkish English Dictionary : 45 result(s)

English Turkish
Common Usage
hanging n. asma
General
hanging n. duvar kağıdı
hanging n. asılma
hanging n. ipe çekme
hanging n. sarkma
hanging n. duvar kumaşı
hanging n. idam
hanging n. duvara asılan eşya
hanging n. aşağı doğru eğim
hanging n. askı
hanging n. perde
hanging n. asma şekli
hanging n. asma düzeni
hanging n. asılış
hanging adj. sarkık
hanging adj. sarkan
hanging adj. askıda
hanging adj. asık
hanging adj. asılı
hanging adj. asılı kalmış
hanging adj. kararsız
hanging adj. muallak
hanging adj. (bir şeyi) asmaya uygun
hanging adj. duvara dayalı
hanging adj. başarısız (atış)
hanging adj. nesneleri asmaya yarayan
Colloquial
hanging adj. nahoş
hanging adj. hoş olmayan
Law
hanging n. asarak idam etme
hanging n. asma
hanging adj. asılmayı hak eden
hanging adj. asılarak ölmeyi hak eden
hanging adj. ağır cezaya çarptırılmayı hak eden
Technical
hanging n. asılma
hanging n. sarkma
Computer
hanging adj. asılı
Textile
hanging n. resimli örtü
hanging n. duvar halısı
hanging n. dekoratif perde
Baseball
hanging adj. başarısız olan (atış)
Chess
hanging n. askıda piyon
hanging adj. askıda (piyon)
Printery
hanging adj. asılı girintiye ilişkin
hanging adj. asılı girintiye ait
Slang
hanging n. alkol,uyuşturucu kullanılan gecenin sabahındaki his

Meanings of "hanging" with other terms in English Turkish Dictionary : 273 result(s)

English Turkish
General
hanging garden n. asmabahçe
hanging wall n. serbest kanat
hanging scaffold n. asma iskele
hanging gardens of babylon n. babilin asma bahçeleri
hanging balcony n. asma balkon
hanging garden n. asma bahçe
hanging buttress n. asma destek
hanging buttress n. uçan iskele
hanging belly n. sarkan göbek
hanging out with friends n. arkadaşlarla takılma
hanging light n. sarkan lamba
hanging light n. askı aydınlatma
hanging light n. asılı lamba
hanging light n. sarkıt lamba
hanging light n. askı lamba
hanging light n. askı tipi aydınlatma
hanging stockings by the fire n. şömine üzerine çorap asma
hanging tree n. darağacı
hangin (hanging) n. asma
hanging temple n. asılı tapınak
hanging monastery n. asılı manastır
hanging chad n. oy pusulasına takılı kalmış karton parçası
hanging rail n. askı rayı
execute by hanging v. asarak idam etmek
be executed by hanging v. asılarak idam edilmek
be hanging v. asılı kalmak
hanging down adj. dökük
cliff-hanging adj. merak uyandıran
cliff-hanging adj. meraklandıran
Phrasals
die by hanging v. asılarak ölmek
Colloquial
hanging judge n. hüküm giymiş kişileri asarak ölüme mahkum etme veya olağandışı derecede sert cezalara çarptırmakla ün salmış hakim
my life is hanging by a thread expr. hayatım pamuk ipliğine bağlı
how they hanging? exclam. ne haber?
how they hanging? exclam. nasıl gidiyor?
how they hanging? exclam. ne var ne yok?
how they hanging? exclam. her şey yolunda mı?
how're they hanging? exclam. ne haber?
how're they hanging? exclam. nasıl gidiyor?
how're they hanging? exclam. ne var ne yok?
how're they hanging? exclam. her şey yolunda mı?
how's it hanging? exclam. ne haber?
how's it hanging? exclam. nasıl gidiyor?
how's it hanging? exclam. ne var ne yok?
how's it hanging? exclam. her şey yolunda mı?
Idioms
hanging offense n. adamı ipe götürecek suç/hata/yersizlik
a hanging offence n. adamı ipe götürecek suç/hata/yersizlik
there’s a question mark (hanging) over somebody/something n. bir kişi/şey hakkında soru işaretinin olması
hanging offense n. idam cezası gerektiren hata/suç/yersizlik
a hanging offence n. idam cezası gerektiren hata/suç/yersizlik
there’s a question mark (hanging) over somebody/something n. akılda şüpheler olması
an axe hanging over (someone or something) n. işini kaybetme tehdidi/tehlikesi
an axe hanging over (someone or something) n. kovulma tehdidi/tehlikesi
an axe hanging over (someone or something) n. bitme tehdidi/tehlikesi
an axe hanging over (someone or something) n. yerle bir olma tehdidi/tehlikesi
an axe hanging over (someone or something) n. suya düşme tehdidi/tehlikesi
an ax hanging over (someone or something) n. işini kaybetme tehdidi/tehlikesi
an ax hanging over (someone or something) n. kovulma tehdidi/tehlikesi
an ax hanging over (someone or something) n. bitme tehdidi/tehlikesi
an ax hanging over (someone or something) n. yerle bir olma tehdidi/tehlikesi
an ax hanging over (someone or something) n. suya düşme tehdidi/tehlikesi
an axe hanging over someone n. işini kaybetme tehdidi/tehlikesi altında
an axe hanging over someone n. kovulma tehdidi/tehlikesi altında
an axe hanging over something n. bitme tehdidi/tehlikesi
an axe hanging over something n. yerle bir olma tehdidi/tehlikesi
an axe hanging over something n. suya düşme tehdidi/tehlikesi
an ax hanging over something n. bitme tehdidi/tehlikesi
an ax hanging over something n. yerle bir olma tehdidi/tehlikesi
an ax hanging over something n. suya düşme tehdidi/tehlikesi
hanging offense n. adamı ipe götürecek suç/hata/yanlışlık
hanging offense n. idam cezası gerektiren suç/hata/yanlışlık
a question mark hanging over somebody/something n. biri/bir şey hakkında akıllardaki şüphe
a question mark hanging over somebody/something n. biri/bir şey hakkında soru işareti
a question mark hanging over somebody/something n. biri/bir şey hakkında bir şüphe/kuşku
a hanging offence n. adamı ipe götürecek suç/hata
a hanging offence n. idam cezası gerektiren hata/suç
low-hanging fruit n. kolay ulaşılabilir hedef
paper hanging n. karşılıksız çek yazma
paper hanging n. sahte çek düzenleme
leave hanging v. askıda bırakmak
be left hanging in the air v. askıda olmak
be left hanging in midair v. askıda olmak
like a sword of damocles hanging over the head v. başında demokles'in kılıcı gibi sallanmak
leave something hanging v. bir şeyi askıya/beklemeye almak
have something hanging over one's head v. canını sıkan birşey olmak
leave someone hanging in midair v. iki arada bir derede bırakmak
keep someone hanging in midair v. iki arada bir derede bırakmak
have something hanging over one's head v. kafasını kurcalayan birşey olmak
stand there with one's bare face hanging out v. orta yerde kalakalmak
leave someone hanging in midair v. sürüncemede bırakmak
keep someone hanging in midair v. sürüncemede bırakmak
stand there with one's bare face hanging out v. sap gibi kalmak
be left hanging in the air v. (sorun vb) çözülmemiş olmak
be left hanging in midair v. (sorun vb) çözülmemiş olmak
be hanging over (one) v. canını sıkmak
be hanging over (one) v. (endişeden, üzüntüden) uyutmamak
be hanging over (one) v. endişelendirmek
be hanging on by (one's) fingertips v. parmak ucuyla tutunmak
be hanging on by (one's) fingertips v. zar zor tutunmak
be hanging on by (one's) fingertips v. dişiyle tırnağıyla tutunmak
be hanging on by (one's) fingertips v. ucu ucuna dayanmak
be hanging on by (one's) fingertips v. zar zor dayanmak
be hanging on by your fingertips v. dişiyle tırnağıyla tutunmak
be hanging on by your fingertips v. ucu ucuna dayanmak
be hanging on by your fingertips v. zar zor dayanmak/tutunmak
be hanging on by your fingernails v. dişiyle tırnağıyla tutunmak
be hanging on by your fingernails v. ucu ucuna dayanmak
be hanging on by your fingernails v. zar zor dayanmak/tutunmak
be hanging over (one's) head v. canını sıkmak
be hanging over (one's) head v. endişelendirmek
be hanging over (one's) head v. başına bela olmak
be hanging over your head v. canını sıkmak
be hanging over your head v. endişelendirmek
be hanging over your head v. başına bela olmak
be hanging over you v. canını sıkmak
be hanging over you v. endişelendirmek
be hanging over you v. başına bela olmak
be left hanging (in the air) v. askıda olmak/kalmak
be left hanging (in the air) v. havada kalmak
be left hanging (in the air) v. çözümlenmemiş olmak
be left hanging (in the air) v. değinilmemiş olmak
be left hanging (in the air) v. çözümsüz kalmak
be left hanging (in midair) v. askıda olmak/kalmak
be left hanging (in midair) v. havada kalmak
be left hanging (in midair) v. çözümlenmemiş olmak
be left hanging (in midair) v. değinilmemiş olmak
be left hanging (in midair) v. çözümsüz kalmak
have hanging over head v. canını sıkan bir şey olmak
have hanging over head v. kafasını kurcalayan bir şey olmak
keep (one) hanging (in midair) v. (birini) doğru dürüst haberdar etmemek
keep (one) hanging (in midair) v. (birini) merakta bırakmak/koymak
keep (one) hanging (in midair) v. (birini) meraklandırmak
keep (one) hanging (in midair) v. (birini) sürüncemede bırakmak
keep (one) hanging (in midair) v. (birini) havada/askıda bırakmak
keep (one) hanging (in midair) v. (birinin) işini/durumunu yarım bırakmak
keep (one) hanging (in midair) v. (birinin) işini/durumunu belirsiz bırakmak
keep (one) hanging (in midair) v. (birinin) işini/durumunu sonuçsuz bırakmak
leave (one) hanging v. (birini) habersiz bırakmak
leave (one) hanging v. (birini) merakta bırakmak
leave (one) hanging v. (birini) ortada bırakmak
leave (one) hanging v. (birini) yarı yolda bırakmak
leave (one) hanging v. (birini) havada bırakmak
leave (one) hanging in midair v. (birini) habersiz bırakmak
leave (one) hanging in midair v. (birini) merakta bırakmak
leave (one) hanging in midair v. (birini) ortada bırakmak
leave (one) hanging in midair v. (birini) yarı yolda bırakmak
leave (one) hanging in midair v. (birini) havada bırakmak
hanging fire adj. rötarlı
hanging fire adj. geciktirilmiş
hanging fire adj. gecikmeli
hanging fire adj. muallak
hanging fire adj. sallantıda
hanging fire adj. askıda
hanging in chains adj. tutsak
hanging in chains adj. mahkum
hanging in chains adj. zincire vurulmuş
(one's) tongue is hanging out expr. dili damağı kurumuş
someone's tongue is hanging out expr. canının çekmesi
(one's) tongue is hanging out expr. dili damağına yapışmış
someone's tongue is hanging out expr. ağzının suyunun akması
low-hanging fruit expr. çocuk oyuncağı
the noose is hanging expr. hazırlıklar tamam
the noose is hanging expr. tüm hazırlıklar tamam
the noose is hanging expr. her şey tamam
the noose is hanging expr. her şey hazır
with (one's) bare face hanging out expr. sap gibi kalmış
with (one's) bare face hanging out expr. boş boş bakakalmış
with (one's) bare face hanging out expr. mal gibi kalakalmış
Speaking
are we hanging out tonight? expr. akşam takılıyor muyuz?
not too bad just hanging in there expr. iyidir nasıl olsun işte yuvarlanıp gidiyoruz
I'm hanging in there expr. idare ediyorum
stop hanging out with them expr. onlarla takılmaktan vazgeç
stop hanging out with them expr. onlarla takılmayı bırak
it's so nice to see you hanging around again expr. seni yeniden buralarda takılırken görmek çok güzel
I'm hanging up the phone expr. telefonu kapatıyorum
I'm hanging in there expr. yuvarlanıp gidiyorum işte
Trade/Economic
low-hanging fruit n. satın alımı yatırım fırsatı sunan firma
low-hanging fruit n. avantaj firması
Law
palestinian hanging n. filistin askısı
Technical
hanging fuse n. asma sigortası
hanging furnace n. asılı fırın
hanging load n. asılma ağırlığı
hanging guide n. askı yolluğu
hanging post truss n. asma babalı makas
hanging bearing n. asma yatak
hanging fuse n. süspansiyon sigorta
hanging furnace n. tıkanık fırın
hanging furnace n. yüklenti inişi gecikmiş fırın
hanging of burden n. yüklenti asılması
hanging compass n. asılı pusula
Computer
hanging indentation n. asıl paragraf
hanging indent n. asılı girinti
hanging indent n. girintili içerleklik
both hanging adj. her iki yanda asılı
decrease hanging indent expr. asılı girintiyi azalt
increase hanging indent expr. asılı girintiyi artır
hanging up expr. bağlantı kapatıyor
hanging up expr. kapatılıyor
left hanging expr. solda asılı
right hanging expr. sağda asılı
Informatics
hanging indent n. asılı girinti
hanging indent n. ters içerlek
hanging indentation n. ters içerleklik
Textile
hanging pocket n. torbalı cep
hanging sleeves n. ispanyol kol
hanging sleeves adj. ispanyol kollu
Architecture
hanging stairs n. asma merdiven
hanging rail n. menteşe rayı
hanging rail n. menteşe sereni
hanging stile n. kapı asma dikmesi
Construction
tile hanging n. dik bir yüzeye fayans döşeme
hanging toilet bowl n. asma klozet
hanging stairs n. asma merdiven
hanging support n. asma mesnet
hanging shingling n. düşey düz kiremit kaplama
hanging post n. kapı asma dikmesi
hanging stairs n. konsol merdiven
hanging stile n. menteşe sereni
hanging stair v. asma basamak
wallpaper hanging v. kağıt kaplamak
hanging stair v. konsol basamak
Automotive
hanging pit jack n. askılı tip kanal krikosu
Transportation
strap-hanging adj. ayakta seyahat eden
strap-hanging adj. ayakta giden yolcular ile ilgili
Aeronautic
hanging glider n. asılı planör
Marine
hanging scaffold n. asma iskele
hanging rope n. kaldırma halatı
hanging culture n. kültür balığının su yüzeyinde avlanma tesisleri
hanging scaffold n. salıncak iskele
hanging rope n. tutunma halatı
Mining
hanging wall n. tavan taşı
hanging side n. eğimli maden damarının çıkıntılı kısmı
Medical
hanging drop technique n. asılı damla tekniği
Food Engineering
hanging-drop technique n. asılı damla yöntemi
hanging drop technique n. asılı damla yöntemi
Botanic
hanging geranium n. sakız sardunya
low-hanging fruit n. yere yakın yetişen meyve
low-hanging fruit n. ulaşılabilir alçaklıkta bulunan meyve
Geography
hanging valley n. asılı vadi
hanging glacier n. asılı buzul
hanging valley n. asılı koyak
hanging rock n. ohio eyaletinde yerleşim yeri
Geology
hanging valley n. asılı vadi
hanging glacial valley n. asılı buzul vadisi
hanging-wall side of the fault n. fayın tavan bloğu
hanging wall n. fay sistemlerinde tavan blok
hanging wall n. tavan blok
Sport
hanging ten n. sörfte sörfçünün sörf tahtasının ucuna doğru yaptığı manevra hareketi
Chess
hanging pawn n. askıda piyon
Theatre
hanging-iron n. asılı çubuk
hanging-ligth n. asılı ışıldak dizisi
Printery
hanging indentation n. asılı girintileme
hanging indention n. asılı girinti
Entomology
hanging fly n. asılı sinek
hanging fly n. bittacidae familyasına ait sinek
Slang
low hanging fruit n. kolay lokma
low hanging fruit n. kolay hedef
be hanging in limbo v. sürüncemede kalmak
hanging in there like a hair in a biscuit adj. (istenmediği halde) sürüp giden
hanging in there like a hair in a biscuit adj. takılıp kalmış
hanging on like a hair in a biscuit adj. (istenmediği halde) sürüp giden
hanging on like a hair in a biscuit adj. takılıp kalmış
hanging in there like a hair in a biscuit expr. eh işte idare eder
how's it hanging? expr. ne haber?
hanging in there like a hair in a biscuit expr. fena değil, iyiyim
hanging in there like a hair in a biscuit expr. idare eder, yuvarlanıp gidiyorum
hanging on like a hair in a biscuit expr. fena değil, iyiyim
hanging on like a hair in a biscuit expr. idare eder, yuvarlanıp gidiyorum
how they hanging? expr. ne haber?
how they hanging? expr. nasıl gidiyor?
how they hanging? expr. ne var ne yok?
British Slang
how's it hanging? expr. ne var ne yok?
how's it hanging? expr. nasıl gidiyor?
Star Wars
hanging gardens n. asmabahçeler