mecazen - Turkish English Dictionary
History

mecazen



Meanings of "mecazen" in English Turkish Dictionary : 7 result(s)

Turkish English
General
mecazen fig. (figuratively) n.
mecazen metaphorically adv.
mecazen parabolically adv.
mecazen figurally [obsolete] adv.
mecazen figuratively adv.
Colloquial
mecazen figuratively speaking adv.
mecazen figure of speech expr.

Meanings of "mecazen" with other terms in English Turkish Dictionary : 75 result(s)

Turkish English
General
(mecazen) kapak choke pear [obsolete] n.
(mecazen) artık kullanılmayan eşyaların konulduğu depo graveyard n.
(mecazen) ağırlık gravitas n.
(mecazen) cevher gravitas n.
(mecazen) önem gravitas n.
(mecazen) boynuz oxhead n.
(mecazen) parazit disquieter n.
(mecazen) kol kası pipes n.
(mecazen) pazu pipes n.
(mecazen) uçurumun kıyısı cliff n.
(mecazen) çöl sands n.
(mecazen) kirli çamaşırlar dirt n.
(mecazen) kirli çamaşırlar dirty linen n.
(mecazen) haşlama fire n.
(mecazen) parlama fireworks n.
(mecazen) hukuk sistemi gavel n.
(mecazen) dur-kalklarla tıkanan ana cadde parking lot [us] n.
(mecazen) yuva roof n.
(mecazen) kendini haşlama self-flagellation n.
(mecazen) haşlama siserara [dialect] n.
(mecazen) haşlama siserary [dialect] n.
(mecazen) dolap slenter n.
(mecazen) tulumbacı suburb roister n.
(mecazen) küçük balık minnow n.
(mecazen) büyülemek haunt v.
(mecazen) dalgalanmak marcel v.
(mecazen) el sallamak marcel v.
(mecazen) kumar oynamak luck (out) v.
(mecazen) kumar oynamak luck (through) v.
(mecazen) kumar oynamak luck (it) v.
(mecazen) bir şeye dalmak clap v.
(mecazen) pençelerini göstermek claw v.
(mecazen) alevlendirmek ignite v.
(mecazen) kırmak cut v.
(mecazen) kuyruğuna basmak pick v.
(mecazen) parlatmak pot v.
(mecazen) alevlenmek fire up [obsolete] v.
(mecazen) haşlamak flog v.
(mecazen) ava çıkmak shop v.
(mecazen) kötü kokmak smell v.
(mecazen) koyun gibi ovine adj.
(mecazen) antika didine adj.
(mecazen) kirli scrofulous adj.
(mecazen) bir acayip pretty adj.
Phrasals
(mecazen) iteklemek bear on v.
Phrases
(mecazen) yok pahası song n.
(mecazen) cüzi miktar song n.
Colloquial
(mecazen) sille a smack in the face n.
(mecazen) sille a smack in the eye n.
(mecazen) sert tokat a smack in the face n.
(mecazen) sert tokat a smack in the eye n.
(mecazen) tıkanma noktası chopping block n.
(mecazen) cinsel organlar danger zone n.
(mecazen) yerden yere vurmak bash v.
(mecazen) linç etmek bash v.
(mecazen) dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek murder v.
(mecazen) haddini bildirmek murder v.
(mecazen) fırçalamak murder v.
(mecazen) silip süpürmek murder [uk] v.
(mecazen) bir çırpıda bitirmek murder [uk] v.
(mecazen) ırzına geçmek murder [uk] v.
(mecazen) dansöz gibi kıvırmak dance v.
mecazen söylersek figuratively speaking expr.
Idioms
(mecazen) surata tokat yeme a slap in the face n.
(mecazen) surata tokat yeme a slap in the eye n.
(mecazen) sille smack in the face n.
(mecazen) sille a slap in the face n.
(mecazen) sille a slap in the eye n.
(mecazen) sert tokat smack in the face n.
(mecazen) balkon a spare tyre n.
(mecazen) zamanı geriye almak rewind the clock v.
Literature
(mecazen) bir derece kolay anlaşılır semipellucid adj.
(mecazen) epey açık semipellucid adj.
Archaic
(mecazen) törpülemek polish v.
Slang
(mecazen) maytap rib n.