ortalık - Turkish English Dictionary
History

ortalık



Meanings of "ortalık" in English Turkish Dictionary : 3 result(s)

Turkish English
General
ortalık surroundings n.
ortalık the world around n.
ortalık things n.

Meanings of "ortalık" with other terms in English Turkish Dictionary : 85 result(s)

Turkish English
General
ortalık karıştırıcı troublemaker n.
ortalık karıştıran kimse disturbant n.
ortalık ağarmak break v.
ortalık kararmak fall v.
ortalık kararmak close in v.
ortalık karıştırmak stir v.
ortalık kararmak get dark v.
ortalık kararmadan before dark adv.
ortalık karardıktan sonra after dark adv.
ortalık yerde in public adv.
Phrases
ortalık kararmadan while it is light expr.
tam ortalık kızıştığında in the heat of (something) expr.
ortalık alevlendiğinde when the balloon goes up expr.
ortalık alevlendiğinde/alevlenmeden before the balloon goes up expr.
Proverb
özel aile sorunlarını ortalık yerde konuşma do not wash your dirty linen in public
Colloquial
ortalık çok karışacak all hell will break loose expr.
ortalık karışır all hell breaks loose expr.
ortalık birbirine girer all hell breaks loose expr.
ortalık karışır all hell breaks out expr.
ortalık birbirine girer all hell breaks out expr.
Idioms
(bir yerde) ortalık karışmak be up for grabs v.
(bir yerde) ortalık tam bir karmaşaya/kaosa bürünmek be up for grabs v.
(birini/bir şeyi) ortalık yerde saklamak/kamufle etmek hide (someone or something) in plain view v.
herkesin görebileceği bir yerde/ortalık yerde kamufle olmak hide in plain view v.
özel aile sorunlarını ortalık yerde konuşmak wash your dirty linen in public v.
ortalık durulunca when the dust settles adv.
ortalık sakinleşince when the dust settles adv.
ortalık durulunca when the dust settles expr.
ortalık yatışınca when the dust settles expr.
ortalık durulduktan sonra after the dust has settled expr.
ortalık yatışınca after the dust settles expr.
ortalık karışır the fur flied expr.
ortalık yatıştıktan sonra after the dust has settled expr.
ortalık süt liman the coast is clear expr.
ortalık sakinleşip herkes kendine geldikten sonra after the dust has settled expr.
ortalık karışacak a storm is brewing expr.
ortalık yatışınca after/when the dust settles expr.
ortalık karışır all hell breaks/is let loose expr.
ortalık birbirine girer all hell breaks/is let loose expr.
ortalık karıştı all hell broke loose expr.
ortalık birbirine girdi all hell broke loose expr.
ortalık karıştı all hell was let loose expr.
ortalık birbirine girdi all hell was let loose expr.
ortalık yatışınca after/when the dust settles expr.
ortalık karışır all hell breaks/is let loose expr.
ortalık birbirine girer all hell breaks/is let loose expr.
ortalık karıştı all hell broke loose expr.
ortalık birbirine girdi all hell broke loose expr.
ortalık karıştı all hell was let loose expr.
ortalık birbirine girdi all hell was let loose expr.
tam ortalık kızıştığında in the heat of expr.
ortalık durulunca once the dust has settled expr.
ortalık yatışınca once the dust has settled expr.
ortalık sakinleşince once the dust has settled expr.
ortalık sakinleşip herkes kendine gelince once the dust has settled expr.
ortalık birbirine girmiş the feathers fly expr.
ortalık karışmış the feathers fly expr.
ortalık birbirine girecek the feathers will fly expr.
ortalık karışacak the feathers will fly expr.
ortalık birbirine girecek the fur will fly expr.
ortalık karışacak the fur will fly expr.
ortalık birbirine girecek the sparks will fly expr.
ortalık karışacak the sparks will fly expr.
ortalık karışacak the fur will fly expr.
ortalık birbirine girecek the fur will fly expr.
ortalık karışacak there's trouble brewing expr.
ortalık durulunca when the dust has settled expr.
ortalık yatışınca when the dust has settled expr.
ortalık sakinleşip herkes kendine gelince when the dust has settled expr.
ortalık sakinleşince when the dust has settled expr.
Speaking
ortalık dağınık kusura bakmayın sorry for the mess expr.
ortalık yatışıncaya kadar until things calm down expr.
ortalık yatışana kadar until things calm down expr.
ortalık karışık things are crazy expr.
ortalık yatışınca when the dust settles expr.
ortalık kararıyor it's getting dark expr.
ortalık bir hayli karışık things are pretty crazy expr.
Slang
ortalık malı garden tool n.
ortalık malı (kadın) the town bicycle n.
ortalık malı (kadın) the village bicycle n.
ortalık karıştırıcı kimse stirrer n.
ortalık yerde sevişmek mush v.
ortalık karışıyor things are getting hairy expr.
ortalık kızışıyor things are getting hairy expr.
Modern Slang
ortalık birbirine girmiş all hell has broken loose expr.