Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Synonyms
Sentences
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Turkish - English
French - English
Spanish - English
German - English
Hide
Details
Clear
History :
tramvay
english style
yazlık giysiler
maddi hale getirilmemiş
oturacak
History
Sentences
Meanings of
"oturacak"
in English Turkish Dictionary : 1 result(s)
Category
Turkish
English
General
1
General
oturacak
seat
n.
Meanings of
"oturacak"
with other terms in English Turkish Dictionary : 21 result(s)
Category
Turkish
English
Common Usage
1
Common Usage
oturacak yer
seat
n.
The train was so crowded that none of us could get a
seat.
Tren o kadar kalabalıktı ki hiçbirimiz
oturacak yer
bulamadık.
More Sentences
General
2
General
oturacak yer
seat
n.
The train was so crowded that none of us could get a
seat.
Tren o kadar kalabalıktı ki hiçbirimiz
oturacak yer
bulamadık.
More Sentences
3
General
oturacak yer
seating
n.
All the
seating
areas are taken.
Tüm
oturma yerleri
tutulmuş.
More Sentences
4
General
sıra (kilisede oturacak)
pew
n.
5
General
parlementoda bağımsızların oturacak yerleri
cross-bench
n.
6
General
oturacak yer
pew
n.
7
General
oturacak yer
place
n.
8
General
arkası kabarık ve yüksek oturacak yeri ise geniş koltuk
winged chair
n.
9
General
arkası kabarık ve yüksek oturacak yeri ise geniş koltuk
wing chair
n.
10
General
arkası kabarık ve yüksek oturacak yeri ise geniş koltuk
grandfather chair
n.
11
General
koltuk/oturacak yer bulmak
find a seat
v.
12
General
oturacak alan sağlamak
seat
v.
13
General
oturacak yeni bir yer vermek
seat
v.
14
General
üzerine gevşek/sarkık bir biçimde oturacak şekilde tasarlanmış
throwover
adj.
15
General
sürekli bir tabana oturacak şekilde
on a sustainable basis
adv.
Proverb
16
Proverb
usta, yaptığı evde oturacak kadar zengin değildir
fools build houses and wise men live in them
Colloquial
17
Colloquial
(bir şeyi yapmaya) oturacak olmak
be after (doing something)
v.
Electric
18
Electric
(fiş veya priz) tek yönde birbirine oturacak tasarımlı
polarized [us]
adj.
Marine
19
Marine
genellikle bir direğe bağlanıp diğer bir direğin ucuna oturacak şekilde sokulmuş kütük
saddle
n.
Dentistry
20
Dentistry
(çeneyi) diş tüberkülleri üst üste oturacak şekilde kapatmak
occlude
v.
Religious
21
Religious
kilisede oturacak yer
desk [scotland]
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of oturacak
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy