sonucu olan - Turkish English Dictionary
History

sonucu olan



Meanings of "sonucu olan" in English Turkish Dictionary : 6 result(s)

Turkish English
General
sonucu olan consequent adj.
sonucu olan consequential adj.
sonucu olan resultant adj.
sonucu olan consectary adj.
sonucu olan corollary adj.
sonucu olan sequential adj.

Meanings of "sonucu olan" with other terms in English Turkish Dictionary : 60 result(s)

Turkish English
General
bir rastlantı sonucu vaki olan fortuitousness n.
sonucu şüpheli olan önemli ve zor iş enterprize n.
ölüm (kaza sonucu olan) fatality n.
özellikle yangın sonucu olan kırım holocaust n.
avcı türlerin tadını sevmedikleri veya kendileri için zehirli olan bir hayvanla karıştırması sonucu avlanmaktan kurtulan, genellikle yenilebilir ve zararsız hayvan mimic n.
sonucu en küçük olan şey minim n.
sonucu olan tavır importance n.
daha büyük veya önemli bir şeyin sonucu olan durum incident n.
rastlantı sonucu olan fortuitous adj.
saldırı sonucu olan violent adj.
-in sonucu olan resultant adj.
rastlantı sonucu olan accidental adj.
rastlantı sonucu olan causeless adj.
kültürel etkileşimin/bir kültürün başka bir kültürden aldığı tesirlerin sonucu olan acculturational adj.
kültürel etkileşimin/bir kültürün başka bir kültürden aldığı tesirlerin sonucu olan acculturative adj.
bir olay veya durumun dolaylı fakat kaçınılmaz sonucu olan knock-on adj.
sonucu belirsiz olan wide-open adj.
doğrudan sonucu olan gut adj.
istenen sonucu elde etmek için ilgili ögelerin miktarında tasarruflu olan oeconomical adj.
belirli sonucu olan open-and-shut adj.
bir sonucu olan implicated adj.
belirli bir sonucu vermesi kesin olan good (for) adj.
olumsuz sonucu olan dim adj.
belirsiz sonucu olan dim adj.
yetiştirme sonucu olan nurtural adv.
yetiştirilme sonucu olan nurtural adv.
Idioms
sonucu çok az farkla belli olan yarış/seçim close call n.
sonucu baştan belli olan dava a cut-and-dried case n.
birden bire kesilip sonucu hüsran olan eylem abortive action n.
sonucu/çözümü asla bilinemeyecek olan şey the lady or the tiger n.
Law
bir ihmalin doğal sonucu olan zararlar general damages n.
ihmal sonucu başkasının zarar görmesine neden olan suç criminal negligence n.
ihmal sonucu başkasının zarar görmesine neden olan suç culpable negligence n.
üçüncü bir kişiye yapılan bilinçli yanlış bir ifade sonucu ekonomik zarara sebep olan haksız fiil injurious falsehood n.
üçüncü bir kişiye yapılan bilinçli yanlış bir ifade sonucu ekonomik zarara sebep olan haksız fiil malicious falsehood n.
belge veya törenle resmileştirilmeksizin karşılıklı onay sonucu olan consensual adj.
Tourism
havayolu şirketlerinin kapasite fazlası satışı sebebiyle uçakta yer olmaması ve; bunun sonucu olarak bileti alınmış olan bazı yolcuların uçağa kabul edilmemesi dolayısıyla verilen tazminat denied boarding compensation n.
Technical
aşırı yüklenme sonucu kaçağa neden olan akım kanalı electric breakdown n.
Medical
radyasyon sonucu olan omurilik hasarı radiation-induced myelopathy n.
konrairritan uygulama sonucu olan durum counter irritation n.
hiperosmolarite sonucu olan hyperosmolar adj.
Anatomy
(kalıtsal ya da türeme sonucu) disk şeklinde olan metadiscoidal adj.
siyatik sonucu olan sciatical adj.
Pathology
dilin altındaki mukoza zarının hareketi sınırlayacak ölçüde kısa olması sonucu olan doğuştan bir bozukluk ankyloglossia n.
dilin altındaki mukoza zarının hareketi sınırlayacak ölçüde kısa olması sonucu olan doğuştan bir bozukluk tongue tie n.
gümüş veya gümüş tuzları ile zehirlenme sonucu cildin grileşmesine neden olan hastalık argyrism n.
gümüş veya gümüş tuzları ile zehirlenme sonucu cildin grileşmesine neden olan hastalık argyria n.
midedeki asit salgılayan hücreleri uyararak aşırı asit üretimi sonucu sindirim sisteminde ülsere sebep olan bir pankreas tümörü zollinger-ellison syndrome (zes) n.
hastalık sonucu kıl benzeri lifleri olan anlamındaki son ek -thrix suf.
Pharmaceutics
morfin zehirlenmesi sonucu oluşan solunum depresyonunu önleyen ve ağrı kesici etkileri olan bir ilaç markası lorfan® n.
morfin zehirlenmesi sonucu oluşan solunum depresyonunu önleyen ve ağrı kesici etkileri olan bir ilaç levallorphan n.
Logic
nedenleri kendisinden önce gelen bir tasımın sonucu olan tasım episyllogism n.
Statistics
istatistiksel bir deneyde bir sonucu çıkarması daha az veya daha fazla muhtemel olan biased adj.
Religious
(teolojide) adem ve havva'nın cennet bahçesi'ndeki yasaklı meyveyi yemesi sonucu insanlığın başlangıçta var olan masumiyetini ve mutluluğunu kaybetmesi fall n.
(musevilik'te) masora alimlerinin çalışmaları sonucu geliştirilmiş olan metin eleştirisi ve yorumlama sistemi masoretic adj.
Geology
(kaya) mevcut halini yaşayan organizmaların hareketi sonucu almış olan bioclastic adj.
Art
adalet heykelinin gözlerinde takılı olan göz bağı sebebiyle kendisine teklif edilen rüşvetleri görmemesinin sonucu olan kör adalet blind justice n.
Archaic
rastlantı sonucu olan temerarious adj.
Slang
evlilik dışı aşk sonucu olan çocuk love child n.
sonucu önceden belli olan bir yarışı kazanmak go off [australia] v.