speaking - Turkish English Dictionary
History

speaking

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "speaking" in Turkish English Dictionary : 10 result(s)

English Turkish
General
speaking n. tekellüm
speaking n. konuşma
speaking n. söyleme
speaking adj. canlı
speaking adj. etkileyici
speaking adj. dokunaklı
speaking adj. akıcı
speaking adj. berrak
speaking adj. konuşan
speaking interj. olarak konuşmak gerekirse

Meanings of "speaking" with other terms in English Turkish Dictionary : 235 result(s)

English Turkish
General
public speaking n. kamuya yönelik konuşma
scientifically speaking n. bilimsel olarak konuşmak gerekirse
way of speaking n. söyleyiş
generally speaking n. genel anlamda
speaking speed n. konuşma hızı
english speaking countries n. ingilizce konuşan ülkeler
french-speaking west n. fransızca konuşulan batı
speaking skill n. konuşma becerisi
time of speaking n. konuşma zamanı
time of speaking n. konuşma anı
arabic-speaking countries n. arapça konuşulan ülkeler
loosely speaking n. detaya girmeden konuşma
loosely speaking n. geniş anlamda konuşma
listening and speaking n. dinleme ve konuşma
style of speaking n. konuşma üslubu
style of speaking n. konuşma biçimi
manner of speaking n. konuşma üslubu
manner of speaking n. konuşma biçimi
selective speaking n. seçici konuşma
evil speaking n. başkaları hakkında kötü konuşma
a speaking acquaintance n. selamdan öteye geçmeyen tanışıklık
a speaking acquaintance n. tanışıklığı olma
home-speaking n. doğrudan, etkili ve ikna edici konuşma
plain speaking n. açık konuşma
public speaking n. topluluk önünde konuşma
public speaking n. hatiplik
public speaking n. retorik
public speaking n. etkili konuşma sanatı
not to be on speaking terms v. küsüşmek
stop speaking v. susmak
be on speaking terms with v. biriyle selamlaşıp konuşmak
be on speaking terms v. konuşmak
excel at public speaking v. topluluk/insanların/kalabalık önünde hitabeti/konuşma yapmakta iyi/olmak
be good at public speaking v. topluluk/insanların/kalabalık önünde hitabeti/konuşma yapmakta iyi/olmak
be not on speaking terms v. biriyle küs olmak
be not on speaking terms v. biriyle dargın olmak
to never stop speaking highly of something/someone v. anlata anlata bitirememek
can't help speaking highly of something/someone all the time v. anlata anlata bitirememek
be on speaking terms v. birbirini az tanımak
be on speaking terms v. merhaba-merhaba düzeyinde olmak
french-speaking adj. fransızca konuşan
evil-speaking adj. kötüleyen
french-speaking adj. fransızca konuşulan
portuguese speaking adj. portekizce konuşan
non-turkish speaking adj. türkçe konuşmayan
non-turkish speaking adj. türkçe konuşamayan
russian-speaking adj. rusça konuşan
russian-speaking adj. rusça konuşulan
english-speaking adj. ingilizce konuşabilen
english-speaking adj. ingilizce bilen
kannada-speaking adj. kannada dilini konuşabilen
japanese-speaking adj. japonca konuşan
japanese-speaking adj. japonca bilen
livonian-speaking adj. livonyaca konuşabilen
plain-speaking adj. açık konuşan
plain-speaking adj. dobra konuşan
plain-speaking adj. içten
plain-speaking adj. samimi
german-speaking adj. almanca konuşan
italian-speaking adj. italyanca konuşabilen
oscan-speaking adj. oscan dilini konuşabilen
siouan-speaking adj. siyu dilini bilen
siouan-speaking adj. siyu dilini konuşan
siouan-speaking adj. siyu dilinde iletişim kuran
slow-speaking adj. yavaş konuşan
in a manner of speaking adv. sözgelişi
anatomically speaking adv. anatomik olarak konuşursak
broadly speaking adv. genellikle
in a manner of speaking adv. bir anlamda
strictly speaking adv. açıkçası
in a manner of speaking adv. bir manada
in a manner of speaking adv. sözün gelişi
broadly speaking adv. kabaca
strictly speaking adv. kurallara bakılırsa
broadly speaking adv. yaklaşık
frankly speaking adv. açıkçası
strictly speaking adv. gerçekte
properly speaking adv. gerçekte
strictly speaking adv. aslında
properly speaking adv. aslında
speaking of which adv. tesadüfen
speaking of which adv. bu arada
concretely speaking adv. fiziksel anlamda konuşursak
frankly speaking adv. doğrusu
strictly speaking adv. doğrusu
speaking of prep. demişken
speaking of prep. tam sözederken
speaking of prep. bahsederken
Phrases
speaking as someone expr. yapmış/yaşamış biri olarak
speaking as someone expr. bu konudaki deneyimlerine/tecrübelerine göre
frankly speaking expr. açık söylemek gerekirse
strictly speaking expr. aslını söylemek gerekirse
properly speaking expr. aslını söylemek gerekirse
speaking of expr. bundan hazır söz etmişken
speaking for myself expr. bence
speaking candidly expr. dürüstçe söylemek gerekirse
frankly speaking expr. dürüst olmak gerekirse
speaking of expr. demişken
speaking candidly expr. dürüstçe söylemem gerekirse
speaking quite candidly expr. doğruyu söylemek gerekirse
speaking candidly expr. doğruyu söylemek gerekirse
strictly speaking expr. doğrusunu söylemek gerekirse
speaking quite candidly expr. dürüstçe söylemek gerekirse
speaking quite candidly expr. dürüstçe söylemem gerekirse
speaking of expr. hazır bahsetmişken
speaking of expr. gelince
speaking of expr. lafı gelmişken
speaking of expr. konusu açılmışken
speaking of expr. lafı açılmışken
roughly speaking expr. kabaca söylemek gerekirse
speaking of expr. sözü gelmişken
speaking of expr. söz bundan açılmışken
in a manner of speaking expr. tabiri caizse
commercially speaking expr. ticari anlamda
speaking of expr. -den bahsetmişken
speaking of expr. -e gelince
speaking of which expr. yeri gelmişken
in a manner of speaking expr. yerinde söylemek gerekirse
Colloquial
figuratively speaking adv. mecazen
strictly speaking expr. aslına bakarsan
speaking of this expr. bundan söz etmişken
strictly speaking expr. doğrusunu istersen
in a matter of speaking expr. deyim yerindeyse
speaking of which expr. hazır lafı açılmışken
speaking for myself expr. kendi adıma
whom am I speaking to? expr. kimle görüşüyorum?
whom am I speaking with? expr. kiminle görüşüyorum?
speaking for myself expr. kendim için konuşursam
in a manner of speaking expr. öyle de denebilir
whom am I speaking with? expr. kimle görüşüyorum?
figuratively speaking expr. mecazen söylersek
to whom am I speaking? expr. kiminle görüşüyorum?
to whom am I speaking? expr. kimle görüşüyorum?
with whom am I speaking? expr. kimle görüşüyorum?
with whom am I speaking? expr. kiminle görüşüyorum?
whom am I speaking to? expr. kiminle görüşüyorum?
speaking for myself expr. kendim için konuşacak olursam
speaking for oneself expr. kendi için konuşacak olursa
speaking for oneself expr. birine göre
speaking for oneself expr. kendi adına
speaking of (something) expr. (bir şey) demişken
speaking of (something) expr. (bir şeyden) konu açılmışken
speaking of (something) expr. (bir şeyden) bahsetmişken
speaking of (something) expr. (bir şeyle) ilgili olarak
speaking of (something) expr. (bir şey) konusunda
Idioms
be not on speaking terms (with someone) v. birine dargın/küskün olmak
be on speaking terms (with somebody) v. (biriyle) tanış olmak
be on speaking terms (with somebody) v. (biriyle) merhaba-merhaba düzeyinde olmak
be on speaking terms (with somebody) v. (birini) az tanımak
be on speaking terms (with somebody) v. (biriyle) selamlaşma düzeyinde tanışmak
be on speaking terms (with somebody) v. (biriyle) barışmak
be on speaking terms (with somebody) v. (biriyle) tekrar konuşmaya başlamak
be on speaking terms (with somebody) v. (biriyle) muhabbeti olmak
be speaking out of both sides of (one's) mouth v. ikili oynamak
be speaking out of both sides of (one's) mouth v. iki tarafı da idare etmek
be speaking out of both sides of (one's) mouth v. iki tarafı birden idare etmek
speaking quite frankly expr. dürüst olmak gerekirse
on speaking terms expr. (biriyle) selamlaşıp konuşan
on speaking terms expr. (birbiriyle) tanış
on speaking terms expr. merhaba-merhaba düzeyinde
on speaking terms expr. (birbirini) az tanıyan
on speaking terms expr. barışmış
relatively speaking expr. nispeten
relatively speaking expr. ortalama olarak
relatively speaking expr. görece
relatively speaking expr. diğerlerine nazaran
Speaking
roughly speaking n. aşağı yukarı
frankly speaking expr. açıkcası
they aren't on speaking terms expr. araları açık
frankly speaking expr. açık konuşmak gerekirse
speaking of which expr. aklıma gelmişken
I wouldn't be speaking to you if I had another choice expr. başka seçeneğim olsa sizinle konuşmazdım
personally speaking expr. bana kalırsa
why have you stopped speaking? expr. neden sustun?
you have no idea who you are speaking with expr. kiminle konuştuğunun farkında değilsin
personally speaking expr. kişisel konuşuyorum
speaking of which expr. laf arasında
who am I speaking with? expr. kiminle konuşuyorum?
who am I speaking with? expr. kiminle görüşüyorum?
personally speaking expr. kanımca
speaking of expr. konu açılmışken
concretely speaking expr. somut olarak konuşursak
we were speaking of you expr. sizden bahsediyorduk
I'm speaking from experience expr. tecrübe konuşuyor burada
technically speaking expr. teknik olarak konuşmak gerekirse
technically speaking expr. teknik olarak konuşursak
Trade/Economic
public speaking n. kamuya yönelik konuşma
Politics
public speaking n. halka hitap etme
english-speaking countries n. ingilizcenin konuşulduğu ülkeler
english-speaking countries n. ingilizce konuşulan ülkeler
speaking ban n. konuşma yasağı
the cooperation council of turkish speaking states n. türk dili konuşan ülkeler işbirliği konseyi
cooperation council of turkic speaking states-turkic council n. türk devletleri teşkilatı
Institutes
the parliamentary assembly of turkish-speaking countries n. türk dili konuşan ülkeler parlamenter asamblesi
parliamentary assembly of turkic speaking countries n. türk dili konuşan ülkeler parlamenter asamblesi (turkpa)
Technical
speaking plant approach n. konuşan bitki yaklaşımı
speaking plant n. konuşan bitki
speaking tube n. kumanda borusu
Computer
resume speaking expr. konuşmayı sürdür
pause speaking expr. konuşmayı duraklat
stop speaking expr. konuşmayı durdur
stop speaking expr. konuşmayı bitir
stop speaking expr. seslendirmeyi durdur
Construction
speaking funnel n. konuşma borusu
speaking tube n. konuşma borusu
Aeronautic
this is the captain speaking n. kaptanınız konuşuyor
Marine
speaking pipe n. kumanda borusu
speaking tube n. kumanda borusu
speaking pipe n. mükaleme borusu
speaking tube n. mükaleme borusu
Psychology
speaking in tongues n. hayali konuşma
speaking in tongues n. olmayan ya da bilmediğiniz bir dilde anlamsız ya da anlamını bilmediğiniz sözcükler sarf etme
speaking in tongues n. tam anlamıyla anlaşılamayan konuşma
Social Sciences
bantu-speaking adj. bantuca konuşan
bantu-speaking adj. bantuca konuşan halka ait
bantu-speaking adj. bantuca konuşan halka dair
Education
advanced speaking class n. ileri seviye konuşma sınıfı
speaking skill n. konuşma beceresi
Linguistics
teaching speaking n. konuşma öğretimi
speaking test n. konuşma sınavı
ethnography of speaking n. konuşma kullanım bilgisi
turkic-speaking adj. türk dillerini konuşabilen
icelandic-speaking adj. izlandaca konuşabilen
gaelic-speaking adj. galce konuşabilen
samoyedic-speaking adj. samoyed dilini konuşabilen
finno-ugric-speaking adj. fin-ugor dili konuşan
flemish-speaking adj. flamanca konuşan
flemish-speaking adj. flamanca konuşabilen
flemish-speaking adj. flamanca bilen
flemish-speaking adj. flamanca iletişim kurabilen
semitic-speaking adj. sami dili konuşan
Music
choral speaking n. şiir dinletisi
choral speaking n. koro dinletisi
choral speaking n. toplu okuma
Modern Slang
am I speaking chinese? expr. ben çince mi konuşuyorum? (biri söylediklerini anlamadığında şaka yollu sorulan bir soru)