| English | Turkish | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | swoop n. | ani saldırı | ||
|
The eagle caught the fish with a swoop. Kartal balığı ani bir saldırıyla yakaladı. More Sentences |
||||
| General | swoop v. | üzerine çullanmak | ||
|
Come down and collect me so that I may swoop down upon her! Aşağı inin ve beni toplayın ki onun üzerine çullanabileyim! More Sentences |
||||
| General | swoop v. | baskın yapmak | ||
|
The police swooped on the harbour to catch the human traffickers. Polis, insan kaçakçılarını yakalamak için limana baskın yaptı. More Sentences |
||||
| General | swoop n. | saldırma | ||
| General | swoop n. | üstüne çullanma | ||
| General | swoop n. | üzerine çullanma | ||
| General | swoop n. | baskın | ||
| General | swoop v. | saldırmak (kuş) | ||
| General | swoop v. | üstüne çullanmak | ||
| General | swoop v. | dalışa geçmek | ||