History

tereddüt

Meanings of "tereddüt" in English Turkish Dictionary : 43 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	tereddüt	hesitation n.
General
2	General	tereddüt	shillyshally n.
3	General	tereddüt	hesitation n.
4	General	tereddüt	compunction n.
5	General	tereddüt	oscillation n.
6	General	tereddüt	perplexity n.
7	General	tereddüt	fluctuation n.
8	General	tereddüt	wobble n.
9	General	tereddüt	quandary n.
10	General	tereddüt	vibration n.
11	General	tereddüt	hesitancy n.
12	General	tereddüt	cunctation n.
13	General	tereddüt	suspense n.
14	General	tereddüt	puzzle n.
15	General	tereddüt	reluctance n.
16	General	tereddüt	uncertainty n.
17	General	tereddüt	waver n.
18	General	tereddüt	irresolution n.
19	General	tereddüt	hesitance n.
20	General	tereddüt	scruple n.
21	General	tereddüt	demurral n.
22	General	tereddüt	indecision n.
23	General	tereddüt	indetermination n.
24	General	tereddüt	doubt n.
25	General	tereddüt	vacillation n.
26	General	tereddüt	reservation n.
27	General	tereddüt	pause n.
28	General	tereddüt	incertitude n.
29	General	tereddüt	shilly-shally n.
30	General	tereddüt	discrepancy n.
31	General	tereddüt	qualm n.
32	General	tereddüt	demur n.
33	General	tereddüt	ambivalence n.
34	General	tereddüt	totter [dialect] n.
35	General	tereddüt	tremor n.
36	General	tereddüt	unconfidence n.
37	General	tereddüt	limbo n.
38	General	tereddüt	haw n.
39	General	tereddüt	hink [obsolete] n.
40	General	tereddüt	shillyshally n.
41	General	tereddüt	sus n.
42	General	tereddüt	indecisive adj.
Archaic
43	Archaic	tereddüt	boggle n.

Meanings of "tereddüt" with other terms in English Turkish Dictionary : 161 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	tereddüt etmek	hesitate v.
2	Common Usage	tereddüt etmek	waver v.
3	Common Usage	tereddüt etmeden	without hesitation adv.
4	Common Usage	tereddüt ederek	hesitatingly adv.
General
5	General	tereddüt (vicdanın elvermemesinden ileri gelen)	scruple n.
6	General	tereddüt eden kimse	waverer n.
7	General	tereddüt etme	scrupling n.
8	General	vicdanın elvermemesinden ileri gelen tereddüt	scruple n.
9	General	tereddüt eden	vacillator n.
10	General	tereddüt hali	jelly n.
11	General	tereddüt etme	vacillancy n.
12	General	konuşmacının çıkardığı tereddüt belirten ses	haw n.
13	General	tereddüt eden kimse	hesitater n.
14	General	tereddüt eden kimse	ditherer n.
15	General	hakkında tereddüt içinde olmak	be unsettled about v.
16	General	tereddüt etmek	vacillate v.
17	General	tereddüt etmek	vibrate v.
18	General	tereddüt etmek	stagger v.
19	General	tereddüt etmek	demur v.
20	General	önceden verilen bir kararla ilgili tereddüt etmeye başlamak	have second thoughts about v.
21	General	tereddüt etmek	pause v.
22	General	tereddüt etmek	be vague about something v.
23	General	tereddüt etmek	oscillate v.
24	General	tereddüt etmek	halt v.
25	General	tereddüt etmek	waver v.
26	General	tereddüt etmek	balk at v.
27	General	tereddüt etmek	seesaw v.
28	General	tereddüt etmek	hang back v.
29	General	tereddüt etmek	falter v.
30	General	tereddüt etmek	wobble v.
31	General	tereddüt etmek	hover v.
32	General	tereddüt etmek	stickle v.
33	General	tereddüt etmek	pendulate v.
34	General	tereddüt etmek	hesitate v.
35	General	tereddüt etmeye başlamak	have second thoughts (about) v.
36	General	tereddüt etmek	scruple v.
37	General	tereddüt yaratmak	cause hesitation v.
38	General	tereddüt etmek	shilly-shally v.
39	General	tereddüt içinde olmak	be doubtful about v.
40	General	tereddüt etmek	fluctuate v.
41	General	tereddüt etmek	dither v.
42	General	(parayı) tereddüt ederek göstermek	thrumble v.
43	General	tereddüt etmek	tiddle v.
44	General	tereddüt etmek	hang in doubt v.
45	General	tereddüt etmek	make scruple v.
46	General	tereddüt etmek	totter [obsolete] v.
47	General	tereddüt etmek	balance v.
48	General	tereddüt etmek	balk v.
49	General	tereddüt etmek	mammer [dialect] v.
50	General	tereddüt etmek	waffle v.
51	General	tereddüt ederek konuşmak	hack [dialect] v.
52	General	konuşurken tereddüt etmek	hacker [uk] [dialect] v.
53	General	tereddüt ederek konuşmak	hammer [uk] [dialect] v.
54	General	tereddüt etmek	hanker [scotland] v.
55	General	tereddüt etmek	haver [uk] v.
56	General	tereddüt etmek	haver [uk] v.
57	General	karar verirken tereddüt etmek	haver v.
58	General	konuşurken tereddüt etmek	hem v.
59	General	tereddüt etme	hesitating v.
60	General	tereddüt etmek	dacker [scotland/north england] v.
61	General	tereddüt etmek	daiker v.
62	General	tereddüt etmek	gib v.
63	General	(parayı) tereddüt ederek göstermek	thrimble [ul] v.
64	General	tereddüt etmek	crane v.
65	General	tereddüt etmek	shrink v.
66	General	tereddüt etmek	fribble [obsolete] v.
67	General	tereddüt etmek	spook v.
68	General	tereddüt etmek	stand v.
69	General	tereddüt etmek	stick v.
70	General	tereddüt eden	vacillatory adj.
71	General	tereddüt içinde	undecided adj.
72	General	tereddüt etmiş	dillydallied adj.
73	General	tereddüt eder görünen	vacillatory adj.
74	General	tereddüt eden	gun-shy adj.
75	General	tereddüt eden	irresolute adj.
76	General	tereddüt eden	hesitating adj.
77	General	tereddüt eden	vacillating adj.
78	General	tereddüt etmeyen	unscrupled adj.
79	General	tereddüt etmeyen	haltless adj.
80	General	tereddüt eden	hesitative adj.
81	General	tereddüt eden	hesitatory adj.
82	General	tereddüt ederek	haltingly adv.
83	General	tereddüt etmeden	unhaltingly adv.
84	General	tereddüt etmeden	straight off adv.
85	General	tereddüt ederek	indeterminedly adv.
86	General	hiç tereddüt etmeden	like a shot adv.
87	General	tereddüt içinde	reluctantly adv.
88	General	tereddüt etmeden	confidentially adv.
89	General	tereddüt etmeden	boom adv.
90	General	tereddüt ederek	unconfidently adv.
91	General	tereddüt etmeden	plumply adv.
92	General	tereddüt ederek	shill-i-shall-i adv.
93	General	tereddüt ederek	shilly-shally adv.
94	General	tereddüt belirten ünlem	uh interj.
95	General	tereddüt, şüphe, keyif belirten bir ünlem	h'm interj.
Phrasals
96	Phrasals	tereddüt etmek	hold off v.
97	Phrasals	tatsız bir durum karşısında tırsmak ya da tereddüt etmek	blanch at (something) v.
98	Phrasals	tatsız bir durum karşısında tırsmak ya da tereddüt etmek	blanch at something v.
99	Phrasals	(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddüt etmek	hover between (something) and (something else) v.
100	Phrasals	(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddüt etmek	hover between something (and something else) v.
101	Phrasals	bir konuda tereddüt etmek	hesitate over something v.
102	Phrasals	tereddüt etmek	blanch at v.
103	Phrasals	(biriyle başka biri) arasında tereddüt etmek	fluctuate between (someone and someone else) v.
104	Phrasals	(bir şeyle bir şey) arasında tereddüt etmek	fluctuate between (something) and (something) v.
105	Phrasals	hakkında/konusunda tereddüt etmek	hesitate over v.
106	Phrasals	'-de/-den tereddüt etmek	hesitate over v.
107	Phrasals	(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında tereddüt etmek	hover between (something) and (something else) v.
Phrases
108	Phrases	hiç tereddüt etmeden	without any hesitation expr.
109	Phrases	tereddüt etmeden	without demur expr.
110	Phrases	tereddüt etmeden	without a second thought expr.
Proverb
111	Proverb	tereddüt eden kaybeder	he who hesitates is lost
Colloquial
112	Colloquial	başta tereddüt etti	at first he was hesitant expr.
113	Colloquial	tereddüt halinde	in case of doubt expr.
114	Colloquial	çekinme, tereddüt veya hafif karşı çıkma belirten ifade	erm [uk] expr.
115	Colloquial	tereddüt etme	don't give (something) a second thought expr.
Idioms
116	Idioms	tereddüt etmek	um and ah v.
117	Idioms	tereddüt etmeden içeri girmek	walk right in v.
118	Idioms	tereddüt etmemek	not skip a beat v.
119	Idioms	tereddüt etmemek	not miss a beat v.
120	Idioms	(bir şeyi) yapmakta tereddüt etmemek	think nothing of doing something v.
121	Idioms	(bir konuda) tereddüt etmemek/etmeden davranmak	not think twice about something v.
122	Idioms	tereddüt etmek	hem and haw v.
123	Idioms	(birine) tereddüt ettirmek	give (one) pause v.
124	Idioms	(birine) tereddüt ettirmek	give (one) pause for thought v.
125	Idioms	(birine) tereddüt ettirmek	give (somebody) pause for thought v.
126	Idioms	(birine) tereddüt ettirmek	give (somebody) pause v.
127	Idioms	tereddüt ettirmek	give pause v.
128	Idioms	tereddüt ettirmek	give pause for thought v.
129	Idioms	(birini) tereddüt ettirmek	give (somebody) pause for thought v.
130	Idioms	(birini) tereddüt ettirmek	give (somebody) pause v.
131	Idioms	(birini) tereddüt ettirmek	give pause to (one) v.
132	Idioms	birini tereddüt ettirmek	give pause to someone v.
133	Idioms	birini tereddüt ettirmek	give pause to someone (for thought) v.
134	Idioms	birini tereddüt ettirmek	give someone pause (for thought) v.
135	Idioms	tereddüt etmek	miss a beat v.
136	Idioms	(bir konuda) fazla tereddüt etmemek	not give (something) a second thought v.
137	Idioms	(birini) acımasızca/tereddüt etmeden/gözünü kırpmadan öldürmek	terminate (someone) with extreme prejudice v.
138	Idioms	yapmakta tereddüt etmemek	think nothing of doing v.
139	Idioms	tereddüt etmek	miss a beat v.
140	Idioms	tereddüt içinde	undecided adj.
141	Idioms	tereddüt etmeksizin	without skipping a beat adv.
142	Idioms	tereddüt etmeden	without batting an eye expr.
143	Idioms	tereddüt etmeden	without batting an eyelid expr.
144	Idioms	tereddüt etmeden	without missing a beat expr.
145	Idioms	tereddüt (bile) etmeden	without (even) batting an eyelash expr.
146	Idioms	tereddüt etmeden	without (even) batting an eye expr.
147	Idioms	tereddüt etmeden	without (even) blinking an eye expr.
Speaking
148	Speaking	tereddüt veya duraksama ifade eden ses	um n.
149	Speaking	beni tereddüt etmeden arayabilirsiniz	do not hesitate to call me expr.
150	Speaking	beni tereddüt etmeden arayabilirsiniz	do not hesitate to contact me expr.
151	Speaking	lütfen tereddüt etmeyin	please do not hesitate expr.
152	Speaking	tereddüt etme	do not hesitate expr.
153	Speaking	tereddüt etmeye başladım	i've had second thoughts expr.
154	Speaking	tereddüt etmeden benimle temasa geçebilirsiniz	do not hesitate to contact me expr.
155	Speaking	umarım tereddüt etmem seni üzmemiştir/kırmamıştır	I hope my hesitation isn't upsetting expr.
Law
156	Law	cezanın infazında tereddüt	uncertainty on execution of punishment n.
157	Law	hükmün tefsirinde tereddüt	uncertainty of interpretation of judgment n.
Technical
158	Technical	tereddüt etmek	hesitate v.
Military
159	Military	tereddüt etmek	hang fire v.
Archaic
160	Archaic	tereddüt etmek	doubt v.
Slang
161	Slang	tereddüt etmeden	in spades adv.